logo
29 MART 2024

Toprakları vatan kılan mühürler

10.09.2005 00:00:00


Ülkemiz "vatan" olmuşluktan tekrar "toprak"lığa döndürülmek suretiyle istilaya açık hale getirilmeye çalışıladursun vatan evlatları da boş durmuyor. Bu vatanın vatanlığını pekiştirmek için mühür üstüne mühür vurmaya, tapu üstüne tapu ihdas etmeye devam ediyorlar.    Ülkemiz Türkiye'de müthiş bir oyun oynanıyor. Bu ülkeyi haritadan silmek, adını tarihin çöp sepetine göndermek için bıkmadan, usanmadan sahneye konulan oyunlar, planlar, programlar, stratejiler birbirini izliyor. Şark Meselesi bağlamında biz Müslüman Türkler, "vatan" olmuş bu "toprak"lardan bütün köklerimizle kazınmak isteniyoruz. Bu girişimin, köprübaşı görevi gördüklerini gizlemeyen yerli işbirlikçileri, taşeronları da bulunuyor. Bir Anadolu Uygarlıkları masalıdır, tutturdular gidiyor. Toprağın altı üstüne getiriliyor, ne kadar Hıristiyan-Roma-Elen kültürü kalıntısı, Hitit-Urartu çanak-çömleği varsa çıkarıltıyor, ihya ediliyor, "tarihî eser" dokunulmazlık zırhına büründürülerek baş köşelere yerleştiriliyor. Anadolu'yu bir müze halinde Hıristiyan Batı'ya peşkeş çekmek, herhangi bir buhran anında da "buralar zaten bizim topraklarımızmış" diyerek el koymalarına, Haçlı istilasına yol açmak, tapusunu teslim etmek demek olan gaflet, dalalet ve hatta hıyanet sayılabilecek korkunç bir harekete imza atmaktan çekinilmiyor. Çekinilmediği gibi yetkililerimiz, etkililerimiz, siyasilerimiz, devlet adamlarımız bîidrak bir şekilde "işte tapularınız" dercesine Anadolu Uygarlıkları sergileri açmakla meşguller.  Müslüman Türk deforme ediliyorTabii bununla yetinilmiyor. "Toprak"lıktan Müslüman Türk'e "vatan"lığa bin yıl önce terfi etmiş Anadolu, Haçlı istilasına maruz bırakılmak için bir taraftan adeta bir müzeye dönüştürülürken diğer taraftan üzerindeki Müslüman Türk kimlikli "insan" da deformasyona tâbi tutuluyor. Müslüman Türklüğünden koparılmak üzere kampanyalar yürütülüyor. Mesela tutuluyor, Hıristiyanlığa mal edilmiş bir efsane, Noel Baba efsanesi için festivaller düzenleniyor. Müslüman Türk çocukları, etkili ve yetkililer başlarında olmak üzere bu merasimlere iştirak ettiriliyor. Yetmiyor; kerameti kendinden menkul bu Noel Baba, "Anadolu Ereni" olarak yutturulmaya çalışılıyor. Hıristiyan- Elen-Latin-Roma kültürüne dayanan bir edebiyat, bir efsane telkini furyasıdır gidiyor. Yani Anadolu'yu "vatan" kılan Müslüman Türklerin, ne Türklük, ne Müslümanlıkla alakalarının olmayıp, bu uygarlıkların varisleri olduğu imajı dayatılıyor. Hepsinden önemlisi Vatikan kurumu "Dinlerarası Diyalog" misyonunun parçası olmaya soyunuluyor. Müslüman Türk, önce dinî, sonra da millî kimliğinden soyutlanmaya, Müslüman Türklükten Hıristiyan Rumluğa dönüştürülmeye çalışılıyor. "Vatan" bildiğimiz bu topraklar işgal ve istilaya açık hale getiriliyor. Endülüs'ü unutmak mümkün mü?Bu yakıcı, kavurucu gerçeğin farkında olanlar var olduğu gibi omuz silkenler de yok değil. Fakat onlar, İspanya'da 800 sene kalan, Endülüs medeniyetini kuran, tuvalet bile bilmeyen Batı'ya temizliğin yanısıra bilimi, fenni, tıbbı öğreten Müslümanların, sekiz asrın sonunda, aynı Batı tarafından, hem de bir tek Müslüman kalmamacasına bu topraklardan kazındıklarını unutuyor. İşi, çalmadık kapı, girmedik kılık, düşmedik aşağılık, soyutlanmadık kimlik-kişilik, vazgeçmedik değer yargısı bırakılmadık şekilde "varsa-yoksa AB üyeliği"ne götürenler ise AB'nin, "Avrupa bizi değil, İstanbul'u, Anadolu'yu istiyor. Anadolu'yu da biz Türklersiz istiyor" gerçeğinden başka bir şey olduğunu ya bilmiyor, ya da "üç maymun"u oynuyor. Türkiye bu derece yakın bir tehlike ile karşı karşıya bulunmasına rağmen, tehlikeden birinci derecede haberdar olması gereken devletlûlarımız hâlâ Anadolu Uygarlıkları faaliyetlerine, Dinlerarası Diyalog faaliyetlerine destek vermeye devamda beis