Ahlâkın kaynağı
Bir milletin sahip olduğu; kaynağını inanç, kültür, örf ve âdetlerden alan yaşayış kurallarına milli ahlâk; bu kuralların, fertlerin ruhi karakterleri ve benlikleri haline getirilmesine de milli terbiye denir.
Her milletin kendi özelliklerine, yaşayış tarzına, milli ve manevi değerlerine özgü bir ahlak ve terbiye sistemi olduğu gibi, milletimizin de kendine has bir ahlâk yapısı ve terbiye anlayışı vardır. Tarihi, şan ve şerefle dolu Türk Milleti'nin ahlâk esasları, kökleri tarihin derinliklerine kadar uzanan dinî ve millî temellere dayanmaktadır. İlimde, teknikte, sanatta, zanaatte kısaca medeniyette, insanlığa örnek olan necib milletimiz, kurduğu medeniyetler ve de sahip olduğu meziyetleriyle tarih içerisinde müstesna bir yere sahiptir. Örfüyle, âdetiyle, geleneğiyle, göreneğiyle, maneviyatı ile, velhasıl; maddî mânevî tüm değerleriyle asırlara damgasını vurmuş aziz bir milletiz biz.
Müstesna medeniyet
İslam'da var olan, Türk Milleti'nin de özellikleri arasında bulanan vatan ve millet sevgisi, hür ve bağımsız yaşama arzusu, birlik ve beraberlik duygusu, ırz ve namusa düşkünlük, minnetsiz hayat sürme, onurlu ve haysiyetli yaşama, doğruluk, dürüstlük, cesaret, adalet, şecaat, kahramanlık, misafirperverlik gibi değerler millî ahlâkımızın esaslarındandır. İşte, milletimizi farklı kılan bu haslet ve meziyetlerin, toplumun bütün fertlerine yansıtılarak milli benliğin oluşturulması, ancak milli terbiye sayesinde mümkündür. Unutulmamalıdır ki, "Bir milleti; ya hür, bağımsız, şanlı, yüce bir cemiyet halinde yaşatan, ya da esaret ve sefalete terk eden âmil, terbiyedir" (1). O bakımdan, millî eğitim sistemimizde, öğretimin (tâlim) yanında eğitimin (terbiye) de hayata geçirilmesi şarttır ve de zaruridir. Nitekim, öğretim sayesinde millet fertleri, her türden bilgi ve teknoloji ile donatılırken, terbiye ile de bir şahsiyet sahibi olmakta; şeref, haysiyet, onur gibi insani değerler kazanmaktadır. Sabır, haya, iffet, namus, edep, kanaat, samimiyet, istikamet, teslimiyet, izzet, tevekkül, tefekkür....vs. ahlaki sıfatlar, bu değerler cümlesindendir.(2)
"Millî ahlâk; Milletin sosyal düzeni ve huzuru, şimdiki ve gelecekteki rahatı, saadeti, selameti ve güvenliği, medeniyette ilerlemesi ve yükselmesi için insanlardan her hususta ilgi, gayret, fedakârlık, ve gerektiği zaman seve seve canının verilmesini ister... Öyleyse, millet analarının, millet babalarının, millet öğretmenlerinin ve millet büyüklerinin; evde, okulda, orduda, fabrikada, her yerde ve her işte; millet çocuklarına, milletin her ferdine, bıkmaksızın ve devamlı olarak verecekleri millî terbiyenin amacı, işte bu yüksek millî hissi sağlamlaştırmak olmalıdır"(3).
Milli benliğimizin teminatı
Müslüman Türklerin; tarihin derinliklerinden getirdiği milli ahlak ve terbiye anlayışı, milli benliğimizin de teminatı olmaktadır. Milli benliğini koruyamayan milletlerin tarih sahnesinden silindikleri hatırlandığında, necip milletimizin; öz benlik ve seciyelerini, güzel haslet ve geleneklerini, tarihini, dilini, dinini, örf ve âdetlerini, tüm kültür ve medeniyetini millî ahlâk ve terbiye anlayışına borçlu olduğu görülecektir. İnsanlık camiası içerisinde, devletiyle, vatanıyla, bayrağıyla, tarihiyle, maddî mânevî tüm değerleriyle varlığını koruyarak devam ettirmesi de, milletimizin millî terbiye anlayışı sayesinde olacaktır.
