logo
28 MART 2024

IRAK'TA BİLİNMESİ İSTENMEYEN GERÇEKLER - "Temelsiz Savaş Gerekçeleri"

31.12.2002 00:00:00
Irak için savaş tamtamları çalan ABD'nin "Irak'ta kitle imha silahları var" gerekçesinin temelsizliği ortaya çıktı. 1991-1998 yılları arasında, BM silah denetçisi olarak bulunan ve Irak'a savaş için can atan sistemin içinden biri olarak Irak'taki fotoğrafı tam olarak gören W. Scott Ritter'e göre Irak kitle imha silahlarına sahip değil.

"Irak'a savaş açmak için gereken argümanlar henüz ortaya konmamıştır. Bu bir olgudur. Saddam Hüseyin'in kimyasal, nükleer ve biyolojik silahlanma programlarının işlevsel yönünün kalıp kalmadığı son derece şüphe götürür. Irak'ta bıkıp usanmadan yedi yıl çalışan Birleşmiş Milletler silah denetçileri bunu açık seçik gözler önüne sermişlerdir. Bu da ikinci bir olgudur. Saddam'ın fundamentalist Müslüman teröristlerle bağlantılarının olduğu iddiası gülünçtür. Saddam laik bir liderdir ve Irak'ta fundamentalist İslam'ı çökertmek için yıllarca çalışmıştır. Saddam El Kaide gibi bir örgüte silah verecek olsaydı, bu silahlar ilk başta kendisine karşı kullanılırdı."

"Saddam'a mekanize kuvvetlerini harekete geçirmek için gerekli yedek parçaya erişim imkanını ortadan kaldıran ekonomik yaptırımlar, onu konvansiyonel silahlarını kullanamaz hale getirdi. UNSCOM denetçileri, Saddam'ın kitle imha silahları üretme kapasitesini toptan yok ettiler... Saddam, ister gerçek olsun ister hayal, herhangi bir arzusuna ulaşmak üzere eyleme geçecek durumda değil. Bunun için gerekli araçları yok."

Bu sözler, uzun yıllar ( 7 yıl) Birleşmiş Milletler silah denetçisi olarak Irak'ta görev yapan bir Amerikalı deniz subayı, W. Scott Ritter'le yapılan bir söyleşiden oluşan kitapçıktan alınmış bulunuyor. "Irak'a Savaş, Bush Yönetiminin Bilmenizi İstemediği Gerçekler" adını taşıyan kitapçıkta yer alan Ritter'in açıklamaları, Irak'a vurmak için olmadık bahaneler üreten, Türkiye'yi de işin içine çekmek için bal gibi rüşvet sayılabilecek maddi yardım ( 5 milyar dolar nakit ve birtakım desteklerle 20 milyar doları bulacak) tekliflerinde bulunan, bunun için Ankara'ya Hazine Bakan Yardımcısı Başkanı John Taylor ve Ankara'da büyükelçi sıfatı ile bulunduğu yıllarda Türkçe'yi iyi konuşmayı öğrendiğinden hareketle adı Türk dostuna çıkarılan Dışişleri Bakan Yardımcısı Marc Grosmann'ı pazarlık için gönderen, Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz'in ABD Büyükelçimiz Faruk Loğoğlu'nu arayarak "var mısınız, yok musunuz?" türünden diplomatik teamüllere aykırı tavırlar olmak üzere her yolu deneyen ABD yönetiminin, Irak'a savaş açmak için nasıl bahaneler ürettiğini ortaya koyuyor. Savaşın vukubulması halinde de büyük bir yıkıma yol açacağının haberini veriyor. Tarihi bir belge niteliği taşıyan kitapçıkta, arka sayfasında da belirtildiği şekliyle, Bush'un, gerekçe olarak ağzında sakız gibi çiğnediği Irak'ın kimyasal, biyolojik ve nükleer silah üretme kapasitesinin yok edilmiş olduğu ortaya konuluyor. Yok edilişin üzerinden geçen süre içinde de bu silahların yeniden üretilmiş olmasının imkânsız olduğu belirtiliyor. Çok önemli ve bilinmeyen bir gerçek de dikkatlere sunuluyor; yine Bush'un gerekçelerinden biri olarak ortada yıllarca cirit atan BM denetçilerinin Irak'tan 1998 yılında çekilmesine neden olan olayların da bir provokasyondan ibaret olduğu ifade ediliyor. "Savaş Ortadoğu için büyük bir tehlike oluşturmaktadır ve nükleer silah kullanımı gündemdedir" tespitiyle de, bu savaşı önlemek için elinden bir şey geldiği halde yapmayanlara, savaşta suç ortağı yapılmak istenen Türkiye'nin kaptan köşkünde bulunanlara yönelik olarak gaflet uykusundan uyarıcı bir mesaj veriliyor.

