logo
28 MART 2024

Tarih şuuru ve gençlik

04.02.2002 00:00:00
Serdar CİNEL

Tarih, bir toplumun milletleşme sürecinde önemli bir yere sahiptir. Tarih sayesinde sadece geçmişi öğrenmekle kalmıyor aynı zamanda günümüzde meydana gelen hadiselerin temelinde nelerin olduğunu anlıyor ve gelecekle ilgili bazı çıkarımlar yapıyoruz. Şunu da ifâde etmek gerekir ki tarih kadar günümüzde siyasetiyle kültürüyle toplumu etkileyen başka bir bilim dalı yoktur. Ama maalesef bu kadar önemli bir alanda ideolojiler kendilerine çarpışma alanı bulmuşlar dolasıyla tarih bilimi hep kuşku ile bakılan, herkesin rahatlıkla görüş bildirdiği bir bilim haline getirilmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk, tarih bilincinin önemini kavrayan bir lider olarak 1932 tarihinde Türk Tarih Kurumunu kurdu. Amacı sadece millî bilinci geliştirmek değildir. Mustafa Kemal Atatürk bu yaşadığımız toprakların bize ait olduğunu kanıtlamak bu toprakların Hıristiyan toprakları olmadığını ispatlamak amacını taşıyordu. Çünkü Atatürk 'Şark Meselesi' çerçevesinde batılıların fikrî yapısını, emellerini ve bu emeller çerçevesinde tarihin nasıl saptırıldığını çok iyi biliyordu. Ama bugün yapıldığı gibi kendi tarihini reddederek değil tarihinden ders alarak çalışmalar yapmıştır. Bunu Atatürk'ün 'Gençliğe Hitabesi'nde çok daha rahat anlayabiliriz.

Mustafa Kemal Atatürk, dış siyasette de tarihteki gelişmeleri dikkate alarak gerçekci bir politika izlemiştir. Doğu ve Batı arasındaki dengeyi çok iyi kurmuş tarihinden aldığı güçle bölgesinde Türkiye'yi etkin konuma getirmiştir. Ama bugün tarihimizin bize verdiği misyondan kaçarcasına, onu inkâr edercesine millî çıkarlardan millî bilinçten uzak bir anlayış benimsenmiştir.

Gençlik tarihini bilmiyor

Ülkemizde tarih o kadar çok saptırılmış ki gençler ideolojik tartışmaların ortasında bırakılmıştır. Özellikle speküle edilen konularda örneğin "harem" konusunda fantezileri içeren tarihimize hakaret yağdıran eserler Türkiye'de okuyucu kitlesi bulduğu gibi gençlerimizin kafasını karıştırmaktadır. Fransa'da Fransa tarihine hakaret içeren eserler basılsa ağır cezalar gündeme gelir. Hiç bir şekilde monarşi, kral karşıtı "Biz bu mirası reddediyoruz" diyerek geçmişini inkâr etmez. Ama bu maalesef Türkiye'de Osmanlı kültürü reddedilerek tarihine düşman bir nesil yetiştirilmektedir. Bu noktada eğitim sistemimizde ciddi eksiklikler vardır.

Eğer ciddi, objektif, millî anlayışta bir nesil yetiştiremezsek geleceğimizi bize kim garanti edebilir? O gencimize Çanakkale'nin, Kurtuluş Savaşı'nın ruhunu vermezsek Yemen Türküsü'nün nasıl ortaya çıktığını anlatmazsak yarın cephede savaşacak, bağımsızlığı koruyacak kimseyi bulamayız. Eğer gençlik tarihini sevmiyorsa, eğer tarihini reddediyorsa bu gençliğin tarihini bilmediği, okumadığı anlamına gelir.

Şark Meselesi anlatılmalı

Mustafa Kemal'in Balkanlar için yaptığı bir tespit var: "Biz Balkanları niçin kaybettik biliyor musunuz? Bunun tek bir sebebi vardır. Bu da Slavlaştırma cemiyetlerinin kurduğu dil kurumlarıdır. Bizim içimizdeki insanların millî şuurları uyandığı zaman biz Balkanlarda Trakya hududuna çekildik." Bugün ana dilde eğitim hakkı isteniyor ve bunun en büyük destekçisi de batılı devletlerdir. Dün buna izin verildiğinde belirli bir süre sonra sınırlarımız değişti. Şimdi değişmeyeceğini kim garanti edebilir? İşte tarih bize bu konularda bir bilinç sağlıyor.

