logo
07 MAYIS 2024

Yazı Dizisi

17.11.2001 00:00:00
Endülüs'ten 11 Eylül'e Reconquista ve Küresel Engizisyonİslam, modern çağa intiharvari tepkilerin kaynağı imiş

Dün Müslümanlık, Yahudilik ve Hıristiyanlıktan sapma "şeytani bir hareket" olarak görülürken bugün de modern uygarlığa direnen "barbar bir hareket" olarak sunulmaktadır.

Ortaçağ'da Yuhanna Dimeşki de İslam'ı, Hıristiyan kaynaklı bir sapıklık ve Hazret-i İsa'ya karşı çıkacağı bildirilen Deccal olduğunu ileri sürer.

Çağımızda Hıristiyan ilahiyatçılar arasında İslam'ın haşa şeytanın dini ve Deccal'in günümüzdeki tehlikeli tezahürü olarak görme eğilimi devam etmektedir.

PAVLOV'UN KÖPEKLERİ

Rus fizyolog Pavlov, köpekler üzerine yaptığı deneylerle "Klasik koşullama"yı geliştirmiştir. Pavlov, et ile zili eşzamanlı olarak sunduğu için kobay olan köpek, birkaç denemeden sonra ete verdiği tepkiyi zile de vermeye başlamıştır.

Klasik koşullamada, refleks, korku ve heyecan gibi daha çok irade dışı tepkiler koşullanır. Bu nedenle, klasik koşullama sürecinden geçen denek insan da olsa, koşullanmanın mantıksızlığının farkında olsa da koşullu tepkilerini kontrol edemez.

Hep örnek verilir, Amerikalı bir profesör çocukluğunda evinin biraz ötesindeki demir yolunun kenarında yürürken trenin buharından haşlanmıştır. Söz konusu profesör yetişkinlik çağında bile yaşadığı evden ya da yakın çevresinden uzaklaşması gerektiğinde yine olağanüstü korku yaşamaktadır.1 Diğerlerinden farklı olarak korku ile ilgili konularda koşullanmanın gerçekleşmesi için olayın bir kez yaşanması yeterlidir.

AMERİKA'DAN PAVLOV STRATEJİSİ

11 Eylül süreci ile Amerika başta olmak üzere Batı'da politikacıların, medyanın ve akademisyenlerin İslam hakkındaki icraatı budur. Batılı politikacılar, medya ve akademisyenler birbirinden tümüyle bağımsız olan İslam ile terörizm arasında "korku (daha doğrusu) dehşet koşullaması" ile bir bağ kurmaktadırlar.

Amerika, elinde dünya kamuoyunu ikna edebileceği bir kanıt olmadığı halde 11 Eylül'ün sorumluluğunu geçmişinde CIA bağlantısı da olan Usame bin Ladin'i göstererek müslümanlar üzerine yıkmaktadır. Bu sayede terörizme yönelik nefretin İslam'a da yönelmesi sağlamaktadırlar.

ORTAÇA?'DAN BUGÜNE BATI'NIN ZİHNİNDEKİ ÇARPIK İSLAM İMAJI

Dün Müslümanlık, Yahudilik ve Hıristiyanlıktan sapma "şeytani bir hareket" olarak görülürken bugün de modern uygarlığa direnen "barbar bir hareket" olarak sunulmaktadır. Muhammed ismi bozularak meydana getirilen İngilizce'deki "Mahound" kelimesinde de anlaşılacağı gibi bizzat Hz Muhammed'e şeytan diyorlar.2 Çağımızda Hıristiyan ilahiyatçılar arasında İslam'ın haşa şeytanın dini ve Deccal'in günümüzdeki tehlikeli tezahürü olarak görme eğilimi devam etmektedir.3

Watt, İslam'ı, yeni bir din olarak değil de "Sapık bir Yahudi ve Hıristiyan mezhebi" olarak görmek ister. 4 H. Masse ve Lammens de bu görüşü savunur.5

K. Ahrens, R. Bell ve Tor Andrea da, Kur'an için Hıristiyan kaynaklar uydurur. Ortaçağ'da Yuhanna Dimeşki -Batı'da Jean Damascene alarak bilinir (ö. 749)- de İslam'ı, Hıristiyan kaynaklı bir sapıklık ve Hazret-i İsa'ya karşı çıkacağı bildirilen Deccal olduğunu ileri sürer. Dımişkî'nin bu hezeyanları Batı'daki daha sonraki görüşlerin kaynağı olmuştur.6 Kilise atalarının sonuncusu sayılan Dımeşkî'nin dedesinin Emevilerde maliye bakanlığı yapacak kadar kendisine imkan tanındığını da hatırlatalım.

