Çocuklarımız, torunlarımız karnelerini alarak yarı yıl tatiline girdiler.
Gerek yarıyıl sonunda gerekse yıl sonunda karnelerin dağıldığı gün okulların önleri daha heyecanlı, daha hareketli ve daha ibretlik görüntülere sahne oluyorlar.
Okul çıkışında çoğu öğrencilerin karnelerini sallayarak, adeta önlerine çıkan herkesin görmesini istercesine sağa?sola koşuştuklarına şahit oluyoruz. Azınlıkta da olsalar, bazı öğrencilerin ise suratları asık ve asla o günün heyecanından zerre kadar eser olmadığı halde herkesten saklanırcasına okuldan çıktıklarını görüyoruz.
Karneleri ise zaten çantalarının en derin yerinde yerlerini almış vaziyetteler.
Bir gurup karnelerini sallayarak, adeta sevinç çığlıkları atarak okuldan çıkarken diğer bir gurup ise 'Karadeniz'de gemileri batmışcasına' asık suratla kapıdan çıkıyorlar.
Bu manzara, dikkatle bakanlara ve az?çok Kur'an kültüründen haberdar olanlara elbette çok şey hatırlatıyor.
Geçirdikleri yaklaşık üç aylık eğitim dönemini iyi değerlendiren, derslerinin derdini çeken, vaktini iyi kullanan öğrenciler kendilerini sevindirecek notlarla dolu karneyi almaya hak kazanıyorlar ve haklı olarak seviniyorlar.
Bunun tam tersi davranış sergileyen öğrenciler de haliyle kırık notlarla dolu karne ile karşılaşınca üzülüyorlar ve suratları asılıyor.
Hayat dediğimiz bu süre zarfında iyi insan olma peşinde koşanlar, sahih iman ve salih amel sahibi olmak için yarışanlar bu hayatın sonunda karnelerini, yani 'amel defterlerini' sağ taraftan aldıklarında öylesine sevinecekler ki bu karneler 'Kerim Katipler' tarafından anbean doldurulmaktadırlar.
Amel defterlerini sol taraftan alacaklar için ise sonuç felaket?
"Kimin kitabı sağından verilirse, 'Alın, kitabımı okuyun, ben zaten bu hesabıma ulaşacağımı tahmin etmiştim' der. O meyveleri sarkmış yüce bir cennette, hoşnut kalacağı bir hayat içerisindedir. Onlara şöyle denir: Geçmiş günlerde, peşinen işlediklerinize karşılık afiyetle yiyiniz içiniz." (Hakka: 19?24).
"Kitabı sol tarafından verilene gelince, o da şöyle diyecek: 'Keşke kitabım bana verilmeseydi, hesabımın ne olduğunu bilmeseydim, keşke ölüm her şeyi bitirmiş olsaydı; malım bana hiçbir fayda vermedi, bütün gücüm yok oldu.'
(Allah, görevlilere şöyle buyurur:) Onu yakalayın, (ellerini boynuna) bağlayın! Sonra onu cehenneme atın! Sonra da onu, yetmiş arşın uzunluğunda bir zincire bağlayınız. Çünkü o, Yüce Allah'a iman etmezdi, yoksulu doyurmaya teşvik etmezdi."(Hakka: 25?32).
"Ahiret mutluluğuna erenler (amel defterleri sağ ellerine verilenler) var ya, ne mutlu o defterleri sağ ellerine verilenlere! Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler." (Vakıa: 27?34).
"Kötülüğe batanlar (amel defterleri sol tarafından verilenler) ise ne mutsuz kimselerdir! İçlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içinde serin ve hoş olmayan kapkara dumandan bir gölge altındadırlar. Çünkü onlar bundan önce, varlık içinde sefahate dalmışlardı. Büyük günahı işlemekte ısrar edip dururlardı." (Vakıa: 41?46).
Gerek yarıyıl sonunda gerekse yıl sonunda karnelerin dağıldığı gün okulların önleri daha heyecanlı, daha hareketli ve daha ibretlik görüntülere sahne oluyorlar.
Okul çıkışında çoğu öğrencilerin karnelerini sallayarak, adeta önlerine çıkan herkesin görmesini istercesine sağa?sola koşuştuklarına şahit oluyoruz. Azınlıkta da olsalar, bazı öğrencilerin ise suratları asık ve asla o günün heyecanından zerre kadar eser olmadığı halde herkesten saklanırcasına okuldan çıktıklarını görüyoruz.
Karneleri ise zaten çantalarının en derin yerinde yerlerini almış vaziyetteler.
Bir gurup karnelerini sallayarak, adeta sevinç çığlıkları atarak okuldan çıkarken diğer bir gurup ise 'Karadeniz'de gemileri batmışcasına' asık suratla kapıdan çıkıyorlar.
Bu manzara, dikkatle bakanlara ve az?çok Kur'an kültüründen haberdar olanlara elbette çok şey hatırlatıyor.
Geçirdikleri yaklaşık üç aylık eğitim dönemini iyi değerlendiren, derslerinin derdini çeken, vaktini iyi kullanan öğrenciler kendilerini sevindirecek notlarla dolu karneyi almaya hak kazanıyorlar ve haklı olarak seviniyorlar.
Bunun tam tersi davranış sergileyen öğrenciler de haliyle kırık notlarla dolu karne ile karşılaşınca üzülüyorlar ve suratları asılıyor.
Hayat dediğimiz bu süre zarfında iyi insan olma peşinde koşanlar, sahih iman ve salih amel sahibi olmak için yarışanlar bu hayatın sonunda karnelerini, yani 'amel defterlerini' sağ taraftan aldıklarında öylesine sevinecekler ki bu karneler 'Kerim Katipler' tarafından anbean doldurulmaktadırlar.
Amel defterlerini sol taraftan alacaklar için ise sonuç felaket?
"Kimin kitabı sağından verilirse, 'Alın, kitabımı okuyun, ben zaten bu hesabıma ulaşacağımı tahmin etmiştim' der. O meyveleri sarkmış yüce bir cennette, hoşnut kalacağı bir hayat içerisindedir. Onlara şöyle denir: Geçmiş günlerde, peşinen işlediklerinize karşılık afiyetle yiyiniz içiniz." (Hakka: 19?24).
"Kitabı sol tarafından verilene gelince, o da şöyle diyecek: 'Keşke kitabım bana verilmeseydi, hesabımın ne olduğunu bilmeseydim, keşke ölüm her şeyi bitirmiş olsaydı; malım bana hiçbir fayda vermedi, bütün gücüm yok oldu.'
(Allah, görevlilere şöyle buyurur:) Onu yakalayın, (ellerini boynuna) bağlayın! Sonra onu cehenneme atın! Sonra da onu, yetmiş arşın uzunluğunda bir zincire bağlayınız. Çünkü o, Yüce Allah'a iman etmezdi, yoksulu doyurmaya teşvik etmezdi."(Hakka: 25?32).
"Ahiret mutluluğuna erenler (amel defterleri sağ ellerine verilenler) var ya, ne mutlu o defterleri sağ ellerine verilenlere! Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler." (Vakıa: 27?34).
"Kötülüğe batanlar (amel defterleri sol tarafından verilenler) ise ne mutsuz kimselerdir! İçlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içinde serin ve hoş olmayan kapkara dumandan bir gölge altındadırlar. Çünkü onlar bundan önce, varlık içinde sefahate dalmışlardı. Büyük günahı işlemekte ısrar edip dururlardı." (Vakıa: 41?46).
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024