Basından takip etmişsinizdir. Türkiye günlerdir lise öğrencilerinin okul müdürlerini protestolarıyla çalkalanıyor. İstanbul Lisesi ile başlayan furya dalga dalga yayılarak tüm Türkiye'yi sardı. Okul müdürü konuşurken sırtını dönen mezunlar, gazeteye 'Yandaş olmayan müdür aranıyor!' diye ilan verenler, v.s... Aslında perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Biliyorsunuz AKP hükümeti müdür atamalarında sınavı kaldırmış, puanlama sistemi getirmiş, 5 yıl boyunca aynı okulda müdürlük yapanları da rotasyona tâbi tutmuştu. Bu esnada bir sürü müdür görevinden edilmiş, kimi emekli olmak zorunda kalmış, kimisi de öğretmen olarak görevine devam etmişti. Hükümet yanlısı sendika olarak bilinen Eğitim-BİR Sendikasına üye olmayan hiçbir öğretmen müdür olamamaya başlamıştı. Tabii resmi olarak olmasa da uygulamada tek kriter sendika üyeliği olunca işin ehli olmayan bir sürü kişi okul müdürü olmuş ve kraldan çok kralcı bir edayla yönetmeye başlamışlardı okullarını. Bu durum birçok öğrenci, öğretmen ve velide rahatsızlık oluştursa da pek kimse ses çıkaramamıştı. Çünkü öğretmenlere açılan soruşturmalar, çocuğunun okuldaki başarısından endişe eden veliler sessiz kalmayı tercih etmişlerdi. Görevden alınan müdürler şahsi olarak dava açmışlar ama pek de bir şey elde edememişlerdi. İşte böyle geçen birkaç yıldan sonra sabırlar taşmış olacak ki tepki liseden mezun olan öğrencilerden gelmeye başladı. Hızla yayılması da durumun birçok yerde benzer şekilde olduğunun bir göstergesi aslında.
Bir taraftan tepkiler böyle devam ederken bakanlığın yaptığı başka bir uygulama duyurusuyla öğretmenler cephesinde birkaç gündür yer yerinden oynuyor. Sosyal medyadaki forum siteleri olsun, twitter olsun bu gündemle yoğunlaştı. Duyuru şöyle idi: Türkiye'yi altı hizmet bölgesine ayırmışlar ve bir bölgede 10 yıl aralıksız görev yapan öğretmenler başka bir bölgeye gitmek suretiyle rotasyona tâbi olacaklar.
N'olacak? Tebdil-i mekânda ferahlık vardır. Bu vatan toprağının her karışı bizim değil mi?' diyebilirsiniz ancak öğretmene herhangi bir tercih hakkı tanınmayacağı, bakanlık nereye tayin ederse oraya gitmek durumunda kalacağı ve eş durumu vb. herhangi bir özrün de göz önünde bulundurulmayacağı ifade ediliyor. Hal böyle olunca birçok öğretmenin emekli olmak ya da istifa etmek durumunda kalabileceği konuşuluyor. Peki, böyle bir şey neden yapılmak isteniyor olabilir? Doğudaki öğretmen açığını kapatmak olabilir, Ege gibi, Akdeniz gibi rahat bölgelerde çalışma hakkına her öğretmenin eşit şekilde sahip olması için denilebilir. Ancak ortada dolaşan farklı bir iddia var ki bahsetmeden geçmek mümkün değil. İddialara göre burada maksat yandaş olmayan ya da hükümete muhalif görüşte olan öğretmenlerin bir kısmını da olsa saf dışı bırakmak. İleri yaşına gelmiş tecrübeli bir öğretmenin çoluğunu çocuğunu bırakıp başka bir bölgeye taşınması çok mümkün olmayabilir. Ailesini parçalamak istemeyen birçok öğretmenin emeklilik hakkı varsa emekli olacağı, yoksa şartları imkân verenlerin istifa etmeyi tercih edeceği konuşuluyor. Bu yolla hem KPSS mağduru birçok kişiye kadro açılmış olacak hem de o kadrolar istedikleri kişilerle doldurulmuş olacak. KPSS'yi kazananın kendi yandaşı olup olmadığını nerden bilecek derseniz şunu da hatırlatalım; KPSS'yi kazananlara bir de mülakat elemesi geleceği de söylentiler arasında.
Üstüne üstlük seneye 12 yıllık müfredat programı, ders kitapları ve tüm eğitim sistemi köklü bir şekilde değişiyor. 4+4+4 kalkıyor. 3+3+3+4 geliyor. Değişim değişim üstüne.