görmemekle meşguller. Kilise üstüne kilise onarmakla, "kilise ev" tabirini gündemimize sokmakla iştigal ediyorlar. Müslüman Türk söz konusu olduğunda ise vaziyeti "idare" etmekten öte bir hizmeti öngörmeyen "fildişi kule" siyaseti sergiliyorlar. Bu dizi yazımızı tetikleyen "yol" konusunda, bundan neredeyse çeyrek yüzyıl önce yollardaki bir reklam tabelasında kendini gösteren "gidemediğin yer senin değildir" gerçeğini bugün bile idrak edemiyorlar. Mühür üstüne mühür, Fakat bu idrakte olanlar yok değil. Yok değil, çünkü doyduğumuz yerden doğduğumuz yere doğru seyreden bu gezimizde, toprağın nasıl vatan kılındığının bilincinde olan vatan evlatlarının, bu toprakların, yaylasına, dağına, taşına varıncaya kadar vatan olduğunu dost, düşman herkese duyurmak için mühür üstüne mühür, tapu üstüne tapu özelliği taşıyacak eserlere imza attığını, minareli camiler inşa ettiklerini gördük. Bunlardan birine Sisdağı ile ismi çoğu kez birlikte anılan Kadırga yaylasındaki Eskala obasında tanık olduk. Fikri Tokul adlı bir işadamının önderliğinde bu obaya, görenlerin gıpta ile baktığı büyüklük ve güzellikte bir cami inşa edilmişti; açılış törenine katılmış, Müslüman Türk insanının ve özellikle Müslüman Türk annesinin nasıl da bileziğini, küpesini, cüzdanındaki harçlığını cömertçe verdiğini gözlemlemiştik. Geyikli Beldelilerin obası Çelike'de de küçük bir mescitin, önce minaresi dikilerek camiye dönüştürülme hayrı gerçekleştiriliyordu. Bu hayırlı işe önderlik eden Hacı Ömer Dural, damdan düşüp incittiği beli çelik korse ile koruma altına alındığı halde inşaatın başında idi. Aynı şekilde, Kadırga yaylasının yüzyıllardır simgesi durumunda bulunan ve hava ne kadar bozuk olursa olursa olsun Cum'a namazında bir damla yağmurun, çisenin yağmadığı gözlenen, Fatih Sultan Mehmet'in, Trabzon'u fethe giderken Cuma namazı kıldığı yer olarak da bilinen Kadırga Açık CamiGGGi (Camiin üstü açık) de birkaç yıl önce iki adet minareye kavuşturulmuştu. Alaca yaylasında, taa Sisdağı'ndan görülecek şekilde bir minare yükseliyordu. Kayasis'in zirvesinde ise cami, Kur'an kursu binası ile birlikte arz-ı endam ediyordu.  Toprakları vatan kılan mühürlerin önemiBosna Hersek'te, yüzbinlerce Müslüman Boşnak'ın katledildiği, on binlerce Müslüman kadının ırzına musallat olunduğu, tarihe de "20.Yüzyılın ayıbı" olarak geçen savaşta, Müslüman Boşnak insanına reva görülen akıl almaz katliam, işkence ve zulmün yanısıra, Hırvatların Osmanlı eseri tarihi Mostar Köprüsü'nü sulara gömmesi ile Sırpların Osmanlı eseri camileri, minareleri, külliyeleri topa tutması, yani her iki saldırgan zihniyetin Balkanlara Türk İslam kimliği veren, yani Balkan topraklarını "vatan" kılan eserleri de haritadan silme girişimi... Yine Osmanlı'nın, hükümferma olup da "vatan" kıldığı nice "toprak"lara, ricat sonrası tanık olunduğu şekliyle müstevlilerin, yıka yıka, kazıya kazıya bitiremeyecekleri kadar çok sayıda mühür vurma ihtiyacı hissetme gerçeği... Birlikte düşünüldüğünde, Fikri Tokul'un, Hacı Ömer Dural'ın, Kadırga Açık Camii'ne çifte minare dikenlerin nasıl da ulvî bir ibadetin altına imza attıkları daha iyi anlaşılıyordu. Tabiî gerçeklerin farkında olanlarca daha iyi anlaşılıyordu.
Oy sayımı iftar saatine denk geliyor
YSK 'iftar' konusunda karar verdi
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
'Gençler BTP’ye akın ediyor'
Zeytinburnu'nda BTP coşkusu
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
10. turda da sonuç çıkmadı
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
Oy sayımı iftar saatine denk geliyor
YSK 'iftar' konusunda karar verdi
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
'Gençler BTP’ye akın ediyor'
Zeytinburnu'nda BTP coşkusu
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
10. turda da sonuç çıkmadı
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'