Ritter'le yapılan röportajın belkemiğini oluşturduğu kitapçıkta, önsöz yazan Roni Margulies'e ait, ABD'nin suçuna ortak etmek için bastırdığı Türkiye'yi ilgilendiren çok ilginç bir söz de var. "Türkiye hükümetine savaşa katıldığı takdirde iç sorunlar yaşayacağı mesajını vermek bize kalmış" şeklindeki bu sözler, Irak'a savaşın gerçekleşmesi durumunda, yine Irak için savaş tamtamları çalan sistemin içinden kimselerin diliyle bizi nasıl bir tehlikenin, birinci Körfez savaşından daha büyük bir tehlikenin beklediğini haber veriyor. İşte bu ihtimal dahilindeki vahim geleceğin önüne geçmek için uyarı görevini ifa etmek düşüncesi, bizi bu kitapta yer alan ve Irak'a savaş açmak için can atan sistemin içinden bir önemli insanın, BM silah denetçisi W. Scott Ritter'in verdiği bilgileri, aktarma, okuyucularımız başta olmak üzere duyarlı herkesi ve özellikle Ankara'dakileri haberdar etmeye zorladı.

ABD'nin savaş gerekçeleririn temeli yok

ABD Başkanı George W. Bush, savaş gerekçesi olarak Irak'ın elinde kitle imha silahlarının bulunduğunu ve bunu ABD'nin çıkarlarına darbe vurmak için kullanacağını söylüyor. Peki gerçek öyle mi? Gerçekten Irak, kitle imha silahlarına sahip mi? Bu sorulara verilen cevaplar Bush'u doğrular nitelikte değil. Denetçi Ritter, Irak'ın elinde bulunan kitle imha silahlarının % 90-95'ini, kimyasal, biyolojik ve nükleer silah ile uzun menzilli balistik füze üreten fabrikalar, bu fabrikaların ilgili donanımları ve buralardan elde edilen ürünlerin çok büyük bölümü de buna dahil olmak üzere bizzat kendisinin imha ettiğini belirterek Bush'un gerekçelerini çürütecek mahiyette şunları söylüyor:

"Irak'ın her şeyi Birleşmiş Milletlere teslim etmesi gerekiyordu. Birleşmiş Milletler de bunların sökülüp yok edilmesine nezaret edecekti. Ama Irak bu donanımların büyük bir kısmını tek taraflı olarak, Birleşmiş Milletler gözetimi olmaksızın yok etmeyi seçti. Biz yapılanları sonradan tespit edebildik. Ama sorun şu ki bu silahların yok edildiği belgelenmedi, bu da tespit meselesini hızla içinden çıkılamaz bir hale getirdi..."

"Irak kitle imha silahlarının yüzde 90-95'ini yok etti. Tamam. Şunu unutmayalım ki geriye kalan yüzde 5-10'luk kısım ille de bir tehdit oluşturmaz. Hatta bir silah programı bile oluşturmaz; toplam olarak pek bir şey ifade etmeyen ama hala yasak olan bir silah programının kırıntılarını, parçalarını oluşturur. Aynı şekilde sırf bizim açıklayamıyor oluşumuz, Irak'ın, elinde silah bulundurduğu anlamına gelmez. Irak'ın bu malzemeyi elinde bulundurduğuna dair kanıt yok. "

