Kurtar bizi Haydar Hoca

Diyelim ki birçok arkadaşınızdan yeni açılan bir lokantada muhteşem yemekler yapıldığını, aşçının çok maharetli olduğunu, bu işi iyi bildiğini duydunuz ve mutlaka denemenizi önerdiler. Ne yaparsınız? Hiç sorgulamadan, acaba gerçekten iyi midir diye düşünmeden, muhtemelen ilk fırsatta o lokantaya gider, bizzat deneyimlersiniz. Büyük ihtimalle gerçekten güzeldir ve memnun kalırsınız. Peki, aşçıya gidip bu yemekleri nasıl yaptığını ya da malzemeyi nereden aldığını sorar mısınız? Hayır. En fazla yapacağınız size servis yapan garsona yemekleri çok beğendiğinizi ve aşçıya kendisini tebrik ettiğinizi iletmesini söylersiniz. 
Oysa ki beğenmeme, paranızın boşa gitmesi, midenizin bozulması gibi riskler de vardır. Sonuçta hiç bilmediğiniz bir lokantaya, daha önce hiç tatmadığınız yemekler yemeye gidiyorsunuz. Ama siz bu risklerin hiçbirini düşünmezsiniz ve direkt gider yersiniz. 
Ya da çocuğunuz matematikte çok başarısızdır. Bir arkadaşınız der ki; 'Bizim oğlana falanca hocadan saati 200 tl'ye ders aldırıyorum. Adam işi biliyor. Çocuk hep 100 alıyor.' Siz de hiç sorgulamadan hemen varınızı yoğunuzu ortaya koyup, biricik evladınıza aynı hocadan ders aldırmaya başlarsınız. Acaba param boşa gider mi? Belki de bizim çocuğun matematiğe kabiliyeti yoktur. Acaba bu hocayla oğlumun elektriği tutar mı? Ona da güzel öğretebilir mi? Gibi sorgulamalara girmezsiniz, çünkü bir anlamda da denize düşen yılana sarılır. Bir umuttur. "Nasıl başaracaksın, oğlumu nasıl matematikle barıştıracaksın?' diye sormadığımız gibi başarılı olursa da 'Nasıl yaptın?' diye sormaz, sadece seviniriz. 
Pekiii, Prof. Haydar Baş yıllardır diyor ki: 'Ben bu işi biliyorum. Ben bu ülkeyi 6 ayda düzlüğe çıkarırım, 2 yılda dünya devleti yaparım. Asgari ücreti 5000 tl yaparım. Her T.C. vatandaşına 1000 tl vatandaşlık maaşı veririm. Ev hanımlarına 2500 tl veririm. Tarımı, hayvancılığı teşviklerle ayağa kaldırırım. Sanayileşmeyi, enerji üretimini devreye koyarım. Elektrik faturası, doğalgaz faturası dert olmaktan çıkar, sizi ev sahibi yaparım, v.s."
Bu söylemler karşısında biz ne yaptık? Önce "yapamaz" dedik. BRICS ülkeleri başta olmak üzere, Rusya örneği başta olmak üzere dünyada 4 milyar insan bu tezi uyguladı ve faydalarını gördü, gördükçe teze daha çok sarıldılar.
Sonra dedik ki: "Kaynağı nerden bulacaksın?" Kaynaklarını açıkladı. Madenleri devreye koyacağını söyledi mesela. "Lozan'ın gizli maddeleri" dedik, "çıkaramayız" dedik. Dedi ki: "Zaten çıkıyor bu madenler." Bir bir saydı madenlerimizi çıkaran yabancı şirketleri. "Senyoraj hakkımızı kullanacağız, kendi paramızı basacağız, emeğinizin karşılığı olacak" dedi. "Yaptırmazlar" dedik. "Vatandaşlık maaşı verirseniz kimse çalışmaz evde oturur" dedik. Dedik de dedik...
Başka şeylerde hiçbir şeyi sorgulamazken, körü körüne inanırken, niye milletçe kurtuluş reçetemiz önümüze sunulmuşken saçma sapan sorgulamalar içine giriyoruz? Üstelik tezi anlayamama nedenimiz hala kapitalist mantıkla düşünüyor olmamızdı. Bunun yepyeni, apayrı bir sistem olduğunu bile anlamak istemedik. 
Oysa ki bir sefer olsun Haydar Hoca'yı dinlesek ne kaybederiz? Üstelik de bugüne kadar hep dediklerinin tersi olanlara karşılık, her dediği çıkan, her öngörüsünde haklı olan bir insandan bahsediyoruz. Biz bu saçma sorgulamaları yaparken kaybedecek neyimiz kaldı ki zaten? 1603 tl asgari ücret, açlık sınırı 1637 tl, yoksulluk sınırı 5331 tl. Dolar 4 tl, Euro 5 tl. Özelleşmedik kamu kurumu neredeyse kalmadı, tarım, hayvancılık bitti. Madenlerimizi işleten yabancı firmalar %98'ini kendilerine alıp, sadece %2'sini bize veriyorlar. Samanı bile ithal ediyoruz. Ürettiğimiz az bir ürün de GDO'lu tohumlarla. Üstüne üstlük göz göre göre kanser oluyoruz, neslimiz tükeniyor. Sorgulayacaksak bunları sorgulamamız gerekmez miydi?
Bugüne kadar hiçbir siyasiye niye bizi bu hale düşürdüklerini sormamışken, onların her dediğine inanırken, Prof. Haydar Baş'a bizi nasıl düzlüğe çıkaracaksın diye sormak gaflet değil de nedir? Ona yapılan çok büyük bir haksızlık değil de nedir? Kendimizi ve geleceğimizi de düşünmemektir.  Artık bu sorgulamaları bırakıp 'Kurtar bizi Haydar Hoca!' dememizin zamanı geldi de geçiyor bile...