Irak için savaş tamtamları çalan ABD'nin "Irak'ta kitle imha silahları var" gerekçesinin temelsizliği ortaya çıktı. 1991-1998 yılları arasında, BM silah denetçisi olarak bulunan ve Irak'a savaş için can atan sistemin içinden biri olarak Irak'taki fotoğrafı tam olarak gören W. Scott Ritter'e göre Irak kitle imha silahlarına sahip değil.
"Irak'a savaş açmak için gereken argümanlar henüz ortaya konmamıştır. Bu bir olgudur. Saddam Hüseyin'in kimyasal, nükleer ve biyolojik silahlanma programlarının işlevsel yönünün kalıp kalmadığı son derece şüphe götürür. Irak'ta bıkıp usanmadan yedi yıl çalışan Birleşmiş Milletler silah denetçileri bunu açık seçik gözler önüne sermişlerdir. Bu da ikinci bir olgudur. Saddam'ın fundamentalist Müslüman teröristlerle bağlantılarının olduğu iddiası gülünçtür. Saddam laik bir liderdir ve Irak'ta fundamentalist İslam'ı çökertmek için yıllarca çalışmıştır. Saddam El Kaide gibi bir örgüte silah verecek olsaydı, bu silahlar ilk başta kendisine karşı kullanılırdı."
"Saddam'a mekanize kuvvetlerini harekete geçirmek için gerekli yedek parçaya erişim imkanını ortadan kaldıran ekonomik yaptırımlar, onu konvansiyonel silahlarını kullanamaz hale getirdi. UNSCOM denetçileri, Saddam'ın kitle imha silahları üretme kapasitesini toptan yok ettiler... Saddam, ister gerçek olsun ister hayal, herhangi bir arzusuna ulaşmak üzere eyleme geçecek durumda değil. Bunun için gerekli araçları yok."
Bu sözler, uzun yıllar ( 7 yıl) Birleşmiş Milletler silah denetçisi olarak Irak'ta görev yapan bir Amerikalı deniz subayı, W. Scott Ritter'le yapılan bir söyleşiden oluşan kitapçıktan alınmış bulunuyor. "Irak'a Savaş, Bush Yönetiminin Bilmenizi İstemediği Gerçekler" adını taşıyan kitapçıkta yer alan Ritter'in açıklamaları, Irak'a vurmak için olmadık bahaneler üreten, Türkiye'yi de işin içine çekmek için bal gibi rüşvet sayılabilecek maddi yardım ( 5 milyar dolar nakit ve birtakım desteklerle 20 milyar doları bulacak) tekliflerinde bulunan, bunun için Ankara'ya Hazine Bakan Yardımcısı Başkanı John Taylor ve Ankara'da büyükelçi sıfatı ile bulunduğu yıllarda Türkçe'yi iyi konuşmayı öğrendiğinden hareketle adı Türk dostuna çıkarılan Dışişleri Bakan Yardımcısı Marc Grosmann'ı pazarlık için gönderen, Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz'in ABD Büyükelçimiz Faruk Loğoğlu'nu arayarak "var mısınız, yok musunuz?" türünden diplomatik teamüllere aykırı tavırlar olmak üzere her yolu deneyen ABD yönetiminin, Irak'a savaş açmak için nasıl bahaneler ürettiğini ortaya koyuyor. Savaşın vukubulması halinde de büyük bir yıkıma yol açacağının haberini veriyor. Tarihi bir belge niteliği taşıyan kitapçıkta, arka sayfasında da belirtildiği şekliyle, Bush'un, gerekçe olarak ağzında sakız gibi çiğnediği Irak'ın kimyasal, biyolojik ve nükleer silah üretme kapasitesinin yok edilmiş olduğu ortaya konuluyor. Yok edilişin üzerinden geçen süre içinde de bu silahların yeniden üretilmiş olmasının imkânsız olduğu belirtiliyor. Çok önemli ve bilinmeyen bir gerçek de dikkatlere sunuluyor; yine Bush'un gerekçelerinden biri olarak ortada yıllarca cirit atan BM denetçilerinin Irak'tan 1998 yılında çekilmesine neden olan olayların da bir provokasyondan ibaret olduğu ifade ediliyor. "Savaş Ortadoğu için büyük bir tehlike oluşturmaktadır ve nükleer silah kullanımı gündemdedir" tespitiyle de, bu savaşı önlemek için elinden bir şey geldiği halde yapmayanlara, savaşta suç ortağı yapılmak istenen Türkiye'nin kaptan köşkünde bulunanlara yönelik olarak gaflet uykusundan uyarıcı bir mesaj veriliyor.
