logo
29 MART 2024

Bağımsız Türkiye'nin vizyonu

27.09.2002 00:00:00
Bağımsız Türkiye Partisi'nin, hem birinci kuruluş yıldönümünü kutlamak, hem de İstanbul milletvekili adaylarını İstanbullulara takdim etmek için, Green Park Hotel'de düzenlediği toplantıya katılanlara hitaben Genel Başkan Prof. Dr. Haydar Baş, manifesto niteliği taşıyan tarihî bir konuşma yaptı. Ülkemiz Türkiye'yi ve topyekûn Türk milletini çok yakından ilgilendiren iç ve dış siyasî, sosyal, kültürel, ekonomik, tarihî olaylara ufukların da ötesinde bir yorum getiren, arka planlarını ortaya koyan, ayıktıran, uyaran, ümitsizliğe sürüklenen insanımızın geleceğine ümit ve güvenle bakmasını sağlayan, problemleri tahlil ve çözüm yüklü devrim niteliğinde projeleri kapsayan konuşmasında Prof. Dr. Haydar Baş, BTP iktidarında, Türkiye'yi ve dünyayı, herkesin hayrına ne tür gelişmelerin beklediğinin ipuçlarını verdi. "Gökkubbe çadırımız, güneş bayrağımızdır" diyen Oğuz Kağan gibi bir ecdadın bugün kendi kabuğuna çekilmiş torunlarına "kâinat devleti" hedefini gösterdi. Bu hedefe giden yola döşenecek işaret taşlarından haber verdi.

BTP'nin misyonu

Daha önce hiç bir siyasi teşekkülde yer almamış insanlar olarak BTP'yi kurup siyaset sahnesine niçin girdiklerini anlatarak konuşmasına başlayan Prof. Dr. Haydar Baş, tarihinde görülmedik bir tehlikeye maruz kalan milletin, devletin bekası için bu dala el atmak mecburiyetinde kaldıklarını belirterek şöyle devam etti:

"Coğrafyamızın gereği midir, bu topraklarda yaşayan insanların sahip oldukları geçmişten kaynaklanan özelliklerden dolayı mıdır, bilinmez, ülkemiz üzerinde çok ciddi hesaplar vardır. Bu hesaplar maalesef insanlarımızın akaidlerini yok edebilme istikametinde gelişmiş ve de iş, 'şayet biz bunu başarabilsek bu topraklarda, Anadolu'da yaşayan insanlar Türk değildir. Bunu ispatlarız. Ve de varsa Türkleri geldiği yere, Ortaasya'ya göndeririz' noktasına gelmiştir. Ekim 1998 tarihinde, Varşova'da, AGİT konferansında bir bildiri yayınlanıyor. 'Sinop'tan Trabzon'a kadar yaşayan halk Pontus'tur. Bunlar dinen müslüman olmuşlardır. Bunun için bu bölgenin insanlarını hristiyan yaparak Rum olduklarını ispat etmemiz lazımdır' deniliyor. Lord Curzon da, 'Türkler yüzlerce yıl Avrupa'da kaldılar ve Avrupa'daki bütün belaların başı oldular. İstanbul Türk değildir. Yunanlıdır. Türkler oradan atılmalıdır' diyordu."

Oynanan oyunun, Türkiye'nin bir çok bölgesindeki Müslüman Türk unsurların, dinen müslüman yapılarak asimile edilen Rumlar, Ermeniler olduğu bilincinin yerleştirilerek, üzerinde yaşadığımız toprakların ayaklarımızın altından çekilip alınması olduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, sadece bu oyunu bozmakla kalmayıp Türkiye'yi bir kâinat devletine dönüştürmek için yola çıktıklarını belirtti.

Milletimizin ihtiyacı tahlil

"Bu kadar mali krizler içerisinde bunaldığınız halde, hatta üç beş kuruşa muhtaç olduğunuz halde nasıl kâinat devletinden bahsediyorsunuz?" sorularına muhatap olduklarını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, "İnsanları ayakta tutan, milletleri istikbale hazırlayan, idealleri ve de gayeleridir. Sizin ideal ve gayeniz sonsuz olursa ufkunuz da o nispette geniş olur. Bakınız Oğuz Kağan, 'Gökkubbe çadırımız, güneş bayrağımızdır' diyor. Hem devlet hem bağımsızlık ufkunun bu derece engin olduğu bir ecdadın nesilleri olarak sizler küçücük bir coğrafya gibi basit bir devletin manalandırdığı manaya sığabilir misiniz? Bu derece kendimizi güçlü ve kuvvetli görmemiz, ama yolunu da hazırlamamız gerekir" şeklinde konuştu. Prof. Dr. Haydar Baş, güçlü bir millet olarak ilanihaye ayakta kalmak ile kâinat devletine giden yolun güçlü bir devlet ve güçlü bir ordudan geçtiğini belirterek, "Bizim ordumuzun da kâinat ordusu olması şarttır ve boynumuza farzdır. Biz, parti olarak böyle bir dünyayı, böyle bir devleti, böyle bir orduyu hasretle bekleyen ve vücuda getirecek olan bir kadroyuz" dedi.

