logo
18 NİSAN 2024

Ulusalüstücülük ve ulusal bağımsızlığımız

06.01.2002 00:00:00
Kazım ÜSTÜN

'Ulusalüstü' kavramı 20. yüzyılda ortaya çıkmış bir kavram. Birçok konu devletlerin kendi inisiyatiflerinden çıkmış devletler üstü bir alana taşınmış oldu. Gerekçesi ise bazı konuların artık belirli bir toplumun özelliği değil tüm insanlığın ortak değeri olması. Dolayısıyla dünyanın her yerinde bu değerlerin aynı ölçülere bağlı olması gerekir denilmektedir. İnsan hakları bunların başında gelmektedir. Öyle ki artık üniversitelerde 'Ulusalüstü insan hakları hukuku' dersi okutulmaktadır. AB maceramız başladığında artık bu çerçevede ulusal politikalarımız belirlenir oldu. AB'nin ulusalüstü politikacılarının değerlendirmelerine göre ulusal belge adı altında devlet politikamızı belirliyor; yaşayışımızın her alanını ulusalüstü kurallarla şekillendiriyoruz.

Ekonomide IMF'nin ulusalüstü bürokratları ülkemize gelip tütünü, şekeri, buğdayı, vs. nasıl üreteceğimizi kısaca kendi kaynaklarımızı nasıl kullanacağımızı belirlemekte ve Türkiye'yi mevzuata boğmaktadır. Yargıda ulusalüstü bir mahkeme olan AİHM'in içtihatlarını örnek almamız AB mevzuatına uyum için şart koşulmaktadır. Yine Tahkimle önemli bir yargısal konu ulusalüstü alana taşınmıştır. Egemenliğin ulusalüstü bir kurum olan AB'ye kısmen devri tartışılmaktadır. Artık her işimizi ulusalüstü politikalarla yürütüyoruz. Çünkü ulusalüstü bir kurum olan AB'ye girmek istiyoruz.

Peki uğruna ekonomiden kültüre, yargıdan yönetime, topyekün düzenimizde değişim yaşadığımız bu kavramın mahiyeti nedir? Basit olarak 'Ulusalüstü' kavramı: Globalizmin-küreselleşmenin hukuk terimiyle ifade edilmesinden başka bir şey değildir. Yaygın bir inanışa göre küreselleşme yeni çağın bir getirisidir ve buna uymak kaçınılmazdır. Bu, medeniyetlerin evriminin bir neticesidir ve dünyada barış ancak bu şekilde olacaktır. Bu nedenle bütün devletler her yönüyle ortak bir payda da birleşmek zorundadırlar.

Burada Türkiye açısından iki saptama yapmak gerekir. Birincisi: Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundaki milli kimlik ve bağımsızlıktan tam bir sapma vardır. İkincisi: Ulusaüstü politikaların baş aktörleri 70 yıl önceki politikalarından vazgeçmemişlerdir. Mesela AB ülkelerinin dünkü hedefleri ne idi ise şimdi de aynı yönde ilerlemektedirler. Zira Avrupa devletlerinin ulusalüstü kurum oluşturma çabalarının tarihi kökleri vardır. 19. yy'da da birçok Avrupalı yazar eserlerinde Avrupa devletlerinin birliği fikrini işlemiş ve bunun yöntemlerini araştırmışlardır. Jean Monnet ve Schuman bu uğurda önemli adımlar atmışlardır. Winston Churchill de 1946'da Zürih Üniversitesinde yaptığı bir konuşmasında Avrupa Birleşik Devletleri hayalini dile getirmiştir.

Avrupa devletlerinin şimdiki politikaları da yine aynı paraleldedir. Bir röportajda Yunanistan Dışişleri Bakanlığı AB Genel Sekreteri İlias Plaskovitis: "Yunanlı federal bir Birleşik Avrupa istiyor...", "AB'ın yarınına gelince; Hedef Birleşik Avrupa, AB hiç şüphe yok ki, orta büyüklükte bir ülke olan Yunanistan'ın dış politikasına katkıda bulunuyor" demektedir. Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu da: "AB'deki dayanışma ilkesi politikamızı güçlendiriyor" demektedir ki Yunanistan'ın Ege ve Kıbrıs konusundaki dış politikası malumdur. AB'nin tarım, ekonomi ve kültür programları Avrupa devletlerinin ulusal programlarına hizmet etmektedir. Oysa Türkiye açısından değerlendirdiğimizde gümrük birliği tek taraflı olarak AB'nin işine yaramıştır. AB'nin Güneydoğu, azınlıklar ve soykırım iddiaları ile ilgili politikaları Türkiye'nin mili çıkarlarına tamamen terstir. Bu durumda AB, Türkiye'nin hangi dış politikasına katkıda bulunabilir ki. Terör konusundaki en son tavrı bunun en açıkça ortaya koymaktadır.