Ritter'le yapılan röportajın belkemiğini oluşturduğu kitapçıkta, önsöz yazan Roni Margulies'e ait, ABD'nin suçuna ortak etmek için bastırdığı Türkiye'yi ilgilendiren çok ilginç bir söz de var. "Türkiye hükümetine savaşa katıldığı takdirde iç sorunlar yaşayacağı mesajını vermek bize kalmış" şeklindeki bu sözler, Irak'a savaşın gerçekleşmesi durumunda, yine Irak için savaş tamtamları çalan sistemin içinden kimselerin diliyle bizi nasıl bir tehlikenin, birinci Körfez savaşından daha büyük bir tehlikenin beklediğini haber veriyor. İşte bu ihtimal dahilindeki vahim geleceğin önüne geçmek için uyarı görevini ifa etmek düşüncesi, bizi bu kitapta yer alan ve Irak'a savaş açmak için can atan sistemin içinden bir önemli insanın, BM silah denetçisi W. Scott Ritter'in verdiği bilgileri, aktarma, okuyucularımız başta olmak üzere duyarlı herkesi ve özellikle Ankara'dakileri haberdar etmeye zorladı.
ABD'nin savaş gerekçeleririn temeli yok
ABD Başkanı George W. Bush, savaş gerekçesi olarak Irak'ın elinde kitle imha silahlarının bulunduğunu ve bunu ABD'nin çıkarlarına darbe vurmak için kullanacağını söylüyor. Peki gerçek öyle mi? Gerçekten Irak, kitle imha silahlarına sahip mi? Bu sorulara verilen cevaplar Bush'u doğrular nitelikte değil. Denetçi Ritter, Irak'ın elinde bulunan kitle imha silahlarının % 90-95'ini, kimyasal, biyolojik ve nükleer silah ile uzun menzilli balistik füze üreten fabrikalar, bu fabrikaların ilgili donanımları ve buralardan elde edilen ürünlerin çok büyük bölümü de buna dahil olmak üzere bizzat kendisinin imha ettiğini belirterek Bush'un gerekçelerini çürütecek mahiyette şunları söylüyor:
"Irak'ın her şeyi Birleşmiş Milletlere teslim etmesi gerekiyordu. Birleşmiş Milletler de bunların sökülüp yok edilmesine nezaret edecekti. Ama Irak bu donanımların büyük bir kısmını tek taraflı olarak, Birleşmiş Milletler gözetimi olmaksızın yok etmeyi seçti. Biz yapılanları sonradan tespit edebildik. Ama sorun şu ki bu silahların yok edildiği belgelenmedi, bu da tespit meselesini hızla içinden çıkılamaz bir hale getirdi..."
