Tarihteki en eski meslek olarak bilinen hamallık, yok olmaya yüz tuttu. Tarihi Eminönü'nde 500 yıllık bir handa çalışan hamallar, mesleklerini devam ettirebilmek için, tarihe meydan okuyor. Tekerlekli taşıma aletleri kullanmak yerine sırtlarına vurulan semerlerden vazgeçmeyen hamallar, teknolojiye de kafa tutuyor. Hamalların taşımacılık yaptığı ve İstanbul'un fethinden hemen sonra kullanılmaya başlanan semerler ise tarihi dokularıyla dikkat çekiyor. Saman ve bezden oluşan tarihi semerlerin tam olarak ne yapıldığını bilmediğini söyleyen hamallar semerlerin en yenisinin 100 yıllık olduğunu ifade ediyor.  Sırtlarında adeta bir tarih taşıdıklarını belirten İsmail Şahin, "Osmanlı'da saltanat nasıl babadan oğla geçiyorsa, hamallıkta saltanat gibi babadan oğla geçiyor. Meslek, geçmişten bugüne böyle geldi. Bir de becayiş dediğimiz bir olay var. Çok yaşlanmış ve mesleği yapamayacak olanlar, bir oğulları da yoksa, belli bir bedel karşılığında yerini bir başkasına devredebiliyor" dedi.  Hamallık mesleğinin tarihinin çok eskilere dayandığını, zaman zaman Yeşilçam filmlerine dahi konu olduğunun altını çizen Şahin, "Doğu Anadolu'dan 'İstanbul'un taşı toprağı altın' diyerek gelenler umduğunu bulamayınca, sırtında semeri buluyor. Eskiden kazanç çok iyiydi. Şuanda günlük nafakamız çıkınca kendimizi kazançlı sayıyoruz" diye konuştu. Hamalların gün içerisinde bekledikleri ve yaklaşık 500 yıllık tarihe sahip hanın ilginç birde hikayesi var. Kanuni Sultan Süleyman'ın sadrazamlarından ve kızı Mihrimah Sultan'ın kocası Damat Rüstem Paşa için Mimar Sinan tarafından inşa edilen Rüstem Paşa Camii'nin hemen kıyısındaki han, Mihrimah Sultan tarafından eşinin anısına yaptırılmış. O tarihten bu yana esnaflara birer iş kapısı olan handa, hamalların yanı sıra çuvalcılar, sepetçiler ve ayakkabıcılar bulunuyor. (İHA)