Demek ki dünden bugüne Avrupa devletleri milli politikalarından hiçbir şey feda etmemiştir. Olan şey kendi ulusal politikalarını Avrupa Birliği adı altında dünyaya kabul ettirmekten ibarettir.

Ulusalüstü politika üreticisi diğer bir aktör ise ABD'dir. BM ve NATO; ABD'nin de içinde olduğu ulusalüstü kurumlardır. Fakat ne hikmetse Amerikan'ın dünyanın herhangi bir bölgesindeki çıkarları tehlikeye girdiğinde NATO'nun 5. Maddesinin hukuki kapsamı değişebiliyor, BM antlaşmasının kuvvet kullanma yasağına ilişkin ilkesi rahatlıkla ihlal edilebiliyor. Diyebiliriz ki ABD uluslararası hukuku en fazla ihlal eden devlettir. Oysa Türkiye'nin tamamen hukuka uygun olan Kıbrıs'a müdahalesi ise kınanmaktadır.

Neticede ABD de; BM ve NATO ulusalüstü kurumları aracılığı ile aslında dünyada kendi ulusal politikasını uygulamıştır.

Vahim olan heyecanla sürüklendiğimiz ulusalüstü kurum uğruna ulusallık vasfımızı kaybetmekteyiz. Her IMF kredisi siyasi bir şartnameye dönüşüyor. Tartışmadan, enini boyunu kestirmeden kanun üstüne kanun çıkarıyoruz. Her adımda bağımlılığımız daha da artmaktadır. Avrupalı için bağımsızlık önemli olmayabilir, dolayısıyla oylamayla AB'ye devredilebilir; çünkü zaten kendilerini eskiden beri tek bir bünye olarak görmektedirler. Ama Türk milleti için bağımsızlık onun karakteridir. Oylanamaz. Tartışılamaz. Devredilemez.
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'
3 kişinin cansız bedenine ulaşıldı
Define ararken mağarayı çökerttiler
' Enflasyonun düşürülmesi öncelikli hedefimiz'
ABD'de Türkiye ekonomisini anlattı
3 ilçede okullar tatil edildi
Tokat depremle sarsıldı
Katil İsrail'de siyasi kriz
'Savaş Kabinesi feshedilsin'
Öyle büyük bir bela ki
Kansere yakalanma oranını katlıyor
Hayır çeşmesi yaparken toprak kaydı
2 kişi hayatını kaybetti
Çinlilerden 5G çıkarması
Teknoloji avcıları İstanbul'da buluşacak
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'
3 kişinin cansız bedenine ulaşıldı
Define ararken mağarayı çökerttiler
' Enflasyonun düşürülmesi öncelikli hedefimiz'
ABD'de Türkiye ekonomisini anlattı
3 ilçede okullar tatil edildi
Tokat depremle sarsıldı
Katil İsrail'de siyasi kriz
'Savaş Kabinesi feshedilsin'
Öyle büyük bir bela ki
Kansere yakalanma oranını katlıyor
Hayır çeşmesi yaparken toprak kaydı
2 kişi hayatını kaybetti
Çinlilerden 5G çıkarması
Teknoloji avcıları İstanbul'da buluşacak

Doç. Dr. Mehtap Aras: Tokat'ta 6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz

Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Afet ve Acil Durum Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürü ve Acil Yardım ve Afet Yönetimi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Mehtap Aras, Tokat'ta beklenen depreme yönelik önemli açıklamalarda bulundu. Aras, '6 ila 7,2 arasında bir deprem muhakkak başımıza gelecek, bundan kaçış yok' dedi.
18.04.2024 17:11:00
İhlas Haber Ajansı
Doç. Dr. Mehtap Aras: Tokat'ta 6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz
Doç. Dr. Mehtap Aras: Tokat'ta 6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz
Sulusaray ilçesinde yaşanan 4,7 büyüklüğündeki depremin bir öncü sinyal olmadığını belirten Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Afet ve Acil Durum Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürü ve Acil Yardım ve Afet Yönetimi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Mehtap Aras, ancak bu tür sarsıntıların ciddiye alınması gerektiğini ifade etti.

