Bir hitabet şaheseri olan Göktürk Kitabeleri, insanlık tarihinin en eski ve en köklü ailesi olan Türk Milleti'nin; milli seciye ve karakterini en belirgin biçimde yansıtan tarihî belgeler olarak hâlâ önemini koruyor 7-8. Yüzyıl'dan günümüze kadar ulaşan Göktürk Kitabeleri; Türk dili ve tarihi, Türk kültür ve medeniyeti ile ilgili ilk örneklerin verildiği yazılı metinlerdir. Kitabelerde Türk milletinin; kültürüne, töresine bağlı kaldığı, bilgili ve ileri görüşlü idareciler tarafından yönetildiği zaman mutlu ve güçlü olduğu anlatılmakta; düşmanlara karşı ancak güçlü bir milletle üstün gelinebileceği ve bağımsızlığını koruyabileceği belirtilmektedir.
GÜÇSÜZ DEVLETİN İSTİKLALİ OLMAZ
Türk kağanları ve ileri gelenleri; hayatları boyunca gördükleri, yaşadıkları olayları ve tecrübeleri yazdırdıkları bu kitabelerle, gelecek nesillere belgelerle ışık tutmayı gaye edinmişlerdir. Göktürk alfabesiyle yazılan kitabeler, günümüzde Moğolistan'ın kuzeydoğusunda, eski "Orhun Nehri" yatağına dikilmiş olduğundan "Orhun Kitabeleri" olarak anılırken; tarihte kurulan 16 büyük Türk devletinden biri olan "Göktürk Devleti" dönemine ait olduğundan "Göktürk Kitabeleri" denmiştir. Kitabelerde ana konuyu: millet, idareci, töre (kanun) ilişkileri ile düşmanlarla yapılan savaşlar oluşturur. Bilgisiz idarecilerin, töre ve kültürlerine uymadıkları zaman, milletin birliğinin bozulacağı ve devletin güçsüzleşeceği; düşmanlarına karşı koyamayan güçsüz devletin ise, bağımsızlığını yitireceği ve milletinin esir olacağı ısrarla vurgulanmıştır.
TÜRK RUHUNU SEMBOLİZE EDEN KİTABELER
Orhun civarında Türklere ait birçok yazıtlar bulunduysa da, belli başlı 3 anıt-kitabe, diğerleriyle ölçülemeyecek derecede önem taşımaktadır. Dikiliş tarihlerine göre, birinci kitabe: Tonyukuk Anıtı'dır. Göktürklerin dört kağanına vezirlik yapmış devlet adamı, tarihçi ve bilge bir kişi olan Tonyukuk, bu anıtı 720 yılında kendi adına yaptırıp diktirmiştir. İkinci kitabe: Kül Tigin Anıtı'dır. Bilge Kağan tarafından 732 yılında, düşmanla savaşırken kahramanca şehit olan kardeşi Kül Tigin adına diktirilmiştir. Üçüncü kitabe ise; Bilge Kağan Anıtı'dır. Bilge Kağan'ın vefatından bir yıl sonra oğlu tarafından 735'te diktirilmiştir. Kül Tigin'in ölümünden sonraki olaylar zikredilir.
ESARETE ALIŞAMAYAN
BİR MİLLET
Aşağıda bazı kesitlerini verdiğimiz metin, Kül Tigin Kitabesi'nin doğu cephesinden alınmıştır. Bilge Kağan tarafından 732 yılında, düşmanla savaşırken kahramanca şehit olan kardeşi Kül Tigin adına diktirilmiştir.
Devletin güçlenmesinde birinci derecede rol oynamış olan kahraman Kül Tigin'e minnet duyguları ifade edilirken, kitabede; Türk milletinin esirlik hayatına alışamadıkları, durmaksızın mücadele ettikleri, sonunda muvaffak oldukları, düşmanın hile ve desiselerinden nasıl kurtuldukları ve bağımsızlıklarına hangi şartlarda ulaştıkları anlatılır. Bilge Kağan'ın küçük kardeşi ve Türk tarihinin en büyük kahramanlarından Kül Tigin, Türk milletinin niçin esir düştüğünü, kurtuluşu için neler yapıldığı ve düşmanla nasıl mücadele edildiğini çarpıcı biçimde anlatmaktadır. Yazıtta, Göktürk tarihi ile ilgili olaylar Bilge Kağan'ın ağzından nakledilir; ve birlik, bütünlük mesajları verilir.
