Bitki genetiği uzmanı ve Kafkas Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Muhammet Şakiroğlu, tohum mülkiyeti ve biyoçeşitliliğin ABD tarafından bir güç unsuru olarak kullanılmaya başlandığına dikkat çekerek, Türkiye'nin tohum konusunda yoğun çalışma yapması gerektiğine işaret etti.
Yeni Mesaj - ANKARA
SETA Vakfı tarafından düzenlenen "Korkular ve Fırsatlar arasında GDO'lar" başlıklı panelde TAGEM Genel Müdürü Doç. Dr. Masum Burak ve bitki genetiği uzmanı ve Kafkas Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Muhammet Şakiroğlu genetiği değiştirilmiş organizmalara (GDO) ilişkin tartışmaları ve yeni yönetmeliği değerlendirdi. Günümüzde üzerine en fazla şehir efsanesi üretilen konulardan birinin de GDO'lar olduğuna değinen Muhammed Şakiroğlu, Türkiye ve dünyada devam eden tartışmaların konuyu içinden çıkılmaz bir hale soktuğunu vurguladı. GDO'ların temel üretim amaçının haşerenin yanı sıra ayrık otlarıyla mücadele ve kalitenin arttırılması olduğunu söyleyen Şakiroğlu, GDO üretiminin ABD ve Güney Amerika ülkelerinde yoğunlaştığına değindi.
GDO'nun ekonomilerdeki ağırlığı artıyorŞakiroğlu, bu ülkelerde ağırlıklı olarak soya fasulyesi, mısır ve pamuk üretildiğini belirterek, GDO'lu ürünlerin getirisinin küresel ekonomide önemli bir yer tutmaya başladığını vurguladı. Şakiroğlu, ABD'de 1996 yılından itibaren toplum ekonomik getirinin 62 milyar dolar, Arjantin de ise 6 milyar dolar olduğunu belirtti. GDO'larla ilgili tartımaşlardan en önemli noktalardan birinin de bu ürünlerin insan ve çevre sağlıgı üzerine etkileri olduğunu söyleyen Şakiroğlu, GDO'lu ürünlerin üretilmeden masaya yatırıldığını ve bu ürünlerin insan sağlığına ilişkin etkilerini herkesin irdelediğini söyledi. Şakiroğlu, bu ürünlerin sağlık risklerinin olabileceğini işaret etti. Tarım alanında devam eden küresel gelişmelerin Türkiye'yi bir tutum ve strateji belirlemekle karşı karşıya getirdiğine dikkat çeken Şakiroglu, doğru bir strateji geliştirilmediği takdirde bunun gelecekte Türkiye'nin tarımını baltalayacağı uyarısında bulundu. GDO'lara ilişkin sürecin çok hızlı geliştiğine dikkat çeken Şakiroğlu bu gelişmelere ayak uydurmak için çerçeve bir yasa çıkarılması gerektiğini söyledi. GDO'lar konusunda önerilerini de dile getiren Şakiroğlu bu konuda acilen yapılması gerekilenleri de biyotarım teknolojilerinin üretilmesi ve biyotekonoloji araştırma enstitülerinin açılması olarak sıraladı.
Tohum 'güç' kaynağıMuhammed Şakiroğlu, konunun ayrıca ulusal güvenlik açısından stratejik bir hal almaya başladığını, bu konuda özellikle de ABD ve Kanada'da tohumun mülkiyetine ilişkin tartışmaların yapıldığını vurguladı. Şakiroğlu, Türkiye'de bu konuda Tarım Bakanlığı'nın devreye girmesi ve tohumun mülkiyeti noktasında öncülük etmesi gerektiğini sözlerine ekledi. Şakiroğlu, ayrıca tohum mülkiyeti ve biyoçeşitliliğin ABD tarafından bir güç unsuru olarak da kullanılmaya başladığına dikkat çekti.
Yeni Mesaj - ANKARA
SETA Vakfı tarafından düzenlenen "Korkular ve Fırsatlar arasında GDO'lar" başlıklı panelde TAGEM Genel Müdürü Doç. Dr. Masum Burak ve bitki genetiği uzmanı ve Kafkas Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Muhammet Şakiroğlu genetiği değiştirilmiş organizmalara (GDO) ilişkin tartışmaları ve yeni yönetmeliği değerlendirdi. Günümüzde üzerine en fazla şehir efsanesi üretilen konulardan birinin de GDO'lar olduğuna değinen Muhammed Şakiroğlu, Türkiye ve dünyada devam eden tartışmaların konuyu içinden çıkılmaz bir hale soktuğunu vurguladı. GDO'ların temel üretim amaçının haşerenin yanı sıra ayrık otlarıyla mücadele ve kalitenin arttırılması olduğunu söyleyen Şakiroğlu, GDO üretiminin ABD ve Güney Amerika ülkelerinde yoğunlaştığına değindi.
GDO'nun ekonomilerdeki ağırlığı artıyorŞakiroğlu, bu ülkelerde ağırlıklı olarak soya fasulyesi, mısır ve pamuk üretildiğini belirterek, GDO'lu ürünlerin getirisinin küresel ekonomide önemli bir yer tutmaya başladığını vurguladı. Şakiroğlu, ABD'de 1996 yılından itibaren toplum ekonomik getirinin 62 milyar dolar, Arjantin de ise 6 milyar dolar olduğunu belirtti. GDO'larla ilgili tartımaşlardan en önemli noktalardan birinin de bu ürünlerin insan ve çevre sağlıgı üzerine etkileri olduğunu söyleyen Şakiroğlu, GDO'lu ürünlerin üretilmeden masaya yatırıldığını ve bu ürünlerin insan sağlığına ilişkin etkilerini herkesin irdelediğini söyledi. Şakiroğlu, bu ürünlerin sağlık risklerinin olabileceğini işaret etti. Tarım alanında devam eden küresel gelişmelerin Türkiye'yi bir tutum ve strateji belirlemekle karşı karşıya getirdiğine dikkat çeken Şakiroglu, doğru bir strateji geliştirilmediği takdirde bunun gelecekte Türkiye'nin tarımını baltalayacağı uyarısında bulundu. GDO'lara ilişkin sürecin çok hızlı geliştiğine dikkat çeken Şakiroğlu bu gelişmelere ayak uydurmak için çerçeve bir yasa çıkarılması gerektiğini söyledi. GDO'lar konusunda önerilerini de dile getiren Şakiroğlu bu konuda acilen yapılması gerekilenleri de biyotarım teknolojilerinin üretilmesi ve biyotekonoloji araştırma enstitülerinin açılması olarak sıraladı.
Tohum 'güç' kaynağıMuhammed Şakiroğlu, konunun ayrıca ulusal güvenlik açısından stratejik bir hal almaya başladığını, bu konuda özellikle de ABD ve Kanada'da tohumun mülkiyetine ilişkin tartışmaların yapıldığını vurguladı. Şakiroğlu, Türkiye'de bu konuda Tarım Bakanlığı'nın devreye girmesi ve tohumun mülkiyeti noktasında öncülük etmesi gerektiğini sözlerine ekledi. Şakiroğlu, ayrıca tohum mülkiyeti ve biyoçeşitliliğin ABD tarafından bir güç unsuru olarak da kullanılmaya başladığına dikkat çekti.