Gerçekten şaşırıyorum Osmanlı hayranlarına. Dağınık Türk Beyliklerinin bir araya getirilmesi ve Fetret Devri dediğimiz dönemin sonlandırılması takdir edilecek yaklaşımlardır. Osman Bey, Orhan Bey gibi devlet kurucuları alkışlanacak insanlar.
Fatih Sultan Mehmet devleti, bir imparatorluğa götüren insan. Bir çağın kapanıp diğer çağın açılmasına katkısı olan insan. Elbette ki Türk tarihinde ölümsüz yeri vardır.
Babadan oğla geçen saltanat dönemi sanki bu toprakların ve devletin tek sahibi Osmanlı sülalesi gibi yaşanması beni düşündürüyor. Keyfi bir yönetim, istediğini asmak, kesmek, boğdurmak gibi yaklaşımı ben, içime sindiremiyorum.
Sarayın yabancı cariyelerle dolu oluşu, padişahların çok sayıda kadınla birlikte olmaları hiç de ahlaki değil. Hele yabancı kadınları sarayın baş kadını yapmak ve orada birçok entrikaların dönmesi ve taht kavgaları ulusal duyguyu yok etmekteydi.
Kuruluşunda Türkmen Beyliği olarak Türk ırkından kurulmuş bu devlet, sonraları Türk adını kullanmayı küçüklük saymıştır. Hâlbuki devletler kendi Millet adını alırken Osmanlı adı devlet kurucusu Osman Bey'den gelmiştir ki bu bile kimliğimiz açısından eleştirilecek temel konudur. Göktürkler, Uygurlar gibi adlarla Türk adını koruyan bu milletin kimliği yok edilmek ve Türk adı ise asimile edilmek istenmiştir.
Osmanlı'da savaşlar, ganimetler için yapılmıştır. Sarayda yaşayanların zevklerini, hesapsız harcamalarını karşılamak için yapılmıştır. İşgal edilen ülkeler vergiye bağlanmış ve saraya kaynak sağlanmıştır. Artık bu yönetim biçimi ve bu anlayış, zamanını tamamlamış ve tarihe karışmışken bu rejimi diriltmek için gösterilen çaba nedendir gerçekten anlamıyorum!
Saraylar, hanlar, hamamlar, köprüler, camiler yaptırmakla övünülmüştür. Ama bu yapılanlarda yine belirli merkezlerdedir. Halkın aydınlanması kimsenin umurunda değil. Umurunda olunan tek şey, tahtı korumaktır.
Anadolu halkı, ne yaşar ne yaşamaz. Vergi için, askere gitmek, cepheden cepheye koşmak için yaşar; ama gelirden pay almaya gelince yaşamaz. Bu halk cehlin eline bırakılmış ve "Kul" olarak yetiştirilmiştir.
1699 yılından beri tam 300 yıl bir karış toprak kazanamamış, ganimet elde edememiş ve yabancı ülkelerden borç almak zorunda kalınmıştır.
Bir zaman gelmiş ki koskoca Osmanlı İmparatorluğu'nun adı "Hasta Adam" olmuştur. Bu hasta adam leş kargaları tarafından paylaşılmış. Bize de Kızılırmak boylarında küçücük bir yer bırakılmıştır.
Orduları dağıtılmış, devlet kurumları işgal edilmiş, gelirler kontrol altına alınmış ve Osmanlı Devleti tarihin tozlu yapraklarına terk edilmiştir. Osmanlı bittiği zaman üretime dönük fabrikalar yoktu. Okur yazar oranı yüzde altı idi. Halk fakir ve terk edilmişti.
Bugün kalkıp da dünün Osmanlısını cilalayıp önümüze koymaya çalışanlar kesinlikle Atatürk ve Cumhuriyet düşmanıdırlar. Özgürlükten, demokrasiden rahatsız olan talancılardır.
Osmanlı Hanedanından yaşayanlar bugünün Türkiye'sine ve Atatürk'e övgüler yağdırırken, yobazlar, vatan hainleri ve dünün mandacıların torunları Cumhuriyetimizi yıkmak için güçlerini ortaya koymaktadırlar.
İyisiyle, kötüsüyle Anadolu topraklarında hüküm sürmüş ve ulusunu yaşatmış Osmanlı Hanedanına minnet borçluyuz; ama o dönemin rejimine özlem duymuyoruz.
Devrim yapmak, ülkesini çağın koşullarına taşımak isteyen Padişahlarımıza ve devlet adamlarına rahmet diliyoruz. Ama dünü bugünden iyi göstermek isteyenleri de lanetliyoruz.