"Irak kitle imha silahlarının yüzde 90-95'ini yok etti. Tamam. Şunu unutmayalım ki geriye kalan yüzde 5-10'luk kısım ille de bir tehdit oluşturmaz. Hatta bir silah programı bile oluşturmaz; toplam olarak pek bir şey ifade etmeyen ama hala yasak olan bir silah programının kırıntılarını, parçalarını oluşturur. Aynı şekilde sırf bizim açıklayamıyor oluşumuz, Irak'ın, elinde silah bulundurduğu anlamına gelmez. Irak'ın bu malzemeyi elinde bulundurduğuna dair kanıt yok. "
Irak'ın nükleer silah programı ortadan kaldırıldı
Kendisi ile yapılan söyleşinin başka bir bölümünde, "1998'de denetleme programı sona erip ayrıldığımda, altyapı ve tesisler yüzde 100 oranında yok edilmişti. Buna şüphe yok. Ellerindeki bütün araçlar ve tesisler yok edilmişti. Silah tasarım tesisi yıkılmıştı. Üretim donanımı bulunup yok edilmişti. Uranyum ve plütonyum zenginleştirilmesi sırasında yayılan gama ışınlarını yerinde izleyebileceğimiz -hem taşıtlardan hem de havadan- araçlarımız vardı. Hiçbir şey bulamadık. Irak'ın nükleer silah üretmek için ihtiyaç duyduğu endüstriyel altyapının yok edildiğini kesin olarak söyleyebiliriz" diyen Ritter, Irak'ın elinde hala kendini nükleer silahlanma çabasına vakfetmiş binlerce bilim adamı olduğunu belirterek, bundan hareketle Iraklıların nükleer programı yeni baştan başlatma endişesi ve ABD Başkan Yardımcısının, Irak'ın iki yıl içinde nükleer bomba yapabileceği şeklindeki söylemlerine karşılık şu cevabı veriyor:
"Nükleer silah üretimi akşamdan sabaha gerçekleşecek bir şey olmadığı gibi silah denetçilerinin Irak'ta bulundukları süre içinde de olabilecek bir şey değildi. Irak yeniden nükleer silah üretebilmek için on milyarlarca dolara mal olabilecek silahlanma ve zenginleştirme kapasitesini sil baştan yeniden inşa etmek durumundadır. Nükleer silahlar kömürlüklerde ya da mağaralarda imal edilemez. Bu iş için modern endüstriyel altyapı gerekir, o da büyük miktarda elektrik enerjisi ve sıkı bir şekilde denetlenen, açık piyasalarda uluorta satılmayan teknolojiler gerektirir. Irak bunları kendisi tasarlayıp imal edebilir. Ben daha çok uranyum zenginleştirmekte kullanılan santrifüj cihazlarından ve özel kameralardan söz ediyorum. Birtakım özel kimyasal maddeler de gereklidir. Bunların hiçbiri ucuza elde edilemez. Çok pahalıdırlar ve kolaylıkla tespit edilebilirler...Biz nükleer programı ortadan kaldırdık. Irak'ın bunu sil baştan tasarlayabilmesi için istihbarat örgütlerince kolaylıkla tespit edilebilecek faaliyetlere girişmesi gerekir."
Bütün bunlar bir tarafa Irak, bir yolunu buldu, tesislerini kurdu, ihtiyacı olan maddeleri temin etti ve nükleer silah yapımına başladı, edindiği tecrübeden dolayı da çok gizli olarak bu programı yürütüyor iddiası ileri sürülebilir. Böyle bir iddianın gerçek payının olmadığını, olamayacağını da, "Irak'ın gaz santrifüj tesislerini, bunların ihtiyaç duyacağı enerji ve yayacağı ısı yüzünden gizleyemeyeceğini mi söylüyorsunuz?" şeklinde yöneltilen bir soruya karşılık olarak şöyle dile getiriyor:
"Sadece ısı değil. Santrifüj tesisleri, pek çok başka frekansın yanı sıra gama ışınları yayar. Bu da tespit edilebilir. Irak'ın bunu saklamasına imkan yoktur."
W. Scott Ritter kimdir?
Irak'a savaş açmak isteyen sistemin kilit noktasında bulunan bir kişi özelliği taşıdığı için kolay kolay ulaşılamayacak bilgileri aktaran W. Scott Ritter, kitapta belirtildiğine göre, Irak'ın tarihi, siyaseti ve potansiyel silahlanması konularında dünyanın en bilgili kişilerinden biri özelliği taşıyor. Ritter, yedi yıl boyunca Irak'ta Saddam Hüseyin'in kitle imha silahları programının yok edilmesinde görevli bir silah denetçisiydi. 1988'den 1990'a kadar eski Sovyetler Birliği'nde silah denetçisi olarak çalışmış, mükemmel b ir istihbarat subayı ve başarılı bir silah denetçisi olarak adını duyurmuştu. 1990 Ağustos'unda Irak Kuveyt'i işgal ettikten sonra, Deniz Piyadeleri Komutanlığı tarafından deniz piyadelerinin Irak'taki çarpışma seçenekleri üzerinde çalışan özel bir planlama birimine atandı. Aynı yılın Aralık ayında, General Norman Schwarzkopf'un karargahında SCUD füzelerini izlemekten sorumlu istihbarat subayı olarak görev almak üzere Suudi Arabistan'a gitti. Körfez Savaşının sonuna kadar, Irak'ın, İsrail'e füze fırlatmasını önleyecek fikirler geliştiren çeşitli özel kuvvet birimlerinde çalıştı. Haziran 1991'de özel sektörde iş bulma kararıyla Deniz Piyadelerinden ayrıldı.