BATI'DA ÇARPIK İSLAM İMAJI DERS KİTAPLARINDAN BESLENİYOR

Watt'ın da belirttiği gibi (7) bu çarpıtılmış imaj Batılıların kafasında henüz değişmemiştir. Fred R. Von Der Mehden'in "Amerikalıların İslam'ı Algılayışları"8 okuduğumuzda ise İslam ve Müslümanlar hakkındaki çarpık imajın değişmesini beklemek hayal olduğu sonucu çıkmaktadır. Yetişkin Batılıların zihnindeki çarpık imajı değiştirmek gerçekten çok zordu. Çünkü bu çarpık imaj, kültürün yanısıra Din dersi kitaplarından da beslenmektedir.9

İSLAM, MODERN ÇA?A İNTİHARVARİ TEPKİLERİN KAYNA?I İMİŞ

Bu nedenle Batı'da İslam, modern çağa fanatik hatta intiharvari bir tepkilerin kaynağı"10 olarak görür. Demek ki Ortaçağ'dan bu yana değişen pek birşey olmamış. Ortaçağ'da Hıristiyanlar, ellerine düşen Müslümanları zorla hıristiyanlaştırılmış olsalar bile tam olarak yola getirmek için Engizisyon vahşeti uygularken bugün de Batı'da Engizisyon yeniden hortlatılmaktadır. Engizisyon'un sunduğu iki temel seçenek vardı: Ya sürgün ya da ölüm.

DANİMARKALI BAKAN: MÜSLÜMANLARI SINIR DIŞI ETMELİYİZ

Bakın Danimarka'nın eski Bakanlarından Svend Bergstein ne diyor: "Artık Müslümanları aramıza almamalıyız. Gerekirse Müslümanları sınır dışı etmeliyiz." Bunun adı sürgündür. Ya ölüm, onu Filistinli, Afganlı çocuklara sormak gerek! Saddam hala dimdik ayakta dururken, nahak yere canlarına kasdedilen Iraklı çocuklar, Amerika'yı tehdit eden biz miydik Saddam mıydı diye sormuyor mudur?

Ezcümle 11 Eylül süreciyle Batı'daki zaten ta baştan beri var olan İslam ve Müslüman düşmanlığını alabildiğince körüklenmektedir. Bütün bir Batı medyası bu konuda Batılı politik çevrelerle tam bir ittifak halinde hareket etmektedir. (Batıcılar hakkında söz söylemeye gerek var mı? Efendiler dururken hizmetlilerin konuşması gerekir mi? )

Tüm sekülarizasyon sürecine rağmen Batılı politikacıların bilinçaltında hala Haçlı zihniyeti egemendir. 11 Eylül sonrasında Başkan Bush'un "Haçlı seferi" çağrısı aslında böyle bir bilinçaltının kendini ele vermesi idi.

Batılı akademisyenler ve entelektüeller de dillerinden düşürmedikleri en büyük yalanları objektiflik iddilarına rağmen yangının üstüne körükle gitmektedir. Modern bilimin Batı'da nasıl da bencil bir ideolojiye dönüştürülebileceğini görmek isteyenlere uluslararası politika üzerine yazılan sözde bilimsel çalışmaları salık veririz.

AMERİKAN TERÖRÜ

Bu yüzden Batı'da kimse Amerika'nın küresel ölçekte uyguladığı devlet terörünü görmemektedir. Noam Chomsky'nin belirttiği gibi bu durum terörün olgusal olarak değil de "propagandacı bir yaklaşımla" ele alınmasından kaynaklanmaktadır. Propagandacı yaklaşım, bir eylemin terör olup olmadığını belirlemek için eylemin kendisine değil de kimin tarafından icra edildiğine bakar.11

Aktüel çerçevede örneklersek, küresel devlerin (Amerikan ve Batı) çıkarlarını zedeleyen eylemler "terör" olarak tanımlanır. Buna karışılık Amerikan ve Batı'nın küresel cücelere yönelik eylemleri "misilleme" veya "kendini savunma" olarak yorumlanır.

Bu durum Amerikan kamuoyuna da açıkça görülmektedir.. Bunun için 11 Eylül sonrasında Başkan Bush'un "Haçlı seferi" çağrısını ve ardından Amerika'da camilerin kundaklanmasını, sırf müslüman diye kimi Amerikan yurttaşlarının uçaktan zorla indirilmesini hatırlamak gerek. Hiç kuşkusuz bu türden sayısız örnek sergilenmekte Amerika başta olmak üzere Batı'da.

Terör, elbette fiziki müdahalelerden ibaret değildir. 11 Eylül süreciyle birlikte Batı ülkelerinin kendi vatandaşı olan müslümanlara dahi terörist muamelesi yapmaya başlaması "sosyal-psikolojik bir terör" olarak tarihe geçeceği muhakkaktır.

Hadi bütün bunları toplumsal bir reaksiyon deyip geçelim ya Bush'un CIA için terör örgütlerinin yöntemlerini yasallaştırmasını neyle açıklayacağız? Sanki CIA, terör yetkisi veren söz konusu yasalar çıkmazdan önce bir terör örgütünden farklı davranıyordu da!
Şampiyonluk umutlarına Konya duvar ördü
Galatasaray ile puan farkı 6'ya çıktı
İsrail'e ateşkes çağrısı yaptı
'Aynı adımı atmalarını bekliyoruz'
Hamas, Mısır ve Katar'ın teklifini kabul etti
Gazze'de ateşkes
CHP'den Özel-Erdoğan görüşmesi açıklaması
'Önemli bir kilometre taşı'
Eylem Tok firarında patrondan muhabire telefon
'Baskıya maruz kaldım'
Aylar sonra atılan adımı böyle duyurdu
'İsrail ile tüm ticareti durdurduk'
CHP’de Mustafa Bozbey rahatsızlığı
Hani bunlara dikkat edilecekti?
Sahte diploma skandalı büyüyor
TRT Temsilcisi Karahasan da tutuklandı
Ayşe Ateş, Özgür Özel ile görüştü
'Erdoğan'la da görüşmek istiyorum'
Deniz Gezmiş Türkiye için mücadele etti
Kadir Mısıroğlu neyin mücadelesini verdi?
Beton mikseri yolcu minibüsünü biçti
Ölü sayısı 9'a yükseldi
Denizler anmasının ardından 'parti içine' mesaj verdi
'Öz güvensizliği atamamış arkadaşların...'
Tartışmayı başlatan isim Alçı'ya konuştu
'Özgür Bey Kemal Kılıçdaroğlu değil'
Trump'dan Biden yönetimine 'Gestapo' benzetmesi
Beyaz Saray'ın tepkisini çekti
ABD-İsrail savunma bakanları görüştü
ABD'den Refah saldırısına şartlı destek
Şampiyonluk umutlarına Konya duvar ördü
Galatasaray ile puan farkı 6'ya çıktı
İsrail'e ateşkes çağrısı yaptı
'Aynı adımı atmalarını bekliyoruz'
Hamas, Mısır ve Katar'ın teklifini kabul etti
Gazze'de ateşkes
CHP'den Özel-Erdoğan görüşmesi açıklaması
'Önemli bir kilometre taşı'
Eylem Tok firarında patrondan muhabire telefon
'Baskıya maruz kaldım'
Aylar sonra atılan adımı böyle duyurdu
'İsrail ile tüm ticareti durdurduk'
CHP’de Mustafa Bozbey rahatsızlığı
Hani bunlara dikkat edilecekti?
Sahte diploma skandalı büyüyor
TRT Temsilcisi Karahasan da tutuklandı
Ayşe Ateş, Özgür Özel ile görüştü
'Erdoğan'la da görüşmek istiyorum'
Deniz Gezmiş Türkiye için mücadele etti
Kadir Mısıroğlu neyin mücadelesini verdi?
Beton mikseri yolcu minibüsünü biçti
Ölü sayısı 9'a yükseldi
Denizler anmasının ardından 'parti içine' mesaj verdi
'Öz güvensizliği atamamış arkadaşların...'
Tartışmayı başlatan isim Alçı'ya konuştu
'Özgür Bey Kemal Kılıçdaroğlu değil'
Trump'dan Biden yönetimine 'Gestapo' benzetmesi
Beyaz Saray'ın tepkisini çekti
ABD-İsrail savunma bakanları görüştü
ABD'den Refah saldırısına şartlı destek

Kıbrıs'taki sahte diploma skandalında TRT Temsilcisi Karahasan da tutuklandı

TRT Kıbrıs Temsilcisi Sefa Karahasan sahte diploma ve yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklandı. MHP Milletvekili Levent Uysal'ın eşine ait Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi'ndeki skandal her geçen gün büyüyor.
06.05.2024 15:20:00 / Güncelleme: 06.05.2024 15:23:53
BirGün
Kıbrıs'taki sahte diploma skandalında TRT Temsilcisi Karahasan da tutuklandı
Kıbrıs'taki sahte diploma skandalında TRT Temsilcisi Karahasan da tutuklandı
Kuzey Kıbrıs'ta "Son yılların en büyük skandalı" olarak nitelendirilen Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi'ndeki (KTSÜ) soruşturma TRT Kıbrıs Temsilcisi'ne kadar uzandı. TRT Temsilcisi Sefa Karahasan'ın tutuklandığı açıklandı.

Son iki aydır ada gündeminden düşmeyen, sahte diploma ve yolsuzluk operasyonu yapılan Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi, MHP Mersin Milletvekili Levent Uysal'ın eşi Ece Uysal'a ait. Kıbrıs basınında yer alan bilgilere göre, üniversitenin küçük ortağı ve Genel Sekreteri olan, tutuklanarak olarak cezaevine gönderilen Serdal Gündüz'ün, sahte not girişleri yapılarak 600'ü aşkın kişiye sahte diploma verdiğini itiraf etti.

Gazimağusa Polis Müdürü Mahmut Barış Sel, başkent Lefkoşa'da çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı. Sel'in 18 Ocak 2023 tarihinde KSTÜ'nün öğrenci kayıt sistemine girişi olmasına rağmen 11 Eylül 2021'de kaydolmuş gibi gösterildiği, 1 Şubat 2023 tarihinde 9 ders notunun gelişigüzel sisteme girildiği, tez sunmadığı halde sunmuş gibi gösterilip, 19 Haziran 2023'de işletme yüksek lisanstan mezun edildiği belirtildi. Skandal dair Kuzey Kıbrıs Meclisi'nde araştırma komitesi de kuruldu.

HERKES İŞİN İÇİNDE

BirGün gazetesinin haberine göre ayrıca soruşturmaya ismi karışanlar şöyle:

* Milletvekili Emrah Yeşilırmak
* Cumhurbaşkanlığı Koruma Birimi'nde görevli polis mensubu
* Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bakanlık Müdürü Meray Dürüst
* Eski Milli Eğitim Bakanı Kemal Dürüst
* Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı (GKK) mensubu Yarbay Özgür Alp,
* YÖK'ün Kuzey Kıbrıs muadili Yükseköğretim Planlama, Denetleme ve Akreditasyon Kurumu (YÖDAK) Başkanı Prof. Dr. Turgay Avcı ve eski yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Hasgüler
* YÖDAK Genel Sekreteri Derviş Refiker

DİPLOMA TÜRKİYE'DE DE GEÇERLİ

Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi 2016 yılında kuruldu. Diş Hekimliği, Tıp, Sosyal ve Beşeri Bilimler, Sağlık Bilimleri, Eczacılık ve Veteriner Fakültesi'yle eğitim veren üniversite bünyesinde iki ayrı yüksekokul bulunuyor. 2017 yılında da üniversite Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından akredite edilerek denklik aldı. Yani bu üniversitede mezun olanların diplomaları Türkiye'de de kabul görüyor, hekimlik yapabiliyorlar.

YÖK HEYETİ ADA'YA GİTTİ

Birçok bürokratın, polisin ve siyasetçinin adının karıştığı skandala dair konuşan KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, "Yükseköğretim Kurulu'ndan (YÖK) destek talep ettik. YÖK'ün Yükseköğretim Planlama, Denetleme ve Akreditasyon Kurumu (YÖDAK) ile çalışmasıyla sıkıntılar giderilecek. Gereği neyse yapılacak" demişti.

