Geçtiğimiz Mayıs ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP'ye genel başkan seçilince Türk siyaseti partili cumhurbaşkanı yanında metal yorgunluk kavramı ile de tanıştı.
Sayın Erdoğan, parti teşkilatlarında metal yorgunluğu olduğunu ve tüm teşkilatların değiştirileceğini ifade etti.
Peki, ne demekti metal yorgunluğu? Adından anlaşılacağı üzere metallerde yaşanan yapısal bozukluklara denilir. Kısaca metal, ısıyı ve elektriği ileten maddelerin adıdır.
Peki, insan bir metal midir?
Tabi bu kavramın ucu açık olduğu için herkes bir anlam yükledi.
Kimisi, Erdoğan parti içindeki FETÖ'cüleri temizliyor,
Kimisi, Erdoğan yolsuzluk, rüşvet, rant, peşkeş iddialarına karışan isimleri partiden uzaklaştırarak partiyi aklamak istiyor,
Kimisi, Erdoğan, kendisi ve hükümete karşı potansiyel tehlike arz eden kişileri ayıklıyor,
Kimisi, Erdoğan'ın eğitim, sağlık, ekonomi, belediyecilik, sanayi, tarım ve hayvancılıktaki 15 yıllık fiyaskoyu bu yöntemle aklamak istiyor,
Kimisi de Erdoğan, parti içinde mutlak hâkimiyet sağlamak istiyor, diyordu.
Hükümetin yandaş kalemlerinden Abdurrrahman Dilipak'ın 9 Haziran'da bu konu üzerine yazdığı yazı ise AKP içerisindeki elektrik aksamının çalışma sistemini, bu sistemin iletkenliğini bir yandan itiraf, diğer yandan da aklamaya yönelik bir yazıydı. Şöyle diyordu Dilipak:
"Bir yandan manken kızlar, öte yandan anam gibiler...
Bir de, namuslu, bu işlere bulaşmamış birini getiriyorsunuz, geldikleri yer öyle bir yer ki, iki günde bozarlar adamı. Para, kadın ve makam zaafı olanlar uzak dursunlar bu işten?
Kimi hem yer, hem yedirir. Halkın en çok sevdiği tipler bunlardır. Parasını versin, işi yapsın da, yer mi, yemez mi ona bakmaz. Ona göre zaten yemeyen de yok. Kendi de fırsatını bulsa öyle yapar.
Bu hem yer, hem yedirir tipler, cemaat buldu mu namaza da durur. İmamlığa da geçer. Hacca gider defteri sildirir, Şeyh efendinin vakfına yardım eder, camisine adını yazdırır, onun duası ve şefaati ona yeter. Cami de yaptırır, Kur'an kursu da. Torununu Kur'an kursuna da gönderir. Kan alacak damarı da, bal alacak çiçeği de bilir?
Bakın bu yiyici takımının göz diktiği yerlerden biri Parti, biri belediye, ötekisi merkezi hükümettir. Şeytan üçgeni böyle kuruluyor?
Kedi yavrusunu yemeye karar verirse, onu fareye benzetirmiş. Bunlar da bir haltı yemeye karar verirlerse bir yolunu buluyorlar. Fetvasını da buluyorlar."
Benim diyeceğim o dur ki! Metal yorgunluğu bir siyasi anlatım tabiri olduysa, ülkemiz siyaseti de, partileri de, siyasetçileri de metal yorgunudur.
Dostum, diyebileceğimiz bir komşumuz, bir müttefikimiz var mı? Bugüne kadar dostum dediğimiz devletlerden bize kazık atmayan var mı?
Devleti yöneten irade, "tulumbada su kalmadı, bitti" diyor. Daha büyük bir yorgunluk olabilir mi?
Ana muhalefete bakıyorsun, ülkenin o kadar hayati konusu var, 'müftü nikahı' oltasına yakalanmış, hükümete malzeme oluyor.
21 ay başbakanlık yapan Ahmet Davutoğlu'na o süre içinde çıt çıkarmayan MHP, bugün öyle bir Davutoğlu gündemi oluşturdu ki, normalde hükümet düşürecek cinsten.
Kısaca ne iktidarın, ne muhalefetin çözümü yok. Bitti, tükendi. Ekranlardan her ne kadar hedef şu, biz iktidara gelirsek şöyle yapacağız gibi açıklamalar yapsalar da metal yorgunu, iş göremez halde oldukları ortada.
Türkiye'ye "önce insan" diyen bir siyaset anlayışı, yeni bir ekonomik model, emperyalistlerin tekelinde olmayan yeni bir iç ve dış siyaset anlayışı, yeni bir lider lazım.