1991'e gelindiğinde, Sovyetler Birliğinde birlikte çalıştığı eski danışmanlarından Kara Albay Doug Englund, Ritter'e, uzmanlığını dikkate alarak, BM Güvenlik Konseyi'nin 687 kararıyla Irak'ta kitle imha yeteneği olan her türlü silahı yok etmek üzere Nisan 1991'de kurulan UNSCOM'da ( Birleşmiş Milletler Özel Komisyonu) görev alma teklifinde bulundu. Scott Ritter, bundan sonra yedi yılını, üretim tesisleri, donanım ve hedefe eriştirme sistemleri olmak üzere Irak'ta kitle imha silahlarının izlenmesi ve yok edilmesi çalışmalarıyla geçirdi.
Ritter'in UNSCOM'daki görevi 1998'de tartışmalı bir şekilde sona erdi. ABD yönetiminin Irak'a savaş açma konusundaki tavrını hemen her platformda eleştiren ve bundan dolayı vatan haini ve Irak ajanı olmakla bile suçlanan Ritter, 2000 seçimlerinde Bush'a oy veren, Cumhuriyetçi Parti üyesi bir kişidir. Irak'a savaş açma konusunda yönetimin ABD anayasasını ihlal ettiğine de inanan Ritter, Saddam Hüseyin'in silahlanma kapasitesini bilmekte ve Bush yönetimince ileri sürülen gerekçelere dayanarak savaş açmaya gerek olmadığına inanmaktadır. Çünkü o, Irak'taki durumu kendi gözleriyle, Washington'da Irak'a savaş açmak için çaba sarfedenlerden çok daha iyi görmüş biridir. Yani, Ritter, fotoğrafın tamamını görmüş biridir. İstifa edip yüksek sesle konuşmaya başlaması dahil ABD'nin Irak politikası hakkında muhalif bir ses haline gelen Ritter, "Tüm bunları da Irak halkına sempati duyduğumdan değil, ülkeme olan sevgimden yapıyorum" diyor.
Yarın: Irak'ta kimyasal silah var mı?
"Irak'a savaş açmak için gereken argümanlar henüz ortaya konmamıştır. Bu bir olgudur. Saddam Hüseyin'in kimyasal, nükleer ve biyolojik silahlanma programlarının işlevsel yönünün kalıp kalmadığı son derece şüphe götürür. Irak'ta bıkıp usanmadan yedi yıl çalışan Birleşmiş Milletler silah denetçileri bunu açık seçik gözler önüne sermişlerdir. Bu da ikinci bir olgudur. Saddam'ın fundamentalist Müslüman teröristlerle bağlantılarının olduğu iddiası gülünçtür. Saddam laik bir liderdir ve Irak'ta fundamentalist İslam'ı çökertmek için yıllarca çalışmıştır. Saddam El Kaide gibi bir örgüte silah verecek olsaydı, bu silahlar ilk başta kendisine karşı kullanılırdı."
"Saddam'a mekanize kuvvetlerini harekete geçirmek için gerekli yedek parçaya erişim imkanını ortadan kaldıran ekonomik yaptırımlar, onu konvansiyonel silahlarını kullanamaz hale getirdi. UNSCOM denetçileri, Saddam'ın kitle imha silahları üretme kapasitesini toptan yok ettiler... Saddam, ister gerçek olsun ister hayal, herhangi bir arzusuna ulaşmak üzere eyleme geçecek durumda değil. Bunun için gerekli araçları yok."