Uluslararası arenada "Ermeni Meselesi" önümüze getiriliyor. Ülkemizde öyle bir ortam oluşturuldu, tarih öyle saptırıldı ki Türk insanının kafası öyle karıştırıldı ki insanımız kendi içinde 'acaba' sorusunu sormaya başladı. Hatta kendi üniversitelerimizdeki bazı akademisyenler dahi doğruları saptırmıştır. Amerika'da Los Angeles Üniversitesi'nde görev yapan Prof. Dr. Stanfort Show, Ermeni soykırımının asılsız olduğunu ifade etmiş, arkasından Ermeniler tarafından dersi basılmış, tehdit edilmiş ve sonuçta üniversite kendisine süresiz izin vermiştir. Şimdi soruyoruz; Amerikalı bir tarihçi bizim lehimizde bir açıklama yaparken içimizde bulunan bizden görünen bu tarihçilere ne oluyor? Yoksa bizim bilmediğimiz bir şey mi var? Hem siz kimden yanasınız? Mustafa Kemal Atatürk şunları söylüyor: "Tarih yazmak, tarih yapmak mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtıcı mahiyet alabilir."

Unutmadan söyleyelim Türkiye'de tarih öğretiminin yeniden yapılandırılması için çalışmalar yapılıyor. Ancak Avrupa standartlarına uygun olarak Küreselleşme, Globalizm, AB adı altında tarih anlayışımızı da değiştirmeye çalışıyorlar. Ancak şu husus unutulmamalıdır. Özellikle Afganistan Savaşı ile birlikte Hıristiyan dünyasında Haçlı düşüncesi tekrar ortaya çıkmıştır. ABD Başkanının Afganistan Savaşı için "Bu bir Haçlı seferidir" demesi İtalya Başbakanı Berlisconi'nin "Batı Medeniyeti İslam Medeniyetinden üstündür" açıklamasını yapması tarihteki mücadele sebebinin değişmediğini göstermektedir ki zaten bunu da inkâr etmemektedirler. Mesela ABD çeşitli kuruluşlarda ve üniversitelerde görev yapan ve görüşlerini devlet politikası olarak kullandığı kişilerden Brzezinski (Büyük Santraç Tahtası) Huntington (Medeniyet Çatışması) eserlerinde gelecekte savaşların inanç çatışmalarından çıkacağını belirtmektedirler. Bütün bunlar varken biz kendi tarihimizden, kültürümüzden, inancımızdan, kültürümüzden uzaklaştırılmaya çalışılıyoruz. Onlar kendi değerlerine sahip çıkarken biz kendi değerlerimizden taviz veriyoruz. Yani Çanakkale, millî mücadele, Kuvay-ı Milliye ruhu, Şark Meselesi bize unutturulmaya çalışılıyor. İşte bizi bekleyen en büyük tehlike budur. Ama ilahiyatçılardan bazılarının "Biz bu hadis-i şeriflerle AB'ye giremeyiz" dediği bir dönemde herhalde "Biz Çanakkale ve Kuvay-ı Milliye ruhu ile AB'ye giremeyiz" diyenler çıkacaktır.
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
'Gençler BTP’ye akın ediyor'
Zeytinburnu'nda BTP coşkusu
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
10. turda da sonuç çıkmadı
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
"Siyasetten bağımsız bir araştırma enstitüsü kuracağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
'Gençler BTP’ye akın ediyor'
Zeytinburnu'nda BTP coşkusu
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
10. turda da sonuç çıkmadı
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
"Siyasetten bağımsız bir araştırma enstitüsü kuracağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz

Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı

Adaylardan Mehmet Akarca 120, Ömer Kerkez 138 oy alırken, 9 boş oy, 71 de geçersiz oy kullanıldı. Salt çoğunluğun sağlanamaması nedeniyle seçime 11. tur oylamayla devam edilecek.
28.03.2024 16:24:00
Anadolu Ajansı
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresinin dolması nedeniyle yapılmaya başlanan başkanlık seçimlerinin onuncu turunda da hiçbir aday salt çoğunluğu sağlayamadı.

Mehmet Akarca, Yargıtay Başkanlığı görevine 24 Mart 2020'de seçilmiş, 4 yıllık görev süresi pazar günü itibarıyla dolmuştu.

Bu kapsamda Yüksek Mahkemenin 4 yıl boyunca görev yapacak yeni başkanını belirlemek için Yargıtay'da pazartesi günü sandık kuruldu ve Yargıtay üyeleri sandık başına gitti.

Seçimin ilk dokuz turunda hiçbir adayın, 348 Yargıtay üyesinin salt çoğunluğu olan en az 175 oyu alamaması üzerine bugün, Akarca ve Kerkez'in katıldığı onuncu tur oylama yapıldı.