Irak'ın nükleer silah programı ortadan kaldırıldı

Kendisi ile yapılan söyleşinin başka bir bölümünde, "1998'de denetleme programı sona erip ayrıldığımda, altyapı ve tesisler yüzde 100 oranında yok edilmişti. Buna şüphe yok. Ellerindeki bütün araçlar ve tesisler yok edilmişti. Silah tasarım tesisi yıkılmıştı. Üretim donanımı bulunup yok edilmişti. Uranyum ve plütonyum zenginleştirilmesi sırasında yayılan gama ışınlarını yerinde izleyebileceğimiz -hem taşıtlardan hem de havadan- araçlarımız vardı. Hiçbir şey bulamadık. Irak'ın nükleer silah üretmek için ihtiyaç duyduğu endüstriyel altyapının yok edildiğini kesin olarak söyleyebiliriz" diyen Ritter, Irak'ın elinde hala kendini nükleer silahlanma çabasına vakfetmiş binlerce bilim adamı olduğunu belirterek, bundan hareketle Iraklıların nükleer programı yeni baştan başlatma endişesi ve ABD Başkan Yardımcısının, Irak'ın iki yıl içinde nükleer bomba yapabileceği şeklindeki söylemlerine karşılık şu cevabı veriyor:

"Nükleer silah üretimi akşamdan sabaha gerçekleşecek bir şey olmadığı gibi silah denetçilerinin Irak'ta bulundukları süre içinde de olabilecek bir şey değildi. Irak yeniden nükleer silah üretebilmek için on milyarlarca dolara mal olabilecek silahlanma ve zenginleştirme kapasitesini sil baştan yeniden inşa etmek durumundadır. Nükleer silahlar kömürlüklerde ya da mağaralarda imal edilemez. Bu iş için modern endüstriyel altyapı gerekir, o da büyük miktarda elektrik enerjisi ve sıkı bir şekilde denetlenen, açık piyasalarda uluorta satılmayan teknolojiler gerektirir. Irak bunları kendisi tasarlayıp imal edebilir. Ben daha çok uranyum zenginleştirmekte kullanılan santrifüj cihazlarından ve özel kameralardan söz ediyorum. Birtakım özel kimyasal maddeler de gereklidir. Bunların hiçbiri ucuza elde edilemez. Çok pahalıdırlar ve kolaylıkla tespit edilebilirler...Biz nükleer programı ortadan kaldırdık. Irak'ın bunu sil baştan tasarlayabilmesi için istihbarat örgütlerince kolaylıkla tespit edilebilecek faaliyetlere girişmesi gerekir."

Bütün bunlar bir tarafa Irak, bir yolunu buldu, tesislerini kurdu, ihtiyacı olan maddeleri temin etti ve nükleer silah yapımına başladı, edindiği tecrübeden dolayı da çok gizli olarak bu programı yürütüyor iddiası ileri sürülebilir. Böyle bir iddianın gerçek payının olmadığını, olamayacağını da, "Irak'ın gaz santrifüj tesislerini, bunların ihtiyaç duyacağı enerji ve yayacağı ısı yüzünden gizleyemeyeceğini mi söylüyorsunuz?" şeklinde yöneltilen bir soruya karşılık olarak şöyle dile getiriyor:

"Sadece ısı değil. Santrifüj tesisleri, pek çok başka frekansın yanı sıra gama ışınları yayar. Bu da tespit edilebilir. Irak'ın bunu saklamasına imkan yoktur."

W. Scott Ritter kimdir?

Irak'a savaş açmak isteyen sistemin kilit noktasında bulunan bir kişi özelliği taşıdığı için kolay kolay ulaşılamayacak bilgileri aktaran W. Scott Ritter, kitapta belirtildiğine göre, Irak'ın tarihi, siyaseti ve potansiyel silahlanması konularında dünyanın en bilgili kişilerinden biri özelliği taşıyor. Ritter, yedi yıl boyunca Irak'ta Saddam Hüseyin'in kitle imha silahları programının yok edilmesinde görevli bir silah denetçisiydi. 1988'den 1990'a kadar eski Sovyetler Birliği'nde silah denetçisi olarak çalışmış, mükemmel b ir istihbarat subayı ve başarılı bir silah denetçisi olarak adını duyurmuştu. 1990 Ağustos'unda Irak Kuveyt'i işgal ettikten sonra, Deniz Piyadeleri Komutanlığı tarafından deniz piyadelerinin Irak'taki çarpışma seçenekleri üzerinde çalışan özel bir planlama birimine atandı. Aynı yılın Aralık ayında, General Norman Schwarzkopf'un karargahında SCUD füzelerini izlemekten sorumlu istihbarat subayı olarak görev almak üzere Suudi Arabistan'a gitti. Körfez Savaşının sonuna kadar, Irak'ın, İsrail'e füze fırlatmasını önleyecek fikirler geliştiren çeşitli özel kuvvet birimlerinde çalıştı. Haziran 1991'de özel sektörde iş bulma kararıyla Deniz Piyadelerinden ayrıldı.

