logo
20 NİSAN 2024

ABD'nin Suriye, İran Oyunu

18.03.2005 00:00:00
Mevcut iktidarın özellikle ABD ile ilişkilerinde görülen teslimiyetçi hariciye politikası, işi ABD'nin Ankara Büyükelçisi Edelman'ın "Cumhurbaşkanı Sezer Suriye'ye gitmesin" anlamına gelen içişlerimize doğrudan müdahaleye kadar getirmesi Türkiye'nin içine sürüklendiği durumu bir kez daha gözler önüne serdi. İşte bu noktada tam bağımsızlıktan yana tavır koyan, kuvay-ı milliye gerçeğini milletimize hatırlatmak için Anadolu'yu karış karış arşınlayan Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) kadrolarının lideri, Genel Başkan Prof. Dr. Haydar Baş, gelişmeleri değerlendirdi. Arkadaşımız İbrahim Berk'in sorularını cevaplandırarak ülkemizin karşı karşıya bulunduğu yeni vahim oyunlara karşı önemli uyarılarda bulundu.

n Muhterem Hocam, Türkiye özellikle 2001 yılından sonra hem içeriden hem dışarıdan tam bir kıskaca alınmış durumda. O günden bu yana da siz konu ile ilgili değerlendirmelerde, ikazlarda bulunuyorsunuz. Özellikle dış politikada ABD ile ilişkilerden başlayarak konuyu açmak istersek, Türkiye, Irak'ı işgal sürecinde Amerika'ya her türlü desteği verdiği halde Türkiye'nin istediği yakınlığı bulabilmiş değil. Tam tersine cezalandırılıyor. Bu ilişkinin geldiği noktayı değerlendirir misiniz?

Prof. Dr. Haydar Baş- ABD ile Türk siyasetinin yakınlığı yeni değildir. Epey bir geçmişi vardır. Ancak bu iktidar döneminde daha farklı bir döneme girdi. İktidar olmadan evvel AKP kadrolarının Beyaz Saray yetkilileri ile yaptığı ahitleşmede şayet iktidar olunursa istediklerini Türkiye iktidarından alabilecekleri vaadlerinde bulundular. Hatta bu konuda Beyaz Saray yetkilileri ile birlikte mutabakat metinleri de hazırlandı. Malumunuz seçim sonrası henüz daha sayın Başbakanımız Meclis'e girmeden bile Beyaz Saray tarafından taltif edilen, kabul edilen ve de devlet başkanı ile görüşebilme imkan ve fırsatını elde edebilen bir insan konumunda kamuoyunda tanıtıldı, tanındı.

Diplomatik gelenekler bile hiçe sayıldı

n Diplomatik geleneklere uymayan bir biçimde değil mi?

Prof. Dr. Haydar Baş- Sadece Türkiye'nin diplomatik görenek ve geleneklerinde değil dünya diplomatik gelenek ve göreneklerinde böyle bir şeyin olduğu görülmedi. Bu, bilahare izah edildiğinde "zaten bu mutabakat, bu anlaşma seçim öncesi yapılmıştır. Seçim sonrası da bunlar gündeme gelecek, hayat bulacak" denilmiştir. Artık o gün kendilerinin verdikleri sözden hareketle "Biz büyük bir destek verdik. Dolayısıyla bunun da karşılığını seçim sonrası isteriz" diye Türkiye'den taleplere başlandı. Hatırlarsanız bazı havaalanları da dahil olmak üzere sanki tezkere geçmiş, her şey olup bitmiş gibi ABD'nin Türkiye üzerindeki talepleri hukuki bir zemine kavuşmadan fiili bir zemine kavuşmuştur. Yani fiili bir ortamda onlar hazırlıklar yapmıştır. Bütün bunlar olurken ABD'nin istedikleri Türkiye'nin menfaatlerine de aykırıdır. Tabiî Türkiye'nin menfaatlerine aykırı olan bu talepler, her ne kadar söz verilmiş ise de bazı kurumlar tarafından kabul edilmedi. En azından bunun bir uyarlı yolunun bulunması gerektiği ifade edildi. Kısaca ne sivilin, ne kamuoyunun, ne de askerin kabul edemeyeceği istekler doğrultusunda bu sefer sözle iktidara gelen bugünkü hükümetimiz sıkıştı. Dolayısıyla aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık. İstiyor ama önünde birçok engeller var, veremiyor. Karşı taraf da bastırıyor. Bu, işin bir versiyonu. İşin bir tarafı böyle.