25 Mart itibariyle Kuzey Kıbrıs'ın talebiyle Ada'ya gelen YÖK heyetinin çalışmalarına başladığını söyleyen Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu ise şunları söylemişti: "Yaşananlar üzerine KKTC Başbakanı Türkiye'ye, Cumhurbaşkanımıza yazı yazdı ve YÖK'ün burada sistem kurmasını istedi. YÖK heyeti de görüşmek üzere buraya geldi."

Ana muhalefet partilerinden Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay ise konuya ilişkin şunları kaydetmişti: "Sadece bu diplomayı verenler açısından değil, yozlaşma toplumun her düzeyine sirayet etmiş durumda. Yani müdür, müsteşar, milletvekili, eski bakan, üniversitelerden sorumlu kurum başkanı, bu bir kategori. İkinci kategori öğretmen, polis, asker aldığı diplomayı da devlete verip kademe derece ilerlemesi, makam-mevki maaş artışı. Şimdi bütün bunları biz gördük şu ana kadar. Toplumdan bağımsız bir şey değil bu. Çürüme, sadece siyasal bir çürüme değil. Toplumun bazı kesimleri de buna ortak olmuş durumda."

Özgür Özel ile görüşen Ayşe Ateş: Erdoğan'la da görüşmek istiyorum

Özgür Özel ile görüşmesi sonrası CHP genel merkezi önünde basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Ayşe Ateş, eşinin ölümüyle ilgili hazırlanan iddianameyi eleştirdi. Ateş, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile de görüşmek istediğini ve yanıt beklediğini söyledi.
06.05.2024 14:56:00
Anadolu Ajansı
Özgür Özel ile görüşen Ayşe Ateş: Erdoğan'la da görüşmek istiyorum
Özgür Özel ile görüşen Ayşe Ateş: Erdoğan'la da görüşmek istiyorum

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, silahlı saldırı sonucu öldürülen eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş ile görüştü.

Özel, CHP Genel Merkezi'nde, Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş'i kabul etti. Basına kapalı gerçekleşen görüşme yaklaşık 1 saat sürdü.

"İçi boş bir iddianame"

Görüşmenin ardından genel merkez önünde basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Ayşe Ateş, eşinin ölümüyle ilgili hazırlanan iddianameyi eleştirdi.

İfadelerinin iddianamede yer almadığını söyleyen Ateş, "Benim ifademde de vardı siyasi isimler. İfadem iddianamede yok. Başka arkadaşların ifadeleri de aynı şekilde iddianameye eklenmemiş. İçi boş, basit bir cinayet, alacak verecek kavgası gibi bir iddianame var ortada. İddianame bile diyemeyeceğim, böyle bir iddianame olmaz." diye konuştu.

"Bu iddianame ya geri çevrilecek ya da vereceğimiz dilekçelerle, sunacağımız delillerle iddianameyi yeniden yazdıracağız" ifadesini kullanan Ayşe Ateş, iddianameye eldeki delillerin bile konulmadığını savundu.

Ayşe Ateş, bugüne kadar hukukun işleyeceğini, devletin bu işi çözeceğini umutla beklediklerini dile getirerek, "Ama maalesef umutlarımız tükendi. Mücadele vermeye devam edeceğim. Nereye, ne kadar gücüm yeterse, gücümün yettiği kadar. Hiç kimsenin bundan şüphesi olmasın. Kimsenin de yanına kalmayacak." dedi.

İfadesinde ismi bulunanların sorulması üzerine Ateş, gizlilik kararı kalktıktan sonra ifadesini paylaşacağını, isimlerin bu aşamada görülebileceğini dile getirdi.

"Davanın takipçisi olacağını söyledi"

Özgür Özel ile görüşmesine ilişkin soruya karşılık Ateş, "davanın takipçisi olacağını" belirten Özel'e teşekkür etti. Ayşe Ateş, "Sağ olsun bize zaman ayırdı, ilgilendi. Davanın takipçisi olacağını, arkamızda olduğunu, bize destek vereceğini dile getirdi. Teşekkürlerimizi ileterek yanından ayrıldık." sözlerini sarf etti.