Bu sözler, uzun yıllar ( 7 yıl) Birleşmiş Milletler silah denetçisi olarak Irak'ta görev yapan bir Amerikalı deniz subayı, W. Scott Ritter'le yapılan bir söyleşiden oluşan kitapçıktan alınmış bulunuyor. "Irak'a Savaş, Bush Yönetiminin Bilmenizi İstemediği Gerçekler" adını taşıyan kitapçıkta yer alan Ritter'in açıklamaları, Irak'a vurmak için olmadık bahaneler üreten, Türkiye'yi de işin içine çekmek için bal gibi rüşvet sayılabilecek maddi yardım ( 5 milyar dolar nakit ve birtakım desteklerle 20 milyar doları bulacak) tekliflerinde bulunan, bunun için Ankara'ya Hazine Bakan Yardımcısı Başkanı John Taylor ve Ankara'da büyükelçi sıfatı ile bulunduğu yıllarda Türkçe'yi iyi konuşmayı öğrendiğinden hareketle adı Türk dostuna çıkarılan Dışişleri Bakan Yardımcısı Marc Grosmann'ı pazarlık için gönderen, Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz'in ABD Büyükelçimiz Faruk Loğoğlu'nu arayarak "var mısınız, yok musunuz?" türünden diplomatik teamüllere aykırı tavırlar olmak üzere her yolu deneyen ABD yönetiminin, Irak'a savaş açmak için nasıl bahaneler ürettiğini ortaya koyuyor. Savaşın vukubulması halinde de büyük bir yıkıma yol açacağının haberini veriyor. Tarihi bir belge niteliği taşıyan kitapçıkta, arka sayfasında da belirtildiği şekliyle, Bush'un, gerekçe olarak ağzında sakız gibi çiğnediği Irak'ın kimyasal, biyolojik ve nükleer silah üretme kapasitesinin yok edilmiş olduğu ortaya konuluyor. Yok edilişin üzerinden geçen süre içinde de bu silahların yeniden üretilmiş olmasının imkânsız olduğu belirtiliyor. Çok önemli ve bilinmeyen bir gerçek de dikkatlere sunuluyor; yine Bush'un gerekçelerinden biri olarak ortada yıllarca cirit atan BM denetçilerinin Irak'tan 1998 yılında çekilmesine neden olan olayların da bir provokasyondan ibaret olduğu ifade ediliyor. "Savaş Ortadoğu için büyük bir tehlike oluşturmaktadır ve nükleer silah kullanımı gündemdedir" tespitiyle de, bu savaşı önlemek için elinden bir şey geldiği halde yapmayanlara, savaşta suç ortağı yapılmak istenen Türkiye'nin kaptan köşkünde bulunanlara yönelik olarak gaflet uykusundan uyarıcı bir mesaj veriliyor.
Ritter'le yapılan röportajın belkemiğini oluşturduğu kitapçıkta, önsöz yazan Roni Margulies'e ait, ABD'nin suçuna ortak etmek için bastırdığı Türkiye'yi ilgilendiren çok ilginç bir söz de var. "Türkiye hükümetine savaşa katıldığı takdirde iç sorunlar yaşayacağı mesajını vermek bize kalmış" şeklindeki bu sözler, Irak'a savaşın gerçekleşmesi durumunda, yine Irak için savaş tamtamları çalan sistemin içinden kimselerin diliyle bizi nasıl bir tehlikenin, birinci Körfez savaşından daha büyük bir tehlikenin beklediğini haber veriyor. İşte bu ihtimal dahilindeki vahim geleceğin önüne geçmek için uyarı görevini ifa etmek düşüncesi, bizi bu kitapta yer alan ve Irak'a savaş açmak için can atan sistemin içinden bir önemli insanın, BM silah denetçisi W. Scott Ritter'in verdiği bilgileri, aktarma, okuyucularımız başta olmak üzere duyarlı herkesi ve özellikle Ankara'dakileri haberdar etmeye zorladı.
ABD'nin savaş gerekçeleririn temeli yok
ABD Başkanı George W. Bush, savaş gerekçesi olarak Irak'ın elinde kitle imha silahlarının bulunduğunu ve bunu ABD'nin çıkarlarına darbe vurmak için kullanacağını söylüyor. Peki gerçek öyle mi? Gerçekten Irak, kitle imha silahlarına sahip mi? Bu sorulara verilen cevaplar Bush'u doğrular nitelikte değil. Denetçi Ritter, Irak'ın elinde bulunan kitle imha silahlarının % 90-95'ini, kimyasal, biyolojik ve nükleer silah ile uzun menzilli balistik füze üreten fabrikalar, bu fabrikaların ilgili donanımları ve buralardan elde edilen ürünlerin çok büyük bölümü de buna dahil olmak üzere bizzat kendisinin imha ettiğini belirterek Bush'un gerekçelerini çürütecek mahiyette şunları söylüyor:
"Irak'ın her şeyi Birleşmiş Milletlere teslim etmesi gerekiyordu. Birleşmiş Milletler de bunların sökülüp yok edilmesine nezaret edecekti. Ama Irak bu donanımların büyük bir kısmını tek taraflı olarak, Birleşmiş Milletler gözetimi olmaksızın yok etmeyi seçti. Biz yapılanları sonradan tespit edebildik. Ama sorun şu ki bu silahların yok edildiği belgelenmedi, bu da tespit meselesini hızla içinden çıkılamaz bir hale getirdi..."