Oylama sonucu Yargıtay Başkanı Akarca 120, 3. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Kerkez ise 138 oy aldı. Seçime katılım 338 olarak kayıtlara geçerken, kullanılan oylardan 9'u boş, 71'i ise geçersiz sayıldı.

Sekizinci tur oylamada diğer aday Muhsin Şentürk 96 oy almış, 3 oy geçersiz sayılmış, boş oy ise kullanılmamıştı.

Seçime 1 Nisan Pazartesi günü 11. tur oylamayla devam edilecek. Bu turda Muhsin Şentürk de oylamaya katılabilecek.

Seçimlerde üye tam sayısının salt çoğunluğunun hazır bulunması gerekiyor.

Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde

Geçen yıl yaşanan müsilaj tehlikesiyle büyük bir mücadele gerçekleştirmek zorunda kalan Marmara Denizi, atıkların denize boşaltılması devam ettiği için bu yıl da ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkacak. Marmara şimdiden alarm vermeye başladı
28.03.2024 14:55:00 / Güncelleme: 28.03.2024 15:00:59
Ahmet Haydar Tarhanlı
Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde
Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde
Müsilaj, kapalı denizlerde zaman zaman ortaya çıkan bir salgıdır. Fitoplankton adı verilen mikro alglerin aşırı çoğalması sonucu ortaya çıkar. Bu mukoza benzeri yapı, suyun içindeki mikroorganizmalar için uygun bir beslenme habitatı oluşturur ve zararlı canlılar da bu salgının üzerinde toplanır.

Denizin üstünde gördüğümüz beyaz, köpük benzeri yapı aslında "buzdağının görünen kısmıdır". Denizin altında ise bu salgı bir tül gibi uzanır.

Marmara Denizi, geçen yıl su yüzeyini ve derinlerini saran müsilajla boğuştu. Müsilajın yoğunluğu arttı ve çevresel kaygılara neden oldu. Bu sene de müsilaj tehlikesiin Marmara'yı tehdit edeceği ifade ediliyor.

Müsilajın temel sebebi, atıkların denize boşaltılması. Bu sebep temelden çözülmedikçe müsilaj sorunu artarak devam edecek.

Deniz biyoloğu Mert Gökalp, "Marmara Denizi feryat ediyor. Bu, Marmara Denizi'nin foseptik çukuru olabileceğinin bir sinyali" uyarısını yapıyor.

Profesör Mustafa Sarı, Marmara Denizi'ne arıtmadan atık boşaltımının acilen durması gerektiğini vurguluyor.

Hidrobiyolog Levent Artüz ise bu durumun bir zincir ve sonuç olduğunu ifade ediyor.

Gelecekte ne bekliyor?

Müsilajın yakın ve uzak gelecekte Marmara Denizi'ni, deniz canlılarını ve çevresinde yaşayan insanları nasıl etkileyeceği henüz net değil.

Ancak çözüm için atık yönetimi, arıtma tesislerinin etkin kullanımı ve bilinçli tüketim önemlidir.

Balıkçı Kenan'dan İmamoğlu'na tepki: Arsamızı elimizden alıp işletmemizi mühürlemek istiyor

Türkiye Deniz Canlıları Müzesi Kurucusu Kenan Balcı, 'Gece geliyorlar, gündüz geliyorlar. Arsamızı elimizden alıp işletmemizi mühürlemek istiyorlar' dedi.
28.03.2024 12:53:00
İhlas Haber Ajansı
Balıkçı Kenan'dan İmamoğlu'na tepki: Arsamızı elimizden alıp işletmemizi mühürlemek istiyor
Balıkçı Kenan'dan İmamoğlu'na tepki: Arsamızı elimizden alıp işletmemizi mühürlemek istiyor
Türkiye Deniz Canlıları Müzesi'nin de bulunduğu Beylikdüzü Balıkçı Kenan Tesisleri sahibi balıkçı Kenan Balcı İmamoğlu aleyhinde yapmış olduğu açıklamalar sonrasında işletmesi zabıtalar tarafından ablukaya alındı ve mühürlenmek istendi. Evraklarının tam ve eksiksiz olduğunu belirten tesis sahibi Balıkçı Kenan Balcı, "İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun talimatıyla işletme adeta abluka altına alındı. 150 bin lira olan arazimize 1500 lira verip almaya çalışıyorlar" dedi.