"Devletimi düşünerek ben bugüne kadar hep sağduyulu davrandım"

Bundan sonra zor bir sürecin kendisini beklediğini vurgulayan Ateş, "Bugüne kadar sabırla bekledik. Biz devletini seven insanlarız. Devletimi düşünerek ben bugüne kadar hep sağduyulu davrandım. Büyük mücadele verdim. Bu cinayetin failleri eninde sonunda yargı önünde hesap verecek." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan görüşme talep edip etmediğinin sorulması üzerine Ayşe Ateş, kendisinden görüşme talebinde bulunduğunu söyledi.

Tahliye talep eden Dilan Polat, Adli Tıp'a sevk edilecek

Dilan Polat'ın cezaevinde kesici aletle kendini yaraladığı iddiasının ardından avukatı tahliyesini talep etti. Dilan Polat'ın Adli Tıp Kurumu'na sevk edilmesine karar verildi. Savcılık, Polat'ın tutuklu olarak cezaevinde bulunmasının sağlık durumu açısından tehlike arz edip etmediği konusunda rapor alınmasını istedi.
06.05.2024 12:32:00
İhlas Haber Ajansı
Tahliye talep eden Dilan Polat,  Adli Tıp'a sevk edilecek
Tahliye talep eden Dilan Polat,  Adli Tıp'a sevk edilecek
Yaklaşık 6 aydır "Suç örgütü kurma ve üye olma", "mal varlığı değerlerini aklama" ve "yasadışı bahis" suçlarından tutuklu bulunan Dilan Polat'ın kendini kesici aletle yaraladığı iddiasının ardından Polat'ın avukatı talepte bulundu.

Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu olan Polat'ın avukatı, şüpheli Dilan Polat'ın sağlık sorunları yaşadığını ve kendisini kesici aletle yaraladığını, sağlık sorunlarının tehlike arz ettiğini belirterek, tutuklu olarak cezaevinde kalmasının elverişli olmaması gerekçesiyle tahliye talebinde bulundu.

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu avukatın öne sürdüğü gerekçelerin uzmanlarca değerlendirilmesini istedi.

Savcılık, Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'na yazı yazarak Dilan Polat'ın en yakın Adli Tıp Kurumu birimine sevk edilmesine karar verdi.

Savcılık ayrıca, Polat'ın tutuklu olarak cezaevinde bulunmasının sağlık durumu açısından tehlike arz edip etmediği, tıbbi açıdan cezaevi şartları altında bulunmasında sakınca olup olmadığı konusunda rapor alınmasını istedi. Bu kararın ardından Dilan Polat'ın Adli Tıp Kurumu'na sevk edilip hakkında istenilen konularda uzmanlarca rapor alınması ve talebin karara bağlanması bekleniyor.

Van'da 94 kilo kaçak altın ele geçirildi

Van'da polis ekiplerince yürütülen çalışmalar sonucunda 94 kilogram gümrük kaçağı altın ele geçirildi
06.05.2024 10:42:00
İhlas Haber Ajansı
Van'da 94 kilo kaçak altın ele geçirildi
Van'da 94 kilo kaçak altın ele geçirildi
Van'da polis ekiplerince yürütülen çalışmalar sonucunda 94 kilogram gümrük kaçağı altın ele geçirildi.

Van Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamada, il genelinde Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerince yürütülen çalışmaların devam ettiği belirtildi.

Açıklamada, 'Yapılan çalışmalar neticesinde; 94 kilogram gümrük kaçağı altın (94 adet külçe altın), 2 bin 190 adet gümrük kaçağı sigara, 72 adet gümrük kaçağı elektronik sigara, 26 adet gümrük kaçağı elektronik sigara likidi, 85 adet şarj aleti, 21 adet kulaklık ele geçirilmiştir. Nitelikli dolandırıcılık suçundan da 4 adet cep telefonu, 4 adet sim kart, 1 adet hafıza kartı ele geçirilmiştir.

Resmi Belgede Sahtecilik suçundan ise 2 adet sahte pasaport ele geçirilmiştir. Ele geçirilen suç unsurları ve toplam 5 olay kapsamında 34 şahıs hakkında gerekli yasal işlemler yapılmıştır' denildi.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.