İNCELEME / Oğuz KÖRO?LUE-Mail atmak için tıklayınız...
Üstteki spot sözler, hemen her konuşmasında vatan ve millet sevgisinden, devletin bağımsızlığından ve asker-sivil kaynaşmasından bahseden II. Kuva-yı Milliye Hareketi'nin Önderi ve Bağımsız Türkiye Partisi'nin Lideri Prof. Dr. Haydar Baş'a ait.
Prof. Dr. Haydar Baş ve tarih şuuru
Yazmış olduğu kitaplarında ve makalelerinde, ortaya koyduğu mitingler ve konferanslarında hep "millî ve manevî değerlere" vurgu yapan Bağımsız Türkiye Partisi Lideri Prof. Dr. Haydar Baş'ın en sık zikrettiği konulardan biri de "tarih şuuru"dur. O'na göre tarih, bir milletin hafızasıdır ve millet için gurur kaynağıdır. Özellikle yetişecek genç nesillere tarih bilincinin verilmesi, mutlu ve huzurlu yarınlarımız için şarttır. "Zararın neresinden dönülürse kârdır" sözleriyle bu gerçeğin altını çizen Prof. Dr. Haydar Baş, tarih şuuru ile ilgili görüş ve düşüncelerini makalelerinin derlendiği "Makâlât" adlı eserinde şöyle dile getirmekte:
Tarihimiz, başka milletlere yol gösterecek niteliktedir
"Tarih şuuru, bir milletin hafızasıdır. İnsanoğlu, sıhhatli düşünüp hareket edebilmek için nasıl bir hafızaya muhtaçsa, milletler de kâr ve zararını hesap edecek kuvvetli bir tarih şuuruna muhtaçtır. Bir milletin mâziden ibret alacak bir hazineye sahip olması, o millet için gurur kaynağıdır. Gençliğin, yabancı kültürlerin tesiri altında kalması, kendi tarihine olan sadakatine ve inancına bağlıdır: İnancı gibi, bu milletin tarihi de baştan başa övünülecek, iftihar edilecek, başka milletlere yol gösterecek niteliktedir.
Bugün gençliğimiz tarihinden sitayişle bahsedemiyorsa, kendine örnek bir millet veya ideoloji arıyorsa, hatayı, bu kıymetli malzemeyi kullanamayan sorumlularda aramak gerekmez mi? O halde vakit geçirmeden, "zararın neresinden dönülürse kârdır" düşüncesiyle, gençliğimize gerekli tarih şuurunu vermek lazımdır"
Tarih, tekerrür mü ediyor?
Ülkemizin içinde bulunduğu nâmüsait şartları, "Tarih tekerrür mü ediyor?" sözleriyle Sevr benzeri kuşatmaya benzeten Bağımsız Türkiye Partisi Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, geçmişten alınacak derslerin, birlik ve beraberliğimizi koruyacağını ve bizi yıkmak için yapılmış hesapları boşa çıkartacağını belirterek, düşüncelerini şöyle ifade ediyor:
"Tarih, tekerrürden ibarettir. Milletimizin geçmişten ders alıp içinde bulunduğu manzarayı ciddi bir şekilde tahlile tabi tutması lazımdır. Şayet benzer taraflarımız varsa, hastalığı teşhisten sonra milli ruhla tedavimizi yapalım ki, birliğimizi ve beraberliğimizi koruyarak, bizi yıkmak için yapılmış hesapları boşa çıkartalım. Unutmayalım ki, İslâm âlemi ve Türk dünyasının tek kalesi ve milleti: Türk Devleti ve milletidir."
BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş'a göre; geçmişte olanlar, gelecekte olacakların bir sebebi mesabesindedir. Tarih şuuruna sahip nesiller ise, bayrak yarışı yapan atletlere benzerler. Geçmişten aldıkları değerleri gelecek kuşaklara taşıyan bir köprüdürler onlar. Türk Milleti ise, ancak bu anlayıştaki insanların omuzlarında istikbale taşınabilir. Dilerseniz, "tarih şuuru" konulu yazımızı, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Beyefendinin fikirlerinden bir aktarmayla noktalayalım.
