Öyle bir devre başladı ki, Mevlâna, bütün dost ve arkadaşlarından ve Konya'nın ileri gelen zevâtından ayrılmış, medresesinde Şems ile birlikte sır kabuğuna çekilmişti. Bu hal zamanın insanını harekete geçirmiş, "Şems denilen bu adam gelip Mevlâna'mızı elimizden aldı" diye efkârı umumiyeye dedikodular yayılmıştı. Naz ve niyaz halinde bulunan bu iki mânâ sultanı her gün ayrı bir "Hak tecellisi" ile karşılaşmalarına rağmen, vuslatta firkat şart olduğu için Şems'in Konya'yı terk etmesi gerekiyordu. Bu dedikodular fırkatin zuhuru için Şems'in aniden Konya'dan ayrılmasına vesile olmuştur. Günlerden bir gün Tebrizli Şems gönlünü Mevlâna'ya bırakmış, maddesiyle başka diyarlara uçmuştur. Mevlâna, derin hasret ateşleri içinde kıvranırken cemalinde her an Hakk'ı seyrettiği mürşidini aramaya koyulmuştu. Konya'ya gelip gidenden mecnun misâli "Şems, Şems!" diye soruyor, ufçan kuşlardan haber arıyordu. Esasen bu arayış ve yanış Şems'in muhabbetinde yok oluştu. Mevlânâ'nın kemâli için bu ateş günden güne büyüyor, ikinci bir vuslat için sakin bir okyanus zemini halini alıyordu. Beklenilen haber Konya'da yayılmaya başladı: "Şems Şam'da." Haberi alan Mevlâna derhal oğlu Sultan Veled ile birkaç müridini birçok hediyelerle beraber Şam'a gönderir. Şam'da ahşap bir binanın loş odasında karşısındaki şahısla muhabbet eden Şems, gelenlere ilgi duymamış intibaını veren bir tavır alır. Sultan Veled, ruhundaki engin terbiye ile büyük velinin eline dudağını ve alnını kavuşturur ve "Sultanım evvelden varid olan bütün dedikodular için Konya'nın eşrafı ve bütün halkı özür beyan ediyor ve yüce şahsınızı Konya'ya davet ediyorlar." der. Bu sözlere de rağbet göstermeyen Şems,Sultan Veled'i duymazlıktan gelir, muhabbetine devam eder. Ve gözünü parlatacak, ruhunu sonsuzluk ülkesine kadar yüceltecek sevgilisinin davet teklifini, Hak sözden başka bir söz duymayan kulağıyla işitir; Sultan Veled, "Efendimiz! Bütün bunların yanında sizi en az sizin kadar seven babam Mevlâna sizi Konya'ya davet ediyor." der. Bu en güzel davet Şems'i Konya'ya uçurmuştur.
"Şems geliyor!" diye istikbâl için Konya'nın eşrafı ve halkı sokaklara dökülmüş, na'tlar, kasideler, ilâhiler ve Kur'ân-ı Kerim okunmaya başlanmıştı. İki Hak dostu yine karşı karşıyaydı. Mevlâna bu ezel ve ebed mânâ büyüğünü medresesine getirmiş ve onun için mutevazi bir köşe hazırlamıştır. Bu yolculukta Şems Sultan Veled'e mânevî sırlarını verdiğini ifade ediyor. Hazreti Mevlâna, mürşidi Şems'i, kendi terbiyesinde yetiştirdiği evlatlığı ve müridesi Kimya Hanımla evlendirir. Artık Şems tamamen Konyalı olmuştur.
"Şems geliyor!" diye istikbâl için Konya'nın eşrafı ve halkı sokaklara dökülmüş, na'tlar, kasideler, ilâhiler ve Kur'ân-ı Kerim okunmaya başlanmıştı. İki Hak dostu yine karşı karşıyaydı. Mevlâna bu ezel ve ebed mânâ büyüğünü medresesine getirmiş ve onun için mutevazi bir köşe hazırlamıştır. Bu yolculukta Şems Sultan Veled'e mânevî sırlarını verdiğini ifade ediyor. Hazreti Mevlâna, mürşidi Şems'i, kendi terbiyesinde yetiştirdiği evlatlığı ve müridesi Kimya Hanımla evlendirir. Artık Şems tamamen Konyalı olmuştur.