Peygamberimiz (s.a.a) 'Namaz, Müminin miracıdır' buyuruyor. Miraçta ne olmuştu? Peygamberimiz (s.a.a) beden ve ruh olarak Yüce Allah'ın huzuruna çıkmıştı. Tabi bu hali ben anlayacak kapasitede değilim.
Sonra İmam Ali (a.s) namaza hazırlanırken kendisini bir titreme alır, benzi sararırdı. Bu hali gören arkadaşları, 'Nedir bu halin Ya Ali' diye sorarmış. İmam Ali, 'Kimin huzuruna çıkacağımı biliyor musunuz' diye cevaplarmış.
Bu hallleri tasavvur edemediğim için haliyle bu konuyu anlatacak da değilim. Çünkü bu yolda henüz konuşmaya yeni öğrenen bir çocuk gibi hissediyorum kendimi. Yalnız şu örneği vereyim; İlim ve gönül insanı Muhterem Hocam Prof. Dr. Haydar Baş ile karşılaştığımda kendimde, bir taraftan tatlı bir huzur diğer taraftan ise bu huzuru bastıran bir korku hissediyorum. Yüce Allah'ın huzuruna çıkmak, kim bilir nasıl bir duygudur, haldir!
Bu noktada namaz bir amel olduğuna göre ve Yüce Allah'ın 'amelden önce niyetleri' dikkate aldığına göre Prof. Dr. Haydar Baş'ın şu tespitini iyi anlamamız lazım;
Sayın Baş diyor ki; "Amellerin güzelliği kadar niyetin salih olması ve niyetin kök saldığı kalbin 'selim' olması esastır. Kalbin selim olması için K. Kerimin ifadesi ile riya, kibir, gurur, ucup, haset, öfke, gıybet, hırs ve uzun emellilik, cimrilik? Gibi birçok vasıflardan arındırılması zaruridir?" (İman ve İnsan sh:111)
Gönlümüze, 'ama efendim, benim kalbimde bin bir vesvese, hırs, emel, arzu vs. gibi birçok vasıflar var ve ben bunları kalbimden atamıyorum, ne yapalım yani namaz kılmayalım, diye bir vesvese gelebilir.
Yukarıda kendimi örnek verdim ya! Bu yolda daha konuşmaya yeni başlayan bir çocuk gibi hissediyorum kendimi, diye. Çocuk kekeler, kekeler. Kendince bir şeyler anlatmaya çalışır. Bütün duyguları, sözleri saftır. Bu konuşma gayreti ve saflığı anne-babanın hoşuna gider.
İşte aynı gayret ve saflıkla Yüce Allah'a yalvaracağız. Tövbe, zikir, gayret ve azim ile o ilahi kapıyı çalmaya devam edeceğiz. Çünkü başka kapı yok. Artı Yüce Allah, kullarına karşı bir annenin evladına gösterdiği merhametinden kıyaslanamayacak kadar daha merhametlidir.
Ve namaz. Sayın Baş'tan öğrendim ki, kişi namaz ile mahlukatın tamamının halini yaşıyor. Nasılını okuyalım;
"Mahlûkatın tamamı Allah'ı zikreder. Dağlar kıyam halinde, hayvanlar rükû halinde, bitkiler secde halinde Allah'ı zikrederler. Bütün mahlûkatın yaptığı bu ibadeti, Müslüman namazda tek başına yapmaktadır. Bir manada kulun namazı kâinatın ibadetine denktir.
Oysa günümüzde kıldığımız namaz esnasında aklımıza olur olmaz şeyler geldiğinden sıklıkla şikâyet ediyoruz.
Bunun nedeni, namazın müminin banyo odası olmasıdır. Nasıl fotoğrafları çektiğinizde makineye aldıklarınız, filmlerin banyo edildiği yerde önünüze resim olarak çıkarsa, namaz esnasında düşündüklerimiz de böyledir.
Namaz dışında insan gözleri, kulakları, ayakları yani duyu organlarıyla resmeder. Kalbine bütün eşyayı, insanları, mahlûkatı, hakikati nakşeder.
Namaza durduğunuz zaman kalbinize koyduğunuz, resmettiğiniz şeyler bir bir ortaya dökülür. Dedikodu, kavga, gürültü, alacak, verecek meselesi, mal, mülk, çoluk, çocuk?
Bu hal içinde kıldığımız namaz sırtımızda kamburdur, tahsildara vergi verir gibi borç öderiz.
Bu hali yaşamak istemiyorsak, Allah'ın huzurunda namazdan önce o kalbi, Rab ile Rabbin tecellileri ile dolduralım. Bunun yolu da zikirdir.
Zikir ile Allah'ın sevgisi, dostluğu kalbinize yerleşir. Bu sefer namaza durduğunuzda, kalbinizde olan ortaya çıkacağı için huşu halini yakalarsınız.
Namaza başlarken Allah-u Ekber diyerek dünyayı, elimizin tersiyle arkaya atarız. Bu işin şekli halinden huşu haline geçmesi kalbin hazırlığı iledir.
