"Namaz kılın" emri geldiğinde Müslümanlar, "Ya Resûlullah! Nasıl kılalım?" diye sormuş, Allah Resulü de, "Ben nasıl kılıyorsam öyle kılın" diye emretmiştir.
Diğer bir anlatımla Peygamberimiz canlı Kur'an'dır. Kur'an'ın emirlerini şahsında yaşayan mükemmel insandır.
Kısaca hayatın her alanında bizler, Peygamber Efendimizin (s.a.v) rehberliğine muhtaç ve mecburuz ve de Onu taklit etmek zorundayız.
Kurban Bayramına çok az kaldığı şu günlerde hepimizin, 'Peygamber Efendimiz nasıl kurban keserdi' sorusunu merak edip araştırması ve ona göre ibadetini mükemmel bir şekilde icra etme gayretine girmesi lazımdır.
Birinci sırada nasıl bir kurban, sorusunun cevabını Peygamberimizden alalım: "Topal hayvan, tek gözlü hayvan, hastalığı belli olan hayvan, zayıf ve cılız hayvan kurban edilmez." (Ebû Dâvûd, Dahaya: 5; İbn Mâce, Edahî: 8)
Kurbana saygı göstermeliyiz. Hayvanın gözünü iyice kapamalı, aynı yerde birden fazla kurban kesmemeli, kurban edilen hayvanı diğer hayvanların görmemesi sağlanmalı, kurbana sevgi ve şefkatle davranılmalı, bıçaklar gösterilmemeli, kurbanın önünde bıçak bilenmemeli ve kıble yönünde kesilmelidir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdu, "Allah her şeyi en güzel şekilde yapmayı emretmiştir. Öldürdüğünüzde bile en güzel tarzda öldürünüz! Kestiğiniz zaman da kesmeyi en iyi şekilde yapınız! Her biriniz bıçağını bilesin ve hayvanını rahatlatsın!" (Müslim, Sayd, 57; Tirmizî, Diyât, 14/1409; Ebû Dâvud, Edâhî, 11-12/2815)
Dikkat edin!
Bir kişi kesmek üzere koyunu yere yatırdıktan sonra bıçağını bilemeye başlamış. Bunu gören Rasûl-i Ekrem Efendimiz şu ikazda bulunuyor; "Hayvanı defalarca mı öldürmek istiyorsun? Bıçağını, onu yere yatırmadan önce bilesen olmaz mıydı?" (Hâkim, IV, 257, 260/7570)
Allah Resulü, ümmetinden kurban kesemeyenler için de kurban keserdi.
Hz. Câbir'den (r.a) şöyle rivayet edilir; "Bir Kurban Bayramı'nda, Allah Resulü (s.a.v) ile namazgâhta hazır bulundum. Hutbesini tamamlayınca minberinden indi.
Kurbanlık bir koç getirildi. Resûlullah (s.a.v) onu kendi eliyle kesti. Keserken de şöyle buyurdu:
"Bismillahi Allah-u Ekber. Bu, benim adıma ve ümmetimden kurban kesemeyenler adınadır!" (Tirmizî, Edâhî, 20/1521)
Cabir b. Abdullah'ın (r.a) rivayetiyle Resûlullah, bayram hutbesinde şöyle hitap ederdi:
"(Önce Allah'a hamd edip onu gerektiği şekilde övdükten sonra) Allah'ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz, saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Sözlerin en doğrusu Allah'ın Kitabıdır. Yolların en güzeli Muhammed'in
yoludur.
Yapılan işlerin en şerlisi sonradan uydurulup ortaya çıkarılanlardır. Her sonradan uydurulan şey ise bidattir. Her bidat de sapıklıktır. Her sapık da cehennemliktir.
Kıyametle ben şöyle gönderildim, diyerek iki parmağını birbirine yaklaştırıp işaret ederdi. Kıyametten bahsettiğinde yüzü kızarır, sesi yükselir, şiddeti artardı.
Sanki orduya bir tehlikeyi haber veren komutan gibi tavır içine girerek, 'Akşama ve sabaha, vay o gün sizin başınıza geleceklere' der ve şöyle devam ederdi: Mal bırakan kimsenin mirasçısı aile fertleridir. Kim de borç ve yetimler bırakarak ölürse onun yetimlerine bakmak bana aittir. Müminlerin böyle işlerine ben daha layığım."(Sünen-i Nesai-Bayram Namazları Bölümleri, Sayfa 626)
Maalesef günümüzde bayramlar mahiyeti unutulup bir gelenek ve tatil fırsatı haline gelmiş durumda.
Oysa Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın ısrarla vurguladığı gibi "Bayramlar, dargınların barıştığı, Müslümanların birbirini ziyaret ederek hasbihal ettiği zamanlar olduğu gibi, hastaların ve kabirlerin de unutulmadığı günlerdir.
Hz. Peygamber'den gördüğümüz şekliyle bayramlar aynı zamanda sadaka dağıtılarak fakirlerin, yetimlerin sevindirildiği sevap kazanma anlarıdır.
Demek sadaka vermeliyiz, darılanları barıştırmalıyız, kabirleri ziyaret etmeliyiz?
Bayramınız mübarek
olsun."
Diğer bir anlatımla Peygamberimiz canlı Kur'an'dır. Kur'an'ın emirlerini şahsında yaşayan mükemmel insandır.
Kısaca hayatın her alanında bizler, Peygamber Efendimizin (s.a.v) rehberliğine muhtaç ve mecburuz ve de Onu taklit etmek zorundayız.
Kurban Bayramına çok az kaldığı şu günlerde hepimizin, 'Peygamber Efendimiz nasıl kurban keserdi' sorusunu merak edip araştırması ve ona göre ibadetini mükemmel bir şekilde icra etme gayretine girmesi lazımdır.
Birinci sırada nasıl bir kurban, sorusunun cevabını Peygamberimizden alalım: "Topal hayvan, tek gözlü hayvan, hastalığı belli olan hayvan, zayıf ve cılız hayvan kurban edilmez." (Ebû Dâvûd, Dahaya: 5; İbn Mâce, Edahî: 8)
Kurbana saygı göstermeliyiz. Hayvanın gözünü iyice kapamalı, aynı yerde birden fazla kurban kesmemeli, kurban edilen hayvanı diğer hayvanların görmemesi sağlanmalı, kurbana sevgi ve şefkatle davranılmalı, bıçaklar gösterilmemeli, kurbanın önünde bıçak bilenmemeli ve kıble yönünde kesilmelidir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdu, "Allah her şeyi en güzel şekilde yapmayı emretmiştir. Öldürdüğünüzde bile en güzel tarzda öldürünüz! Kestiğiniz zaman da kesmeyi en iyi şekilde yapınız! Her biriniz bıçağını bilesin ve hayvanını rahatlatsın!" (Müslim, Sayd, 57; Tirmizî, Diyât, 14/1409; Ebû Dâvud, Edâhî, 11-12/2815)
Dikkat edin!
Bir kişi kesmek üzere koyunu yere yatırdıktan sonra bıçağını bilemeye başlamış. Bunu gören Rasûl-i Ekrem Efendimiz şu ikazda bulunuyor; "Hayvanı defalarca mı öldürmek istiyorsun? Bıçağını, onu yere yatırmadan önce bilesen olmaz mıydı?" (Hâkim, IV, 257, 260/7570)
Allah Resulü, ümmetinden kurban kesemeyenler için de kurban keserdi.
Hz. Câbir'den (r.a) şöyle rivayet edilir; "Bir Kurban Bayramı'nda, Allah Resulü (s.a.v) ile namazgâhta hazır bulundum. Hutbesini tamamlayınca minberinden indi.
Kurbanlık bir koç getirildi. Resûlullah (s.a.v) onu kendi eliyle kesti. Keserken de şöyle buyurdu:
"Bismillahi Allah-u Ekber. Bu, benim adıma ve ümmetimden kurban kesemeyenler adınadır!" (Tirmizî, Edâhî, 20/1521)
Cabir b. Abdullah'ın (r.a) rivayetiyle Resûlullah, bayram hutbesinde şöyle hitap ederdi:
"(Önce Allah'a hamd edip onu gerektiği şekilde övdükten sonra) Allah'ın hidayete erdirdiğini kimse saptıramaz, saptırdığını da kimse hidayete erdiremez. Sözlerin en doğrusu Allah'ın Kitabıdır. Yolların en güzeli Muhammed'in
yoludur.
Yapılan işlerin en şerlisi sonradan uydurulup ortaya çıkarılanlardır. Her sonradan uydurulan şey ise bidattir. Her bidat de sapıklıktır. Her sapık da cehennemliktir.
Kıyametle ben şöyle gönderildim, diyerek iki parmağını birbirine yaklaştırıp işaret ederdi. Kıyametten bahsettiğinde yüzü kızarır, sesi yükselir, şiddeti artardı.
Sanki orduya bir tehlikeyi haber veren komutan gibi tavır içine girerek, 'Akşama ve sabaha, vay o gün sizin başınıza geleceklere' der ve şöyle devam ederdi: Mal bırakan kimsenin mirasçısı aile fertleridir. Kim de borç ve yetimler bırakarak ölürse onun yetimlerine bakmak bana aittir. Müminlerin böyle işlerine ben daha layığım."(Sünen-i Nesai-Bayram Namazları Bölümleri, Sayfa 626)
Maalesef günümüzde bayramlar mahiyeti unutulup bir gelenek ve tatil fırsatı haline gelmiş durumda.
Oysa Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın ısrarla vurguladığı gibi "Bayramlar, dargınların barıştığı, Müslümanların birbirini ziyaret ederek hasbihal ettiği zamanlar olduğu gibi, hastaların ve kabirlerin de unutulmadığı günlerdir.
Hz. Peygamber'den gördüğümüz şekliyle bayramlar aynı zamanda sadaka dağıtılarak fakirlerin, yetimlerin sevindirildiği sevap kazanma anlarıdır.
Demek sadaka vermeliyiz, darılanları barıştırmalıyız, kabirleri ziyaret etmeliyiz?
Bayramınız mübarek
olsun."
Akın Aydın / diğer yazıları
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024