Tarım alanlarındaki kayıplar tüm hızıyla sürüyor sevgili okurlar. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre, 2017 yılında tarım alanları önceki yıla göre 336 bin hektar azalarak 23 milyon 375 bin hektara gerilemiş durumda.
Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü'nün açıkladığı verileri şöyle: "1990 yılında 27 milyon 856 bin hektar olan tarım alanları 2002'de 26 milyon 579 bin hektara geriledi. 2014 yılında 23 milyon 939 bin hektar olan tarım alanları 2015'te 5 bin hektarlık düşüşle 23 milyon 934 bin hektara, 2016'da ise 23 milyon 711 hektara geriledi. Bu dönemde en büyük düşüş 336 bin hektar ile 2017'de gerçekleşti.
Ülke hayvancılığının ithalata bağlı ve bağımlı olmasında mera alanlarının hızla yok edilmesinin önemli rolü olduğu açıkça görülüyor. Türkiye son 25 yılda Hollanda büyüklüğünde (4 milyon hektar), son 12 yılda ise Belçika büyüklüğünde (3 milyon hektar) tarım arazisini kaybetti. Ancak Konya'dan biraz büyük bir alana sahip olan Hollanda'nın yıllık tarımsal ihracatı, Türkiye'nin 5 katından fazla.
Azalan çiftçi sayısı ve boşaltılan köyler
Bakanlık verilerine devam ediyoruz: 2002 yılından 2017 yılına kadar kayıtlı çiftçi sayısı 2 milyon 588 bin 666 kişiden 456 bin 175 kişi azalarak 2 milyon 132 bin kişiye düştü.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü verilerine göre, tarımsal üretimin temel iki girdisi olan gübre ve mazot fiyatındaki artışın durdurulamadığı dikkat çekiyor. Bakanlığın üretici, ithalatçı firmalardan derlediği toptan fiyatlara göre, 2003 yılında tonu ortalama 309 lira olan ÜRE gübresi 2017 yılında ortalama 1000 liraya yükseldi. DAP gübresinin fiyatı ise aynı dönemde 388 liradan 1493 liraya çıktı.
Çiftçinin kullandığı mazotun litre fiyatı 2002 yılında ortalama 1 lira 9 kuruş iken 2017 yılı ortalaması 4 lira 70 kuruş oldu. Şimdilerde 6 TL'ye yaklaştı.
Tarım alanlarındaki gerileme, köylü ve çiftçinin tarımdan çekilmesi ülke geleceği açısından elbette endişe verici. Yukarıdaki verilere göre de tarımda iyiye giden bir şeyler yok.
Özetle ülkemiz hayvancılıkta büyük bir darboğazda ve girdiler başta mazot ve gübre olmak üzere ateş pahası. Bugün çiftçi 6 TL'ye yaklaşan mazot ile tarım yapıp para kazanamaz, battıkça batar. Yabancı ülke çiftçisi ile hiç ama hiç yarışamaz, boy ölçüşemez. Hal böyle olunca çaresiz ve iş bilmez yetkililer de ülkeyi ithal cennetine çevirirler. İlla üretim illa üretim ve yerinde kalkınma ve istihdam diyoruz. Köyler boşaltılarak, çiftçi toprağa küstürülerek tarım ve kalkınma olmaz. Son 20 yılda 10 milyon çiftçi ve köylünün şehirlere kapak atması ne demektir? Bu sosyal faciayı nasıl etkili ve yetkililer görmez ve önlem almaz yoksa bu sessiz bir işgal midir sevgili okurlar?
Bütün bu gidişatın tersyüz edilmesi, tarım kesimine değer veren bu ülke insanın zengin olmasını amaçlayan "Milli Ekonomi Modeli"nin iktidar edilmesi ve sayın Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın baş tacı edilmesinden geçmektedir.
Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü'nün açıkladığı verileri şöyle: "1990 yılında 27 milyon 856 bin hektar olan tarım alanları 2002'de 26 milyon 579 bin hektara geriledi. 2014 yılında 23 milyon 939 bin hektar olan tarım alanları 2015'te 5 bin hektarlık düşüşle 23 milyon 934 bin hektara, 2016'da ise 23 milyon 711 hektara geriledi. Bu dönemde en büyük düşüş 336 bin hektar ile 2017'de gerçekleşti.
Ülke hayvancılığının ithalata bağlı ve bağımlı olmasında mera alanlarının hızla yok edilmesinin önemli rolü olduğu açıkça görülüyor. Türkiye son 25 yılda Hollanda büyüklüğünde (4 milyon hektar), son 12 yılda ise Belçika büyüklüğünde (3 milyon hektar) tarım arazisini kaybetti. Ancak Konya'dan biraz büyük bir alana sahip olan Hollanda'nın yıllık tarımsal ihracatı, Türkiye'nin 5 katından fazla.
Azalan çiftçi sayısı ve boşaltılan köyler
Bakanlık verilerine devam ediyoruz: 2002 yılından 2017 yılına kadar kayıtlı çiftçi sayısı 2 milyon 588 bin 666 kişiden 456 bin 175 kişi azalarak 2 milyon 132 bin kişiye düştü.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü verilerine göre, tarımsal üretimin temel iki girdisi olan gübre ve mazot fiyatındaki artışın durdurulamadığı dikkat çekiyor. Bakanlığın üretici, ithalatçı firmalardan derlediği toptan fiyatlara göre, 2003 yılında tonu ortalama 309 lira olan ÜRE gübresi 2017 yılında ortalama 1000 liraya yükseldi. DAP gübresinin fiyatı ise aynı dönemde 388 liradan 1493 liraya çıktı.
Çiftçinin kullandığı mazotun litre fiyatı 2002 yılında ortalama 1 lira 9 kuruş iken 2017 yılı ortalaması 4 lira 70 kuruş oldu. Şimdilerde 6 TL'ye yaklaştı.
Tarım alanlarındaki gerileme, köylü ve çiftçinin tarımdan çekilmesi ülke geleceği açısından elbette endişe verici. Yukarıdaki verilere göre de tarımda iyiye giden bir şeyler yok.
Özetle ülkemiz hayvancılıkta büyük bir darboğazda ve girdiler başta mazot ve gübre olmak üzere ateş pahası. Bugün çiftçi 6 TL'ye yaklaşan mazot ile tarım yapıp para kazanamaz, battıkça batar. Yabancı ülke çiftçisi ile hiç ama hiç yarışamaz, boy ölçüşemez. Hal böyle olunca çaresiz ve iş bilmez yetkililer de ülkeyi ithal cennetine çevirirler. İlla üretim illa üretim ve yerinde kalkınma ve istihdam diyoruz. Köyler boşaltılarak, çiftçi toprağa küstürülerek tarım ve kalkınma olmaz. Son 20 yılda 10 milyon çiftçi ve köylünün şehirlere kapak atması ne demektir? Bu sosyal faciayı nasıl etkili ve yetkililer görmez ve önlem almaz yoksa bu sessiz bir işgal midir sevgili okurlar?
Bütün bu gidişatın tersyüz edilmesi, tarım kesimine değer veren bu ülke insanın zengin olmasını amaçlayan "Milli Ekonomi Modeli"nin iktidar edilmesi ve sayın Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın baş tacı edilmesinden geçmektedir.
Adem Birinci / diğer yazıları
- Ali'nin Hendek’teki darbesi / 28.11.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023