Babıali Kültür Yayıncılığı, Mehmet Arif Bey'in uzun süredir çıkması beklenen, tarih bilme şuurunu yansıtan ve Sarıkamış'ta yaşananlara ışık tutan "Başımıza Gelenler" isimli kitabını piyasaya sürdü 1877-1878 yıllarında Osmanlı Devleti ile Rusya arasında patlak veren savaşın başından sonuna kadar, Anadolu Ordusu Başkumandanı Mareşal Gazi Ahmet Muhtar Paşa'nın Mühimme Başkitabeti görevinde bulunması sebebiyle tüm yazışmalar elinden geçen yazar Mehmet Arif Bey tarafından kaleme alınan satırlar, "Başımıza Gelenler" ismiyle kitaplaştırıldı. BKY tarafından okurların hizmetine sunulan kitapta yazar, tarih bilincinin ülkeler açısından ne kadar hayati bir önem arz ettiğine değiniyor. Kitabın sayfalarını çevirdikçe dünya sathında yüzen ve adına 'devlet' denilen koca geminin salahiyeti için, tarihin, milletlerin geleceğine tuttuğu aynanın korunmasının ne tür anlamlar kazandığına işaret ediliyor. Savaş sırasında askeri ve mülki tüm yazışmalar elinden geçen yazarın, her türlü savaş vukuatına detaylarına kadar vakıf olması hasebiyle önem taşıyan "Başımıza Gelenler" okuru aslında tarihi bir yolculuğa çıkarıyor. Satırlarda ilerledikçe Mehmet Arif Bey'in düşünce, değerlendirme ve izlenimlerini, memuriyeti gereği elinden geçen resmi vesikalara dayandırarak yürüttüğü ve mizacındaki 'hürriyet' isteği gereğince olayları tarafsız bir bakış açısıyla yazarak gelecek nesillere hatıra olarak bırakmayı arzuladığı görülüyor. Anadolu'nun harp tarihi2006 yılının ilk günlerinde piyasada çıkan kitabın yazarı Mehmet Arif Bey, kitabın önsözünde ise şu ifadelere yer veriyor: "Bu satırlarda kaleme aldıklarımın çoğu, savaşa ait olaylardan oluşacağından bir maceradan ziyade 'savaş tarihi' niteliği kazandığından ismine 'Anadolu Tarihi Harbi' de denilebilir. Dünya durdukça, her toplum başlı başına siyasi hayata ve bağımsız bir varlığa sahip oldukça, her millet kendi menfaatlerini temin etmek veya zararlarını gidermek için menfaatlerinin çatıştığı devletlere karşı eline silah alarak hücum ve savunma halinde olacaktır. O zaman içinde bulunduğumuz asırda başımıza gelen siyasi belaların her çeşidine, gelecek nesillerin de fazlasıyla uğrayacaklarında şüphe yoktur. Görüp geçirdiğimiz sıkıntılardan ve meydana gelme sebeplerinden kendilerini haberdar edip uyanık tutmak mecburiyetindeyiz. Bu konuda susmak, günden güne önem kazanan dünyanın gidişine karşı affedilmez bir hata veya ihanet olur." Kitabın sayfalarında gezerken bir imparatorluğun dramatik kaybına tanık oluyorsunuz. Tarih bilmezliğin; bir devlet için siyasi anlamda büyük noksanlar ve hataların yapılmasına sebep olacağına vurgu yapılan 'Başımıza Gelenler'in satırlarında yazarın şu çarpıcı ifadeleri anlama bürünüyor: