logo
23 NİSAN 2024

Yazı Dizisi: Ali Rıza Bayzan "Amerika İslam Dünyasından ne istiyor (6) ve Amerika'nın Küresel Din Projesi".

19.10.2002 00:00:00
hazırlayan: ali rıza bayzan / www.bayzan.net/ arbayzan@hotmail.com

Yazı Dizisi: Ali Rıza Bayzan "Amerika İslam Dünyasından ne istiyor (6) ve Amerika'nın Küresel Din Projesi".

"Bir kültür olarak İslam, sömürgeciliğin, içine nüfuz etmesine nispeten daha fazla direnmiş; sömürge döneminde, Hıristiyan misyonerler Müslüman topraklarında pek etkili olamamışlardı. Avrupalılar, bu direnişi hemen politik fanatizmin olduğu kadar dinsel fanatizmin de kanıt olarak kabul ettiler"

"Avrupa Ortak Pazarı Başkanı olduğu sırada Fransız devlet adamı Jacques Delors, Amerikan tahakkümünü dramatik bir biçimde dillendirmişti. Delors şöyle diyordu: "Amerikalı dostlarımıza sormak isterim: Bizim var olma hakkımız var mıdır? Geleneklerimizi, mirasımızı, dillerimizi korumaya hakkımız var mıdır?"

Küreselleşme daha doğrusu küreselleştirme sürecinde artık siyasetten ekonomiye, kültürden sanata, gündelik tüketimden davranış kalıplarına kadar hemen her alandaki farklılıklar buharlaş(tırıl)makta, yerini küresel devlerin hatta onların da tepesinde yer alan Amerika'nın dayattığı tarzlar almaktadır.(1) Artık Amerikan kültürü "küresel tek-kültür" olarak her yerde kendi tahakkümünü dayatmaktadır. Avrupa Ortak Pazarı Başkanı olduğu sırada Fransız devlet adamı Jacques Delors, Amerikan tahakkümünü dramatik bir biçimde dillendirmişti. Delors şöyle diyordu: "Amerikalı dostlarımıza sormak isterim: Bizim var olma hakkımız var mıdır? Geleneklerimizi, mirasımızı, dillerimizi korumaya hakkımız var mıdır?..."(2) Ancak henüz dinî farklılıklar, küreselleş(tir)me sürecinde "küresel mono-kültür" karşısında çok önemli bir istisna olarak varlıklarını korumaktadır. Başka deyişle küreselleş(tir)me sürecinin karşındaki en büyük engel dinî farklılıklardır. Bu nedenle ABD başta olmak üzere küresel devler, "küresel bir din" oluşturmak için de çalışmalar yapmaktadır.Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Orta Asya Masası araştırmacılarından Mehmet Seyfettin Erol'un da belirttiği gibi "Hollywood filmleri, Coca-Cola, McDonalds bu ortak kültürün (bizim ifademizdeki küresel mono-kültürün) en belirgin göstergeleridir. Bu noktada özellikle gençliğe yönelik global kültüre doğru bir sürükleme var. Dil olarak İngilizce artık bir dünya dili olarak kendini kabul ettirmiş durumda. Arkasından ekonomik olarak komünizmin iflasıyla birlikte, liberal ekonomi hakimiyetini ilan etmiş durumdadır. Geriye ortak inançlar (din) kalıyor ki bu noktada da arayışlar ve çalışmalar devam ediyor. Nitekim, dinler arası diyalog bunun bir sonucu... Dünya tarihine bakıyorsunuz, en temel ihtilaflardan birisi de din. İşin sanırım önemli, son noktası olarak da bu kaldı. Artık bundan sonra bu hadise üzerine yoğunlaşılacak."Küresel din projesinin merkezinde doğal olarak küresel devlerde egemen din olan Hıristiyanlık vardır. Yahudilik, evrensel değil ulusal bir din olduğu için küresel din projesinin merkezinde yer almaz. Buna göre küresel din, Hıristiyanlık merkezli bir dindir. Küresel din projesi çerçevesinde Hıristiyanlığın dışında kalan dinlerin Hıristiyanlık içinde eritilmesi amaçlanmaktadır. Küresel din projesini gerçekleştirmek için ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri, Müslümanların karşısına iyi polis-kötü polis rolleri ile çıkmaktadır.

Amerika, boynumuza haç takmamızı ve sömürüye razı olmamızı istiyor:

ABD bu süreçte Müslümanları kabaca ikiye ayırmaktadır. Amerikan projelerini açık seçik bir biçimde sorgulayanlar, "fundamentalist/ radikal Müslümanlar" olarak tanımlanmaktadır. Amerikan projeleri ile uyum içinde olan Müslümanlar ise "liberal/ılımlı Müslümanlar" olarak tanımlanmaktadır. Buna göre örneğin Suudi Arabistan ile Salman Rüşdi gibi "şeytan ayetleri iftirası"nı savunan Pakistanlı profesör reformist ilahiyatçı Fazlu'r-Rahman da "liberal/ılımlı Müslümanlar" kategorisine dahil edilmektedir. Çünkü her ikisi de Amerikan çıkarlarına sadakatle bağlıdırlar. Buna karşılık Amerika'nın zulüm ve tahakkümünü sorgulayıp, masumların ve mazlumların haklarını savunan Müslümanlar, ister Gandhi tarzı pasif direnişte (sivil itaatsizlikte) bulunsun, ister nefsi müdafaa için Filistin'de olduğu gibi silahlı eylemde bulunsun fark etmez "fundamentalist/ radikal Müslümanlar" olarak yaftalanmaktadır.(3)

Bu çerçeveye göre sömürgeciliğe ve misyonerliğe direniş bile Batılılar tarafından "politik ve dinsel fanatizm" olarak algılanmaktadır. CIA bağlantılı düşünce kuruluşlarından RAND'ın ünlü yazarlarından Graham E. Fuller, Ian O. Lesser'in belirttiğine göre "Bir kültür olarak İslam, sömürgeciliğin, içine nüfuz etmesine nispeten daha fazla direnmiş; sömürge döneminde, Hıristiyan misyonerler Müslüman topraklarında pek etkili olamamışlardı. Avrupalılar, bu direnişi hemen politik fanatizmin olduğu kadar dinsel fanatizmin de kanıt olarak kabul ettiler."(4)

Buna göre fanatik ve fundamentalist sayılmak için sömürgeciliğe ve de haça boyun eğmemek yeterli sayılıyor. Öyleyse mana-i muhaliften yola çıkarsak, ılımlı/liberal müslüman sayılmanın ölçütü de sömürgecilikten ve de haça boyun eğmekten geçmektedir.

Batılılar için fanatizmin ve fundamentalizmin göstergelerinden birisi "şehitlik" kavramıdır. Bu nedenle kimi Batılı yazarlar, şehitlik konusundaki vurgusunu gerekçe göstererek Türk Ordusu'nun dahi fanatik ve fundamentalist bir damarının olduğunu iddia etmektedir.

Eski Başkanı Ronald Reagan'ın görevdeyken sarfettiği sözler, şehitlik kavramının, ABD siyasetine yön verecek kadar etkili olduğunu göstermektedir. Ancak Reagan, şehitlik kavramını tümüyle çarpık bir biçimde algılamaktadır. Şunu iddia ediyordu Reagan: "Yakın bir geçmişten bu yana, gerçek bir dinî savaşın çıkma ihtimaline şahit olmaktayız. Bu savaşın nedeni, Müslüman toplumların, Hıristiyan ve Yahudileri öldürme uğrunda hayatını kaybetmelerinin kendilerini cennete götüreceği düşüncesine yeniden sarılmış olmalarıdır."(5)

Şehitlik kavramını hedef alma ve çarpıtma konusunda yerli misyonerlerin Reagan'dan geri kalır yanı yoktur.(6) Şehitlik ve gazilik kavramlarının kritik önemine ilk olarak Osmanlı topraklarına gelen Amerikalı protestan misyonerler dikkat çekmiştir. Amerikalı misyonerlere göre Osmanlı'ya hayat veren ideallerden birisi şehitlik ve gazilik idealidir. Yine Amerikalı misyonerlere göre Osmanlı'nın zayıf noktası ise 'milletler sistemi' ve 'kapitülasyonlar'dır.(7)

Amerikalı misyonerlerin saptadığı Osmanlı'ya hayat veren idealler ile Osmanlı'nın zaaf noktalarının, Cumhuriyet Türkiyesi için de geçerli olduğunu düşünüyoruz. Şehitlik ve gazilik ideali, Türk askerinin birincil motivasyon kaynağıdır. 'Milletler sistemi' ve 'kapitülasyonlar'ın bugünkü karşılığının 'azınlıklar' ve 'küresel ekonomiye uyum' olduğunu belirtmeliyiz. Küreselleşme ve Avrupa Birliği sürecinde içine düş(ürüld)tüğümüz ekonomik krizler daha doğrusu yıkımlar ve Kopenhag Kriterleriyle dayatılan etnik parselasyon projeleri Cumhuriyet Türkiyesi için birincil tehdit konumundadır.