GÜÇLÜ MİLLET
GÜÇLÜ DEVLET
"Beyleri, milleti doğru olmadığı için, düşman hilekar ve sahtekar olduğu için, aldatıcı olduğu için, kardeşi kardeşe düşürdüğü için, beylerle milletin arasını açtığı için; Türk milleti, il yaptığı ilini elden çıkarmış, kağan yaptığı kağanını kaybetmiş. Bey olacak erkek evlâtlar köle oldular, hanım olacak kız evlâtlar cariye oldular. Türk beyleri Türk adını bıraktılar. Türk halk kitlesi şöyle demiş: 'İlli millet idim, ilim şimdi hani; kimin için il kazanıyorum?" der imiş. "Kağanlı millet idim, kağanım hani; hangi kağana işi gücü veriyorum?" der imiş...
Türk milleti neredeyse yok olacakmış. Üstte Yüce Yaratıcı, Türk'ün mukaddes yerini, suyunu öyle takdir etmiş. Türk milleti yok olmasın diye, millet olsun diye Allah Türk kağanı tutup yukarı kaldırmış... Allah kuvvet verdiği için kağanın askeri kurt gibi imiş, düşman koyun gibi imiş. Doğuya, batıya asker sevk edip derlemiş, toplamış, yığmış. Hepsi yedi yüz er olmuş. İlsizleşmiş, kağansızlaşmış milleti, cariye olmuş, kul olmuş milleti, Türk töresini bırakmış milleti, ecdadımın töresince yeniden düzenlemiş, yetiştirmiş. Bunca düşman üstüne ordu sevk etmiş, yirmi savaş yapmış. Yüce Allah lûtfettiği için illiyi ilsizleştirmiş, kağanlıyı kağansızlaştırmış, düşmanı kendine tâbi kılmış, dizliye diz çöktürmüş, başlıya baş eğdirmiş. Ecdadımızın tutmuş olduğu yer, su sahipsiz olmasın diye az milletini tanzim ve tertip edip düzene soktu. O zamanda kul kullu olmuştu, cariye cariyeli olmuştu. Küçük kardeş büyük kardeşini bilmezdi, oğlu babasını bilmezdi. Öyle kazanılmış, düzene sokulmuş ilimiz, töremiz vardı...
Türk milleti, üstte gök çökmese, altta yer delinmese; ilini, töreni kim bozabilir! Türk milleti! Kendine gel, aklını başına al!.."
GÜÇSÜZ DEVLETİN İSTİKLALİ OLMAZ
Türk kağanları ve ileri gelenleri; hayatları boyunca gördükleri, yaşadıkları olayları ve tecrübeleri yazdırdıkları bu kitabelerle, gelecek nesillere belgelerle ışık tutmayı gaye edinmişlerdir. Göktürk alfabesiyle yazılan kitabeler, günümüzde Moğolistan'ın kuzeydoğusunda, eski "Orhun Nehri" yatağına dikilmiş olduğundan "Orhun Kitabeleri" olarak anılırken; tarihte kurulan 16 büyük Türk devletinden biri olan "Göktürk Devleti" dönemine ait olduğundan "Göktürk Kitabeleri" denmiştir. Kitabelerde ana konuyu: millet, idareci, töre (kanun) ilişkileri ile düşmanlarla yapılan savaşlar oluşturur. Bilgisiz idarecilerin, töre ve kültürlerine uymadıkları zaman, milletin birliğinin bozulacağı ve devletin güçsüzleşeceği; düşmanlarına karşı koyamayan güçsüz devletin ise, bağımsızlığını yitireceği ve milletinin esir olacağı ısrarla vurgulanmıştır.
