Geçen yılı hatırlayın! AKP'nin ekonomi kurmayları 2016 için Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) hedefimiz 960 milyar dolardır, diyorlardı. Hemen arkasından 'büyüdük, büyüttük, bizi çekemiyorlar' söylemleri. Şimdi ise bu rakamın 650 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmesini beklediklerini açıklıyorlar.
Kayıp ne kadar! 310 milyar dolar.
Neden bu hedef gerçekleşmedi? Çok basit. Ekonomiyi inşaat ve turizm üzerine kurarsan ilk belin kırılır, sonra sürünürsün. Hele dostunu, düşmanını da seçemedin mi artı terörle yaşamaya da alıştın mı, vay başına gelene.
Rakamlara dönelim. Sadece inşaat ve turizm sektöründeki kayıp son 9 ay itibariyle 65 milyar dolar seviyesinde.
Yani;
13 tane Marmaray demek.
3 tane 3. Havalimanı demek.
22 tane İstanbul'a yapılan 3. Köprü demek.
9 tane Osmangazi köprüsü ve Gebze-İzmir otobanı demek.
8 milyar dolara yaptık denilen 12 bin kilometrelik yollardan 8 tane daha yani 96 bin kilometre yeni yol demek.
Kısaca bugün övünülen, maliyetinin çok üzerinde yaptırılan icraatlardan onlarcasını yapmak demek. Ama dokuz ayda hepsi 'püf' oldu.
Bu son 9 ayın açığı veya hedef sapması veya hedef tutturulamaması, AKP'nin ilk hedeften sapması değil. Son 13 yılda 468 milyar dolarlık bir ekonomik sapma gerçekleştirdi. Yani evdeki hesapları çarşıya uymadı.
İşte bu hesap tutturamamanın bedelini sen zam olarak, vergi olarak, maaş kesintisi olarak, işten atılarak vs. ödedin. Hiç hissetmedin mi!
Diğer taraftan kendi elimizle, kendi isteğimizle ödediğimiz rakamlar var. Daha doğrusu büyük bir ateş çukuru var. Faiz var, faiz.
Son 13 yılda devletin ödediği faiz miktarı ne kadar biliyor musunuz? 649 milyar TL. Yani 649 katrilyon.
Ya vatandaşın! 13 yılda değil son 8 yılda vatandaşın ödediği faiz miktarı ise 181 milyar TL. Yani 181 katrilyon. (vatandaş dediğim sensin, benim) 13 yılda 200 milyar TL. diyelim.
Toplamda ne yapıyor? 849 katrilyon. Bu parayı, bu emeği, bu alın terini kendi elimiz ile imanımıza rağmen ödedik. Neden ödedik? Çünkü, "Ben, faizi kaldıracağım, paraya gerçek değerini vereceğim" diyen Prof. Dr. Haydar Baş'a sırtımızı dönüp, "faiz bir dünya gerçeğidir, kabul etmemiz lazım" zihniyetine sarıldığımız için.
Peki, bu 850 katrilyon ile ne yapılabilirdi? Seçim meydanlarında, ekranlarda, 'biz yaptık, biz yaptık, biz yaptık' diye kibirlenilen yol, köprü, hastane, okul, tünel, geçit vs. hepsinde onlarca daha yapılabilirdi. 14 yıl boyunca her aileye, her ay 1000 TL verilebilirdi. Veya ülkemizdeki tefeciler değil emekçiler (sen, ben) mutlu olabilirdik. Olamadık. Neden? Sen istediğin için.
Bugün bakıyorsunuz ki, devleti yönetenler faize savaş aşmış bir görüntü veriyor! Bankaları 'tefecilik' yapmakla suçluyorlar. Kemal Kılıçdaroğlu, "Getirin kanunu faizi % 1'e indirelim. Destek vermezsek şerefsizim" diyor.
Olmadı Sayın Kılıçdaroğlu! Manevi değerleri bu kadar öne çıkaran daha doğrusu dillendiren bir iktidara, "Neden faizi kaldırmıyorsunuz? Yapın kanunu, faizi sıfırlayalım. Böylece milletimizi hem maddi, hem de manevi kayıptan kurtaralım. Emekçinin, köylünün, çiftçinin, memurun hakkını, üç beş tefeciye yedirmeyelim' diyecektiniz.