Aras, geçmişte yaşanan depremlerde olduğu gibi, beklenmedik şekilde art arda sarsıntılar yaşanabileceğini ve depremin şiddetinin önceden tahmin edilemediğini dile getirdi. Bu nedenle, her zaman hazırlıklı olunması ve gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini vurguladı.

'Depremin şiddetini bilmek ve buna göre tavır almak doğru değil'

Depremin şiddetine göre hareket etmenin yanlış olduğunu belirten Aras, 'Şimdi depremin şiddetine göre tavır sergilemememiz gerekiyor. Yani '4,7 çok düşük bir şiddette aslında dışarı çıkmamız gerekmiyor, 6'nın üzerinde olursa anca dışarı çıkarız' gibi bir tavır, bir tutum çok yanlış. Sonuçta bu bir deprem ve binalarımıza elbette güveniyoruz ve araştırmasını yaptık ama tedbir amaçlı bizim bulunduğumuz yeri terk etmemiz gerekiyor. Ta ki yetkili kurum ve kuruluşların, valilik bağlı olarak il AFAD veya AFAD Başkanlığının bir problem yok. Evlerinize geçebilirsiniz. Güvendesiniz uyarısı ya da bilgilendirmesiyle tekrar evlerimize dönebiliriz ama depremin şiddetini küçümsemek ve buna göre tavır almak doğru değil. Depremin şiddetini biliyoruz ama derinliğini bilmiyoruz. Yüzeye yakın şiddette olan depremler, örneğin beş şiddetindeki bir deprem ve çok yüzeye yakın. Onun etkisiyle çok derinde olan 5 şiddetindeki bir depremin etkisi aynı olmayacaktır. Dolayısıyla biz bunu o anda o bilgiye sahip değiliz. Yani hemen hepimiz telefonlarımıza sarılıp AFAD verisine bakamıyoruz. Dolayısıyla sarsıntı geçince tedbir amaçlı mutlaka bulunduğumuz binaları terk etmemiz gerekiyor' dedi.

'6 ila 7,2 arasında bir deprem muhakkak başımıza gelecek'

Doç. Dr. Aras, Tokat'ta yaşayanların deprem gerçeğiyle yüzleşmeleri gerektiğini ve bu felakete karşı her zaman tetikte olmaları gerektiğinin altını çizen Aras, 'Tokat'ta beklenen bir deprem var. 6 yada 7,2 arasında Tokat'ın üzerinde bulunan fayın bir deprem bekleniyor. Böyle bir elbette senaryo var. Fakat bunun tarihini ve zamanını ön görmemiz, söylememizin ihtimali yok. Şu an hemen burada da olabilir. Beş sene sonra da olabilir, üç gün sonra da olabilir. Ayrıca bunun saatini de bilmiyoruz. Yani genelde gece olduğu için geceye alışkınız fakat gündüz de olabilir, okulda olabiliriz, yolda olabiliriz, herhangi bir kamu kurum kuruluşunda bir işlem yaptırıyorken olabiliriz. Dolayısıyla her türlü senaryoya hazır olmamız gerekiyor. AFAD-RED diye bir simülasyon programı var. Burada Tokat'ın üreteceği örneğin 7 şiddetinde bir deprem veya 6 şiddetinde bir depremde alacağı hasar öngörülebiliyor. Elbette Tokat için de böyle bir senaryo var. 6 şiddetindeki depremdeki senaryoyla 7,2 şiddetindeki senaryo farklı. Dolayısıyla bizim burada vatandaşlar olarak Tokat'ta yaşayan insanlar olarak yapacağımız en önemli şey tedbir almak. Yani olası riskleri azaltmak ve buna hazırlıklı her an olacakmış gibi tetikte olmamız gerekiyor. Yani bugün de olabilir. Beş dakika sonra da olabilir. Bir sene sonra da olabilir. Ama bu bizim başımıza gelecek. Bunu bekliyoruz. Yani bundan kaçış yok. Bu deprem üretilecek. Dolayısıyla bizim buna hazırlıklı olmamız gerekiyor ve önlemleri almamız gerekiyor' diye konuştu.