İktidar kırmızı

çizgileri yok etti

Bir de ABD'nin çıkarları ile Türkiye'nin çıkarları Kuzey Irak bölgesinde paralellik arzetmedi. Onlar fiilî mânâda bir Kürt devletinin bu bölgede kurulmasını talep ederken daha evvel Kıvrıkoğlu döneminde başlayan ve olması da zaruri olan kırmızı çizgiler belirlenmişti. Bir taraftan ABD'nin istediği, bir taraftan devletin devlet olarak koyduğu esaslar karşı karşıya gelince iktidar, içinden çıkamayacağı bir durum içerisine girdi. Kuzey Irak bölgesindeki tavizler, kamuoyu incitilmesin, asker darıltılmasın diye yumuşak geçişlerle verildi. Yani verilmemesi gereken büyük tavizler verildi. Malumunuz Kerkük bir Türk şehridir. Aynı zamanda Kerkük, Musul, Türk coğrafyasıdır. Ve Türklerin tapulu malıdır. Şimdi böyle bir %100 Türk milletine ve devletine ait olan coğrafyadan da maalesef iktidar sayesinde milletimizin vazgeçme durumu söz konusu oldu. Bunu da gören iktidar ne yapacağını şaşırdı. "Evet! Biz burada ciddi tavizler veriyoruz ama bir de arkamızda bize oy veren bir kitle var. Siyasi rakiplerimiz var" diye hülasa iki arada bir derede kaldı. Amerika da "Yardımı ben sana yaptım. Bunun karşılığı bu olamaz" diye bastırdı.

Teslimiyetçi hariciye

politikasının sonucu

n Hocam, Amerikan Savunma Bakan Yardımcısı "bizi işgale Başbakan Tayyip Erdoğan cesaretlendirdi" dedi.

Prof. Dr. Haydar Baş- "Evet, niyetimiz vardı ama nasıl olacağı hususunda endişemiz var iken Tayyip bey bizi bu konuda ikna etti" diye dediğiniz gibi ifadelerde de bulundular.

Olayın bir farklı yönü daha var. ABD'nin bu coğrafyada bu kadar iştahlı olmasının bir başka sebebi, Türk siyaseti üzerine gelmesinin bir başka mânâsı da mevcut iktidarın gözü kapalı bir hariciye politika uygulamaya başlamasıdır. Bu gözü kapalı hariciye politikası öyle bir teslimiyetçi politika ki ne iç şartlar düşünüldü, ne dış şartlar düşünüldü. Ne denilirse "evet" sözü vermek gibi bir konumda bulunuldu. Şimdi bu sözler verilirken de gerek iç baskıların, gerekse dışta tezahür eden olayların hakikaten vahameti iktidarı da irkiltti. Bunu kabul edelim.

n Çünkü Amerika sadece Irak'ta Kürt devletini kurmakla Türkiye'nin onu tanımasına mecbur bırakılmasıyla da yetinmedi. Şimdi Suriye'yi hedefine koydu.

Prof. Dr. Haydar Baş- Yani Türk siyaseti şu anda mevcut olan Kürt siyasi akımını tamamen kabul etmiş durumdadır.

n On yıllık iddiasının tamamen tersine bir noktaya geldi.

Prof. Dr. Haydar Baş- Geldi. Talabani'yi kabul ettiler. Talabani'nin Kuzey Irak bölgesinde yapacağı her türlü tasarrufa Türk siyaseti "evet" demiş durumda.

n Muhterem Hocam, öyle bir anda buna "evet" dedi ki Türkiye, üç gün önce Talabani, "Biz Diyarbakır'ı da isteriz. Muş'u da isteriz" dediği bir anda Türkiye heyet göndererek adeta özür dilercesine "tamam bir federal yapıyı kabul ediyoruz" demek zorunda kaldı.