Şunu özellikle belirtelim ki Amerika, "Müslüman" kavramını sosyolojik bir etiket olarak kullanmaktadır. Amerikan çıkarlarını zedeleyenler, Batılı bir yaşam biçimini benimsemiş olsa dahi fark etmez, yine de fundamentalist/ radikal Müslümanlar olarak tanımlanmaktadırlar.(8)

3. Küresel Din Projesinin Bir Parçası Olarak Dinler arası Diyalog Süreci

ABD'nin ve AB'nin iyi polis-kötü polis stratejisi burada devreye girmektedir. "liberal ve ılımlı" olarak tanımlanan Müslümanlar örtük bir Hıristiyanlık propagandası olan Dinler arası diyalog süreci ile "küresel din projesi"nin içine çekilmektedir. İyi polis rolünün halka karşı stratejisi ise bir beyin yıkama olan açık seçik bir Hıristiyanlık propagandasıdır.

Bu bağlamda "oryantalizm"i hatırlamadan geçmek olmaz. Oryantalizm, güya Batı'nın İslam'a akademik bakışıdır. Gerçekte ise oryantalizm bir kültür ve toplum mühendisliğidir. Başka deyişle oryantalistler, İslam dünyasını, Batı uygarlığının çıkarlarına göre yeniden yapılandırmayı amaçlamaktadır.

Burada şunu da belirtelim: Kimi oryantalistlerin bireysel olarak iyi niyetli olması bile onların emperyalizmin keşif kolu olarak kullanılmasına engel ol(a)maz.

Diyaloğun, misyonerliği ve misyoner örgütleri himayeyi gerektirdiğini de kaydetmeden geçemeyiz. Bunun simgesel göstergelerinden birisi Harran Sempozyum'unda sonradan Hıristiyanlığı seçen Eyüp Badem adlı bir Urfalı'nın torbasına doldurduğu İncilleri getirip rahatça konferans salonunda bulunanlara dağıtabilmesidir.(9)

4. İsimsiz Hıristiyanlık

Dinler arası diyalog süreci ile amaçlanan illa da açık seçik bir din değiştirme değildir, bir ara formül olarak ilk elde "din anlayışının" dönüştürülmesi yeterli bulunmaktadır. Eğer Hıristiyan ilahiyatının kavramları ile konuşursak "İsimsiz Hıristiyanlık"(10) amaçlanmaktadır dinler arası diyalog ile. Sebep basit, eğer Müslüman entelektüeller, "İsimsiz Hıristiyanlığı" benimser iseler kitlelerin de dönüştürülmesi de kolay olacaktır.

Müslümanların hıristiyanlaştırılmasının neredeyse imkansız olduğunu misyonerler daha ilk deneyimleriyle birlikte öğrenmişlerdi. Bunun üzerine misyonerler izledikleri yolu değiştirmiş, hıristiyanlaştırma yerine kendi amaçları doğrultusunda kullanabilecekleri sempatizan kazanmaya ağırlık vermişlerdir.(11)

Dipnotlar:

1) Küreselleşmeyi ayrı çalışmada etraflıca ele aldık. Bkz., Ali Karatepe (Ali Rıza Bayzan )-Mustafa Çiçek, "Küreselleşme Vahşi Kapitalizmin Yeni Maskesi mi?" başlıklı yazı dizisi, 11.10.2001-30.11.2001 tarihli Yeni Mesaj Gazeteleri. www.yenimesaj.com.tr; www.bayzan.net

2) Lester C. Thurow, Kapitalizmin Geleceği, Bugünün Ekonomik Güçleri Yarının Dünyasını Nasıl Şekillendiriyor?, İst.-1997, 2. bası, Sabah yay., s. 111.

3) Batılıların İslam ve Müslümanlar hakkındaki aktüel algılayışları konusunda bkz., Graham E. Fuller, Ian O. Lesser, Kuşatılanlar İslam ve Batı'nın Jeopolitiği, çev., Ö. Arıkan, İst.-1996, Sabah yay., s. 13-24.

4) Fuller, Lesser, Kuşatılanlar İslam ve Batı'nın Jeopolitiği, s. 20.

5) Fawaz Gerges, Amerika ve Siyasal İslam, çev., A. Emin Dağ,, İst.-2000, s. 111.

6) Örneğin protestan bir misyoner olan İsa Karataş'ın "Ağacı Yaşken Eğdiler" adlı kitabı, İst.-2000, Gerçeğe Doğru Kitapları, s. 129 vd.

7) Prof. Dr. Necmettin Tozlu, 'Osmanlı İmparatorluğu'nda Misyoner Okulları', Yeni Türkiye, Osmanlı, Ank.-1999, Yeni Türkiye yay., V/331.

8) Bu bağlamda İslam'ı siyasal bir araca indirgeyen Harici zihniyetli akımlara dönük eleştirilerimizin saklı olduğunu ayrıca not edelim. Haricilik hakkında ayrıntılı bilgi için mezhepler tarihi ile ilgili kitaplara bakılabilir. Örneğin, Prof. Dr. İrfan Abdülhamid, İslam'da İtikadi Mezhepler ve Akaid Esasları, çev., M. S. Yeprem, İst.-1983, Marifet yay., s. 73-92.

9) www.m-fgulen.org/hosgoru/yazilar/ibcoz.htm

10) Bu kavram için bkz., Francis A. Sullivan, Salvation Outside the Church, USA-1992, s. 15; Baki Adam, "Dinler Arası Diyalog", Din Öğretiminde Yeni Yaklaşımlar, İst.-2000; MEB yay., s. 195.

11) Paul Fesch, Abdülhamit'in Son Günlerinde İstanbul, çev., E. Üyepazarcı, İst.-1999, Pera Turizm yay., s. 481 vdd.
En çarpıcı deprem uyarısı
'Baza ve koltuk altlarını doldurun'
İstanbul'da kutlamaların merkezi Taksim Meydanı'ydı
Taksim Cumhuriyet Anıtı'na çelenk sunuldu
Esad, Abhazya Dışişleri Bakanı'na söyleşi verdi
'ABD'yle zaman zaman görüşüyoruz'
Bilim adamından korkutan uyarı
'Sıcaklık 4 ila 6 derece arttı'
Erdoğan buradaki törene katılmadı
Devlet erkanı Anıtkabir'de
Erbil ziyareti Metiner'i heyecanlandırdı
'Erdoğan’ı Kürtsüz bırakma operasyonu'
Havaların ısınmasıyla yine ortaya çıktı
Yılın ilk kene vakası görüldü
Arapça soru sorulunca Türkçesini istedi
Erbaş, Arapça bilmiyor mu?
Barzani'den Erdoğan'a teşekkür
'Zor zamanlarımızda yardım etti'
Milli irade 104 yıl önce hakim oldu
23 Nisan kutlu olsun
8 gün önce intihar etmişti
Mezarını açıp cesedi ateşe verdi!
Yatırım değil dizi tavsiyesi verdi
'İzlemeyen kalmasın'
Yükselirse, işi zor
Biden'ın geleceği petrol fiyatlarına bağlı
Vergileri indirin
Çin'in Ankara Büyükelçisi'nden tuhaf istek
En çarpıcı deprem uyarısı
'Baza ve koltuk altlarını doldurun'
İstanbul'da kutlamaların merkezi Taksim Meydanı'ydı
Taksim Cumhuriyet Anıtı'na çelenk sunuldu
Esad, Abhazya Dışişleri Bakanı'na söyleşi verdi
'ABD'yle zaman zaman görüşüyoruz'
Bilim adamından korkutan uyarı
'Sıcaklık 4 ila 6 derece arttı'
Erdoğan buradaki törene katılmadı
Devlet erkanı Anıtkabir'de
Erbil ziyareti Metiner'i heyecanlandırdı
'Erdoğan’ı Kürtsüz bırakma operasyonu'
Havaların ısınmasıyla yine ortaya çıktı
Yılın ilk kene vakası görüldü
Arapça soru sorulunca Türkçesini istedi
Erbaş, Arapça bilmiyor mu?
Barzani'den Erdoğan'a teşekkür
'Zor zamanlarımızda yardım etti'
Milli irade 104 yıl önce hakim oldu
23 Nisan kutlu olsun
8 gün önce intihar etmişti
Mezarını açıp cesedi ateşe verdi!
Yatırım değil dizi tavsiyesi verdi
'İzlemeyen kalmasın'
Yükselirse, işi zor
Biden'ın geleceği petrol fiyatlarına bağlı
Vergileri indirin
Çin'in Ankara Büyükelçisi'nden tuhaf istek