"Irak kitle imha silahlarının yüzde 90-95'ini yok etti. Tamam. Şunu unutmayalım ki geriye kalan yüzde 5-10'luk kısım ille de bir tehdit oluşturmaz. Hatta bir silah programı bile oluşturmaz; toplam olarak pek bir şey ifade etmeyen ama hala yasak olan bir silah programının kırıntılarını, parçalarını oluşturur. Aynı şekilde sırf bizim açıklayamıyor oluşumuz, Irak'ın, elinde silah bulundurduğu anlamına gelmez. Irak'ın bu malzemeyi elinde bulundurduğuna dair kanıt yok. "
Irak'ın nükleer silah programı ortadan kaldırıldı
Kendisi ile yapılan söyleşinin başka bir bölümünde, "1998'de denetleme programı sona erip ayrıldığımda, altyapı ve tesisler yüzde 100 oranında yok edilmişti. Buna şüphe yok. Ellerindeki bütün araçlar ve tesisler yok edilmişti. Silah tasarım tesisi yıkılmıştı. Üretim donanımı bulunup yok edilmişti. Uranyum ve plütonyum zenginleştirilmesi sırasında yayılan gama ışınlarını yerinde izleyebileceğimiz -hem taşıtlardan hem de havadan- araçlarımız vardı. Hiçbir şey bulamadık. Irak'ın nükleer silah üretmek için ihtiyaç duyduğu endüstriyel altyapının yok edildiğini kesin olarak söyleyebiliriz" diyen Ritter, Irak'ın elinde hala kendini nükleer silahlanma çabasına vakfetmiş binlerce bilim adamı olduğunu belirterek, bundan hareketle Iraklıların nükleer programı yeni baştan başlatma endişesi ve ABD Başkan Yardımcısının, Irak'ın iki yıl içinde nükleer bomba yapabileceği şeklindeki söylemlerine karşılık şu cevabı veriyor:
"Nükleer silah üretimi akşamdan sabaha gerçekleşecek bir şey olmadığı gibi silah denetçilerinin Irak'ta bulundukları süre içinde de olabilecek bir şey değildi. Irak yeniden nükleer silah üretebilmek için on milyarlarca dolara mal olabilecek silahlanma ve zenginleştirme kapasitesini sil baştan yeniden inşa etmek durumundadır. Nükleer silahlar kömürlüklerde ya da mağaralarda imal edilemez. Bu iş için modern endüstriyel altyapı gerekir, o da büyük miktarda elektrik enerjisi ve sıkı bir şekilde denetlenen, açık piyasalarda uluorta satılmayan teknolojiler gerektirir. Irak bunları kendisi tasarlayıp imal edebilir. Ben daha çok uranyum zenginleştirmekte kullanılan santrifüj cihazlarından ve özel kameralardan söz ediyorum. Birtakım özel kimyasal maddeler de gereklidir. Bunların hiçbiri ucuza elde edilemez. Çok pahalıdırlar ve kolaylıkla tespit edilebilirler...Biz nükleer programı ortadan kaldırdık. Irak'ın bunu sil baştan tasarlayabilmesi için istihbarat örgütlerince kolaylıkla tespit edilebilecek faaliyetlere girişmesi gerekir."