Prof. Dr. Haydar Baş- Ama bütün bunların asıl sebebi baştan beri teslimiyetçi bir politika ile ABD'ye teslim olmasından kaynaklanıyor. Yani realist, akılcı bir hariciye politikası yerine ABD'ye tam teslimiyetçi bir politika ile yola çıkıldı. Elbette ki bunun sonunda senin ne kırmızı çizgin kalır, ne Kuzey Irak bölgesi politikan kalır, ne şu kalır, ne bu kalır.

Vahim bir oyunla karşı karşıyayız

Çok daha vahim bir şey var. ABD Kuzey Irak bölgesinde Türkiye'den istediğini almakla da kalmadı. Bu sefer baskılarını arttırarak Suriye ve İran'a yapabileceği bir askeri müdahale ile de bir noktaya gelmek istiyor. Malum Büyük Ortadoğu Projesinde 22 İslam ülkesinin tamamının şekillendirilmesi gerekiyor. Birinci Irak oldu. İkinci Suriye, üçüncü İran olsun şeklinde halkayı genişletmeye çalıştığı bir dönemin de başladığını görüyoruz. Şimdi ABD dünya kamuoyu önünde çok ciddi darbeler aldı. İslam ülkelerinden daha evvel aldığı destekleri tamamen alamaz hale geldi. Türk kamuoyunda % 85'in üzerinde "Amerika'yı istemiyoruz" baskısı ile karşı karşıya geldi. Bir de Irak'ta yaşanan çok ciddi bir tecrübe var. "Biz elimizi kolumuzu sallayarak Irak'a girer, herşeyi hallederiz" diyen Amerika hiç de işin böyle olmadığını orada gördü. Irak vatandaşlarının Amerikalı askerleri Saddam'a karşı kucaklaması beklenirken bomba, tüfekle, topla karşılandılar. Hâlâ da bu direnç devam ediyor. Bu bir kurtuluş mücadelesidir. Benim kanaat-i şahsiyem de ABD burada kolay kolay rahat nefes alamayacaktır. Belki de sonunun bu coğrafyada geleceği de mukadder olabilir. Böyle bir durumda ne Suriye ne İran'a tek başına bir çıkarma yapması, müdahalede bulunması hiç ama hiç mümkün değildir. O zaman kendisine bu coğrafyada taşeronluk yapacak bir kiracıya, paralı askere ihtiyaç var. Şu ana kadar ortaya çıkan politikalardan da benim görebildiğim manzara "bu işi biz yapsak yapsak Türkiye ile yaparız veya Türkiye'ye yaptırırızdır." "Suriye mi önce olur, İran mı önce olur? Biz burada bir şey yapacaksak Türkiye'siz yapamayız" anlayışındalar. Benim kanaatime göre bu da yüzde yüz doğrudur. Yanlış değildir. Baskının sebebi biraz da İran üzerine, Suriye üzerine sürebilmektir. Şayet iktidar bu oyuna da gelirse Türk siyaseti zaten şu ana kadar yaptığı yanlışı Cumhuriyet tarihi boyunca değil bütün bir Türk İslam tarihi boyunca yapıldığını da tespit etmemiz, böyle bir emsali bulmamız da mümkün değildir. Artık bu yanlış böyle bir yanlış hareketle de desteklenir, daha doğrusu Türk Silahlı Kuvvetleri bu saydığımız ülkelere karşı kullandırılma aşamasına gelirse artık bu ciddi bir cinayet aşamasına ulaşır ki Türk siyaseti o zaman kamuoyuna da derdini anlatamaz. Kendisini katiyetle temize çıkartamaz. Onun için Türk siyasetinin şu anda geldiği nokta çok nazik bir noktadır. Esasen bu nazik noktaya Türk siyasetini getiren de bizzat siyasilerin kendisidir. Allah milletimize yardım etsin, bu arkadaşları da ayıktırsın, diyorum.

