Tasarımları parmak ısırtıyor
Kapalıçarşı'daki atölyesinde tasarladığı göz alıcı takı ve objelerle Hollywood yapımcılarının da uzun yıllardır dikkatini çeken Hüseyin Sağtan'ın eserleri göz dolduruyor
15.02.2016 00:00:00
Sürekli tarih kitapları karıştıran, evinde çizimler yapan ve çizdiklerini küçük atölyesinde hayata geçiren Hüseyin Sağtan, tasarladığı takı ve objelerin bugüne kadar çok sayıda film ve dizide yer aldığını belirterek, "Truva, Boleyn Kızı, Eragon, Pamuk Prenses, Hobbit ve daha bilmediğimiz birçok filme takı yaptık" diye konuştu.
Hüseyin Sağtan, her tasarıma önce çizerek başladığını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Tabii ki bunlar çizmeden olmuyor. Kafada çiziyorsunuz bazı şeyleri. Not almak için karalamalar yapıyorum. Ben okulunu okumadım bu işin. Karalama yaparım. Onlar benim hafızamda. Onu (çizimi) gördüğüm zaman ne yapacağımı görürüm veya karşımda bir objeyi gördüğüm zaman da ben onu farklı görürüm. Farklı düşünüp farklı bir objeye çevirebilirim. Takıda da aynı. Çizimler hep benim beynimde."
Ustası olmadı
Hiçbir zaman bir ustası olmadığına dikkati çeken Sağtan, "Bu bende olan bir yetenek, benim ustam yok. Hiçbir ustanın çırağı da olmadım. Allah'ın verdiği bir yetenekti bu bendeki. Yani neyi elimi alsam becerebilirim. Sevdiğim bir şey olduktan sonra yapmak hiç zor değil. Kılıçlar, miğferler, nar ağaçları yapıyoruz. Topkapı Sarayı'nda görülen çoğu şeyin replikasını da yapabiliyoruz" ifadelerini kullandı.
Başarılı tasarımcı, 9 yaşındayken babasını kaybettiğini aktararak, bu nedenle annesi ve kardeşleriyle Diyarbakır'dan İstanbul'a geldiklerini söyledi.
Takı işine başlamadan önceki hayallerinden de söz eden Sağtan, "Benim, 'bir gün takı yaparsam en güzelini yapacağım, yani dünya beni takı üzerine tanıyacak', diye hep bir hayalim vardı. Bir gün geldi o takıyı yaptım. Yapınca da işte Hollywood'dan ve dünyanın her yerinden gelip benim takılarımı kullandılar. Buna da şükür ediyorum. Çünkü şimdi kitaplara da bakıyorum. Boleyn Kızı'nın kitaplarında benim yaptığım takı başta duruyor. Belediye otobüslerinin arkasında benim yaptığım takılar var. Filmlerde görüyorum. Hollywood'da hiç bilmediğim filmlerde görüyorum bazen kendi takılarımı. Sanat dergilerinde görüyorum. Tabii ki gurur duyuyorum" dedi.
Hüseyin Sağtan, her tasarıma önce çizerek başladığını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Tabii ki bunlar çizmeden olmuyor. Kafada çiziyorsunuz bazı şeyleri. Not almak için karalamalar yapıyorum. Ben okulunu okumadım bu işin. Karalama yaparım. Onlar benim hafızamda. Onu (çizimi) gördüğüm zaman ne yapacağımı görürüm veya karşımda bir objeyi gördüğüm zaman da ben onu farklı görürüm. Farklı düşünüp farklı bir objeye çevirebilirim. Takıda da aynı. Çizimler hep benim beynimde."
Ustası olmadı
Hiçbir zaman bir ustası olmadığına dikkati çeken Sağtan, "Bu bende olan bir yetenek, benim ustam yok. Hiçbir ustanın çırağı da olmadım. Allah'ın verdiği bir yetenekti bu bendeki. Yani neyi elimi alsam becerebilirim. Sevdiğim bir şey olduktan sonra yapmak hiç zor değil. Kılıçlar, miğferler, nar ağaçları yapıyoruz. Topkapı Sarayı'nda görülen çoğu şeyin replikasını da yapabiliyoruz" ifadelerini kullandı.
Başarılı tasarımcı, 9 yaşındayken babasını kaybettiğini aktararak, bu nedenle annesi ve kardeşleriyle Diyarbakır'dan İstanbul'a geldiklerini söyledi.
Takı işine başlamadan önceki hayallerinden de söz eden Sağtan, "Benim, 'bir gün takı yaparsam en güzelini yapacağım, yani dünya beni takı üzerine tanıyacak', diye hep bir hayalim vardı. Bir gün geldi o takıyı yaptım. Yapınca da işte Hollywood'dan ve dünyanın her yerinden gelip benim takılarımı kullandılar. Buna da şükür ediyorum. Çünkü şimdi kitaplara da bakıyorum. Boleyn Kızı'nın kitaplarında benim yaptığım takı başta duruyor. Belediye otobüslerinin arkasında benim yaptığım takılar var. Filmlerde görüyorum. Hollywood'da hiç bilmediğim filmlerde görüyorum bazen kendi takılarımı. Sanat dergilerinde görüyorum. Tabii ki gurur duyuyorum" dedi.