TÜRK RUHUNU SEMBOLİZE EDEN KİTABELER
Orhun civarında Türklere ait birçok yazıtlar bulunduysa da, belli başlı 3 anıt-kitabe, diğerleriyle ölçülemeyecek derecede önem taşımaktadır. Dikiliş tarihlerine göre, birinci kitabe: Tonyukuk Anıtı'dır. Göktürklerin dört kağanına vezirlik yapmış devlet adamı, tarihçi ve bilge bir kişi olan Tonyukuk, bu anıtı 720 yılında kendi adına yaptırıp diktirmiştir. İkinci kitabe: Kül Tigin Anıtı'dır. Bilge Kağan tarafından 732 yılında, düşmanla savaşırken kahramanca şehit olan kardeşi Kül Tigin adına diktirilmiştir. Üçüncü kitabe ise; Bilge Kağan Anıtı'dır. Bilge Kağan'ın vefatından bir yıl sonra oğlu tarafından 735'te diktirilmiştir. Kül Tigin'in ölümünden sonraki olaylar zikredilir.
ESARETE ALIŞAMAYAN
BİR MİLLET
Aşağıda bazı kesitlerini verdiğimiz metin, Kül Tigin Kitabesi'nin doğu cephesinden alınmıştır. Bilge Kağan tarafından 732 yılında, düşmanla savaşırken kahramanca şehit olan kardeşi Kül Tigin adına diktirilmiştir.
Devletin güçlenmesinde birinci derecede rol oynamış olan kahraman Kül Tigin'e minnet duyguları ifade edilirken, kitabede; Türk milletinin esirlik hayatına alışamadıkları, durmaksızın mücadele ettikleri, sonunda muvaffak oldukları, düşmanın hile ve desiselerinden nasıl kurtuldukları ve bağımsızlıklarına hangi şartlarda ulaştıkları anlatılır. Bilge Kağan'ın küçük kardeşi ve Türk tarihinin en büyük kahramanlarından Kül Tigin, Türk milletinin niçin esir düştüğünü, kurtuluşu için neler yapıldığı ve düşmanla nasıl mücadele edildiğini çarpıcı biçimde anlatmaktadır. Yazıtta, Göktürk tarihi ile ilgili olaylar Bilge Kağan'ın ağzından nakledilir; ve birlik, bütünlük mesajları verilir.
GÜÇLÜ MİLLET
GÜÇLÜ DEVLET
"Beyleri, milleti doğru olmadığı için, düşman hilekar ve sahtekar olduğu için, aldatıcı olduğu için, kardeşi kardeşe düşürdüğü için, beylerle milletin arasını açtığı için; Türk milleti, il yaptığı ilini elden çıkarmış, kağan yaptığı kağanını kaybetmiş. Bey olacak erkek evlâtlar köle oldular, hanım olacak kız evlâtlar cariye oldular. Türk beyleri Türk adını bıraktılar. Türk halk kitlesi şöyle demiş: 'İlli millet idim, ilim şimdi hani; kimin için il kazanıyorum?" der imiş. "Kağanlı millet idim, kağanım hani; hangi kağana işi gücü veriyorum?" der imiş...
Türk milleti neredeyse yok olacakmış. Üstte Yüce Yaratıcı, Türk'ün mukaddes yerini, suyunu öyle takdir etmiş. Türk milleti yok olmasın diye, millet olsun diye Allah Türk kağanı tutup yukarı kaldırmış... Allah kuvvet verdiği için kağanın askeri kurt gibi imiş, düşman koyun gibi imiş. Doğuya, batıya asker sevk edip derlemiş, toplamış, yığmış. Hepsi yedi yüz er olmuş. İlsizleşmiş, kağansızlaşmış milleti, cariye olmuş, kul olmuş milleti, Türk töresini bırakmış milleti, ecdadımın töresince yeniden düzenlemiş, yetiştirmiş. Bunca düşman üstüne ordu sevk etmiş, yirmi savaş yapmış. Yüce Allah lûtfettiği için illiyi ilsizleştirmiş, kağanlıyı kağansızlaştırmış, düşmanı kendine tâbi kılmış, dizliye diz çöktürmüş, başlıya baş eğdirmiş. Ecdadımızın tutmuş olduğu yer, su sahipsiz olmasın diye az milletini tanzim ve tertip edip düzene soktu. O zamanda kul kullu olmuştu, cariye cariyeli olmuştu. Küçük kardeş büyük kardeşini bilmezdi, oğlu babasını bilmezdi. Öyle kazanılmış, düzene sokulmuş ilimiz, töremiz vardı...
Türk milleti, üstte gök çökmese, altta yer delinmese; ilini, töreni kim bozabilir! Türk milleti! Kendine gel, aklını başına al!.."