Şanlıurfa'da zincirleme trafik kazası: 3 kişi öldü, 6 kişi yaralandı

Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde zincirleme trafik kazasında 3 kişi öldü, 6 kişi yaralandı.
28.03.2024 22:45:00
Anadolu Ajansı
Şanlıurfa'da zincirleme trafik kazası: 3 kişi öldü, 6 kişi yaralandı
Şanlıurfa'da zincirleme trafik kazası: 3 kişi öldü, 6 kişi yaralandı

Siverek-Şanlıurfa kara yolunun 3'üncü kilometresi Siverek Devlet Hastanesi yakınlarında, Mehmet Karakayalı idaresindeki 34 SRM 01 plakalı otomobil, Kudbettin Kazancı yönetimindeki 07 GHV 87 plakalı hafif ticari araç ve Hamdullah Kınış'ın kullandığı 63 N 5314 plakalı motosiklet çarpıştı.

Çevredekilerin ihbarı üzerine bölgeye 112 Acil Servis, polis, jandarma ve itfaiye ekipleri sevk edildi.

Kazada yaralanan 9 kişi Siverek Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Yaralılardan İbrahim Erol, Hamdullah Kınış ile kimliği henüz belirlenemeyen 1 kişi yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Kaza nedeniyle ulaşıma kapanan kara yolu, araçların kaldırılmasının ardından yeniden trafiğe açıldı.

Şanlıurfa Valisi Hasan Şıldak, sosyal medya platformu X hesabından, Siverek ilçesinde meydana gelen kazada 3 kişinin hayatını kaybettiğini, 6 kişinin de yaralandığını belirterek, şu ifadelere yer verdi:

"Kazaya trafik ve sağlık birimlerimiz tarafından en hızlı şekilde müdahale edilmiş, yaralılar hastaneye kaldırılmıştır. Kazada hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum." 

Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde

Geçen yıl yaşanan müsilaj tehlikesiyle büyük bir mücadele gerçekleştirmek zorunda kalan Marmara Denizi, atıkların denize boşaltılması devam ettiği için bu yıl da ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkacak. Marmara şimdiden alarm vermeye başladı
28.03.2024 14:55:00 / Güncelleme: 28.03.2024 15:00:59
Ahmet Haydar Tarhanlı
Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde
Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde
Müsilaj, kapalı denizlerde zaman zaman ortaya çıkan bir salgıdır. Fitoplankton adı verilen mikro alglerin aşırı çoğalması sonucu ortaya çıkar. Bu mukoza benzeri yapı, suyun içindeki mikroorganizmalar için uygun bir beslenme habitatı oluşturur ve zararlı canlılar da bu salgının üzerinde toplanır.