Hakikatler, inkâr edilmekle hakikat olmaktan çıkmazlar
"Bir toplumun millet olabilmesi, zannedildiği kadar kolay ve basit değildir. Hele kağıt üzerinde hiç mümkün değildir. Çile ile rahatın, yoklukla bereketin, kederle sevincin, zahmetle rahmetin, külfetle nimetin, feragatin, fedâkârlığın, şecaatin, sadâkatin, gözyaşının, alınterinin, kanın, canın beslediği, koruyup yücelttiği bir inanç gerek, bir fikir gerek, bir ideal gerek, zaman gerek, mekân gerek, insan gerek, insan!.. Ve bu inancın, bu fikrin, bu insanın mührünü taşıyan bir tarih gerek. Öyle bir tarih ki; kimi onu gözyaşı ile, kimi de kanı ile sulamış ve canı ile de beslemiş olsun. Bütün bunlar, bir millet olmanın, milletçe yaşamanın gerekleridir. Bir milletin hayatından, o milletin inancını, fikrini, idealini silip atmakla, tarihini inkâr ve reddetmekle elde edilecek netice millet olmaktan çok uzaktır. Elde sadece zelil, mağdur ve mahkûm bir topluluk kalır ki, onun da sırtındaki kamburlar hiçbir zaman eksilmez. Hakikatler, inkâr edilmekle hakikat olmaktan çıkmazlar. Hakikatleri inkâr edenler, esasen kendilerini inkâr etmiş olurlar; faturayı da millete ödetirler.
Dünü olmayanın yarını da olmaz
Bir milletin tarihi ne kadar eski, ne kadar zengin olursa, o milletin geleceği de o nispette parlak olacaktır. Çünkü dünü olmayanın yarını, kökü olmayanın gövdesi, dalları, yaprakları, meyveleri olmaz. Bu milletin kökleri insanlık tarihinin başlangıcına kadar uzanır. Geleceği de kuşatabilmesi, köklerin gövdeden koparılmamasına bağlıdır. Milletimizin madde ve mânâda kalkınabilmesi için gerekli her şey, tarihimizde mevcuttur. O engin ve zengin tarihî hazinenin kapılarını bir daha açılmamak üzere kapamamak, bu milleti, bir türlü millet olamamış toplumların kapılarında el açmaya, iş aramaya mecbur eder. Nitekim milletimizin inancını, kültürünü, örfünü inkâr edebileri geriye sayıyoruz. Vaziyet öyle gösteriyor ki, bu gidişle geriye saymanın sonu gelmeyecektir. Çünkü inkâr edilen kuru bir tarih değildir; inançtır, ahlâktır, örftür, kültürdür.
Bayrak yarışı yapan nesiller
Bir ilim adamı düşünün; hafızasını kaybetmiş, hafızasında hiçbir şey kalmamış, okumayı ve yazmayı unutmuş; bu adamın diploması neye yarar, ilmî şahsiyeti neyi ifade eder? Yeni baştan okumayı yazmayı öğrenmeye; derken ilk, orta, lise ve fakülte yıllarına geri dönüş... Elli yaşında, ilkokul birinci sınıfa başlıyorsunuz. Altı-yedi yaş grubu ile elli yaş grubu aynı sırada yan yana. Bir atlet düşünelim, asırlardan beri koşuyor. Bu uzun zamandan beri koşarak geldiği bir nokta, aldığı bir mesafe var. Ve siz yarışa bugün başlıyorsunuz. Ve sizin iddianız ona kavuşmak, onu yakalamak. Koş koşabildiğin kadar!..
Nesiller, bayrak yarışı yapan atletlere benzerler. Her nesil kendinden öncekinden devraldığı tarihî mirası taşıyabildiği kadar taşır, taşıdıktan sonra kendisinden sonraki nesle bırakır. Evet; "bayrak" bir öncekinden kapar gibi, bir sonrakine atar gibi taşınmalı. Devredenler, emin ve ümitli; devralanlar, mesul ve ümitli; bekleyenler, hazır ve ümitli olmalıdırlar!.."