Fatih Sultan Mehmet devleti, bir imparatorluğa götüren insan. Bir çağın kapanıp diğer çağın açılmasına katkısı olan insan. Elbette ki Türk tarihinde ölümsüz yeri vardır.
Babadan oğla geçen saltanat dönemi sanki bu toprakların ve devletin tek sahibi Osmanlı sülalesi gibi yaşanması beni düşündürüyor. Keyfi bir yönetim, istediğini asmak, kesmek, boğdurmak gibi yaklaşımı ben, içime sindiremiyorum.
Sarayın yabancı cariyelerle dolu oluşu, padişahların çok sayıda kadınla birlikte olmaları hiç de ahlaki değil. Hele yabancı kadınları sarayın baş kadını yapmak ve orada birçok entrikaların dönmesi ve taht kavgaları ulusal duyguyu yok etmekteydi.
Kuruluşunda Türkmen Beyliği olarak Türk ırkından kurulmuş bu devlet, sonraları Türk adını kullanmayı küçüklük saymıştır. Hâlbuki devletler kendi Millet adını alırken Osmanlı adı devlet kurucusu Osman Bey'den gelmiştir ki bu bile kimliğimiz açısından eleştirilecek temel konudur. Göktürkler, Uygurlar gibi adlarla Türk adını koruyan bu milletin kimliği yok edilmek ve Türk adı ise asimile edilmek istenmiştir.
Osmanlı'da savaşlar, ganimetler için yapılmıştır. Sarayda yaşayanların zevklerini, hesapsız harcamalarını karşılamak için yapılmıştır. İşgal edilen ülkeler vergiye bağlanmış ve saraya kaynak sağlanmıştır. Artık bu yönetim biçimi ve bu anlayış, zamanını tamamlamış ve tarihe karışmışken bu rejimi diriltmek için gösterilen çaba nedendir gerçekten anlamıyorum!
Saraylar, hanlar, hamamlar, köprüler, camiler yaptırmakla övünülmüştür. Ama bu yapılanlarda yine belirli merkezlerdedir. Halkın aydınlanması kimsenin umurunda değil. Umurunda olunan tek şey, tahtı korumaktır.
Anadolu halkı, ne yaşar ne yaşamaz. Vergi için, askere gitmek, cepheden cepheye koşmak için yaşar; ama gelirden pay almaya gelince yaşamaz. Bu halk cehlin eline bırakılmış ve "Kul" olarak yetiştirilmiştir.
1699 yılından beri tam 300 yıl bir karış toprak kazanamamış, ganimet elde edememiş ve yabancı ülkelerden borç almak zorunda kalınmıştır.
Bir zaman gelmiş ki koskoca Osmanlı İmparatorluğu'nun adı "Hasta Adam" olmuştur. Bu hasta adam leş kargaları tarafından paylaşılmış. Bize de Kızılırmak boylarında küçücük bir yer bırakılmıştır.
Orduları dağıtılmış, devlet kurumları işgal edilmiş, gelirler kontrol altına alınmış ve Osmanlı Devleti tarihin tozlu yapraklarına terk edilmiştir. Osmanlı bittiği zaman üretime dönük fabrikalar yoktu. Okur yazar oranı yüzde altı idi. Halk fakir ve terk edilmişti.
Bugün kalkıp da dünün Osmanlısını cilalayıp önümüze koymaya çalışanlar kesinlikle Atatürk ve Cumhuriyet düşmanıdırlar. Özgürlükten, demokrasiden rahatsız olan talancılardır.
Osmanlı Hanedanından yaşayanlar bugünün Türkiye'sine ve Atatürk'e övgüler yağdırırken, yobazlar, vatan hainleri ve dünün mandacıların torunları Cumhuriyetimizi yıkmak için güçlerini ortaya koymaktadırlar.
İyisiyle, kötüsüyle Anadolu topraklarında hüküm sürmüş ve ulusunu yaşatmış Osmanlı Hanedanına minnet borçluyuz; ama o dönemin rejimine özlem duymuyoruz.
Devrim yapmak, ülkesini çağın koşullarına taşımak isteyen Padişahlarımıza ve devlet adamlarına rahmet diliyoruz. Ama dünü bugünden iyi göstermek isteyenleri de lanetliyoruz.
Ekrem Yazar / diğer yazıları
- Atatürk Gençlik ve Spor Bayramı / 20.05.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023