Nash ve Mensuh Kur'an-ı Kerim'de birçok yerde vardır. Istılahı manada Mensuh; hükmü kaldırılan veya yürürlükten kalkan, Nash ise; yürürlükten kaldıran veya eski hükmü kaldırandır. Nash ve Mensuhun Kur'an-ı Kerim'de var olduğu ayeti kerimeler ile sabittir.
Bakara suresi 106. ayeti kerimede Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: "Biz herhangi bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturur (ya da ertelersek), yerine daha hayırlısını veya mislini getiririz. Allah'ın gücünün her şeye hakkıyla yettiğini bilmez misin?"
Nahl suresi 101. ayeti kerimede Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır: "Biz bir ayeti değiştirip yerine başka bir ayet getirdiğimiz zaman -ki Allah, neyi indireceğini gayet iyi bilir- onlar Peygamber'e, 'Sen ancak uyduruyorsun' derler. Hayır, onların çoğu bilmezler."
Nash ve Mensuh, Sünni ve Şii İslam ulemasının üzerinde birleştiği bir konudur. Ebû Müslim el-İsfahanî (Ö: H. 322) gibi birkaç âlim dışında Kur'an'da neshin mevcudiyetini kabul etmeyen yoktur. İhtilaf edilen, nash ve mensuh ayetlerin sayısı konusundadır.
Nash ve Mensuh, çağımız modernistlerinin, mealci dediğimiz, Kur'an-ı Kerim'i kendi anladıkları dilde, kendi anladıkları kadar inananların, inkâr ettiği meselelerden biridir.
Kur'an-ı Kerim lisan olarak Arapça nüzul olmuştur. Kelime haznesi, isimlerin ve yüklemlerin türemesi, muhatabın erkek ve dişiliği gibi birçok konuda, güzel Türkçemiz ile Arapça dili arasında farklılıklar vardır. Kur'an-ı Kerim'in, Arapçadan, güzel Türkçemize tam tercümesi teknik olarak dilimizin kısıtlılığı sebebi ile mümkün değildir. Meal dediğimiz maksadın anlaşılmasına yarayan çeviri hiçbir zaman tercümenin yerini tutamaz.
Kur'an-ı Kerim, esbabı nüzul dediğimiz bir ayeti kerimenin ne zaman, ne veya kim için, neden, hangi olaydan dolayı indirildiğini bizlere bildirir. Kur'an-ı Kerim'in, esbabı nüzulü, nash ve mensuh ayetleri bilinmeden anlaşılması ve hüküm çıkarılması çok zordur.
Nash ve Mensuh ayetlerden bir örnek vererek yazımızı bitirelim.
Bakara suresi 180. ayeti kerime mensuh yani hükmü kaldırılan bir ayeti kerimedir. Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
"İçinizden birisine ölüm gelip çattığı zaman, eğer bir mal bırakacaksa, anne ve babasına, yakın akrabalarına meşru bir şekilde vasiyet etmek, takva sahiplerine, yerine getirilmesi hak olarak farz kılındı."