Bu profildeki lider ve anlayışını dünya tanıyor, model ve fikirlerini dünya uyguluyor. Kim mi? Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet tezleri.
Sayın Erdoğan, parti teşkilatlarında metal yorgunluğu olduğunu ve tüm teşkilatların değiştirileceğini ifade etti.
Peki, ne demekti metal yorgunluğu? Adından anlaşılacağı üzere metallerde yaşanan yapısal bozukluklara denilir. Kısaca metal, ısıyı ve elektriği ileten maddelerin adıdır.
Peki, insan bir metal midir?
Tabi bu kavramın ucu açık olduğu için herkes bir anlam yükledi.
Kimisi, Erdoğan parti içindeki FETÖ'cüleri temizliyor,
Kimisi, Erdoğan yolsuzluk, rüşvet, rant, peşkeş iddialarına karışan isimleri partiden uzaklaştırarak partiyi aklamak istiyor,
Kimisi, Erdoğan, kendisi ve hükümete karşı potansiyel tehlike arz eden kişileri ayıklıyor,
Kimisi, Erdoğan'ın eğitim, sağlık, ekonomi, belediyecilik, sanayi, tarım ve hayvancılıktaki 15 yıllık fiyaskoyu bu yöntemle aklamak istiyor,
Kimisi de Erdoğan, parti içinde mutlak hâkimiyet sağlamak istiyor, diyordu.
Hükümetin yandaş kalemlerinden Abdurrrahman Dilipak'ın 9 Haziran'da bu konu üzerine yazdığı yazı ise AKP içerisindeki elektrik aksamının çalışma sistemini, bu sistemin iletkenliğini bir yandan itiraf, diğer yandan da aklamaya yönelik bir yazıydı. Şöyle diyordu Dilipak:
"Bir yandan manken kızlar, öte yandan anam gibiler...
Bir de, namuslu, bu işlere bulaşmamış birini getiriyorsunuz, geldikleri yer öyle bir yer ki, iki günde bozarlar adamı. Para, kadın ve makam zaafı olanlar uzak dursunlar bu işten?
Kimi hem yer, hem yedirir. Halkın en çok sevdiği tipler bunlardır. Parasını versin, işi yapsın da, yer mi, yemez mi ona bakmaz. Ona göre zaten yemeyen de yok. Kendi de fırsatını bulsa öyle yapar.
Bu hem yer, hem yedirir tipler, cemaat buldu mu namaza da durur. İmamlığa da geçer. Hacca gider defteri sildirir, Şeyh efendinin vakfına yardım eder, camisine adını yazdırır, onun duası ve şefaati ona yeter. Cami de yaptırır, Kur'an kursu da. Torununu Kur'an kursuna da gönderir. Kan alacak damarı da, bal alacak çiçeği de bilir?
Bakın bu yiyici takımının göz diktiği yerlerden biri Parti, biri belediye, ötekisi merkezi hükümettir. Şeytan üçgeni böyle kuruluyor?
Kedi yavrusunu yemeye karar verirse, onu fareye benzetirmiş. Bunlar da bir haltı yemeye karar verirlerse bir yolunu buluyorlar. Fetvasını da buluyorlar."
Benim diyeceğim o dur ki! Metal yorgunluğu bir siyasi anlatım tabiri olduysa, ülkemiz siyaseti de, partileri de, siyasetçileri de metal yorgunudur.
Dostum, diyebileceğimiz bir komşumuz, bir müttefikimiz var mı? Bugüne kadar dostum dediğimiz devletlerden bize kazık atmayan var mı?
Devleti yöneten irade, "tulumbada su kalmadı, bitti" diyor. Daha büyük bir yorgunluk olabilir mi?
Ana muhalefete bakıyorsun, ülkenin o kadar hayati konusu var, 'müftü nikahı' oltasına yakalanmış, hükümete malzeme oluyor.
21 ay başbakanlık yapan Ahmet Davutoğlu'na o süre içinde çıt çıkarmayan MHP, bugün öyle bir Davutoğlu gündemi oluşturdu ki, normalde hükümet düşürecek cinsten.
Kısaca ne iktidarın, ne muhalefetin çözümü yok. Bitti, tükendi. Ekranlardan her ne kadar hedef şu, biz iktidara gelirsek şöyle yapacağız gibi açıklamalar yapsalar da metal yorgunu, iş göremez halde oldukları ortada.
Türkiye'ye "önce insan" diyen bir siyaset anlayışı, yeni bir ekonomik model, emperyalistlerin tekelinde olmayan yeni bir iç ve dış siyaset anlayışı, yeni bir lider lazım.
Bu profildeki lider ve anlayışını dünya tanıyor, model ve fikirlerini dünya uyguluyor. Kim mi? Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet tezleri.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024