ABD'nin yanıldığı nokta

n Amerika, Türk kamuoyunun Amerikan politikalarından nefret etmesinden kaygılı olduğunu ifade ediyor ve hükümete "sen halkına Amerika'yı, politikalarımızı sevdireceksin" diyor. Galiba bu aşamada bu vazifeyi vermesinin sebebi de sizin ifade ettiğiniz gibi Amerika'nın Irak'ı işgalle yetinmeyerek yeni işgallere hazırlanırken içeriden bir direnç görmek istememesi. Ama Türkiye'de bir güzel gelişme var. Amerika'yı asıl endişelendiren herhalde bu. İlk defa devletin stratejik analizleriyle, devletin o devlet geleneğinden kaynaklanan endişeleriyle milletin endişeleri buluşmaya başladı.

Prof. Dr. Haydar Baş- Zaten bugüne kadar bizim de üzerinde durduğumuz başta gelen konulardır bunlar. Devlet ve milletin arasını açabilmek istediler. Ama bu hadiseler devlet ve milleti buluşturdu. Artık birbirini yargılamak yerine birbirinin güzelliklerine bakmak gibi Allah'a şükürler olsun, güzel de bir tablo ortaya çıkmaya başladı. Devletle milletin arasının daha da fazla açılacağını beklerken tamamen bunun aksi oldu. Bilakis devlet ve millet kaynaşması Türkiye'de gelişti. Bu durum, iki kurumun da siyasetin dışında ABD'ye karşı tavır alması şeklinde şu anda tezahür ediyor. Bu da onları ciddi şekilde endişelendirmektedir. Ayrıca ABD'nin yanıldığı bir nokta daha var. Türk siyasetinin kamuoyunu, devlet erkanını, ricalini bu konuda ikna edeceğini zannediyor.

n Orada biraz her halde bu şeyi gerçekleştirebilmek için iktidarla kendi arasında problem varmış gibi bir tatlı sert kavga görüntüsü vererek bunu sağlamaya çalışıyor.

Prof. Dr. Haydar Baş- Doğrudur. Bunu devreye koymaya çalışıyor. Ama bunda da yanılıyor. Çünkü burada milli menfaatlere karar vermiş bir kamuoyu, milli menfaatlere karar vermiş bir devlet iradesi var. Bunu aşmak şu görüntüde zor bana göre de imkansızdır. Yani aslında ABD'nin girdiği süreç de eğer basiretli siyasileri varsa geri dönmek olması lazım. "Evet biz yanlış yapıyoruz. Asırlar boyu devam eden bir tecrübe neticesinde vücuda gelmiş bu devleti kolay kolay bu coğrafyada biz oyuna getiremeyiz. Siyasilerini bir noktaya taşırız. Ama o devlet tecrübesini bir noktaya taşıyamayız" diye ayıkıp da bana göre bir rücu hareketini başlatması lazım.

n Yani Türkiye, 400 sene savaşmadığı bir komşusu ile Amerika istedi diye savaşamaz ve savaştıramaz. Çünkü Türkiye öyle 100-200 senelik bir devlet değildir.

Prof. Dr. Haydar Baş- Türkiye bu coğrafyada bir kaç devletten birisidir. Dolayısıyla binlerce yıl beraber olduğu komşularını taa okyanusun ötesinden gelebilecek bir teklifin hatırına terk etmesi, hele ona karşı düşmanca bir tavır ortaya koyması kesinlikle beklenemez. Böyle düşünenler de zaten eninde sonunda yanıldığını görecek ama bu yanılgı da faturasız olmayacaktır.

