"Amerika İslam Dünyasından ne istiyor(3)
Hıristiyan sağı ve ABD'nin dış politikası
Dünkü gazeteler, Protestan Misyoner Falwell'in İslam'a hakaretleri dolayısıyla özür dilediğini yazıyordu. Külliyen yalan. Falwell'in kendi web sitesine girip gerekli araştırmayı yapma zahmeti göstermeden bizim gazetelerin Vakit ve Zaman dahil özür yalanını yayınlaması tam bir asparagas. Bir an yayınlandığı gibi bir özürün olduğunu ya da olacağını varsayalım; bunun Falwell'in politik bir manevrası olduğunu anlamak için ortalama zeka bile fazla gelir.
Hıristiyanların geçmişte Yahudilere karşı işledikleri suçlardan dolayı duyulan pişmanlıktan değil köktendinci ve Pentekostal çevrelerde yaygın bir biçimde paylaşılan ve "Tanrısal Mutluluk Çağının Arifesi" adıyla bilinen bir ilahiyat doktrininden kaynaklanıyordu. Bu doktrine göre, Kudüs'teki tapınağın yeniden inşası da dahil İsrail ulusunun tam olarak yeniden kurulmasının Mesih'in ikinci gelişini sağlayacağına ve onun mutluluk döneminin kuruluşunu başlatacağına inanılır. Bu nedenle Tanrı'nın planına karşı gelmek istemeyen Hıristiyanlar İsrail'i desteklemek zorundadır.
Türkiye'de büyükelçilik yapan ve CIA bağlantısı nedeniyle oldukça tartışılan Morton Abramovitz'in de editör heyetinde yer aldığı ünlü Foreing Policy Dergisi'nin Bahar 1999 Türkiye baskısında Rice Üniversitesi Sosyoloji bölümünde Din ve Kamu Politikası profesörü olan William Martin'in "Hıristiyan Sağı ve ABD'nin Dış Politikası" başlıklı makalesi yer almaktadır. Prof. Martin'in yazısının bir özetini ara başlıklar ve dipnotlar ekleyerek sunuyoruz: Küreselleşme, Mesih'in geliş vaktinin yaklaştığını gösteriyormuş
"... Küreselleşmenin yaygınlaşmasının Mesih'in dönüşü ve Mahşer günü hesaplaşması hakkında İncil'de bulunan korkunç kehanetlerin gerçekleşmesinin işareti olduğu yolundaki inanç, Muhafazakar Protestanların çoğunun kendilerini tanımlamak üzere kullandıkları evanjelik/müjdeci (İncilci) sıfatı, mesajlarını İsa'nın dediği gibi "tüm dünyaya" yayma niyetlerini ortaya koyuyor. Amerika'da en büyük seçmen kitlesi beyaz protestanlar
(...) Dinci Sağ merkez bir akım olmamakla birlikte marjinal de değildir. Hareketin mensuplarının çoğunluğunu oluşturan beyaz evanjelik Protestanlar bütün kayıtlı seçmenlerin yüzde 25'ini teşkil eder. Siyah Hıristiyan seçmenlerin üç, dindar olmayan seçmenlerin dört, Musevi seçmenlerin 12 katı. Evanjelik seçmenlerin sadece dörtte bir ilâ üçte biri kendilerini açıkça Dinci Sağ ile özdeşleştirmekle birlikte bunlar ortalama olarak diğer evanjeliklerden ve genel Amerikan nüfusundan daha iyi eğitimli, daha yüksek ücretli ve profesyonel işlerde olma ihtimali daha fazla olan bir kesimdir. Campaigns and Elections dergisinin 1995'te yaptığı bir ankete göre en azından 18 eyalette Cumhuriyetçi Parti'ye hakim durumdadırlar ve azından 13 eyalette önemli etkiye sahiptirler. (...)
Amerika'da politikayı etkileyen Mesihçi organizasyonlar
1980'lerin başlarında evanjelik vaiz Jerry Falwell ve onun Manevi Çoğunluk (Moral Majority) adlı örgütü, Yeni Sağın güçlü teşviki ve yardımıyla, Dinci Sağın en gözle görülür temsilcisi haline geldi. Falwell'in örgütünü 1986'da kapatmasından sonra daha iyi örgütlenmiş, siyasi bakımdan daha gelişkin ve Washington'dakilerle daha güçlü bağları olan başka liderler ve gruplar ortaya çıktı. Bunların en önemlileri dinci yayıncı ve kablolu televizyon devi Pat Robertson ve siyasetin harika çocuğu Ralph Reed'in kurdukları Hıristiyan Koalisyonu (Christian Coalition),(1) radyo James Dobson'ın önderliğindeki Aile Odağı (Focus on the Family)(2); Reagan yönetiminin önemli danışmanlarından olan ve başkan adayı olma niyetini bir süre önce açıklayan Gary Bauer'ın önderliğindeki, Aile Araştırmaları Konseyi (Family Research Council); ABD'de kamu politikalarını etkilemeye yönelik kadın örgütleri arasında tartışmasız en büyüğü olan Kaygılı Amerikan Kadınları (Concerned Women for America), saldırgan saydıkları medya organlarını sıkı bir biçimde izleyen Amerikan Aile Derneği (Amerikan Family Association) ve kürtaja ve eşcinsel haklarına karşı çıkan, Hıristiyan anababalara, çocuklarını özel dini okullara gönderilmelerine imkan verecek eğitim kuponları verilmesini talep eden ve taleplerini destekleyecek yüzlerce başka girişimde bulunan bir müttefik örgütler topluluğuydu. (...)
