Neoliberal Babacan’dan MEM kopyası!

Geçtiğimiz günlerde canlı yayına çıkan Ali Babacan, ilginç bir şekilde tüketim endeksli bir ekonomiden bahsederek, dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'ın görüşlerini kendi görüşleriymiş gibi lanse etti.

Yine bildik bir senaryoyu yaşıyoruz; işi ehline emanet etmek yerine kopyacıların ön plana çıkarıldığı, şişirildiği; gerçek çözüm sahiplerini gizleme tiyatrosu…

Yeni bir parti kurma gündemiyle öne çıkartılan Babacan, ülkemizde IMF'ye dayalı Kemal Derviş politikalarını "kamçısız" uygulayan AKP'nin kurucularından…

 Daha sonra AKP'nin Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı oldu; AB ile müzakereleri yürüten Başmüzakereci oldu; AKP'nin Dışişleri Bakanı oldu; 2009'da Ekonomik Konularda Genel Koordinasyondan Sorumlu Devlet Bakanı oldu; 61 ve 62'inci AKP hükümetlerinde Başbakan Yardımcısı oldu…

Yani ülkemizin AKP iktidarında borç batağına saplanmasının, bütçemizin rekor açıklar vermesinin, karlı kuruluşlarımızın haraç mezat yabancılara devredilmesinin baş sorumlulularından birisi Babacan…

 Babacan, Türk Eğitim Sistemi'nin gölge idarecisi gibi görev yapan ABD'li "Fullbright Komisyonu"nun bursuyla ABD'ye giden seçilmişlerden…

Şimdi bu Babacan kalkıyor, tüketim odaklı bir ekonomiden sanki kendisine aitmiş gibi konuşuyor. 

"Tüketim odaklı ekonomi" projesi, patenti Prof. Dr. Haydar Baş'a ait bir projedir.

Prof. Dr. Baş'ın, 2005 yılında yerli-yabancı yüzlerce bilim adamının katıldığı ve tebliğ sunduğu Birinci Uluslararası Milli Ekonomi Modeli Kongresi'yle dünyaya tanıtılan Milli Ekonomi Modeli, dünyadaki ilk ve tek "Tüketim Endeksli Denge Analizi"dir.

Model, ekonomiye, "Tüketim canlanmadan, iç pazar genişletilmeden üretimin asla canlanamayacağı, sürekli büyümenin sağlanamayacağı" temel anlayışıyla bakar.

Bunun için de emek ve üretimin karşılığı senyorajın devreye konulması, madenlerin devlet-millet ortaklığıyla işletilmesi gerektiğini ortaya koyar.

Temel finans mantığı, borca, özelleştirmelere, vergi, zam ve cezalara dayalı olan Babacan söyler misiniz tüketim odaklı bir ekonomiyi nasıl hayata geçirebilir? 

Babacan'ın mantığıyla tüketimi teşvik etmek, devleti ve vatandaşı borç batağına daha fazla saplamaktan, vergilerin vatandaşın sırtında daha fazla kambur olmasından başka ne işe yarar?

Üstelik Babacan'ın yetki sahibi olduğu dönemlerde tüketime bakışı da ortadadır.

Neoliberal görüşü değişmeyen Babacan'ın sizce tüketime bakışı dünkü bakışından farklı olabilir mi, Kapitalizmin kemer sıkma dayatmalarından farklı bir duruşu ortaya koyabilir mi? Elbette ki hayır…

Şimdi Babacan'ın iç tüketime bakışını tarihleriyle beraber kendi ifadeleriyle aktaralım:

* "Büyümenin kaynağının yatırım, üretim ve ihracat olmasını istiyoruz. Sadece iç tüketime dayalı büyüme ile maalesef Türkiye'nin geleceğini parlak göremiyoruz." (BloombergHT, 08.01.2014)

* "2014'te bizim için en önemli konu cari açıkla mücadelenin, enflasyonla mücadelenin devamıdır; ekonomide yeniden dengelemenin devamıdır. Yeniden dengeleme yani daha çok ihracat ve dış talep demek. Büyümenin dış talepten ve ihracattan gelmesi demek... Büyüme iç talep ağırlıklı olduğunda tasarruf oranları geriliyor, cari açık artıyor." (Finansal Kurumlar Birliği'nin 2. Olağan Genel Kurulu, 29.04.2014)

* "Türkiye'nin ekonomik yapısı ancak yatırım yaptıkça, ürettikçe, ihraç ettikçe ve bunlara dayalı bir büyüme elde ettikçe sağlıklı işlemektedir. İç tüketim önemli olsa da sadece iç tüketim yoluyla büyüme sürdürülebilir büyüme getirmez." (İhracatın Yıldızları-İhracatı Teşvik Ödülleri töreni, 08.05.2015)

* "Türkiye'nin tasarruf oranlarının düşük olması ve cari açığının bulunması, ihracata dayalı bir büyümeyi zorunlu kılmaktadır." (Aynı tören, 2015)

* "Türkiye'de büyümenin ve refah artışının gerçekçi ve sürdürülebilir olması için mutlaka yatırıma, üretime ve ihracata dayalı bir büyüme elde etmek gerekmektedir." (Aynı tören, 2015)

* "Özellikle dünyada likiditenin daralacağı, azalacağı ve pahalanacağı bir dönemde iç tüketime dayanan bir büyüme modeli Türkiye'nin ancak ve ancak cari açığını artırır. O cari açığın finansmanın da daha zor olacağı bir döneme girerken Allah korusun ülkemizi farklı risklerle karşı karşıya bırakabilir." (Aynı tören, 2015)

* "Hükümetlerin kendi elleriyle 'İç tüketim ya da tüketici kredileri kontrolsüz gidiyor; ben bunu biraz yavaşlatayım' diyebilmesi dünyada çok enderdir. Bizim gibi çıkıp bunu açık açık konuşabilen hükümet az. Genelde bu frenleme işini merkez bankaları yapar; hükümetler de 'Ne yapalım, bunu merkez bankası yapıyor' der. Biz öyle bir yolu tercih etmedik." (Aynı tören, 2015)

Yani Babacan açıkça iç tüketime odaklı bir ekonomiyi değil, ihracata odaklı bir ekonomiyi tercih ettiklerini, hatta merkez bankalarının yapması gereken iç talebi kısma politikalarını hükümet olarak cesurca bizzat kendilerinin yaptığını söylemektedir.

Bildiğiniz gibi, Çin 5 Mart 2013 tarihinde "ihracata odaklı" kapitalist ekonomiyi bırakıp, "iç tüketime odaklı" Milli Ekonomi Modeli'ni uygulamaya başlayınca dünyanın zirvesine oturdu.

Benim merak ettiğim konu şu: 

Babacanlar mevcut AKP hükümetine alternatif olsunlar diye mi şişiriliyor, yoksa Cem Uzanların yüklendiği misyon misali, BRICS devletlerini dünyanın zirvesine çıkartan Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'ın yine üstünü örtmek için mi?

Daha işin başındayken ifade edelim ki; Prof. Dr. Baş güneşi doğdu, güneş balçıkla asla sıvanamaz.