Gelişmiş Avrupa ülkelerinin hiçbir zaman vazgeçemediği nükleer enerji bize hala çok uzaktır. Nükleer enerji, Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere, ABD, bazı İskandinav ülkeleri, Bulgaristan, Rusya, Ermenistan ve daha bir çok ülkenin vazgeçilmez enerji kaynağıdır.
Nükleer enerjinin üretimiyle bilindiği gibi radyasyon açığa çıkar. Bu olay gayet doğal karşılanmalıdır. Yapılan araştırmalarda, sıradan bir insana çarpan 50 katrilyon radyasyon parçacığından sadece biri kansere yol açmaktadır ve oluşan kanserin %0,5 i, insanlara ömürleri boyunca çarpan radyasyonik parçacıklardan oluşmuştur.
Şüphesiz ki radyasyon kanser riskini artırır. Ancak zaten radyasyonla iç içe yaşamaktayız. Radyasyon toprakta, betonda, tuğlada doğal olarak bulunmaktadır. her insan mutlaka radyasyona maruz kalmaktadır.
Anormal durumları yani Çernobil gibi kazaları düşünürsek, böyle bir reaktör kazasının olması günümüzde zor bir ihtimaldir. Çünkü önceki kazalar teknolojik yetersizlikten ileri gelmiştir. Günümüzde ileri teknoloji kullanılmaktadır
Geçmişte olan nükleer enerji kazaları abartılmaktadır. Çünkü insanların aklına, birden atom bombası gelmektedir. Şunu unutmayalım ki, iyi bir nükleer enerji santrali atom bombasından bile etkilenmez.
Kanada teknolojisi ile inşa edilen nükleer santrallerde serpinti ortaya çıksa, ilk önce yakıtın kendisi nükleer serpintiyi adsorplar. Radyasyonun buradan kurtulduğunu düşünelim. Bu defa kapalı soğutucu sistem içinde kalır. Buradan da kurtulduğunu varsayalım. Soğutucu sistemin dışında yine kapalı bir sistem olan reaktör koruma kabı vardır. Hadi buradan da kurtulduğunu düşünelim. Bu defa en dışta beton sistemi ve onun içinde 4-25 cm kalınlığında çelik sistemi bulunan, beton konteynır vardır. Zaten serpintinin bu kısma gelmesi mümkün değildir. Gelse bile asla dışarıya sızma yapmaz.
Çernobil Santrali'nde bu sistem yoktu. Sadece kütleyi taşıyacak çelik bir kap, ve dışta betonarme bir bina vardı. Zaten kaza da vardiya değişimi sırasında reaktörün gücünün birden düşürülmesinden, yani insan hatasından meydana gelmiştir.
Son teknoloji ile yapılan santrallerde böyle hatalar olmaz. Serpinti ortaya çıksa bile yedi katmandan oluşan reaktörden, dışarıya asla sızıntı olmaz.
Fransa ve İtalya'da reaktörler sebze ve meyve tarlalarıyla bitişik inşa edilmiştir. Hiçbir tehlikeli durum olmamaktadır.
ABD'de reaktör kazaları olmuştur. Bu kazalar da çevreye radyasyon saçılmıştır ancak bir röntgen filminde alınan radyasyon 80 kat daha fazladır.
En çok Kanada'da bulunan nükleer santrallerin çoğu turistik yerleşim merkezlerine yakındır. Pickering Santrali bir köyün içinde ve yat marinasıyla yan yanadır. Burada 8 reaktör vardır. Çevreye hiçbir zarar vermemektedir.
Nükleer enerji karşıtları her an yeni bahaneler üretmek isterler. Bunlardan biri de dünya ülkelerinin nükleer enerjiden vazgeçtiği söylentisidir. Dünya ülkeleri bu enerjiden vazgeçmemiştir. Sadece ekonomik durgunluk, Çernobil muhalifleri akımı, gelişmiş ülkelerin artık yeni santrale ihtiyaç duymaması gibi etkenler bu imajı ortaya çıkarmıştır.
Gücü elinde bulunduran devletler, diğer ülkelerin gelişmemesi için, bu enerjiye sahip olmalarını legal ya da illegal bir biçimde engel olmak isterler.
