Önce klasik açıklama
Erdoğan, geçen hafta Almanya'da katıldığı Bertalsmann Forumu'nu hatırlatarak, "AB ile bütünleşmiş bir Türkiye'nin, geniş bir coğrafyada muhtemel siyasi ve kültürel ayrışmaların önlenmesinde vazgeçilmez bir sorumluluk üstlenerek Avrupa kıtasının barış, istikrar ve güvenliğine önemli katkılarda bulunacağını anlatma imkanımız oldu" diye konuştu.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin stratejik önemine işaret etmek için (gerekli yapısal reformları tamamlayıp tek pazara entegre olmuş bir Türkiye, topluluk için bir yük değil, yepyeni bir ekonomik dinamizm kaynağı olacaktır. Kaldı ki Avrupa ile Kafkasya, Orta Asya ve Ortadoğu arasındaki ulaştırma enerji şebekelerinin merkezinde yer alan Türkiye Avrupa ekonomisinin sürdürülebilir kalkınması açısından ilave bir stratejik önem de taşımaktadır) diye vurguladık. Ayrıca AB üyeliği üzerinden dünya barışına katkıda bulunmak için Türkiye olarak elimizi uzattığımızı, uzattığımız elin havada kalmayacağını umduğumuzu söyledik."
Ardından farklı bir bakış
Erdoğan, dünyanın dikensiz bir gül bahçesi olmadığı, uzak gelecek perspektifi olmadan AB'nin de halihazırda bir dünya cenneti olmadığının daha iyi göründüğünü ifade ederek, şöyle konuştu: "AB toplantılarının ekseni değişmiştir. Yeni temel başlıklar güvenlik boyutuyla, Türkiye gibi büyük bir ülkenin AB'ye neler kazandıracağı boyutuyla ve Türkiye'nin kazanacakları boyutuyla ele alınıyor."