AB ve Yunanistan doğrusunu yapıyor
Kıbrıs Rum Kesimini üyeliğe almakla AB'nin, "Enosis'in zaferi" olarak değerlendirmekle de Yunanistan'ın olması gerekeni yaptığını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, "Batı dünyasıyla ne bir kültür, ne medeniyet, ne inanç, ne siyaset birliğine malik değiliz. Dolayısıyla Batı dünyasının 44 seneden beri Türkiye'yi AB'ye kabul etmemesi kadar tabii bir şey yoktur. 13 senelik müracaatı olan Rum Kesimini
kabul etmesi kadar da tabii bir şey olamaz. Burada gayritabii olan bizim davranışımız, zilletimiz, olayı kavramaktan mahrum olmamızdır. Biz anlamak istemiyoruz. Yoksa Batı bize olması gerekeni anlatıyor. Yapılması gerekeni söylüyor. İki yüzlü davranmıyor" dedi.
Bizi oyalıyorlar
Şu andaki manzaranın bizim bir hayal dünyasında yaşadığımızın ispatı, izahı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, "1991 yılına kadar AB diye bir rüya yoktu. Birden nasıl ortaya çıktı? Sovyetler Birliği dağılınca ortaya fevkalade bir Türk dünyası çıktı. Bu dünyaya Türkler yönelmesin, yeni bir atılım içinde bulunmasın diye birden önümüze AB çıktı. Onunla bizi avuttular. Yoksa Batının, Türkiye'nin AB üyeliği diye ne bir tezi, ne bir düşüncesi vardır" şeklinde konuştu.
Millete düşen görev
BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, AB konusunda efsunlaşmışlığa dikkat çekerek millete bazı görevler düştüğünü belirtti.
Prof. Dr. Haydar Baş, milletin yapması gerekeni şöyle dile getirdi: "Milletimizin, şu ana kadar AB istikametinde politikasını belirleyen siyasileri artık öne geçirmemesi, kabul olması mümkün olmayan duaya amin dememesi lazım. Burada halkımıza da çok ciddi vazifeler düşüyor. Batı dünyasının tavrını, siyasetini biz görmüyor muyuz? Gazetelerden okumuyor muyuz? Televizyonlardan seyretmiyor muyuz? Halkımızın, böyle akamete mahkum bir politikaya yön veren, yol veren partilere artık evet dememesi lazım. Artık Türkiye'nin, ayakları üzerinde duracak ve bölgesinde merkezi bir otorite olabileceğinin ispatını yapacak siyasi hamlelere başlaması gerekiyor."
Türkiye kabuğundan çıkmalı
Önemli açıklamalarda bulunan BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, şunları kaydetti:
n Tutarsızlık bizde - Yunanistan'da, Rum Kesiminde, Batı dünyasında tutarsızlık yok. Tutarsızlık bizde. Dengesini sağlayamayan, siyaseti olmayan biziz.
n Aidiyet kalmazsa - AB, Kıbrıs Rum Kesimini aldığı andan itibaren kendi dünyamızın bir panik içine girdiğini müşahede ettim. Ciddi bir hukuk ihlalinin ortaya çıkmasına rağmen, ve herkes, "bu ne biçim iş?" diye haykırması gerekirken kabuğuna çekildi. Çünkü, aidiyeti, kimliği kalmadı. Neyi, niçin dava edeceğinden haberi yok.
nEktiğimizi biçtik - 1974'ten sonra Müslüman Türk kimliğini bir dakika dahi olsa anlatmayacaksın. Eğitiminde yer vermeyeceksin. Sanatını ortaya çıkartmayacaksın. Medeniyetini tanıtmayacaksın. Muhalefet partilerin, Rumların zaferlerini kutladığı masada yer alırlar tabii. Kızı kendi haline bırakırsan ya davulcuya gider ya zurnacıya. Onları Rumların kucağına kendimiz ittik. Kıbrıs'ta ektiğimizi biçtik.
n Türkiye mecburdur - Türkiye, kabuğundan çıkmalı, KKTC'yi tanıtma veya entegrasyondan hangisi menfaatine uygunsa onu hayata geçirmelidir. Ankara'nın KKTC'ye destek vermesi boynunun borcudur. Bu, siyasi iktidarların elinde değildir. Bu, bir devlet politikasıdır. Bir hukuktur. Hangi iktidar olursa olsun bunu yapmaya mecburdur. Bu hakkı müdafaa etmeye Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümeti mecburdur.
n Hükümete tavsiye - 1974 yılında, o günün şartlarında Kıbrıs'a çıkarma kararı veren siyasilerimiz hala hayattadır. Bülent Ecevit zamanın Başbakanı, sayın Necmettin Erbakan Başbakan Vekili idi. Bunlar, olaylara tam vakıf insanlardır. İlerde yanlış bir zemin ortaya çıkmasın diye bugünkü iktidarın onların görüşlerine mutlak surette müracaat ve itibar etmesi lazımdır.