Şunu önemle vurgulamalıyız ki, gelişmiş olmanın en önemli basmaklarından biri olan nükleer enerji, hem en ucuz hem de en çevreci enerjidir.
Türkiye acilen bu enerji kaynağını devreye koymalıdır.
Nükleer enerjinin üretimiyle bilindiği gibi radyasyon açığa çıkar. Bu olay gayet doğal karşılanmalıdır. Yapılan araştırmalarda, sıradan bir insana çarpan 50 katrilyon radyasyon parçacığından sadece biri kansere yol açmaktadır ve oluşan kanserin %0,5 i, insanlara ömürleri boyunca çarpan radyasyonik parçacıklardan oluşmuştur.
Şüphesiz ki radyasyon kanser riskini artırır. Ancak zaten radyasyonla iç içe yaşamaktayız. Radyasyon toprakta, betonda, tuğlada doğal olarak bulunmaktadır. her insan mutlaka radyasyona maruz kalmaktadır.
Anormal durumları yani Çernobil gibi kazaları düşünürsek, böyle bir reaktör kazasının olması günümüzde zor bir ihtimaldir. Çünkü önceki kazalar teknolojik yetersizlikten ileri gelmiştir. Günümüzde ileri teknoloji kullanılmaktadır
Geçmişte olan nükleer enerji kazaları abartılmaktadır. Çünkü insanların aklına, birden atom bombası gelmektedir. Şunu unutmayalım ki, iyi bir nükleer enerji santrali atom bombasından bile etkilenmez.
Kanada teknolojisi ile inşa edilen nükleer santrallerde serpinti ortaya çıksa, ilk önce yakıtın kendisi nükleer serpintiyi adsorplar. Radyasyonun buradan kurtulduğunu düşünelim. Bu defa kapalı soğutucu sistem içinde kalır. Buradan da kurtulduğunu varsayalım. Soğutucu sistemin dışında yine kapalı bir sistem olan reaktör koruma kabı vardır. Hadi buradan da kurtulduğunu düşünelim. Bu defa en dışta beton sistemi ve onun içinde 4-25 cm kalınlığında çelik sistemi bulunan, beton konteynır vardır. Zaten serpintinin bu kısma gelmesi mümkün değildir. Gelse bile asla dışarıya sızma yapmaz.
Çernobil Santrali'nde bu sistem yoktu. Sadece kütleyi taşıyacak çelik bir kap, ve dışta betonarme bir bina vardı. Zaten kaza da vardiya değişimi sırasında reaktörün gücünün birden düşürülmesinden, yani insan hatasından meydana gelmiştir.
Son teknoloji ile yapılan santrallerde böyle hatalar olmaz. Serpinti ortaya çıksa bile yedi katmandan oluşan reaktörden, dışarıya asla sızıntı olmaz.
Fransa ve İtalya'da reaktörler sebze ve meyve tarlalarıyla bitişik inşa edilmiştir. Hiçbir tehlikeli durum olmamaktadır.
ABD'de reaktör kazaları olmuştur. Bu kazalar da çevreye radyasyon saçılmıştır ancak bir röntgen filminde alınan radyasyon 80 kat daha fazladır.
En çok Kanada'da bulunan nükleer santrallerin çoğu turistik yerleşim merkezlerine yakındır. Pickering Santrali bir köyün içinde ve yat marinasıyla yan yanadır. Burada 8 reaktör vardır. Çevreye hiçbir zarar vermemektedir.
Nükleer enerji karşıtları her an yeni bahaneler üretmek isterler. Bunlardan biri de dünya ülkelerinin nükleer enerjiden vazgeçtiği söylentisidir. Dünya ülkeleri bu enerjiden vazgeçmemiştir. Sadece ekonomik durgunluk, Çernobil muhalifleri akımı, gelişmiş ülkelerin artık yeni santrale ihtiyaç duymaması gibi etkenler bu imajı ortaya çıkarmıştır.
Gücü elinde bulunduran devletler, diğer ülkelerin gelişmemesi için, bu enerjiye sahip olmalarını legal ya da illegal bir biçimde engel olmak isterler.
Şunu önemle vurgulamalıyız ki, gelişmiş olmanın en önemli basmaklarından biri olan nükleer enerji, hem en ucuz hem de en çevreci enerjidir.
Türkiye acilen bu enerji kaynağını devreye koymalıdır.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024