Bütün bunlar bir tarafa Irak, bir yolunu buldu, tesislerini kurdu, ihtiyacı olan maddeleri temin etti ve nükleer silah yapımına başladı, edindiği tecrübeden dolayı da çok gizli olarak bu programı yürütüyor iddiası ileri sürülebilir. Böyle bir iddianın gerçek payının olmadığını, olamayacağını da, "Irak'ın gaz santrifüj tesislerini, bunların ihtiyaç duyacağı enerji ve yayacağı ısı yüzünden gizleyemeyeceğini mi söylüyorsunuz?" şeklinde yöneltilen bir soruya karşılık olarak şöyle dile getiriyor:
"Sadece ısı değil. Santrifüj tesisleri, pek çok başka frekansın yanı sıra gama ışınları yayar. Bu da tespit edilebilir. Irak'ın bunu saklamasına imkan yoktur."
W. Scott Ritter kimdir?
Irak'a savaş açmak isteyen sistemin kilit noktasında bulunan bir kişi özelliği taşıdığı için kolay kolay ulaşılamayacak bilgileri aktaran W. Scott Ritter, kitapta belirtildiğine göre, Irak'ın tarihi, siyaseti ve potansiyel silahlanması konularında dünyanın en bilgili kişilerinden biri özelliği taşıyor. Ritter, yedi yıl boyunca Irak'ta Saddam Hüseyin'in kitle imha silahları programının yok edilmesinde görevli bir silah denetçisiydi. 1988'den 1990'a kadar eski Sovyetler Birliği'nde silah denetçisi olarak çalışmış, mükemmel b ir istihbarat subayı ve başarılı bir silah denetçisi olarak adını duyurmuştu. 1990 Ağustos'unda Irak Kuveyt'i işgal ettikten sonra, Deniz Piyadeleri Komutanlığı tarafından deniz piyadelerinin Irak'taki çarpışma seçenekleri üzerinde çalışan özel bir planlama birimine atandı. Aynı yılın Aralık ayında, General Norman Schwarzkopf'un karargahında SCUD füzelerini izlemekten sorumlu istihbarat subayı olarak görev almak üzere Suudi Arabistan'a gitti. Körfez Savaşının sonuna kadar, Irak'ın, İsrail'e füze fırlatmasını önleyecek fikirler geliştiren çeşitli özel kuvvet birimlerinde çalıştı. Haziran 1991'de özel sektörde iş bulma kararıyla Deniz Piyadelerinden ayrıldı.
1991'e gelindiğinde, Sovyetler Birliğinde birlikte çalıştığı eski danışmanlarından Kara Albay Doug Englund, Ritter'e, uzmanlığını dikkate alarak, BM Güvenlik Konseyi'nin 687 kararıyla Irak'ta kitle imha yeteneği olan her türlü silahı yok etmek üzere Nisan 1991'de kurulan UNSCOM'da ( Birleşmiş Milletler Özel Komisyonu) görev alma teklifinde bulundu. Scott Ritter, bundan sonra yedi yılını, üretim tesisleri, donanım ve hedefe eriştirme sistemleri olmak üzere Irak'ta kitle imha silahlarının izlenmesi ve yok edilmesi çalışmalarıyla geçirdi.
Ritter'in UNSCOM'daki görevi 1998'de tartışmalı bir şekilde sona erdi. ABD yönetiminin Irak'a savaş açma konusundaki tavrını hemen her platformda eleştiren ve bundan dolayı vatan haini ve Irak ajanı olmakla bile suçlanan Ritter, 2000 seçimlerinde Bush'a oy veren, Cumhuriyetçi Parti üyesi bir kişidir. Irak'a savaş açma konusunda yönetimin ABD anayasasını ihlal ettiğine de inanan Ritter, Saddam Hüseyin'in silahlanma kapasitesini bilmekte ve Bush yönetimince ileri sürülen gerekçelere dayanarak savaş açmaya gerek olmadığına inanmaktadır. Çünkü o, Irak'taki durumu kendi gözleriyle, Washington'da Irak'a savaş açmak için çaba sarfedenlerden çok daha iyi görmüş biridir. Yani, Ritter, fotoğrafın tamamını görmüş biridir. İstifa edip yüksek sesle konuşmaya başlaması dahil ABD'nin Irak politikası hakkında muhalif bir ses haline gelen Ritter, "Tüm bunları da Irak halkına sempati duyduğumdan değil, ülkeme olan sevgimden yapıyorum" diyor.
Yarın: Irak'ta kimyasal silah var mı?