Üstteki spot sözler, hemen her konuşmasında vatan ve millet sevgisinden, devletin bağımsızlığından ve asker-sivil kaynaşmasından bahseden II. Kuva-yı Milliye Hareketi'nin Önderi ve Bağımsız Türkiye Partisi'nin Lideri Prof. Dr. Haydar Baş'a ait.
Prof. Dr. Haydar Baş ve tarih şuuru
Yazmış olduğu kitaplarında ve makalelerinde, ortaya koyduğu mitingler ve konferanslarında hep "millî ve manevî değerlere" vurgu yapan Bağımsız Türkiye Partisi Lideri Prof. Dr. Haydar Baş'ın en sık zikrettiği konulardan biri de "tarih şuuru"dur. O'na göre tarih, bir milletin hafızasıdır ve millet için gurur kaynağıdır. Özellikle yetişecek genç nesillere tarih bilincinin verilmesi, mutlu ve huzurlu yarınlarımız için şarttır. "Zararın neresinden dönülürse kârdır" sözleriyle bu gerçeğin altını çizen Prof. Dr. Haydar Baş, tarih şuuru ile ilgili görüş ve düşüncelerini makalelerinin derlendiği "Makâlât" adlı eserinde şöyle dile getirmekte:
Tarihimiz, başka milletlere yol gösterecek niteliktedir
"Tarih şuuru, bir milletin hafızasıdır. İnsanoğlu, sıhhatli düşünüp hareket edebilmek için nasıl bir hafızaya muhtaçsa, milletler de kâr ve zararını hesap edecek kuvvetli bir tarih şuuruna muhtaçtır. Bir milletin mâziden ibret alacak bir hazineye sahip olması, o millet için gurur kaynağıdır. Gençliğin, yabancı kültürlerin tesiri altında kalması, kendi tarihine olan sadakatine ve inancına bağlıdır: İnancı gibi, bu milletin tarihi de baştan başa övünülecek, iftihar edilecek, başka milletlere yol gösterecek niteliktedir.
Bugün gençliğimiz tarihinden sitayişle bahsedemiyorsa, kendine örnek bir millet veya ideoloji arıyorsa, hatayı, bu kıymetli malzemeyi kullanamayan sorumlularda aramak gerekmez mi? O halde vakit geçirmeden, "zararın neresinden dönülürse kârdır" düşüncesiyle, gençliğimize gerekli tarih şuurunu vermek lazımdır"
Tarih, tekerrür mü ediyor?
Ülkemizin içinde bulunduğu nâmüsait şartları, "Tarih tekerrür mü ediyor?" sözleriyle Sevr benzeri kuşatmaya benzeten Bağımsız Türkiye Partisi Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, geçmişten alınacak derslerin, birlik ve beraberliğimizi koruyacağını ve bizi yıkmak için yapılmış hesapları boşa çıkartacağını belirterek, düşüncelerini şöyle ifade ediyor:
"Tarih, tekerrürden ibarettir. Milletimizin geçmişten ders alıp içinde bulunduğu manzarayı ciddi bir şekilde tahlile tabi tutması lazımdır. Şayet benzer taraflarımız varsa, hastalığı teşhisten sonra milli ruhla tedavimizi yapalım ki, birliğimizi ve beraberliğimizi koruyarak, bizi yıkmak için yapılmış hesapları boşa çıkartalım. Unutmayalım ki, İslâm âlemi ve Türk dünyasının tek kalesi ve milleti: Türk Devleti ve milletidir."
BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş'a göre; geçmişte olanlar, gelecekte olacakların bir sebebi mesabesindedir. Tarih şuuruna sahip nesiller ise, bayrak yarışı yapan atletlere benzerler. Geçmişten aldıkları değerleri gelecek kuşaklara taşıyan bir köprüdürler onlar. Türk Milleti ise, ancak bu anlayıştaki insanların omuzlarında istikbale taşınabilir. Dilerseniz, "tarih şuuru" konulu yazımızı, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Beyefendinin fikirlerinden bir aktarmayla noktalayalım.