1991'e gelindiğinde, Sovyetler Birliğinde birlikte çalıştığı eski danışmanlarından Kara Albay Doug Englund, Ritter'e, uzmanlığını dikkate alarak, BM Güvenlik Konseyi'nin 687 kararıyla Irak'ta kitle imha yeteneği olan her türlü silahı yok etmek üzere Nisan 1991'de kurulan UNSCOM'da ( Birleşmiş Milletler Özel Komisyonu) görev alma teklifinde bulundu. Scott Ritter, bundan sonra yedi yılını, üretim tesisleri, donanım ve hedefe eriştirme sistemleri olmak üzere Irak'ta kitle imha silahlarının izlenmesi ve yok edilmesi çalışmalarıyla geçirdi.

Ritter'in UNSCOM'daki görevi 1998'de tartışmalı bir şekilde sona erdi. ABD yönetiminin Irak'a savaş açma konusundaki tavrını hemen her platformda eleştiren ve bundan dolayı vatan haini ve Irak ajanı olmakla bile suçlanan Ritter, 2000 seçimlerinde Bush'a oy veren, Cumhuriyetçi Parti üyesi bir kişidir. Irak'a savaş açma konusunda yönetimin ABD anayasasını ihlal ettiğine de inanan Ritter, Saddam Hüseyin'in silahlanma kapasitesini bilmekte ve Bush yönetimince ileri sürülen gerekçelere dayanarak savaş açmaya gerek olmadığına inanmaktadır. Çünkü o, Irak'taki durumu kendi gözleriyle, Washington'da Irak'a savaş açmak için çaba sarfedenlerden çok daha iyi görmüş biridir. Yani, Ritter, fotoğrafın tamamını görmüş biridir. İstifa edip yüksek sesle konuşmaya başlaması dahil ABD'nin Irak politikası hakkında muhalif bir ses haline gelen Ritter, "Tüm bunları da Irak halkına sempati duyduğumdan değil, ülkeme olan sevgimden yapıyorum" diyor.

Yarın: Irak'ta kimyasal silah var mı?
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
BTP İBB Adayı Cihan Erdoğanyılmaz: Gençler BTP’ye akın ediyor
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
10. turda da sonuç çıkmadı
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
"Siyasetten bağımsız bir araştırma enstitüsü kuracağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz
Altınok'u aklayıp Yavaş'ı suçlamaya kalkan yandaşa kapak
'Siz merak etmiyor musunuz?'
Soykırım 174 gündür sürüyor
Can kaybı 32 bin 552'ye yükseldi
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
BTP İBB Adayı Cihan Erdoğanyılmaz: Gençler BTP’ye akın ediyor
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
10. turda da sonuç çıkmadı
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
"Siyasetten bağımsız bir araştırma enstitüsü kuracağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz
Altınok'u aklayıp Yavaş'ı suçlamaya kalkan yandaşa kapak
'Siz merak etmiyor musunuz?'
Soykırım 174 gündür sürüyor
Can kaybı 32 bin 552'ye yükseldi

Geçmişte katlettiklerinin katliamlarına destek oluyorlar

 
 
