Adalet Bakanı Cemil Çiçek, cezaevlerinde ölüm orucuna devam eden 4 hükümlü bulunduğunu belirterek, "Bugün cezaevinde veya dışarıda ölüm orucuna devam edenlere bu aklı verenler batı ülkelerinde çok lüks bir hayat yaşıyorlar" dedi. Çiçek, cezaevlerindeki ölüm oruçları konusunda, bu konunun kamuoyu tarafından yeteri kadar bilinmediğini söyledi. Çiçek, şu an cezaevlerinde ölüm orucunda olan 5 kişi bulunduğunu, bunlardan birisinin de tedaviyi kabul ettiğini kaydetti.
Ölüm orucu reklam aracı olmasın!
Son zamanlarda ölüm orucu nedeniyle ölenlerin çoğunun Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'ndaki 399'uncu maddesine göre tahliye edilmiş olan, ya da Cumhurbaşkanı tarafından, sağlık sebeplerinden dolayı Adli Tıp raporlarına istinaden tahliye edilmiş kişiler olduklarını bildiren Çiçek, şöyle devam etti: "Eğer birilerinin bu ölüm oruçlarından vazgeçirme yolunda bir çabası, bir gayreti olacaksa, zaten bunlar dışarıda ve yakınlarıyla beraberdirler. Bunlar dışarıda da bu eylemlerini devam ettiriyorlar. Onun için ben bunun bir reklam aracı olmasını arzu etmiyorum. Ya da bukonuyla ilgilenen bir kısım, topluma vereceği mesajı kalmamış, toplumda gerekçesi kalmamış, toplumun itibar etmediği bir kısım kuruluşların reklam aracı olmasını istemiyorum. Onun için bu meseleyi reklamdan uzak, bire bir çözmenin çabası, gayreti içindeyiz. Kişisel olarak bir katkım olacaksa bunlara yardımcı olmaya çalışırım."
F tipinden dönüş yok
F Tipi cezaevlerinden dönüşün mümkün olmadığını da anlatan Bakan Çiçek, şunları söyledi: "Bundan dönüş demek eski koğuş sistemine dönmek demektir. Koğuş düzeninde de, örgüt baskısıyla yaptığı işlerden pişman olup vazgeçmek isteyenler varsa bunların esas itibarıyla özgürlükleri o zaman kısıtlanmaktadır. Onlar üzerinde baskı söz konusu olmaktadır. Bilinmesi lazım gelen şey şudur; bugün cezaevinde veya dışarıda ölüm orucuna devam edenlere bu aklı verenler, Batı ülkelerinde çok lüks bir hayat yaşıyorlar. Onlara bu aklı verdiler, kendileri hayatlarını yaşıyor, çileyi buradaki insanlar çekiyor. Biz bakanlık olarak da, devlet olarak da bu insanların ıslah olması yolunda her türlü çabanın ve gayretin içindeyiz. Psikologlardan, pedagoglardan istifadeyle bu insanların topluma tekrar kazandırılmasını istiyoruz."
Ölüm orucu reklam aracı olmasın!
Son zamanlarda ölüm orucu nedeniyle ölenlerin çoğunun Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'ndaki 399'uncu maddesine göre tahliye edilmiş olan, ya da Cumhurbaşkanı tarafından, sağlık sebeplerinden dolayı Adli Tıp raporlarına istinaden tahliye edilmiş kişiler olduklarını bildiren Çiçek, şöyle devam etti: "Eğer birilerinin bu ölüm oruçlarından vazgeçirme yolunda bir çabası, bir gayreti olacaksa, zaten bunlar dışarıda ve yakınlarıyla beraberdirler. Bunlar dışarıda da bu eylemlerini devam ettiriyorlar. Onun için ben bunun bir reklam aracı olmasını arzu etmiyorum. Ya da bukonuyla ilgilenen bir kısım, topluma vereceği mesajı kalmamış, toplumda gerekçesi kalmamış, toplumun itibar etmediği bir kısım kuruluşların reklam aracı olmasını istemiyorum. Onun için bu meseleyi reklamdan uzak, bire bir çözmenin çabası, gayreti içindeyiz. Kişisel olarak bir katkım olacaksa bunlara yardımcı olmaya çalışırım."
F tipinden dönüş yok
F Tipi cezaevlerinden dönüşün mümkün olmadığını da anlatan Bakan Çiçek, şunları söyledi: "Bundan dönüş demek eski koğuş sistemine dönmek demektir. Koğuş düzeninde de, örgüt baskısıyla yaptığı işlerden pişman olup vazgeçmek isteyenler varsa bunların esas itibarıyla özgürlükleri o zaman kısıtlanmaktadır. Onlar üzerinde baskı söz konusu olmaktadır. Bilinmesi lazım gelen şey şudur; bugün cezaevinde veya dışarıda ölüm orucuna devam edenlere bu aklı verenler, Batı ülkelerinde çok lüks bir hayat yaşıyorlar. Onlara bu aklı verdiler, kendileri hayatlarını yaşıyor, çileyi buradaki insanlar çekiyor. Biz bakanlık olarak da, devlet olarak da bu insanların ıslah olması yolunda her türlü çabanın ve gayretin içindeyiz. Psikologlardan, pedagoglardan istifadeyle bu insanların topluma tekrar kazandırılmasını istiyoruz."