Asıl Beytullah sende, bendedir. Her kul, kalbinden Hakk'a doğru vuslat etmektedir."
Rabbim! Bu hali yaşamayı cümlemize nasip etsin?
Sonra İmam Ali (a.s) namaza hazırlanırken kendisini bir titreme alır, benzi sararırdı. Bu hali gören arkadaşları, 'Nedir bu halin Ya Ali' diye sorarmış. İmam Ali, 'Kimin huzuruna çıkacağımı biliyor musunuz' diye cevaplarmış.
Bu hallleri tasavvur edemediğim için haliyle bu konuyu anlatacak da değilim. Çünkü bu yolda henüz konuşmaya yeni öğrenen bir çocuk gibi hissediyorum kendimi. Yalnız şu örneği vereyim; İlim ve gönül insanı Muhterem Hocam Prof. Dr. Haydar Baş ile karşılaştığımda kendimde, bir taraftan tatlı bir huzur diğer taraftan ise bu huzuru bastıran bir korku hissediyorum. Yüce Allah'ın huzuruna çıkmak, kim bilir nasıl bir duygudur, haldir!
Bu noktada namaz bir amel olduğuna göre ve Yüce Allah'ın 'amelden önce niyetleri' dikkate aldığına göre Prof. Dr. Haydar Baş'ın şu tespitini iyi anlamamız lazım;
Sayın Baş diyor ki; "Amellerin güzelliği kadar niyetin salih olması ve niyetin kök saldığı kalbin 'selim' olması esastır. Kalbin selim olması için K. Kerimin ifadesi ile riya, kibir, gurur, ucup, haset, öfke, gıybet, hırs ve uzun emellilik, cimrilik? Gibi birçok vasıflardan arındırılması zaruridir?" (İman ve İnsan sh:111)
Gönlümüze, 'ama efendim, benim kalbimde bin bir vesvese, hırs, emel, arzu vs. gibi birçok vasıflar var ve ben bunları kalbimden atamıyorum, ne yapalım yani namaz kılmayalım, diye bir vesvese gelebilir.
Yukarıda kendimi örnek verdim ya! Bu yolda daha konuşmaya yeni başlayan bir çocuk gibi hissediyorum kendimi, diye. Çocuk kekeler, kekeler. Kendince bir şeyler anlatmaya çalışır. Bütün duyguları, sözleri saftır. Bu konuşma gayreti ve saflığı anne-babanın hoşuna gider.
İşte aynı gayret ve saflıkla Yüce Allah'a yalvaracağız. Tövbe, zikir, gayret ve azim ile o ilahi kapıyı çalmaya devam edeceğiz. Çünkü başka kapı yok. Artı Yüce Allah, kullarına karşı bir annenin evladına gösterdiği merhametinden kıyaslanamayacak kadar daha merhametlidir.
Ve namaz. Sayın Baş'tan öğrendim ki, kişi namaz ile mahlukatın tamamının halini yaşıyor. Nasılını okuyalım;
"Mahlûkatın tamamı Allah'ı zikreder. Dağlar kıyam halinde, hayvanlar rükû halinde, bitkiler secde halinde Allah'ı zikrederler. Bütün mahlûkatın yaptığı bu ibadeti, Müslüman namazda tek başına yapmaktadır. Bir manada kulun namazı kâinatın ibadetine denktir.
Oysa günümüzde kıldığımız namaz esnasında aklımıza olur olmaz şeyler geldiğinden sıklıkla şikâyet ediyoruz.
Bunun nedeni, namazın müminin banyo odası olmasıdır. Nasıl fotoğrafları çektiğinizde makineye aldıklarınız, filmlerin banyo edildiği yerde önünüze resim olarak çıkarsa, namaz esnasında düşündüklerimiz de böyledir.
Namaz dışında insan gözleri, kulakları, ayakları yani duyu organlarıyla resmeder. Kalbine bütün eşyayı, insanları, mahlûkatı, hakikati nakşeder.
Namaza durduğunuz zaman kalbinize koyduğunuz, resmettiğiniz şeyler bir bir ortaya dökülür. Dedikodu, kavga, gürültü, alacak, verecek meselesi, mal, mülk, çoluk, çocuk?
Bu hal içinde kıldığımız namaz sırtımızda kamburdur, tahsildara vergi verir gibi borç öderiz.
Bu hali yaşamak istemiyorsak, Allah'ın huzurunda namazdan önce o kalbi, Rab ile Rabbin tecellileri ile dolduralım. Bunun yolu da zikirdir.
Zikir ile Allah'ın sevgisi, dostluğu kalbinize yerleşir. Bu sefer namaza durduğunuzda, kalbinizde olan ortaya çıkacağı için huşu halini yakalarsınız.
Namaza başlarken Allah-u Ekber diyerek dünyayı, elimizin tersiyle arkaya atarız. Bu işin şekli halinden huşu haline geçmesi kalbin hazırlığı iledir.
Asıl Beytullah sende, bendedir. Her kul, kalbinden Hakk'a doğru vuslat etmektedir."
Rabbim! Bu hali yaşamayı cümlemize nasip etsin?
Akın Aydın / diğer yazıları
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024