Denizin üstünde gördüğümüz beyaz, köpük benzeri yapı aslında "buzdağının görünen kısmıdır". Denizin altında ise bu salgı bir tül gibi uzanır.

Marmara Denizi, geçen yıl su yüzeyini ve derinlerini saran müsilajla boğuştu. Müsilajın yoğunluğu arttı ve çevresel kaygılara neden oldu. Bu sene de müsilaj tehlikesiin Marmara'yı tehdit edeceği ifade ediliyor.

Müsilajın temel sebebi, atıkların denize boşaltılması. Bu sebep temelden çözülmedikçe müsilaj sorunu artarak devam edecek.

Deniz biyoloğu Mert Gökalp, "Marmara Denizi feryat ediyor. Bu, Marmara Denizi'nin foseptik çukuru olabileceğinin bir sinyali" uyarısını yapıyor.

Profesör Mustafa Sarı, Marmara Denizi'ne arıtmadan atık boşaltımının acilen durması gerektiğini vurguluyor.

Hidrobiyolog Levent Artüz ise bu durumun bir zincir ve sonuç olduğunu ifade ediyor.

Gelecekte ne bekliyor?

Müsilajın yakın ve uzak gelecekte Marmara Denizi'ni, deniz canlılarını ve çevresinde yaşayan insanları nasıl etkileyeceği henüz net değil.

Ancak çözüm için atık yönetimi, arıtma tesislerinin etkin kullanımı ve bilinçli tüketim önemlidir.

Balıkçı Kenan'dan İmamoğlu'na tepki: Arsamızı elimizden alıp işletmemizi mühürlemek istiyor

Türkiye Deniz Canlıları Müzesi Kurucusu Kenan Balcı, 'Gece geliyorlar, gündüz geliyorlar. Arsamızı elimizden alıp işletmemizi mühürlemek istiyorlar' dedi.
28.03.2024 12:53:00
İhlas Haber Ajansı
Balıkçı Kenan'dan İmamoğlu'na tepki: Arsamızı elimizden alıp işletmemizi mühürlemek istiyor
Balıkçı Kenan'dan İmamoğlu'na tepki: Arsamızı elimizden alıp işletmemizi mühürlemek istiyor
Türkiye Deniz Canlıları Müzesi'nin de bulunduğu Beylikdüzü Balıkçı Kenan Tesisleri sahibi balıkçı Kenan Balcı İmamoğlu aleyhinde yapmış olduğu açıklamalar sonrasında işletmesi zabıtalar tarafından ablukaya alındı ve mühürlenmek istendi. Evraklarının tam ve eksiksiz olduğunu belirten tesis sahibi Balıkçı Kenan Balcı, "İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun talimatıyla işletme adeta abluka altına alındı. 150 bin lira olan arazimize 1500 lira verip almaya çalışıyorlar" dedi.

Zabıta ekiplerine direnen Kenan Balcı, 'Ben 15 yıldır Anadolu Caddesi üzerinde, 50 yıldır da esnaflık yapıyorum. Böyle bir şey ilk defa gördüm. Zabıta ekipleri talimatla işletmemizi mühürlemeye geliyorlar. Bizlere de 'bu mühür sembolik' diye ifadelerde bulunuyorlar. Gündüz ayrı ekip, gece ayrı ekip geliyor. zabıta ekipleri işlerini bırakmışlar, Balıkçı Kenan Tesisleri'ni ablukaya almışlar. Gündüz zabıta ekip araçlarla geliyorlar. Gecede vinçlerle. Bizim arazimizi, işletmemizi elimizden almak için her yolu deniyorlar' ifadelerini kullandı.

"Ben bir esnaf olarak kazanımlarımı korumak amaçlı çıktığım bu yolda her geçen gün yeni bir zulümle karşı karşıya kalıyorum" ifadelerini kullanan Balcı, '50 yıldır balıkçıyım. Esnaflık yapıyorum. İmamoğlu tarafından yaklaşık 5 yıl önce kendi tapulu arazimden bir kısmını hediye etmem istendi. Ben bu isteği reddettim. Ondan sonra isteklerini yerine getirmediğim için kapsamlı olarak yıpratma ve yıldırma kampanyası başlattılar. Kendi tapulu arazime el koydular. Metrekaresi 150 bin lira olan arazimin metrekaresini bin 500 liraya almaya çalıştılar. Biz sesimizi yükselttikçe, itiraz ettikçe onlar daha çok üstümüze gelmeye başladılar' dedi.