Bu ayeti kerimede Yüce Allah (c.c.) bir kimsenin yakın akrabasına kendi belirleyeceği oranlarda malının taksimatını ölmeden önce vasiyet etmesini emrederken, bu ayeti kerime, Nisa suresi 11. ve 12. ayeti kerimelerin nüzulü ile hükmü kalkmıştır. Yüce Rabbimiz Nisa suresi 11. ve 12. ayeti kerimeler ile ölünün arkada bıraktığı mal taksimatını şöyle emir buyurmuştur:
"Miras taksiminde Allah size, çocuklarınız konusunda, erkeğe, kadının hissesinin iki misli miras vermenizi emreder. Eğer hepsi kız olmak üzere ikiden fazla iseler, bunlara bırakılanın üçte ikisi. Ve bir tek kız ise, o zaman ona yarısı. Anne babası için her birine ölenin bıraktığından altıda biri, eğer çocuğu varsa. Ama çocuğu yok da annesi babası varisleri iseler, annesine üçte bir. Eğer ölenin kardeşleri de varsa o zaman annesine altıda bir, ancak ettiği vasiyetten veya borcundan sonra. Babalarınız ve oğullarınız bilmezsiniz ki, onların hangisi fayda bakımından size daha yakındır. Bütün bunlar, Allah'tan birer (farz) hisse. Kuşkusuz Allah her şeyi en iyi bilen, hikmet sahibidir. Size ise, hanımlarınızın geride bıraktığından yarısı, eğer çocukları yoksa. Ve eğer çocukları varsa o zaman size dört bir. Ettikleri vasiyetten veya borçtan sonra. Onlara sizin geride bıraktığınızdan dörtte bir, eğer çocuğunuz yoksa. Ve eğer çocuğunuz varsa o zaman onlara sekizde bir. Ettiğiniz vasiyetten veya borçtan sonra. Ve eğer bir erkek veya kadının çocuğu ve babası yok da (yan koldan mirasına konuluyor) ve ana bir erkek kardeşi veya kız kardeşi bulunuyorsa, her birine altıda bir. Ve eğer bundan fazlaysalar, o zaman üçte birinde ortaklar. Zarar kastetmeksizin edilen vasiyetten veya borçtan sonra ki, bütün bunlar, Allah'tan gelen emirdir. Allah ise, her şeyi hakkıyla bilendir, halimdir."
Bakara suresi 180. ayeti kerimede vasiyet ile bırakılacak malın oranları kişiye bırakılırken, Nisa suresi 11. ve 12. ayeti kerimelerde yakın akrabalardan her birisine ne kadar oranda mal verileceği en ince detayına kadar emredilmiştir. Bu ayetler gibi nash ve mensuh ayetleri Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim'de bulunmaktadır.
Bakara suresi 106. ayeti kerimede Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: "Biz herhangi bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturur (ya da ertelersek), yerine daha hayırlısını veya mislini getiririz. Allah'ın gücünün her şeye hakkıyla yettiğini bilmez misin?"
Nahl suresi 101. ayeti kerimede Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır: "Biz bir ayeti değiştirip yerine başka bir ayet getirdiğimiz zaman -ki Allah, neyi indireceğini gayet iyi bilir- onlar Peygamber'e, 'Sen ancak uyduruyorsun' derler. Hayır, onların çoğu bilmezler."
Nash ve Mensuh, Sünni ve Şii İslam ulemasının üzerinde birleştiği bir konudur. Ebû Müslim el-İsfahanî (Ö: H. 322) gibi birkaç âlim dışında Kur'an'da neshin mevcudiyetini kabul etmeyen yoktur. İhtilaf edilen, nash ve mensuh ayetlerin sayısı konusundadır.
Nash ve Mensuh, çağımız modernistlerinin, mealci dediğimiz, Kur'an-ı Kerim'i kendi anladıkları dilde, kendi anladıkları kadar inananların, inkâr ettiği meselelerden biridir.
Kur'an-ı Kerim lisan olarak Arapça nüzul olmuştur. Kelime haznesi, isimlerin ve yüklemlerin türemesi, muhatabın erkek ve dişiliği gibi birçok konuda, güzel Türkçemiz ile Arapça dili arasında farklılıklar vardır. Kur'an-ı Kerim'in, Arapçadan, güzel Türkçemize tam tercümesi teknik olarak dilimizin kısıtlılığı sebebi ile mümkün değildir. Meal dediğimiz maksadın anlaşılmasına yarayan çeviri hiçbir zaman tercümenin yerini tutamaz.
Kur'an-ı Kerim, esbabı nüzul dediğimiz bir ayeti kerimenin ne zaman, ne veya kim için, neden, hangi olaydan dolayı indirildiğini bizlere bildirir. Kur'an-ı Kerim'in, esbabı nüzulü, nash ve mensuh ayetleri bilinmeden anlaşılması ve hüküm çıkarılması çok zordur.
Nash ve Mensuh ayetlerden bir örnek vererek yazımızı bitirelim.
Bakara suresi 180. ayeti kerime mensuh yani hükmü kaldırılan bir ayeti kerimedir. Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
"İçinizden birisine ölüm gelip çattığı zaman, eğer bir mal bırakacaksa, anne ve babasına, yakın akrabalarına meşru bir şekilde vasiyet etmek, takva sahiplerine, yerine getirilmesi hak olarak farz kılındı."