İsrail'e karşı çıkmak, Allah'a karşı çıkmakmış
Daha da önemlisi çağdaş Hıristiyan sağınının hemen hemen bütün kesimleri her zaman İsrail'in güvenilir destekçileri oldular. Radyo yorumcusu rahip Charles Coughlin gibi İkinci Dünya Savaşı öncesinin Yahudi düşmanı heyezanlarının önde gelen temsilcilerini hatırlayanlar açısından bu şaşırtıcı bir gelişmedir. Falwell, 1979'da "Manevi Çoğunluk" örgütünü kurduğunda bu örgütün başka şeylerin yanı sıra "İsrail yanlısı" olduğunu ilan ederek "İsrail'e karşı çıkan herkesin Tanrı'ya karşı gelmiş olacağını" açıklamıştı.
"Tanrısal Mutluluk Çağının Arifesi"
Bu bağlılık, Hıristiyanların geçmişte Yahudilere karşı işledikleri suçlardan dolayı duyulan pişmanlıktan değil kökten dinci ve Pentekostal çevrelerde yaygın bir biçimde paylaşılan ve "Tanrısal Mutluluk Çağının Arifesi" adıyla bilinen bir ilahiyat doktrininden kaynaklanıyordu. Bu doktrine göre, Kudüs'teki tapınağın yeniden inşası da dahil İsrail ulusunun tam olarak yeniden kurulmasının Mesih'in ikinci gelişini sağlayacağına ve onun mutluluk döneminin kuruluşunu başlatacağına inanılır. Bu nedenle Tanrı'nın planına karşı gelmek istemeyen Hıristiyanlar İsrail'i desteklemek zorundadır.
Musevilerin topluca Hıristiyan olacakları yolundaki inanışın da bu senaryonun bir parçası olduğunu görmezden gelen bazı Yahudi liderler Amerika'nın evanjelik Hıristiyanlarının İsrail'in düşman komşularına karşı savunması güçlendirme çabalarını olumlu karşıladılar. (...)
Hıristiyanların da gördüğü baskılar da Dinci Sağı harekete geçiren bir başka konu oldu. Bazı ülkelerde bu baskılar dramatik boyutlara varıyor - evanjelik Protestanlar, Sudan'da bir milyondan fazla yetişkin Hıristiyan'ın katledildiğini, bunlardan bazılarının çarmıha gerildiğini ve binlerce çocuğun köle olarak satıldığını iddia ediyorlar. Aile Araştırmaları Konseyi'nin "dünyada Hıristiyanlara karşı en saldırgan ülke" olarak tanımladığı Çin'de çok sayıda Hıristiyan (ve bazı bölgelerde Müslümanlar ve Budistler) inançları nedeniyle hapse atıldı ve kürek cezasına çarptırıldı.
Başka yerlerde, özellikle Müslüman ülkeler ile Rusya da dahil eski komünist ülkelerde ise Hıristiyan dininin yayılmasını, bazı durumlarda ise Hıristiyanların ibadet etmesini yasaklayan veya kısıtlayan ayırımcı uygulamalar bulunuyor.
Protestanların misyonerlik alanları
Evanjelik Protestanlar "10/40 Penceresi"adını verdikleri, dünyayı çevreleyen enlem kuşağındaki kısıtlamalar hakkında özellikle duyarlılar. Bu kuşak, Asya, Latin Amerika ve Ortadoğu'da Hıristiyan misyonerlerin çalışmaları için öncelikli alanlar olarak saptanmış olan kilit bölgeleri kapsıyor.
Amerikan medyasının, özel sektörünün ve hükümetinin bu suçların çoğunu görmezden geldiği veya müsamahayla karşıladığı suçlamasında bulunan Hıristiyan sağı, Çin'in En Çok Kayırılan Ülke statüsünün yenilenmesini engellemek istedi. Bugün ticaret ilişkilerinde olağan statü olarak bilinen EÇKÜ, ABD'nin Çin'e herhangi bir başka ülkeye uyguladığı en düşük gümrük oranlarını uygulamasını garantiler.