Oğuz Köröğlu
Dipnotlar:
1. Atatürkçülük, 1/57
2. Prof. Dr. Haydar Baş, İman ve İnsan, İcmal Yayıncılık, İst. 1995, s.67.
3. Atatürkçülük a.g.m.
Bir milletin sahip olduğu; kaynağını inanç, kültür, örf ve âdetlerden alan yaşayış kurallarına milli ahlâk; bu kuralların, fertlerin ruhi karakterleri ve benlikleri haline getirilmesine de milli terbiye denir.
Her milletin kendi özelliklerine, yaşayış tarzına, milli ve manevi değerlerine özgü bir ahlak ve terbiye sistemi olduğu gibi, milletimizin de kendine has bir ahlâk yapısı ve terbiye anlayışı vardır. Tarihi, şan ve şerefle dolu Türk Milleti'nin ahlâk esasları, kökleri tarihin derinliklerine kadar uzanan dinî ve millî temellere dayanmaktadır. İlimde, teknikte, sanatta, zanaatte kısaca medeniyette, insanlığa örnek olan necib milletimiz, kurduğu medeniyetler ve de sahip olduğu meziyetleriyle tarih içerisinde müstesna bir yere sahiptir. Örfüyle, âdetiyle, geleneğiyle, göreneğiyle, maneviyatı ile, velhasıl; maddî mânevî tüm değerleriyle asırlara damgasını vurmuş aziz bir milletiz biz.
Müstesna medeniyet
İslam'da var olan, Türk Milleti'nin de özellikleri arasında bulanan vatan ve millet sevgisi, hür ve bağımsız yaşama arzusu, birlik ve beraberlik duygusu, ırz ve namusa düşkünlük, minnetsiz hayat sürme, onurlu ve haysiyetli yaşama, doğruluk, dürüstlük, cesaret, adalet, şecaat, kahramanlık, misafirperverlik gibi değerler millî ahlâkımızın esaslarındandır. İşte, milletimizi farklı kılan bu haslet ve meziyetlerin, toplumun bütün fertlerine yansıtılarak milli benliğin oluşturulması, ancak milli terbiye sayesinde mümkündür. Unutulmamalıdır ki, "Bir milleti; ya hür, bağımsız, şanlı, yüce bir cemiyet halinde yaşatan, ya da esaret ve sefalete terk eden âmil, terbiyedir" (1). O bakımdan, millî eğitim sistemimizde, öğretimin (tâlim) yanında eğitimin (terbiye) de hayata geçirilmesi şarttır ve de zaruridir. Nitekim, öğretim sayesinde millet fertleri, her türden bilgi ve teknoloji ile donatılırken, terbiye ile de bir şahsiyet sahibi olmakta; şeref, haysiyet, onur gibi insani değerler kazanmaktadır. Sabır, haya, iffet, namus, edep, kanaat, samimiyet, istikamet, teslimiyet, izzet, tevekkül, tefekkür....vs. ahlaki sıfatlar, bu değerler cümlesindendir.(2)
"Millî ahlâk; Milletin sosyal düzeni ve huzuru, şimdiki ve gelecekteki rahatı, saadeti, selameti ve güvenliği, medeniyette ilerlemesi ve yükselmesi için insanlardan her hususta ilgi, gayret, fedakârlık, ve gerektiği zaman seve seve canının verilmesini ister... Öyleyse, millet analarının, millet babalarının, millet öğretmenlerinin ve millet büyüklerinin; evde, okulda, orduda, fabrikada, her yerde ve her işte; millet çocuklarına, milletin her ferdine, bıkmaksızın ve devamlı olarak verecekleri millî terbiyenin amacı, işte bu yüksek millî hissi sağlamlaştırmak olmalıdır"(3).
Milli benliğimizin teminatı
Müslüman Türklerin; tarihin derinliklerinden getirdiği milli ahlak ve terbiye anlayışı, milli benliğimizin de teminatı olmaktadır. Milli benliğini koruyamayan milletlerin tarih sahnesinden silindikleri hatırlandığında, necip milletimizin; öz benlik ve seciyelerini, güzel haslet ve geleneklerini, tarihini, dilini, dinini, örf ve âdetlerini, tüm kültür ve medeniyetini millî ahlâk ve terbiye anlayışına borçlu olduğu görülecektir. İnsanlık camiası içerisinde, devletiyle, vatanıyla, bayrağıyla, tarihiyle, maddî mânevî tüm değerleriyle varlığını koruyarak devam ettirmesi de, milletimizin millî terbiye anlayışı sayesinde olacaktır.
Oğuz Köröğlu
Dipnotlar:
1. Atatürkçülük, 1/57
2. Prof. Dr. Haydar Baş, İman ve İnsan, İcmal Yayıncılık, İst. 1995, s.67.
3. Atatürkçülük a.g.m.