Devamı yarın

15 üyeden 9'unu Erdoğan atamış oldu
Erdoğan'dan AYM'ye yeni atama
Para vermeyen annesini benzin dökerek yaktı
Tutuklanırken dikkat çeken sözler
‘Ya Ali, vay sana düşman olup yalanlayanın haline’
'Şehrimizden ayrılmaları için ne gerekiyorsa yapacağım'
Mültecilerin kaçak işyerlerini mühürledi
Karar Resmi Gazete'de yayımlandı
Mirasçılara İstiklal Madalyası
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
15 üyeden 9'unu Erdoğan atamış oldu
Erdoğan'dan AYM'ye yeni atama
Para vermeyen annesini benzin dökerek yaktı
Tutuklanırken dikkat çeken sözler
‘Ya Ali, vay sana düşman olup yalanlayanın haline’
'Şehrimizden ayrılmaları için ne gerekiyorsa yapacağım'
Mültecilerin kaçak işyerlerini mühürledi
Karar Resmi Gazete'de yayımlandı
Mirasçılara İstiklal Madalyası
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor

Erdoğan'dan görevden alma ve atama kararları

Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan atama kararları Resmi Gazete'de yayımlandı.
20.04.2024 08:06:00
İhlas Haber Ajansı
Erdoğan'dan görevden alma ve atama kararları
Erdoğan'dan görevden alma ve atama kararları
Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan atama kararlarına göre Hazine ve Maliye Bakanlığı'nda açık bulunan Vergi Başmüfettişliklerine Furkan Fırat, Erhan Yaşaran, Hatice Senger Erdoğan, Levent Emre, Bayram Gülçiçek, Barış Gürsoy, Volkan Nurdağ ve Halime Eda Tandoğan atandı.

Bakanlıkta açık bulunan Vergi Müfettişliklerine ise Sevil Toprak, Osman Neşet Tandoğan, Erol Cihan Dersinlioğlu ve yapılan yeterlilik sınavda başarı gösteren Vergi Müfettiş Yardımcıları Murat Dönmez, Güler Çelik, Harun Yartaş ve İbrahim Ayyıldız atandı. Atamalar 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2 ve 3'üncü maddeleri ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 37'nci maddesi gereğince gerçekleştirildi.

Tarım ve Orman Bakanlığında açık bulunan Başmüfettişliklere ise 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 2 ve 3'üncü maddeleri gereğince Müfettişler Caner Atasever, Mahmut Kaynar ve Songül Afşar atandı. Tarım ve Orman Bakanlığında ayrıca 5'inci Bölge Müdürü Şahin Çılgın görevden alındı.

Kültür ve Turizm Bakanlığında ise açık olan Başmüfettişliklere 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 2 ve 3'üncü maddeleri gereğince Müfettişler Ercan Sarı, Atilla Özkan, Mustafa Yavuz Ülküm, Birol Baha Bağ, Burak Büyükkuzukıran, Fatih Tuna Tunasoylu, Enes Keten ve Emre İlhan atandı. Kültür ve Turizm Bakanlığı Afyonkarahisar İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Tanır ise görevden alındı.

Karar ile birlikte 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 2 ve 3'üncü maddeleri gereğince Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında açık bulunan İş Müfettişliğine Yasin Zengin, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığında açık bulunan Başmüfettişliğe Müfettiş Eşref İmamoğlu atandı.

Karara göre 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 2'nci maddesi gereğince Milli Eğitim Bakanlığı Zonguldak İl Milli Eğitim Müdürü Züleyha Aydoğan ve Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürlüğü Trabzon Bölge Müdürü Enver Uzun ise görevden alındı.

Kurtuluş Savaşı gazilerinin mirasçılarına da 'İstiklal Madalyası' verilecek

Kurtuluş Savaşı'nda hizmetleri tespit gazilerin mirasçısına 'İstiklal Madalyası' verilmesi hakkındaki Cumhurbaşkanı kararı Resmi Gazete'de yayımlandı.
20.04.2024 08:06:00
İhlas Haber Ajansı
Kurtuluş Savaşı gazilerinin mirasçılarına da 'İstiklal Madalyası' verilecek
Kurtuluş Savaşı gazilerinin mirasçılarına da 'İstiklal Madalyası' verilecek
Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile birlikte 66 sayılı İstiklal Madalyası Kanunu gereğince Kurtuluş Savaşı'ndaki hizmetleri tespit edilen 4 gazinin mirasçılarına İstiklal Madalyası verilecek.

