Otuz yılı aşkın süreden beri kültür-sanat faaliyetleri ve dil/edebiyat ağırlıklı çalışmalarıyla tanınan Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı'ndan yapılan yazılı açıklamada, Türk edebiyatının çok köklü ve muhteşem bir geçmişe sahip olduğu, bu mirasın yeni nesillere de aktarılması gerektiği vurgulandı.
Açıklamada, "3 bin yıllık Türk edebiyatını 80 yıla sığdırmak ve Cumhuriyetle başlatmak en hafif tabiriyle köksüzlüktür" denildi. Açıklamada şu görüşlere yer verildi:
"KÜLTÜRÜMÜZDEN ADETA UTANIYORLAR"
"Her millet edebiyatıyla, tarihiyle iftihar eder. Batı'da bütün milletler çocuklarına önce klasiklerini öğretir, edebiyatlarını sevdirir. Bizde ise Milli Eğitim, neredeyse kendi edebiyatından, edebiyat tarihinden muhtemelen yarın öbür gün de tarihinden utanır hâle gelmiştir. Sayın Metin Bostancıoğlu, "Edebiyat tarihimizi Cumhuriyet'le başlatalım" diyor. Peki Cumhuriyet'in ilanından önce eserlerini vermiş olan Faruk Nafiz'i, Yahya Kemal'i, Ahmet Haşim'i, Refik Halid'i nereye koyacağız? Milli şairimiz Mehmet Akif'i unutacak mıyız? Yakup Kadri ve Halide Edib'i bir kalemde silecek miyiz? Büyük hikâyecimiz Ömer Seyfettin'i görmezlikten mi geleceğiz? Halit Ziya, Ahmet Mithat, Ahmet Rasim, Hüseyin Rahmi acaba romanlarını başka milletler için mi yazdı? Abdülhak Hâmid, Muallim Naci ve Namık Kemal şiirlerini başka ülkelerin insanları için mi kaleme aldı? Karacaoğlan, Şeyh Galip, Fuzulî, Yunus Emre ve daha binlerce şair ve yazarı Türk çocukları tanımayacak mı, okumayacak mı, öğrenemeyecek mi, sevmeyecek mi?"
DİVAN EDEBİYATI SAPTIRMASI
Açıklamanın sonunda şöyle denildi:
"Divan edebiyatı ağır, çocuklarımız önce Cumhuriyet yazarlarını tanısın, deniliyor. Bu iddia anlamsız ve kasıtlı. Çocuklarımıza İngilizce'yi, matematiği ve diğer zor dersleri de öğretmeyelim o zaman. Hatta eğitimi büsbütün kaldıralım... Bu ne biçim bir anlayıştır? Peki, eski edebiyatımız sadece Divan şiirinden mi ibarettir? Bu edebiyatın oldukça sade ve zevkli bir nesri de yok mu? Ya tasavvuf ve halk edebiyatları ne olacak? Türkçe'nin en büyük şairi Yunus Emre'nin berrak Türkçesiyle örülü şiirleri de mi ağır? Karacaoğlan, Hacı Bayram-ı Veli, Dadaloğlu, Pir Sultan Abdal, Âşık Ömer ve yüzlerce ozanımızın dili anlaşılmıyor mu?
BU VATAN SAHİPSİZ DE?İLDİR
Aslında maksat üzüm yemek değil, bağcıyı dövmektir. Bu ruhsuz düşüncenin ardında yatan tek sebeb milletimizin geçmişiyle bağlarını koparmak, çocuklarımızı sığ ve yabancı bir kültürle yetiştirmektir. Ancak bu amaca ulaşılamayacaktır. Çünkü, her şeyden önce bu vatan sahipsiz değildir. Bu topraklarda yaşayanlar, geleneklerine, mazilerine ve geçmişteki değerlerine hiçbir zaman sırt çevirmediler, çevirmezler. Dolayısıyla bu tür anlamsız çıkışlar, kuru kuruya bir gündem oluşturduktan sonra bir balon gibi sönüp gitmeye mahkûmdur."