"Paradan kuleler yapan İmamoğlu ve ekibi istediklerine ulaşamayınca zulmün dozunu artırmaya başladı" diyen Balcı, '30 yıldır bu bölgede balıkçılık yapıyorum. Ruhsatımı kendisi verdi. Ama şimdi beni ruhsatsız balık satmakla suçluyor. Ruhsatsız olduğu gerekçesiyle işyerimi kapatmak istiyor. Bu dükkanım tam 15 yıldır aynı yerde faaliyet göstermekte. 15 yıldır sorunsuz bir şekilde çalışan işyerimi istediklerini yapmadığım için ruhsatsızdır diye ilan edip kapatmak istiyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar burada balık satmaya devam edeceğiz. Arazimi, işyerimi İmamoğlu'na yem etmeyeceğim. Bu arazimin tapularını pankart yapıp suratlarına çarpıyorum' diye konuştu.

"İmamoğlu'na karşı bizi koruyun"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan yardım isteyen Balıkçı Kenan Balcı, 'Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a seslenmek istiyorum. Erdoğan sevdalısı esnaf olarak başımıza bu işleri açan, bize çökmeye çalışan, paradan yeni kuleler yapmak isteyen, İmamoğlu ve ekibine karşı bizi koruyun. Adaletin sağlanmasına vesile olun. Hz Ömer adaletinin temsilcisi sayın Cumhurbaşkanımızdan bunu talep ediyorum. Lütfen zulme karşı yanımızda olun' ifadelerini kullandı.

İletişim Başkanlığı, seçim için Ankara ve İstanbul'da basın merkezi kuracak

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından, 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri'ni takip etmek isteyen ulusal ve uluslararası basın mensuplarına yönelik Ankara ve İstanbul'da "basın merkezi" kurulacak.
28.03.2024 12:38:00
Anadolu Ajansı
İletişim Başkanlığı, seçim için Ankara ve İstanbul'da basın merkezi kuracak
İletişim Başkanlığı, seçim için Ankara ve İstanbul'da basın merkezi kuracak

Başkanlıktan yapılan açıklamaya göre, 31 Mart'ta yapılacak Mahalli İdareler Genel Seçimleri'nin Türkiye'nin yanı sıra uluslararası kamuoyunda da ilgiyle takip edilmesi bekleniyor.

Başkanlık tarafından kurulacak basın merkezleri ile ulusal ve uluslararası basın mensuplarının seçime ilişkin gelişmeleri sağlıklı ve hızlı şekilde takip etmelerine katkı sunulması amaçlanıyor.

Basın merkezleri gün boyunca, ulusal ve yerleşik uluslararası basın mensupları ile seçimleri izlemek üzere yurt dışından gelen uluslararası basın mensuplarının kullanımına açık olarak hizmet verecek.

Ankara ve İstanbul'da kurulacak basın merkezlerinde seçim sonuçlarına dair veriler, Anadolu Ajansı (AA) tarafından sağlanacak. Basın mensuplarına seçim sonuçlarını anlık takip etme imkanının yanı sıra teknik altyapı, simultane tercüme ve canlı yayın imkanı sunulacak.

Gün boyunca akademisyenler, kanaat önderleri, kamu kurum temsilcileri tarafından da ziyaret edilecek basın merkezlerinde, ulusal ve uluslararası basın mensupları konuklarla röportajlar yapabilecek.

Öte yandan, basın merkezlerinde, Türkiye'nin geçmişten bugüne çok partili siyasi hayatı, demokrasi ve seçim tecrübeleri, seçim kampanyalarına ilişkin fotoğraf ve görüntüleri içeren "Türkiye'nin Seçim Tarihi ve Demokrasi Tecrübesi" temalı sergi yer alacak.

Ankara'da Point Hotel'de, İstanbul'da The Marmara Taksim'de kurulacak basın merkezleri 31 Mart Pazar günü saat 14.00'ten itibaren basın mensuplarının hizmetine açık olacak. 

logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.