Anayasa Mahkemesinden bir tartışılacak karar daha

 
 
Anayasa Mahkemesi, CHP'nin açtığı iptal davası üzerine, terör suçlarından tutuklu veya hükümlü bulunanların duruşmalara belirli kıyafetler giyerek katılmasını zorunlu tutan düzenlemeyi iptal etti.
17.04.2024 23:00:00
AA
Anayasa Mahkemesinden bir tartışılacak karar daha
Anayasa Mahkemesinden bir tartışılacak karar daha

Anayasa Mahkemesi, CHP'nin açtığı iptal davası üzerine, terör suçlarından tutuklu veya hükümlü bulunanların duruşmalara belirli kıyafetler giyerek katılmasını zorunlu tutan düzenlemeyi iptal etti. Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, CHP, 7079 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun'un bazı maddelerinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesinde iptal davası açtı. Yüksek Mahkeme, Kanun'un 97. maddesiyle 5275 sayılı Kanun'a eklenen ek 1. maddenin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin ve 117. maddesiyle 375 sayılı KHK'ya eklenen ve terör suçlarından tutuklu veya hükümlü bulunanların duruşmalara belirli kıyafetler giyerek katılmasını zorunlu tutan ek 21. maddenin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verdi.

Gerekçede, "Kişinin istediği kıyafeti giymek yerine ceza infaz kurumunca verilen kıyafeti giymek zorunda olmasının söz konusu kıyafetin türü de dikkate alındığında kişinin maddi ve manevi varlığının korunması, geliştirilmesi hakkını sınırlandırdığı açıktır" denildi.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminin ardından açılan davalarda yargılananların, badem kurusu ve gri renkte tek tip tulum giyerek duruşmalara katılması kararlaştırılmış, 2017'de yasalaşan düzenlemenin Adalet Bakanlığınca hazırlanacak yönetmeliğin yürürlüğe girmesinin ardından uygulanacağı açıklanmıştı. Ancak süreçte yönetmelik yayımlanmamış, tutuklu ve hükümlülere tek tip tulumlar giydirilmemişti. AA

Çanakkale'de toprak kayması: Göçük altında kalanları kurtarma çalışmaları devam ediyor

Çanakkale'nin Lapseki ilçesine bağlı Kangırlı köyünde bir tarlada hayır çeşmesi için kanal yapımı sırasında toprak kayması meydana geldi. Göçük altında kalanları kurtarma çalışmaları devam ediyor.
17.04.2024 19:41:00 / Güncelleme: 17.04.2024 23:47:56
İhlas Haber Ajansı
Çanakkale'de toprak kayması: Göçük altında kalanları kurtarma çalışmaları devam ediyor
Çanakkale'de toprak kayması: Göçük altında kalanları kurtarma çalışmaları devam ediyor
Lapseki ilçesine bağlı Kangırlı köyünde su kuyusundan hayır çeşmesi oluşturmak için kanal yapımı sırasında toprak kayması meydana geldi.

İhbar üzerine bölgeye çok sayıda jandarma, sağlık personeli, AFAD ve UMKE ekibi sevk edildi.

Göçük altında kalanları kurtarmak için çalışmalar devam ediyor.

AKOM'dan İstanbul için sağanak uyarısı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM), kentte yerel ve gök gürültülü sağanak geçişlerinin etkili olmasının beklendiğini duyurdu.
17.04.2024 16:30:00
Haber Merkezi
AKOM'dan İstanbul için sağanak uyarısı
AKOM'dan İstanbul için sağanak uyarısı
AKOM'dan yapılan açıklamada, İstanbul başta olmak üzere yurdun batı bölgelerinin Orta Akdeniz üzerinden gelmesi beklenen alçak basınç sisteminin etkisi altına gireceği belirtildi.

İl genelinde yerel sağanak ve gök gürültülü sağanak yağış geçişlerinin yaşanacağının tahmin edildiği kaydedilen açıklamada, 25-28 derece aralığında seyreden sıcaklıkların, perşembe gününden itibaren 16-18 derece aralığına, bahar değerlerine gerileyeceğinin öngörüldüğü bildirildi.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.