Bu ayeti kerimede Yüce Allah (c.c.) bir kimsenin yakın akrabasına kendi belirleyeceği oranlarda malının taksimatını ölmeden önce vasiyet etmesini emrederken, bu ayeti kerime, Nisa suresi 11. ve 12. ayeti kerimelerin nüzulü ile hükmü kalkmıştır. Yüce Rabbimiz Nisa suresi 11. ve 12. ayeti kerimeler ile ölünün arkada bıraktığı mal taksimatını şöyle emir buyurmuştur:
"Miras taksiminde Allah size, çocuklarınız konusunda, erkeğe, kadının hissesinin iki misli miras vermenizi emreder. Eğer hepsi kız olmak üzere ikiden fazla iseler, bunlara bırakılanın üçte ikisi. Ve bir tek kız ise, o zaman ona yarısı. Anne babası için her birine ölenin bıraktığından altıda biri, eğer çocuğu varsa. Ama çocuğu yok da annesi babası varisleri iseler, annesine üçte bir. Eğer ölenin kardeşleri de varsa o zaman annesine altıda bir, ancak ettiği vasiyetten veya borcundan sonra. Babalarınız ve oğullarınız bilmezsiniz ki, onların hangisi fayda bakımından size daha yakındır. Bütün bunlar, Allah'tan birer (farz) hisse. Kuşkusuz Allah her şeyi en iyi bilen, hikmet sahibidir. Size ise, hanımlarınızın geride bıraktığından yarısı, eğer çocukları yoksa. Ve eğer çocukları varsa o zaman size dört bir. Ettikleri vasiyetten veya borçtan sonra. Onlara sizin geride bıraktığınızdan dörtte bir, eğer çocuğunuz yoksa. Ve eğer çocuğunuz varsa o zaman onlara sekizde bir. Ettiğiniz vasiyetten veya borçtan sonra. Ve eğer bir erkek veya kadının çocuğu ve babası yok da (yan koldan mirasına konuluyor) ve ana bir erkek kardeşi veya kız kardeşi bulunuyorsa, her birine altıda bir. Ve eğer bundan fazlaysalar, o zaman üçte birinde ortaklar. Zarar kastetmeksizin edilen vasiyetten veya borçtan sonra ki, bütün bunlar, Allah'tan gelen emirdir. Allah ise, her şeyi hakkıyla bilendir, halimdir."
Bakara suresi 180. ayeti kerimede vasiyet ile bırakılacak malın oranları kişiye bırakılırken, Nisa suresi 11. ve 12. ayeti kerimelerde yakın akrabalardan her birisine ne kadar oranda mal verileceği en ince detayına kadar emredilmiştir. Bu ayetler gibi nash ve mensuh ayetleri Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim'de bulunmaktadır.
Ali Nezir / diğer yazıları
- Sizce zulüm nedir? / 08.03.2024
- Allah adına konuşmak / 26.02.2024
- Kimi sevmemiz lazım! / 25.12.2023
- Diyanet’e açık mektup / 17.11.2023
- ‘Ne mutlu Türk’üm’ diyen olun! / 10.11.2023
- Vatandaşlık hakları ve Alucralılık! / 04.11.2023
- Nice yüzyıllara / 30.10.2023
- Eğitimden ne anlıyoruz? / 21.09.2023
- Aldananlar ve aldatanlar / 07.09.2023
- Şanlı olarak kutlansın / 30.08.2023
- Allah adına konuşmak / 26.02.2024
- Kimi sevmemiz lazım! / 25.12.2023
- Diyanet’e açık mektup / 17.11.2023
- ‘Ne mutlu Türk’üm’ diyen olun! / 10.11.2023
- Vatandaşlık hakları ve Alucralılık! / 04.11.2023
- Nice yüzyıllara / 30.10.2023
- Eğitimden ne anlıyoruz? / 21.09.2023
- Aldananlar ve aldatanlar / 07.09.2023
- Şanlı olarak kutlansın / 30.08.2023