Eskiler, camilerin mahyalarla donatılmasına "minareye kaftan giydirildi" derlerdi. Elektriğin olmadığı zamanlarda mahyacılık zor bir sanattı. Mahyalar, kandillerle kurulur, yakıt olarak balmumu ve zeytinyağı kullanılırdı
Bu Ramazan İstanbul'daki, Sultanahmet, Cedid Valide, Süleymaniye ve Eyüp Sultan camileri mahyalarla donıyor. Mahya, iki minare arasına ışıkla yazmaktır. Ramazana ışıkla hoş geldin denilir: "Hoş geldin ya şehr-i Ramazan". Sonra ışıkla uğurlanır: "Elveda ya şehr-i Ramazan".
Mahya, Farsça "mahiye" kelimesinden türetilmiştir. Eski dilde, "Bir şeyi ihya etme aracı" anlamına gelir. Mahyacılık ise, geçmişi 400 yıl öncesine dayanan bir Türk sanatıdır. İlk, nerede ve ne zaman çıktığı bilinmemektedir. 1566-1577 yılları arasında minareler, külahtan aşağıya kadar kandillerle donatılarak aydınlatılmış, bu olay halk tarafından "minareye kaftan giydirilmesi" tabiriyle nitelendirilmiştir. Son yıllarda Koca Mustafa Paşa Camisi dergahındaki süslemeyle mahyahın, ilk şeklini aldığı söylenir. Mahyalar, çift minareli ve çift şerefeli camilere kurulur. Dört şerefe arasına girilen çelik halatlar ve lambalarla yazı oluşturulur. İstanbul'a elektrik gelince mahyalar, elektrikle kurulmaya başlanmıştır. Elektriğin olmadığı zamanlarda ise mahyacılık, zor bir zanaattı. Aynı zamanda üstün bir hesap tekniği de getirmekteydi. Mahyalar, kandillerle kuruluyor, yakıt olarak balmumu ve zeytinyağı kullanılıyordu. Her bir kandilin içindeki yağ oranının ise çok iyi ayarlanması gerekiyordu, aksi takdirde bütün kandiller aynı anda yanıp sönmez ve şekiller oluşmazdı. En baştaki ve en sondaki kandillerin yağı, eş zamanlı olarak tükenmezse, bütün emekler boşa giderdi. Mahyacılar hünerli kişilerdi. Öyle mahya ustaları vardı ki, teravihten önce kurdukları mahyayı, teravihten sonra değiştirirlerdi. Örneğin Süleymaniye Camiisi mahyacısı Abdüllatif Efendi, hareketli mahya yapmakla ün kazanmış bir sanatkardı. Abdüllatif Usta, Süleymaniye'nin minarelerine üç halat gerermiş. Üst halata at arabası, ortadakine Unkapı Köprüsü ile Azapkapı Camisi'ni, alt halata ise, balıkları resmedermiş. Mahya tamamlandığında, arabayı köprü üzerine gider, balıkları da Haliç'te yüzer gösterirmiş.
Mahyalar, günümüzde sadece İstanbul, Bursa ve Edirne'deki camilere kuruluyor. Bir defaya mahsus, Konya'da ve yurt dışında Serez'de kurulmuş. Bir dönem sadece resim çizilen mahyalarda, ayyıldız, çiçek, cami, kayık, vapur, kızkulesi, fıskiye ve köprü resimleri yapılmış Yazılarda ise "Bismillah, Tebarekeallah, Ya Kerim..." gibi ifadeler kullanılmış. I. Dünya Harbi'ndeki mahyalarsa, konuları açısından ilgiye değer: "Hilal-i Ahmer'i Unutma (Kızılay'ı Unutma)", "Muhacirlere Yardım Ediniz", "Vatan Sevgisi İmandandır"...