Başkentteki dev bayraklar havadan görüntülendi

Başkentte kırmızı beyaza bürünen binaların oluşturduğu görsel şölen havadan görüntülendi.
23.04.2024 09:03:00 / Güncelleme: 23.04.2024 09:06:54
İhlas Haber Ajansı
Başkentteki dev bayraklar havadan görüntülendi
Başkentteki dev bayraklar havadan görüntülendi
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla Başkent Ankara'nın bir çok bölgesi dev Türk bayraklarıyla donatıldı.

Çankaya, Keçiören ve Altındağ'a asılan dev ay yıldızlı bayraklar dron ile havadan görüntülendi.



Öte yandan I. ve II. TBMM Binası ışıklandırılırken restorasyonu tamamlanan EGO Genel Müdürlüğünün yeni binasında ise dev Türk bayrağı sarkıtıldı.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı gün boyunca çeşitli etkinliklerle kutlanacak.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Arapça soruyu Türkçeye çevirtti

Erbaş'ın Diyanet'in resmi sitesinde yer alan özgeçmişinde iyi derecede Arapça ve Fransızca bildiği yazıyor.
23.04.2024 08:21:00 / Güncelleme: 23.04.2024 08:32:04
Haber Merkezi
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Arapça soruyu Türkçeye çevirtti
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Arapça soruyu Türkçeye çevirtti

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Irak ziyaretinde yanında bulunan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Rûdaw muhabirinin Arapça sorusunu Türkçe'ye çevirtti. O anlar gündem oldu. Erbaş'ın Diyanet'in resmi sitesinde yer alan özgeçmişinde ise iyi derecede Arapça ve Fransızca bildiği yazıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Irak ziyareti kapsamında Bağdat'ta bulunan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) Başkanı Serkan Kayalar, TİKA tarafından restore edilen Abdulkadir Geylani Külliyesi ve İmam-ı Azam Külliyesi'ni ziyaret etti.

Bağdat'ta bulunan Türkiye Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Rûdaw muhabirinin Selahaddin-i Eyyubi ve Şeyh Abdulkadir Geylani gibi Kürt şahsiyetlerin İslam'a hizmetleri hakkındaki sorusunu Türkçe'ye çevirtti. O anlar gündem oldu.



Ali Erbaş'ın Diyanet İşleri Başkanlığı'nın sitesindeki özgeçmişinde "İyi derecede Arapça ve Fransızca bilmektedir" ifadeleri yer alıyor.

Yaşasın 23 Nisan

Türk milletinin gönlünde, onun bağımsızlığının sarsılmaz ifadesi olarak önemli yer tutan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı milletimize ve bütün çocuklara kutlu olsun
23.04.2024 07:00:00
Haber Merkezi
Yaşasın 23 Nisan
Yaşasın 23 Nisan
Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde Türk milleti ve Türk askerleri Kurtuluş Savaşı'nda büyük bir zafer kazandı. Düşmanın topraklarımızdan atılma sürecinde bundan tam 104 yıl önce 23 Nisan 1920'de TBMM Ankara'da açılmıştır.

Düşman askerleri topraklarımızdan çıkarıldığında da cumhuriyet ilan edilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk 23 Nisan 1924'te, 23 Nisan'ın bayram olarak kutlanmasına karar vermiştir. 1929 yılında ise 23 Nisan Bayramı'nı çocuklara armağan etmiştir.

23 Nisan, çocukların bayramı olduğu gibi, Türkiye'nin bağımsızlığının da simgesidir. Atatürk, 23 Nisan'ı çocuklara armağan ettikten sonra, uluslararası alanda da çalışmalar yapılmaya devam edilmiş ve 23 Nisan dünya çocuklarının bayramı olarak değer kazanmıştır.

