Adana'nın en eski yerleşim merkezlerinden olan tarihi Kazancılar Çarşısı'nda, teknolojiye inat mesleğini sürdüren 3 kalaycı ustasından biri olan Cabbar Yaraşık (72), şimdiki neslin damak zevkine düşkün olmadığını söyledi.
Yaraşık, "Bakır kapta pişen yemeğin tadını ne alüminyum tencere, ne çelik tencere ne de fırınlar verir. Ancak, eskiler bu kaplarda pişen yemeklerin tadını bildikleri için, müşterilerimizi de genelde 50-60 yaşın üzerindekiler oluşturuyor" dedi. Kalay sürdüğü kapları ateş üzerinde ısıtarak cam gibi özenle parlatan Yaraşık, yüzlerce kalaycının çalıştığı eski günlerini duygu yüklü kelimelerle anlatıyor. Eskiden, köylerden çuvallar dolusu bakır mutfak eşyalarının kendilerine getirildiğini anımsatan Yaraşık, şöyle konuştu: "Bazı günler kalay yapmaktan başımızı kaldıramazdık. Köyden gelenler, atlarını hemen yanımızda bulunan Han'a bağlar, sonra kaplarını bize bıraktıktan sonra başka alışverişlerini yapar dönüşte de emanetlerini alırlardı. Son yıllarda ise karın doyuracak kadar bile iş bulamıyoruz. Ancak, çok şükür ki çocuklarımızı büyüttük, meslek sahibi yaptık. Bağkur emeklisi maaşım da bana ve eşime yetiyor."
Lezzetin sırrı
Kalaycı ustası Yaraşık, bir zamanların en popüler mesleklerinden biri olan kalaycılığın yok olmasının kendisini üzdüğünü ifade ederek, "Biz de ölürsek, gelecek nesiller kalaycılığın ne olduğunu kitaplardan öğrenecekler. En acısı ise geleneksel Türk yemekleri eski lezzetini kaybedecek. Bu bilinçle hareket ederek bakır kapların yeniden vitrinlere çıkmasını istiyoruz" diye konuştu. Kazancılar Çarşısı'ndaki 3 kalaycı dükkanının karşısında bakır mutfak eşyaları satan esnaf da kalaycılarla aynı sorunu yaşıyor. Özellikle bakır tencere satışlarının yok denecek kadar az olduğunu anlatan Kemal Tuna, şimdilik özellikle köylerde yemek masası yerine kullanılan bakır sini ve kahve cezvesi satışı ile yetinmeye çalıştıklarını söyledi. Kemal Tuna, çok sayıda meslektaşının bakır mutfak eşyası satmaktanvazgeçip başka mesleklere yönelmesine rağmen, baba mesleği olması nedeniyle bu işi sürdürdüğünü sözlerine ekledi.
Yaraşık, "Bakır kapta pişen yemeğin tadını ne alüminyum tencere, ne çelik tencere ne de fırınlar verir. Ancak, eskiler bu kaplarda pişen yemeklerin tadını bildikleri için, müşterilerimizi de genelde 50-60 yaşın üzerindekiler oluşturuyor" dedi. Kalay sürdüğü kapları ateş üzerinde ısıtarak cam gibi özenle parlatan Yaraşık, yüzlerce kalaycının çalıştığı eski günlerini duygu yüklü kelimelerle anlatıyor. Eskiden, köylerden çuvallar dolusu bakır mutfak eşyalarının kendilerine getirildiğini anımsatan Yaraşık, şöyle konuştu: "Bazı günler kalay yapmaktan başımızı kaldıramazdık. Köyden gelenler, atlarını hemen yanımızda bulunan Han'a bağlar, sonra kaplarını bize bıraktıktan sonra başka alışverişlerini yapar dönüşte de emanetlerini alırlardı. Son yıllarda ise karın doyuracak kadar bile iş bulamıyoruz. Ancak, çok şükür ki çocuklarımızı büyüttük, meslek sahibi yaptık. Bağkur emeklisi maaşım da bana ve eşime yetiyor."
Lezzetin sırrı
Kalaycı ustası Yaraşık, bir zamanların en popüler mesleklerinden biri olan kalaycılığın yok olmasının kendisini üzdüğünü ifade ederek, "Biz de ölürsek, gelecek nesiller kalaycılığın ne olduğunu kitaplardan öğrenecekler. En acısı ise geleneksel Türk yemekleri eski lezzetini kaybedecek. Bu bilinçle hareket ederek bakır kapların yeniden vitrinlere çıkmasını istiyoruz" diye konuştu. Kazancılar Çarşısı'ndaki 3 kalaycı dükkanının karşısında bakır mutfak eşyaları satan esnaf da kalaycılarla aynı sorunu yaşıyor. Özellikle bakır tencere satışlarının yok denecek kadar az olduğunu anlatan Kemal Tuna, şimdilik özellikle köylerde yemek masası yerine kullanılan bakır sini ve kahve cezvesi satışı ile yetinmeye çalıştıklarını söyledi. Kemal Tuna, çok sayıda meslektaşının bakır mutfak eşyası satmaktanvazgeçip başka mesleklere yönelmesine rağmen, baba mesleği olması nedeniyle bu işi sürdürdüğünü sözlerine ekledi.