Çelebi Sultan Mehmet tarafından yaptırılan ve Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden biri olarak kabul edilen Bursa Yeşil Camii'nin mihrabında bulunan ve İranlı şair Sadi'nin "Gülistan" adlı eserinden alınan beyit, dikkati çekiyor
Uludağ Üniversitesi (UÜ) İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Bursa tarihi araştırmacısı Prof. Dr. Mefail Hızlı, Yeşil Camii'nin muhteşem mihrabının üzerindeki çinilerden birinde, "Sitem eden, zulüm eden kişi bu zulmü bana yaptığını sandı, bana yapılan zulüm geçip gitti, ama vebali onun boynunda asılı kaldı" yazılı ibarenin, bazı kesimlerce şifre olarak ifade edildiğini, ancak bu görüşün doğru olmadığını söyledi.
Mihraptaki çinide yazılı beyitin aslında bir sırrının bulunmadığını belirten Hızlı, "Yeşil Camii'nde yer alan bu beyit, her zaman merak konusu olurdu. Ekrem Hakkı Ayverdi'nin, 1972'de Osmanlı mimarisiyle ilgili yazdığı kitapta da bu konudan bahsediliyor. O beyit, döneminde Anadolu'da yaşananları çok iyi anlatan bir beyittir ve İranlı şair Sadi'nin (Gülistan) adlı eserinden alınmıştır" dedi. Hızlı, çinideki beyitin, bir padişahın hikayesinin anlatıldığı bir dörtlüğün ikinci beyiti olduğunu ifade ederek, "(Gülistan)ın bu ikinci beyiti, aslında bir padişahın hikayesini, idama mahkum edilen bir esirin diliyle anlattığı bir beyit olarak karşımıza çıkıyor. Dörtlüğün ilk ikiliğinde, (Feleğin kalıcılığı sahra rüzgarı gibi geçti. Acı, tatlı, çirkin, güzel hepsi gelip geçti) deniyor" diye konuştu. Yeşil Camii'nin bittiği dönemde, Anadolu'da Timur istilası yaşandığını belirten Hızlı, Timur'un kendisi gelmese de ordularının Bursa'ya ulaştığını ve burada yıkım yaptığının bilindiğini kaydetti. Hızlı, bu dönemde çok büyük sıkıntılar yaşandığına işaret ederek, şunları söyledi: "Çok büyük bir sıkıntı yaşanmış. Bu sıkıntının nedeni de Timur'un ordularıdır. Merak konusu olan beyit, bu olaylarla bağdaşıyor. Beyitte ne diyor (Sitem eden zulüm eden kişi bu zulmü bana yaptığını sandı)...Yani Timur'un şahsında bu bilgi veriliyor. Bize (Osmanlı'ya) bir zulüm yaptığını sandı, zulüm gelip geçti, ama yaptığı zulüm onun boynunda asılı kaldı. Şimdi bununla örtüşüyor mu, örtüşmüyor mu? Bana göre örtüşüyor. Ekrem Hakkı Ayverdi de buna benzer şeyler söylüyor."
Uludağ Üniversitesi (UÜ) İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Bursa tarihi araştırmacısı Prof. Dr. Mefail Hızlı, Yeşil Camii'nin muhteşem mihrabının üzerindeki çinilerden birinde, "Sitem eden, zulüm eden kişi bu zulmü bana yaptığını sandı, bana yapılan zulüm geçip gitti, ama vebali onun boynunda asılı kaldı" yazılı ibarenin, bazı kesimlerce şifre olarak ifade edildiğini, ancak bu görüşün doğru olmadığını söyledi.
Mihraptaki çinide yazılı beyitin aslında bir sırrının bulunmadığını belirten Hızlı, "Yeşil Camii'nde yer alan bu beyit, her zaman merak konusu olurdu. Ekrem Hakkı Ayverdi'nin, 1972'de Osmanlı mimarisiyle ilgili yazdığı kitapta da bu konudan bahsediliyor. O beyit, döneminde Anadolu'da yaşananları çok iyi anlatan bir beyittir ve İranlı şair Sadi'nin (Gülistan) adlı eserinden alınmıştır" dedi. Hızlı, çinideki beyitin, bir padişahın hikayesinin anlatıldığı bir dörtlüğün ikinci beyiti olduğunu ifade ederek, "(Gülistan)ın bu ikinci beyiti, aslında bir padişahın hikayesini, idama mahkum edilen bir esirin diliyle anlattığı bir beyit olarak karşımıza çıkıyor. Dörtlüğün ilk ikiliğinde, (Feleğin kalıcılığı sahra rüzgarı gibi geçti. Acı, tatlı, çirkin, güzel hepsi gelip geçti) deniyor" diye konuştu. Yeşil Camii'nin bittiği dönemde, Anadolu'da Timur istilası yaşandığını belirten Hızlı, Timur'un kendisi gelmese de ordularının Bursa'ya ulaştığını ve burada yıkım yaptığının bilindiğini kaydetti. Hızlı, bu dönemde çok büyük sıkıntılar yaşandığına işaret ederek, şunları söyledi: "Çok büyük bir sıkıntı yaşanmış. Bu sıkıntının nedeni de Timur'un ordularıdır. Merak konusu olan beyit, bu olaylarla bağdaşıyor. Beyitte ne diyor (Sitem eden zulüm eden kişi bu zulmü bana yaptığını sandı)...Yani Timur'un şahsında bu bilgi veriliyor. Bize (Osmanlı'ya) bir zulüm yaptığını sandı, zulüm gelip geçti, ama yaptığı zulüm onun boynunda asılı kaldı. Şimdi bununla örtüşüyor mu, örtüşmüyor mu? Bana göre örtüşüyor. Ekrem Hakkı Ayverdi de buna benzer şeyler söylüyor."