Karara göre, İstiklal Madalyası verilecek gaziler ile mirasçıları ise şu şekilde:

34'üncü Piyade Alayı, Tabur 1'de görev yapan, Posof'lu Memet oğlu 1317 (1901) doğumlu Er Rüstem Gökçe için oğlu Hayri Gökçe.

İzmir Jandarma Alayında görev yapan, Sarayönü doğumlu Mirza oğlu 1305 (1889) doğumlu Er Hizir Mirza için kızı Hatice Karçaaltıncaba.

Piyade Alay 62, Tabur 2, Bölük 3'te görev yapan, Sivas'lı Ali oğlu 1307 (1891) doğumlu Çavuş Osman Cesur için torunu Halit Cesur.

Nokta Sevk Efradı 1 Numaralı Mütenevvia Hastanesinde 19.03.1338 (1922)'de vefat eden, Çankırı doğumlu Emirahmet Oğullarından Osman oğlu 1297 (1881) doğumlu Er Mehmet için torunu Ertan Yurdakul.

İliç'te bir işçinin daha naaşına ulaşıldı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Erzincan'ın İliç ilçesinde maden sahasında meydana gelen heyelanda toprak altında kalan 9 işçiden birinin daha naaşına ulaşıldığını bildirdi

19.04.2024 12:15:00 / Güncelleme: 19.04.2024 12:19:14
AA
İliç'te bir işçinin daha naaşına ulaşıldı
İliç'te bir işçinin daha naaşına ulaşıldı

Bayraktar, X sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, maden sahasındaki arama çalışmalarına ilişkin bilgi verdi.

Kazanın gerçekleştiği 13 Şubat'tan bu yana arama çalışmalarının aralıksız devam ettiğini anımsatan Bayraktar, "Erzincan İliç'te maden sahasında meydana gelen heyelanda ilk günden bu yana aralıksız olarak devam eden arama çalışmaları neticesinde bu sabah bir işçi kardeşimize daha ulaştık. Kardeşimize Allah'tan rahmet, ailesine başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Tüm canlarımıza ulaşana kadar yoğun çalışmalarımıza devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

Bayraktar, 5 Nisan'da da İliç'te maden ocağında toprak altında kalan bir işçinin naaşına ulaşıldığını bildirmişti.

Cenaze Adnan Keklik'e ait

Erzincan Valisi Hamza Aydoğdu, AA muhabirine, Sabırlı Deresi bölgesinde ulaşılan cenazenin Adnan Keklik'e ait olduğunu belirterek, aileye başsağlığı diledi.

Aydoğdu, bölgedeki çalışmaların aralıksız sürdüğünü ifade etti.

Erzincan'ın İliç ilçesindeki altın madeni sahasında 13 Şubat'ta meydana gelen toprak kaymasında 9 kişi kaybolmuş ve 5 Nisan'da işçilerden Uğur Yıldız'ın cenazesine ulaşılmıştı. 

Mersin'de şafak operasyonu: 78 gözaltı

Mersin'de haklarında çeşitli suçlardan yakalama kararı bulunan şahıslara yönelik sabah saatlerinde gerçekleştirilen şafak operasyonunda 78 kişi gözaltına alındı
19.04.2024 11:20:00
İhlas Haber Ajansı
Mersin'de şafak operasyonu: 78 gözaltı
Mersin'de şafak operasyonu: 78 gözaltı
Mersin'de haklarında çeşitli suçlardan yakalama kararı bulunan şahıslara yönelik sabah saatlerinde gerçekleştirilen şafak operasyonunda 78 kişi gözaltına alındı.

İl Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, dolandırıcılık, yaralama, hakaret, hırsızlık ve tehdit gibi suçlardan haklarında yakalama kararı bulunan şahısların yakalanmasına yönelik Asayiş Şube Müdürlüğü Aranan Şahıslar Büro Amirliği koordinesinde operasyon düzenlendi. İl genelinde 30 adrese düzenlenen şafak operasyonunda 78 kişi yakalanarak gözaltına alındı.

Gözaltına alınan şahıslarla ilgili işlemlerin sürdüğü bildirildi.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.