Zabıta ekiplerine direnen Kenan Balcı, 'Ben 15 yıldır Anadolu Caddesi üzerinde, 50 yıldır da esnaflık yapıyorum. Böyle bir şey ilk defa gördüm. Zabıta ekipleri talimatla işletmemizi mühürlemeye geliyorlar. Bizlere de 'bu mühür sembolik' diye ifadelerde bulunuyorlar. Gündüz ayrı ekip, gece ayrı ekip geliyor. zabıta ekipleri işlerini bırakmışlar, Balıkçı Kenan Tesisleri'ni ablukaya almışlar. Gündüz zabıta ekip araçlarla geliyorlar. Gecede vinçlerle. Bizim arazimizi, işletmemizi elimizden almak için her yolu deniyorlar' ifadelerini kullandı.

"Ben bir esnaf olarak kazanımlarımı korumak amaçlı çıktığım bu yolda her geçen gün yeni bir zulümle karşı karşıya kalıyorum" ifadelerini kullanan Balcı, '50 yıldır balıkçıyım. Esnaflık yapıyorum. İmamoğlu tarafından yaklaşık 5 yıl önce kendi tapulu arazimden bir kısmını hediye etmem istendi. Ben bu isteği reddettim. Ondan sonra isteklerini yerine getirmediğim için kapsamlı olarak yıpratma ve yıldırma kampanyası başlattılar. Kendi tapulu arazime el koydular. Metrekaresi 150 bin lira olan arazimin metrekaresini bin 500 liraya almaya çalıştılar. Biz sesimizi yükselttikçe, itiraz ettikçe onlar daha çok üstümüze gelmeye başladılar' dedi.

"Paradan kuleler yapan İmamoğlu ve ekibi istediklerine ulaşamayınca zulmün dozunu artırmaya başladı" diyen Balcı, '30 yıldır bu bölgede balıkçılık yapıyorum. Ruhsatımı kendisi verdi. Ama şimdi beni ruhsatsız balık satmakla suçluyor. Ruhsatsız olduğu gerekçesiyle işyerimi kapatmak istiyor. Bu dükkanım tam 15 yıldır aynı yerde faaliyet göstermekte. 15 yıldır sorunsuz bir şekilde çalışan işyerimi istediklerini yapmadığım için ruhsatsızdır diye ilan edip kapatmak istiyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar burada balık satmaya devam edeceğiz. Arazimi, işyerimi İmamoğlu'na yem etmeyeceğim. Bu arazimin tapularını pankart yapıp suratlarına çarpıyorum' diye konuştu.

"İmamoğlu'na karşı bizi koruyun"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan yardım isteyen Balıkçı Kenan Balcı, 'Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a seslenmek istiyorum. Erdoğan sevdalısı esnaf olarak başımıza bu işleri açan, bize çökmeye çalışan, paradan yeni kuleler yapmak isteyen, İmamoğlu ve ekibine karşı bizi koruyun. Adaletin sağlanmasına vesile olun. Hz Ömer adaletinin temsilcisi sayın Cumhurbaşkanımızdan bunu talep ediyorum. Lütfen zulme karşı yanımızda olun' ifadelerini kullandı.

Yargıtay Başkanlığı seçiminde dokuzuncu turda da sonuç çıkmadı

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresinin dolması nedeniyle yapılan başkanlık seçimlerinin dokuzuncu turunda da iki aday salt çoğunluğu sağlayamadı.
28.03.2024 11:15:00 / Güncelleme: 28.03.2024 16:31:51
İhlas Haber Ajansı
Yargıtay Başkanlığı seçiminde dokuzuncu turda da sonuç çıkmadı
Yargıtay Başkanlığı seçiminde dokuzuncu turda da sonuç çıkmadı
24 Mart 2020'de Yargıtay Başkanlığı görevine seçilen Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresi pazar günü itibarıyla dolmuştu.

Yüksek Mahkeme'nin 4 yıl boyunca görev yapacak yeni başkanını belirlemek için Yargıtay'da sandık kuruldu ve pazartesi saat 08.00 itibarıyla Yargıtay üyeleri sandık başına gitti.

Seçimin ilk 8 turunda hiçbir aday, 348 Yargıtay üyesinin salt çoğunluğu olan en az 175 oyu alamadı.

Bugün gerçekleştirilen dokuzuncu tur da sonuçlandı.

Dokuzuncu turda adaylardan Mehmet Akarca 119, Ömer Kerkez ise 138 oy aldı.

Oylamada 11 oy boş, 68 oy ise geçersiz sayıldı. İki aday da salt çoğunluğu bu turda da sağlayamadı.

Oylama onuncu tur ile devam edecek.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.