Hadi buyurun!
Kayıp ne kadar! 310 milyar dolar.
Neden bu hedef gerçekleşmedi? Çok basit. Ekonomiyi inşaat ve turizm üzerine kurarsan ilk belin kırılır, sonra sürünürsün. Hele dostunu, düşmanını da seçemedin mi artı terörle yaşamaya da alıştın mı, vay başına gelene.
Rakamlara dönelim. Sadece inşaat ve turizm sektöründeki kayıp son 9 ay itibariyle 65 milyar dolar seviyesinde.
Yani;
13 tane Marmaray demek.
3 tane 3. Havalimanı demek.
22 tane İstanbul'a yapılan 3. Köprü demek.
9 tane Osmangazi köprüsü ve Gebze-İzmir otobanı demek.
8 milyar dolara yaptık denilen 12 bin kilometrelik yollardan 8 tane daha yani 96 bin kilometre yeni yol demek.
Kısaca bugün övünülen, maliyetinin çok üzerinde yaptırılan icraatlardan onlarcasını yapmak demek. Ama dokuz ayda hepsi 'püf' oldu.
Bu son 9 ayın açığı veya hedef sapması veya hedef tutturulamaması, AKP'nin ilk hedeften sapması değil. Son 13 yılda 468 milyar dolarlık bir ekonomik sapma gerçekleştirdi. Yani evdeki hesapları çarşıya uymadı.
İşte bu hesap tutturamamanın bedelini sen zam olarak, vergi olarak, maaş kesintisi olarak, işten atılarak vs. ödedin. Hiç hissetmedin mi!
Diğer taraftan kendi elimizle, kendi isteğimizle ödediğimiz rakamlar var. Daha doğrusu büyük bir ateş çukuru var. Faiz var, faiz.
Son 13 yılda devletin ödediği faiz miktarı ne kadar biliyor musunuz? 649 milyar TL. Yani 649 katrilyon.
Ya vatandaşın! 13 yılda değil son 8 yılda vatandaşın ödediği faiz miktarı ise 181 milyar TL. Yani 181 katrilyon. (vatandaş dediğim sensin, benim) 13 yılda 200 milyar TL. diyelim.
Toplamda ne yapıyor? 849 katrilyon. Bu parayı, bu emeği, bu alın terini kendi elimiz ile imanımıza rağmen ödedik. Neden ödedik? Çünkü, "Ben, faizi kaldıracağım, paraya gerçek değerini vereceğim" diyen Prof. Dr. Haydar Baş'a sırtımızı dönüp, "faiz bir dünya gerçeğidir, kabul etmemiz lazım" zihniyetine sarıldığımız için.
Peki, bu 850 katrilyon ile ne yapılabilirdi? Seçim meydanlarında, ekranlarda, 'biz yaptık, biz yaptık, biz yaptık' diye kibirlenilen yol, köprü, hastane, okul, tünel, geçit vs. hepsinde onlarca daha yapılabilirdi. 14 yıl boyunca her aileye, her ay 1000 TL verilebilirdi. Veya ülkemizdeki tefeciler değil emekçiler (sen, ben) mutlu olabilirdik. Olamadık. Neden? Sen istediğin için.
Bugün bakıyorsunuz ki, devleti yönetenler faize savaş aşmış bir görüntü veriyor! Bankaları 'tefecilik' yapmakla suçluyorlar. Kemal Kılıçdaroğlu, "Getirin kanunu faizi % 1'e indirelim. Destek vermezsek şerefsizim" diyor.
Olmadı Sayın Kılıçdaroğlu! Manevi değerleri bu kadar öne çıkaran daha doğrusu dillendiren bir iktidara, "Neden faizi kaldırmıyorsunuz? Yapın kanunu, faizi sıfırlayalım. Böylece milletimizi hem maddi, hem de manevi kayıptan kurtaralım. Emekçinin, köylünün, çiftçinin, memurun hakkını, üç beş tefeciye yedirmeyelim' diyecektiniz.
Hadi buyurun!
Akın Aydın / diğer yazıları
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024