İkinci Dünya Savaşı'nda yüzbinlerce Yahudiyi katleden Almanya, hızlı adımlarla 'siyonist ülke olma' yolunda ilerliyor. Gazze'de soykırım yapan İsrail'i açıkça desteklemekten geri kalmayan Berlin yönetimi, geçmişte soykırıma uğrattıkları Yahudilere bir bakıma "Bizden intikam almayın ancak kimi soykırıma tabi tutarsanız tutun, sizi destekleyeceğiz" mesajı vermiş oluyor. 
28.03.2024 17:58:00 / Güncelleme: 28.03.2024 18:06:02
AHMET TURAN YİĞİT
 Geçmişte katlettiklerinin katliamlarına destek oluyorlar
 Geçmişte katlettiklerinin katliamlarına destek oluyorlar


İkinci Dünya Savaşı'nda yüzbinlerce Yahudiyi katleden Almanya, hızlı adımlarla 'siyonist ülke olma' yolunda ilerliyor. Gazze'de soykırım yapan İsrail'i açıkça desteklemekten geri kalmayan Berlin yönetimi, geçmişte soykırıma uğrattıkları Yahudilere bir bakıma "Bizden intikam almayın ancak kimi soykırıma tabi tutarsanız tutun, sizi destekleyeceğiz" mesajı vermiş oluyor.


Siyonizm karşıtı örgüte baskı

Nitekim Almanya'da, siyonizm karşıtı "Orta Doğu'da Adil Barış İçin Yahudilerin Sesi - Jüdische Stimme für gerechten Frieden in Nahost" adlı Yahudi derneğin banka hesabı, üyelerin tam listesini ve adreslerini talep eden bankalar tarafından bloke edildi. Dernek, daha önce Berlin'de düzenlediği gösteride, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarını protesto etmişti. Öte yandan Almanya'da vatandaşlığa geçişlerde yapılan testin, gelecekte İsrail, Holokost ve Yahudilikle ilgili soruları da içereceği bildirildi.

Bakanın söyledikleri yenilir yutulur gibi değil

Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, yenilenmiş soru listesini önemli bir adım olarak gördüğünü belirterek, "Değerlerimizi paylaşmayan hiç kimse Alman pasaportu alamaz. Burada çok net bir kırmızı çizgi çizdik" ifadesini kullandı. Faeser, antisemitizm, ırkçılık ve diğer insanları aşağılama biçimlerinin Alman vatandaşlığına geçişte engel teşkil ettiğini belirtti. Almanya'nın Holokost'tan dolayı İsrail'i ve Yahudileri koruma konusunda özel sorumluluğu bulunduğunu dile getiren Faeser, "Bu sorumluluk bugünkü kimliğimizin bir parçasıdır" değerlendirmesinde bulundu. 

Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar

 
İnsanlıktan zerre kadar nasibini almamış çeteciler olarak da bilinen Yahudi askerler, Gazze'de yaptıklarıyla ahlaksızlıkta da zirveyi kimseye bırakmıyor.
28.03.2024 17:50:00 / Güncelleme: 28.03.2024 17:54:49
HASAN PARLAK
 Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar
 Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar

İnsanlıktan zerre kadar nasibini almamış çeteciler güruhu olarak da bilinen Yahudi askerler, Gazze'de yaptıklarıyla ahlaksızlıkta da zirveyi kimseye bırakmıyor. Nitekim Gazze'de soykırım yapan Yahudi askerleri, işgal ettikleri bölgede her türlü rezalete imza atıyor. Hatta rezaletlerini sosyal medyada paylaşmaktan da geri durmuyor. Reuters ajansında yer alan görüntüler de Yahudi askerlerinin ne kadar 'insanlık sınıfı'nın dışında olduğunu ortaya koyuyor. Nitekim İsrail askerleri, Filistinlilerin evlerinde bulunan iç çamaşırlarıyla oynadıklarını gösteren fotoğraf ve videoları yayınlamaktan geri durmadı. Videolardan birinde Gazze'deki bir odada bir koltukta oturan İsrailli bir asker sırıtıyor, bir elinde silah, diğer elinde beyaz saten iç çamaşırını kanepede yatan bir yoldaşın açık ağzının üzerine sallıyor. Böylece Yahudi askerlerin insan olmadığını, başka tür bir mahluk olduğunu tüm dünyaya haykırıyorlar. 

Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı

Adaylardan Mehmet Akarca 120, Ömer Kerkez 138 oy alırken, 9 boş oy, 71 de geçersiz oy kullanıldı. Salt çoğunluğun sağlanamaması nedeniyle seçime 11. tur oylamayla devam edilecek.
28.03.2024 16:24:00
Anadolu Ajansı
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresinin dolması nedeniyle yapılmaya başlanan başkanlık seçimlerinin onuncu turunda da hiçbir aday salt çoğunluğu sağlayamadı.

Mehmet Akarca, Yargıtay Başkanlığı görevine 24 Mart 2020'de seçilmiş, 4 yıllık görev süresi pazar günü itibarıyla dolmuştu.

Bu kapsamda Yüksek Mahkemenin 4 yıl boyunca görev yapacak yeni başkanını belirlemek için Yargıtay'da pazartesi günü sandık kuruldu ve Yargıtay üyeleri sandık başına gitti.

Seçimin ilk dokuz turunda hiçbir adayın, 348 Yargıtay üyesinin salt çoğunluğu olan en az 175 oyu alamaması üzerine bugün, Akarca ve Kerkez'in katıldığı onuncu tur oylama yapıldı.

Oylama sonucu Yargıtay Başkanı Akarca 120, 3. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Kerkez ise 138 oy aldı. Seçime katılım 338 olarak kayıtlara geçerken, kullanılan oylardan 9'u boş, 71'i ise geçersiz sayıldı.

Sekizinci tur oylamada diğer aday Muhsin Şentürk 96 oy almış, 3 oy geçersiz sayılmış, boş oy ise kullanılmamıştı.

Seçime 1 Nisan Pazartesi günü 11. tur oylamayla devam edilecek. Bu turda Muhsin Şentürk de oylamaya katılabilecek.

Seçimlerde üye tam sayısının salt çoğunluğunun hazır bulunması gerekiyor.

Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde

Geçen yıl yaşanan müsilaj tehlikesiyle büyük bir mücadele gerçekleştirmek zorunda kalan Marmara Denizi, atıkların denize boşaltılması devam ettiği için bu yıl da ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkacak. Marmara şimdiden alarm vermeye başladı
28.03.2024 14:55:00 / Güncelleme: 28.03.2024 15:00:59
Ahmet Haydar Tarhanlı
Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde
Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde
Müsilaj, kapalı denizlerde zaman zaman ortaya çıkan bir salgıdır. Fitoplankton adı verilen mikro alglerin aşırı çoğalması sonucu ortaya çıkar. Bu mukoza benzeri yapı, suyun içindeki mikroorganizmalar için uygun bir beslenme habitatı oluşturur ve zararlı canlılar da bu salgının üzerinde toplanır.

Denizin üstünde gördüğümüz beyaz, köpük benzeri yapı aslında "buzdağının görünen kısmıdır". Denizin altında ise bu salgı bir tül gibi uzanır.

Marmara Denizi, geçen yıl su yüzeyini ve derinlerini saran müsilajla boğuştu. Müsilajın yoğunluğu arttı ve çevresel kaygılara neden oldu. Bu sene de müsilaj tehlikesiin Marmara'yı tehdit edeceği ifade ediliyor.

Müsilajın temel sebebi, atıkların denize boşaltılması. Bu sebep temelden çözülmedikçe müsilaj sorunu artarak devam edecek.

Deniz biyoloğu Mert Gökalp, "Marmara Denizi feryat ediyor. Bu, Marmara Denizi'nin foseptik çukuru olabileceğinin bir sinyali" uyarısını yapıyor.

Profesör Mustafa Sarı, Marmara Denizi'ne arıtmadan atık boşaltımının acilen durması gerektiğini vurguluyor.

Hidrobiyolog Levent Artüz ise bu durumun bir zincir ve sonuç olduğunu ifade ediyor.

Gelecekte ne bekliyor?

Müsilajın yakın ve uzak gelecekte Marmara Denizi'ni, deniz canlılarını ve çevresinde yaşayan insanları nasıl etkileyeceği henüz net değil.

Ancak çözüm için atık yönetimi, arıtma tesislerinin etkin kullanımı ve bilinçli tüketim önemlidir.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.