Amerika'nın yeni müdahale aracı: "Dini Baskılardan
Korunma Yasası"
Hıristiyan sağının mensupları ayrıca, kabul edildiği takdirde düzinelerce ülkeye ekonomik yaptırım uygulaması sonucunu verecek olan "Dini Baskılardan Korunma Yasası"nı (Freedom from Religious Persecution Act) da ateşli bir biçimde desteklemişlerdi. (...) Nihayet 1998 sonunda Kongre tasarıyı ... kabul etti. Uluslararası Din Özgürlüğü Yasası Başkan'a tek taraflı yaptırımların nerede ve ne zaman uygulanacağını saptamak konusunda küçümsenemeyecek bir esneklik tanımaktaysa da Mısır, Hindistan, Suudi Arabistan ve Türkiye gibi ABD'nin yakın müttefikleri ve ticaret ortaklarının da aralarında bulunduğu 77 ülkeyi etkileyebilecektir. (...)
Deccal beklentisi
Ne var ki bu kaygıların yanı sıra "Tanrısal Mutluluk Çağının Arifesi" doktrinin -dozu bireye ve örgüte bağlı olarak değişen bir başka bir ilkesi de-önem kazanmaktadır. Bazı evanjelik Protestanlar Deccal'in izni olmadan alışveriş yapmanın bile imkansız olduğu tam ve birleşik bir ekonomik ve siyasi diktatörlük kurulacağına kesinlikle inanmaktadırlar. Güçlü bir Sahte Peygamber küresel bir devrimin önderliğini yaparak bu rejimi destekleyecektir. Hıristiyan sağının bütün mensuplarının Tanrısal Çağ Doktrinine bağlı olduğu söylenemez; örneğin, etkileri gittikçe artan Yeniden Kurtuluşçular, İncil yasalarına dönüşün yüzyıllar sürebileceği görüşündedir. (...)
İncil kehaneti bağlamında, "küresel yönetişim" ve "yeni dünya düzeni" gibi terimler uğursuz çağrışımlar yapmaktadır. Tanrısal çağ doktrinine inananlar -Adolf Hitler, Benito Mussolini, Enver Sedat, Josef Stalin gibi- önde gelen dünya liderlerini muhtemel Deccal olarak görmüşler ve Daniel'in Kitabının yedinci ve sekizinci bölümünde geçen On Boynuzlu Canavar'la özdeşleştirdikleri Avrupa Ortak Pazarının güçlenmesi karşısında korkuya kapılmışlardır. İki boynuzun daha ilave edilmesiyle (Portekiz ve İspanya'nın 1986'da AT'ye katılması) bu özdeşlik biraz bozulmuşsa da Avrupa Birliği, artan gücü ve yeni kabul ettiği tek para birimi ile yeni bir kaygı nedeni olmaktadır. (...)
Dinci sağ başka bir düzeyde, eylemcilerinin coşkusunun da ötesine giden bir kalıcılığa sahiptir. Gary Bauer, Harvard Üniversitesi'nin Kamu Yönetimi Okulunda yaptığı konuşmada "manevi değerler"in Amerikan dış politikasının merkezinde yer alması ihtiyacından söz etmişti. Buna dindar olmayan dış politika uygulayıcıları bile samimiyetle "inşallah" diyebilirler. Amerikalılar, kendi değerlerinin Amerika dışında sağladığı başarının, dünyada ne ölçüde iyi bir yer edindiklerinin en uygun ölçüsü olduğunu düşünürler. (...)"(3)
Prof. Martin'in sözleri burada bitiyor.
11 Eylül'ün ardından Bush'un Mesihçilerle yaptığı toplantı
Aslında sözü bu kadar uzatmaya gerek yok: Amerika'da Hıristiyan Sağ, adıyla sanıyla WASP demektir. WASP içinde yer alan Güney Baptist Kilisesi ise, kendisi de bir Baptist olan Bush'un dinsel çizgisini belirlemektedir. Yarın Bush'un 11 Eylül sonrasında Misyoner Örgütlerle yaptığı ilginç bir toplantıyı ve burada alınan kararları yayınlayacağız.
Falwell, özürü yalan haber
Bu arada son bir not: Dünkü gazeteler, Protestan Misyoner Falwell'in İslam'a hakaretleri dolayısıyla özür dilediğini yazıyordu. Külliyen yalan. Falwell'in kendi web sitesine girip gerekli araştırmayı yapma zahmeti göstermeden bizim gazetelerin Vakit ve Zaman dahil özür yalanını yayınlaması tam bir asparagas.
Bir an yayınlandığı gibi bir özürün olduğunu ya da olacağını varsayalım; bunun Falwell'in politik bir manevrası olduğunu anlamak için ortalam zeka bile fazla gelir.
Dipnotlar:
1)Web adresi: www.cc.org
2)Web adresi: www.family.org
3)William Martin, Hıristiyan Sağı ve ABD'nin Dış Politikası, Foreing Policy Dergisi, Bahar 1999 sayısı, Türkiye baskısı, İstanbul Bilgi Üniversitesi yay. s. 62-76. Makalenin daha geniş bir özetine web sitemizde yer verdik. Bkz.,www.bayzan.org/goster.php?kid=23
4)ALİ H. ASLAN, Bush'un zor tercihleri, 23.06.2002 tarihli Zaman.