Türkiye'nin bağımsızlığını gösteren 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı yalnızca çocuklar tarafından değil, tüm Türkiye tarafından kutlanmaktadır. Yıllardır türlü eğlencelerle ve coşkuyla kutladığımız bu şenlik, sizin de bildiğiniz gibi, dünyada çocukların sahip olduğu tek bayram. UNESCO, 1979 yılını 'Çocuk Yılı' olarak ilan edince, Türkiye Cumhuriyeti, 23 Nisan bayramını dünya çocuklarıyla kutlamaya karar verdi O yıl kutlamaya 6 ülke katıldı, ama her yıl bu sayı büyüdü ve bütün dünya çocuklarının kutladığı uluslararası bir bayram haline geldi.


TBMM'nin açılması ve ilk hükümetin kurulması


Mustafa Kemal'in Meclis-i Mebusan'ın İstanbul dışında bir yerde toplanması gerektiği düşüncesinde ısrar etmesine rağmen, meclisin İstanbul'da toplanmasını kabul edilmek zorunda kalınmış, Mustafa Kemal'in korktuğu gelişme yaşanarak İstanbul işgal edilmiş ve Meclis-i Mebusan çalışmalarına süresiz ara vermişti.

Bu gelişme millet iradesinin tecelli etmesi imkânını ortadan kaldırmıştı. Dolayısıyla gelişmeler İngilizlerin arzu ettiği yöndeydi. İngilizler Damat Ferit Hükümeti'nin iş başına getirilmesini sağlayarak hazırlayacakları barış şartlarını İstanbul Hükümeti'ne rahatlıkla kabul ettirebilecekleri ortamı oluşturmuşlardı. Bir aksilik halinde Yunan kuvvetleri zaten saldırıya hazır bekletilmekteydi. Ancak Anadolu'ya geçtiği günden itibaren Milli Mücadele hareketini Türk milletine mal etme kararı ile hareket eden Mustafa Kemal boş durmamıştı. Artık

Mustafa Kemal'in millet egemenliğine dayalı yeni bir devlet kurmanın zamanı gelmişti.

Mustafa Kemal ilk adım olarak işe, 19 Mart 1920'de askeri ve sivil yetkililere bir genelge göndermekle başlamıştı. Bu genelge ile durumu yetkililere izah eden Mustafa Kemal, Ankara'da her livadan seçilerek belirlenen beşer temsilcinin bir kurucu meclis oluşturulacağını açıklamıştı. Bu genelgenin yayımlanmasından sonra hızla seçimlere başlanmış ve seçilen üyeler Ankara'ya ulaşmaya çalışmışlardı. Mustafa Kemal 21 Nisan'da ikinci bir genelge daha yayımlayarak, Meclis'in 23 Nisan 1920 Cuma günü çalışmalara başlayacağını açıklamıştı. 23 Nisan günü Ankara'ya ulaşabilen 78 üyenin katılımı ile İlk TBMM resmen, açılmıştı.


Meclis dualarla, hatimlerle açıldı


Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'daki bütün askerî ve mülkî makamlara gönderdiği genelge ile Meclis'in Cuma namazının ardından dualarla, hatimlerle, salâvatlarla, tekbirlerle ve kurbanlarla açılması emredilmişti.

Genelgenin ikinci maddesi şöyleydi: Meclis'in açılışını cumaya rastlatmakla o günün kutsallığından yararlanılacak; bütün milletvekilleriyle birlikte Hacı Bayram Camii'nde Cuma namazı kılınacak, Kur'an ve salâttan yararlanılacak, namazdan sonra sancağı şerif alınarak Meclis'e gidilecek, toplantıya başlanmadan bir dua okunarak kurbanlar kesilecektir... YENİ MESAJ

Trump taraftarları petrole oynuyor

 
 
İstanbul Topkapı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, Amerikan halkının petrol fiyatlarına duyarlı olduğuna işaret ederek, "Trump'ın gelmesini isteyenler petrol fiyatlarını yükseltmeye çalışıyor çünkü Biden yönetimi petrol fiyatlarının artmasını istemiyor çünkü tüketici güven endeksini olumsuz etkiliyor" dedi.
22.04.2024 23:56:00 / Güncelleme: 23.04.2024 00:01:59
AHMET TURAN YİĞİT
 Trump taraftarları petrole oynuyor
 Trump taraftarları petrole oynuyor


İstanbul Topkapı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, İstanbul'da katıldığı bir etkinlikte yaptığı sunumda, Türkiye ve dünya ekonomisini değerlendirdi. İsrail'in Gazze'de yaptığı soykırımı, Rusya'nın Ukrayna işgalini, Çin ile ABD arasında Uzakdoğu'da yaşanan gerilimi ve İran ile İsrail arasındaki gerginliği kastederek jeopolitik risklerin artmasının dünyanın her yerinde konuşulduğunu dile getirdi.

