(dünden devam…)
"Memleketin geçirmekte olduğu nazik ve pek mühim karışık devreyi Allah'ın lutfu ile kolayca aydınlığa çıkarırız. Bunun için de Allah'ın keremi ve nurdan yaratılmış kurtarıcı emellerinizin gönül mürşidi ile buna dair mühim şeyler konuşarak, vatan için olan dileklerimizi birleştirelim değil mi? Pek anlayışlı ve tedbirli kardeşim! Ne buyurursunuz, ruhum? Yere batasıca bedhahların kötülüklerine mani olalım, onları ümitlerinin pusularında kötürüm ve cansız bırakalım.
Yalnız hükûmet ile milletin sırf vatanın kurtuluşu ile ilgili hizmetlerini ve işlerini birleştirelim ki, ortak ve yüce gaye zaten hep birdir. Vatan düşüncesiyle gösterilen bunca asil tepkilerin, medeniyet dünyası karşısında muazzez topraklarımızın korunmasıyla ilgili en büyük vatanperverlik olduğunu bir kere daha belirtmek üzere içinde bulunduğumuz vaziyetin güçlüklerini yok edelim ve buna bir çare bulmak üzere bu muazzez kardeşinizle görüşmeye başlayalım, bekliyorum kardeşim. Bu teşebbüsüm hakkında, hükûmetin geniş ölçüde iyi niyet gösterdiğini ilave ederim, ruhum!'
Efendiler, Kerim Paşa ile 27/28 Eylül, geceyarısından evvel saat 11'de başlayan bu görüşmemiz, sabah saat 07:30'a kadar tam sekiz buçuk saat devam etti. Kerim Paşa'nın arz ettiğim, sunduğu ilk telgrafına cevap verirken biraz da onun tarz ve üslubuna uymuş olduğum görülecektir. Cevabımda ben de böyle başladım: 'Kerim Paşa Hazretlerine, Kutbu'l-Aktab' deyiniz anlar' diye başladıktan sonra, 'Şimdi cevap veriyorum' dedim. Pek muhterem ve temiz kalpli kardeşim Abdülkerim Paşa Hazretlerine. Elhamdülillah sağlığım yerindedir.
Büyük ve necip milletimizin meşru haklarını idrak etmiş ve onu muhafazaya ve müdafaaya bütün mevcudiyetiyle girişmiş olduğunu görmekte pek mesudum. Karşılıklı görüş belirtmek hususunda gösterilen arzuya samimiyetle teşekkür ederiz. Fuat Paşa Hazretleri aracılığı ile çekilmiş olan telgrafın içindekilerini öğrenmiş bulunuyoruz. Dayanak noktası olarak kabul buyurulan beyanname ile ileri sürülen hususların, Ferit Paşa ile arkadaşlarına karşı yöneltilmiş bir haykırış ve çıkışma olduğu, azıcık bir düşünme ve inceleme ile anlaşılacak açıklıktadır.
Padişahın kalbini derin üzüntülere boğan ahval ve hareketler, milletimiz tarafından değil, Ferit Paşa, Dahiliye Nazırı Adil Bey, Harbiye Nazırı Süleyman Şefik Paşa ve bunların çalışma arkadaşları olan Harput Valisi Ali Galip Bey, Anakara Valisi Muhittin Paşa, Trabzon Valisi Galip Bey, Kastamonu Valisi Ali Rıza Bey ve Konya Valisi Cemal Bey tarafından işlenen kötülükler tarafından ortaya konulmuştur.'" (Nutuk, Alfa Yayınları, 1.Basım, Haziran 2017, Cağaloğlu, İstanbul.) Atatürk'ün bahsettiği telgraflaşma bahsinden, Kerim Paşa'nın 'Büyük Kutub' olarak bilindiği ve Mustafa Kemal Paşa'ya da, "Kutbu'l-Aktab/Kutupların Kutbu" şeklinde bir makama layık görerek hitap ettiği anlaşılmaktadır."
(devam edecek…)
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020