Hakikatler, inkâr edilmekle hakikat olmaktan çıkmazlar
"Bir toplumun millet olabilmesi, zannedildiği kadar kolay ve basit değildir. Hele kağıt üzerinde hiç mümkün değildir. Çile ile rahatın, yoklukla bereketin, kederle sevincin, zahmetle rahmetin, külfetle nimetin, feragatin, fedâkârlığın, şecaatin, sadâkatin, gözyaşının, alınterinin, kanın, canın beslediği, koruyup yücelttiği bir inanç gerek, bir fikir gerek, bir ideal gerek, zaman gerek, mekân gerek, insan gerek, insan!.. Ve bu inancın, bu fikrin, bu insanın mührünü taşıyan bir tarih gerek. Öyle bir tarih ki; kimi onu gözyaşı ile, kimi de kanı ile sulamış ve canı ile de beslemiş olsun. Bütün bunlar, bir millet olmanın, milletçe yaşamanın gerekleridir. Bir milletin hayatından, o milletin inancını, fikrini, idealini silip atmakla, tarihini inkâr ve reddetmekle elde edilecek netice millet olmaktan çok uzaktır. Elde sadece zelil, mağdur ve mahkûm bir topluluk kalır ki, onun da sırtındaki kamburlar hiçbir zaman eksilmez. Hakikatler, inkâr edilmekle hakikat olmaktan çıkmazlar. Hakikatleri inkâr edenler, esasen kendilerini inkâr etmiş olurlar; faturayı da millete ödetirler.
Dünü olmayanın yarını da olmaz
Bir milletin tarihi ne kadar eski, ne kadar zengin olursa, o milletin geleceği de o nispette parlak olacaktır. Çünkü dünü olmayanın yarını, kökü olmayanın gövdesi, dalları, yaprakları, meyveleri olmaz. Bu milletin kökleri insanlık tarihinin başlangıcına kadar uzanır. Geleceği de kuşatabilmesi, köklerin gövdeden koparılmamasına bağlıdır. Milletimizin madde ve mânâda kalkınabilmesi için gerekli her şey, tarihimizde mevcuttur. O engin ve zengin tarihî hazinenin kapılarını bir daha açılmamak üzere kapamamak, bu milleti, bir türlü millet olamamış toplumların kapılarında el açmaya, iş aramaya mecbur eder. Nitekim milletimizin inancını, kültürünü, örfünü inkâr edebileri geriye sayıyoruz. Vaziyet öyle gösteriyor ki, bu gidişle geriye saymanın sonu gelmeyecektir. Çünkü inkâr edilen kuru bir tarih değildir; inançtır, ahlâktır, örftür, kültürdür.
Bayrak yarışı yapan nesiller
Bir ilim adamı düşünün; hafızasını kaybetmiş, hafızasında hiçbir şey kalmamış, okumayı ve yazmayı unutmuş; bu adamın diploması neye yarar, ilmî şahsiyeti neyi ifade eder? Yeni baştan okumayı yazmayı öğrenmeye; derken ilk, orta, lise ve fakülte yıllarına geri dönüş... Elli yaşında, ilkokul birinci sınıfa başlıyorsunuz. Altı-yedi yaş grubu ile elli yaş grubu aynı sırada yan yana. Bir atlet düşünelim, asırlardan beri koşuyor. Bu uzun zamandan beri koşarak geldiği bir nokta, aldığı bir mesafe var. Ve siz yarışa bugün başlıyorsunuz. Ve sizin iddianız ona kavuşmak, onu yakalamak. Koş koşabildiğin kadar!..
Nesiller, bayrak yarışı yapan atletlere benzerler. Her nesil kendinden öncekinden devraldığı tarihî mirası taşıyabildiği kadar taşır, taşıdıktan sonra kendisinden sonraki nesle bırakır. Evet; "bayrak" bir öncekinden kapar gibi, bir sonrakine atar gibi taşınmalı. Devredenler, emin ve ümitli; devralanlar, mesul ve ümitli; bekleyenler, hazır ve ümitli olmalıdırlar!.."