Enflasyonu düşürmek öyle kolay değil

Küresel ekonominin büyümeye gittiğini dile getiren Aslanoğlu, şunları söyledi: "Bu arada dünyada 320 trilyon dolar borç var, büyüme yavaşlarsa reel sektörün sorunu finans sektörüne yansır. Enflasyonda düşüş var ama takılmalar da var. 'Enflasyon dönüyor mu' sorusu sıklıkla soruluyor. Öte yandan ABD'de büyüme düşecek. ABD ile Çin arasında hegemonya savaşı var. Öte yandan dünya genelinde ülkelerin yakın bölgelerle ticareti büyürken, uzak bölgelerdeki düşüyor. Son verilere göre sanayi üretimi açısından ilk 12 sıradaki şöyle sıralanıyor: Hindistan, Yunanistan, Rusya, Endonezya, Brezilya, Meksika, ABD, Kazakistan, İspanya, Çin, Filipinler, Kolombiya...  Türkiye, dünya ortalamasının gerisinde… Öte yandan Trump yeniden başkan seçilirse, Avrupa ile ticaret savaşına girişebilir. Bu da Avrupa'da büyümeyi düşürecektir. Ukrayna sorununda Avrupa'nın elini zayıflatacaktır. Amerikan ekonomisi yüksek büyüdüğü için bu yıl faiz indirimi zayıf. O nedenle dolar bir süre güçlü gidecektir." Avrupa'nın faiz indiriminin daha yakın olduğuna işaret eden Aslanoğlu, "Petrol fiyatları 100 doları zorlayacak, çünkü yaz nedeniyle ulaşım canlanacak. Trump'ın gelmesini isteyenler petrol fiyatlarını yükseltmeye çalışıyor zira Biden yönetimi petrol fiyatlarının artmasını istemiyor çünkü tüketici güven endeksini olumsuz etkiliyor. Altın yeni dönemde rekor kıracak gibi. Borsalara ya negatif durum ya da yatay durum egemen olacak."

Türkiye'nin işi zor

Türkiye'deki muhtemel ekonomik gelişmeleri değerlendiren Aslanoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD ziyaretinin önemli olduğunu belirterek, şunları söyledi: "Ekonomide daralma bekliyoruz. Öyle yıllarca sürecek bir daralma değil. Bir yıl falan sürecek. Faizlerde biraz daha yükselme olabilir. Vatandaşta tasarruf eğilimi var. Türkiye bu yılın tamamında yüzde 2-2.5 büyüyecek. Enflasyon ise yüzde 45-50'ye inecek. Merkez Bankası bu ay faizi sembolik olarak faizi artırabilir. Akabinde yıl sonuna kadar duracak. Enflasyon yüzde 45'e inerse, faiz indirimine başlayabilir. Merkez Bankası son dönemde basılan para miktarını 2.5 trilyon liraya çıkardı. Bu parayı çekmek süper bono gibi enstrüman çıkarabilir. Bu yıl cari açık 15 milyar dolara inebilir. Döviz borcunu çevirmek zor görünmüyor. 900 CDS ile borcu çevirmişiz. Sorun vatandaşların dövize talebi... Merkez Bankası (MB) bu yıl Ocaktan Marta 35 milyar dolar sattı kuru tutmak için… Kurun ne olacağına MB ile ekonomi yönetimi karar verecek. Önümüzdeki günlerde döviz hafif hafif yukarı yönlü gidecek ancak çok değil. Kur artışı yaz aylarına denk getirilerek, enflasyonun düşük olduğu yaz aylarında biraz yüksek gelmesi sağlanacak. Asgari ücret yetmiyor çünkü Türkiye döviz bazında pahalı oldu. Asgari ücret Temmuz'da 20 bin liraya çıkabilir. 400-450 dolarda tutulacak asgari ücret! Yeni vergiler de gelebilir."
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.