Tabii bunlar hep iddia. Ne kadarı olur, ne kadarı olmaz bilinmez ama ateş olmayan yerden de duman çıkmaz demiş atalarımız. Yeni kabineyle bakanı da değişen Milli Eğitim'de inşallah olumlu değişiklikler olur diye temenni etmekten başkası gelmiyor elimizden. Hadi hayırlısı...
Bir taraftan tepkiler böyle devam ederken bakanlığın yaptığı başka bir uygulama duyurusuyla öğretmenler cephesinde birkaç gündür yer yerinden oynuyor. Sosyal medyadaki forum siteleri olsun, twitter olsun bu gündemle yoğunlaştı. Duyuru şöyle idi: Türkiye'yi altı hizmet bölgesine ayırmışlar ve bir bölgede 10 yıl aralıksız görev yapan öğretmenler başka bir bölgeye gitmek suretiyle rotasyona tâbi olacaklar.
N'olacak? Tebdil-i mekânda ferahlık vardır. Bu vatan toprağının her karışı bizim değil mi?' diyebilirsiniz ancak öğretmene herhangi bir tercih hakkı tanınmayacağı, bakanlık nereye tayin ederse oraya gitmek durumunda kalacağı ve eş durumu vb. herhangi bir özrün de göz önünde bulundurulmayacağı ifade ediliyor. Hal böyle olunca birçok öğretmenin emekli olmak ya da istifa etmek durumunda kalabileceği konuşuluyor. Peki, böyle bir şey neden yapılmak isteniyor olabilir? Doğudaki öğretmen açığını kapatmak olabilir, Ege gibi, Akdeniz gibi rahat bölgelerde çalışma hakkına her öğretmenin eşit şekilde sahip olması için denilebilir. Ancak ortada dolaşan farklı bir iddia var ki bahsetmeden geçmek mümkün değil. İddialara göre burada maksat yandaş olmayan ya da hükümete muhalif görüşte olan öğretmenlerin bir kısmını da olsa saf dışı bırakmak. İleri yaşına gelmiş tecrübeli bir öğretmenin çoluğunu çocuğunu bırakıp başka bir bölgeye taşınması çok mümkün olmayabilir. Ailesini parçalamak istemeyen birçok öğretmenin emeklilik hakkı varsa emekli olacağı, yoksa şartları imkân verenlerin istifa etmeyi tercih edeceği konuşuluyor. Bu yolla hem KPSS mağduru birçok kişiye kadro açılmış olacak hem de o kadrolar istedikleri kişilerle doldurulmuş olacak. KPSS'yi kazananın kendi yandaşı olup olmadığını nerden bilecek derseniz şunu da hatırlatalım; KPSS'yi kazananlara bir de mülakat elemesi geleceği de söylentiler arasında.
Üstüne üstlük seneye 12 yıllık müfredat programı, ders kitapları ve tüm eğitim sistemi köklü bir şekilde değişiyor. 4+4+4 kalkıyor. 3+3+3+4 geliyor. Değişim değişim üstüne.
Tabii bunlar hep iddia. Ne kadarı olur, ne kadarı olmaz bilinmez ama ateş olmayan yerden de duman çıkmaz demiş atalarımız. Yeni kabineyle bakanı da değişen Milli Eğitim'de inşallah olumlu değişiklikler olur diye temenni etmekten başkası gelmiyor elimizden. Hadi hayırlısı...
Asude Havuzlu / diğer yazıları
- Mutluluk… / 22.11.2020
- Üniversite sınavındaki sorunları değil sistemi tartışalım / 02.07.2020
- Kaynakların sınırsızlığı üzerine / 23.04.2020
- Artık kimse... / 18.04.2020
- Yetim kalmak / 03.04.2020
- #HayatMEMleevesığar / 30.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın-II / 26.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın / 25.03.2020
- Başkalarının acısına bakmak / 05.03.2020
- Coğrafya kader midir? / 03.03.2020
- Üniversite sınavındaki sorunları değil sistemi tartışalım / 02.07.2020
- Kaynakların sınırsızlığı üzerine / 23.04.2020
- Artık kimse... / 18.04.2020
- Yetim kalmak / 03.04.2020
- #HayatMEMleevesığar / 30.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın-II / 26.03.2020
- Covid-19’a bir de buradan bakın / 25.03.2020
- Başkalarının acısına bakmak / 05.03.2020
- Coğrafya kader midir? / 03.03.2020