Sekiz ayı aşkın bir süreden beri tüm dünyayı kasıp kavuran malum küresel salgına hazırlıksız yakalandığımız iz'ân, insaf ve vicdan sahibi herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir.
Bilindiği gibi en fazla hazırlıksız yakalandığımız alan ise ekonomi.
Küresel salgına karşı siyasi iktidarın esaslı tedbirler alamayışının, "çıkmayın sokağa, caddeye, çarşıya pazara, kısa zamanda bu işi bitirelim" diyemeyişinin temelinde de herkesin bildiği gibi ekonomik yetersizlik ve hazinenin tam-takır oluşu yatıyor.
Bu işin uzmanları olsun, bin bir fedakarlıkla mücadele eden sağlık kadrosu olsun, hepsinin ortak beyanlarına göre salgın tehlikeli boyutlara ulaşmıştır ve günden güne de ne yazık ki hızla yayılmaktadır.
Bu salgın kapımızı çaldığında, merhum Prof. Dr. Haydar Baş'a ait olan Milli Ekonomi Modeli, bütün açılımları ile yürürlükte olsaydı, kesinlikle ülke olarak çok daha farklı bir durumda olurduk.
Seksen dört milyon nüfusun tamamı vatandaşlık maaşı alıyor olacaktı, bu rakamın yarısını teşkil eden kadın nüfusun tamamı ev hanımı maaşı alıyor olacaktı, evlenme çağına gelmiş olan gençlerimiz faizsiz evlenme kredisi alıyor olacaktı, eğitim çağındaki gençlerimizin masrafını 'Devlet Baba' üstlenmiş olacaktı ve bu fertlerin oluşturduğu devlet hazinesi de haliyle dopdolu olacaktı.
Milli Ekonomi Modelinin tarım ve hayvancılıkla ilgili maddeleri de söz konusu alana hayat vermiş olacağı için köylümüz de kentlimiz de, üretenimiz de tüketenimiz de, ithalatçımız da ihracatçımız da refah içinde olacaktı.
Daima ve kolaylıkla üreten, rahat rahat harcayan, dolayısıyla devletine olan her türlü vergi borcunu da aksatmadan ödeyen, hem kasası hem de kesesi dolu bir millet ve hazinesi dopdolu bir devlet…
Böyle bir vaziyette iken malum pandemi kapımızı çalsaydı, onunla mücadelemiz, ona karşı alacağımız tedbirler böyle mi olurdu?
Hem millet olarak hem de devlet olarak, özellikle bu küresel salgın sebebi ile içine düştüğümüz içler acısı manzaradan geriye doğru baktığımızda, merhum Haydar Hoca'nın tek başına ne büyük bir hazine olduğunu, nasıl da tükenmez bir hazine değerinde tezler geliştirdiğini daha iyi anlıyoruz.
Bu yüzden, candan ve gönülden inanarak diyoruz ki MEM ile savardık tüm salgınları.
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024