Büyük ideali olan millet ve devletlerin tarihinde şartlar gereği bir takım yanlış anlamaların olabileceğini, bunların tekrar tekrar gündeme getirilmesinin milletin birliğini, bekasını kendi elleriyle tehlikeye atmak demek olacağını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, Osmanlı İmparatorluğundan, Cumhuriyete geçiş dönemine geçişte yaşananların da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini ifade ederek şöyle dedi:

"Cumhuriyet dönemine geçildiği tarihlerde, saltanatla cumhuriyet arasında elim bir mücadele yaşanmıştır. Bu doğrudur. Ama zaman içerisinde bazıları bunu cumhuriyetle din arasına girmiş bir karakedi olarak tefsir etmiş, sanki cumhuriyet dine karşı imiş imajını vererek bu mücadeleyi devam ettirmenin zaruri olduğuna inanmıştır. İşte biz bunun karşısındayız. Cumhuriyet bir rejimdir. Saltanatın zıdd-ı kâmilidir. Eğer o olmamış olsaydı Sarıtaş mahallesinde dünyaya gelen, saltanat ailesi ile hiç bir ilgisi alakası olmayan Haydar Baş bir genel başkan olamazdı. Sadece ben değil, aynı zihniyeti devam ettirip cumhuriyetle kavga edenler de genel başkan olamazlardı. Cumhuriyetimizin kurucusu olan merhum Atatürk'ün dilerseniz kim olduğunu bir kaç cümle ile ifade ederek bunların da bir uydurma ve bir balon olduğunu hep beraber ifade edelim ve öyle bir mühürleyelim ki artık milletimiz bu tip iddiaları duyduğu zaman, geriye dönsün, 'Allah size akıl versin' diye bir de dua etsin. Mustafa Kemal Atatürk şunları söylüyor:

'Ey millet, Allah birdir. Şanı büyüktür. Allah'ın selameti, atıfeti ve hayrı üzerinize olsun. Peygamber Efendimiz Hazretleri Cenab-ı Hak tarafından insanlara dini hakikatleri tebliğe memur ve resul olmuştur. Koyduğu esas ve kanunlar cümlemizce malumdur ki Kur'an-ı Azimüşşandaki ayet-i kerimelerdir.'

'Bizim dinimiz en makul, en tabii dindir ve ancak bundan dolayı son din olmuştur.'

Saltanat, İslam değildir. Ama bu millet saltanatla İslam'a bin yıl gibi uzun bir süre hizmet etmiştir. Şimdi yemin ederim ki aynı millet, cumhuriyetimizle, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda yine binlerce yıl dinine hizmet edecektir. Onun için biz dindarız, ama fundamantalist değiliz. Kuvay-ı milliye proğramlarının ilkinde,Trabzon'da seslendirmiştim. Bu milletin askeri dinine sahiptir. Bu milletin askeri müslümandır. Amma senin niyetin devleti din yoluyla işgal edip, düzenini bozmak, milleti parçalamaksa Allah senin belanı verir. Haçlılarla kol kola girip din adına ülkeyi parçalamak isteyenlere bu millet asla müsaade etmeyecektir."

Karakteri bağımsızlık olan politika

Prof. Dr. Haydar Baş, konuşmasında bir dünya portresi çizerek, dünyanın, her ülkede uzantısı, temsilcisi olan bir "global güçler" olgusu ile karşı karşıya bulunduğunu, kim olduklarını ehlinin bildiği global güçlerin bütün dünyayı tasarrufları altına almak istediklerini, Türkiye'nin de bundan nasibini aldığını belirterek şunları söyledi: "Bizi idare eden siyasilerin benim kanaatime göre noksanlıkları samimiyetleri değil, bu güçlerden korkmaları ve beceriksiz olmalarıdır. Ama analar evlatlar doğurdu; onlara 'hodri meydan' diyecekler. Dünyanın şu milleti, bu milleti, şu devleti, bu devleti bizim hasmımız değildir. Biz bütün dünya devletleri ve milletleriyle menfaatlerimiz istikametinde işbirliği yapmaya her zaman varız. Ama biz, ülkemiz üzerinde hesapları olup, şu coğrafyadan bizi çıkartmak isteyen ve şark meselesi projesi etrafında 'hadi geldiğiniz yere gidin' demek isteyenlerin gözünü oymaya da varız. Siyasi zafiyetimizin başta gelen en büyük hususiyeti bu global güçlerin dediklerini sanki bir emr-i ilahi gibi kabul edip hayatımıza geçirmiş olmamızdır. Global güçlerin hedefleri tektir. Hedefleri, bütün dünyayı kendi coğrafyası haline getirip yeraltı ve yer üstü kaynaklarının tamamını elde etmektir. Bu, ABD'dir, bu Rusya'dır, bu Türkiye'dir, bu Avrupa'dır; onlar için hiç fark etmez. İşte bu cümleden olmak üzere biz, uzun zamandan beri bu hesabı bozamadık. Bunların bize önerdiği borç batağına saplandık. Her yıl bugünkü kur itibariyle aldığımız borçlara 55 katrilyon gibi bir faiz verme durumu ile karşı karşıya gelmiş bulunuyoruz. Türkiye'nin milli geliri 90 küsur katrilyon, aldığı borçlara ödediği faiz miktarı 55 katrilyon. Böyle bir ülkede vatandaşımızın aş bulması, iş bulması, huzur bulması hiç ama hiç mümkün değildir. Onun için dikkat ederseniz bizim siyasi irade sahibi insanlarımız, 'AB olmadan aşımız olmaz, işimiz olmaz' diyor. Biz ise, 'Avrupa olmadan hem aşımız olacak, hem ian bir parça olmak mecburiyetinde kalırsınız."

AB'ye de IMF'ye de hayır!

"AB'ye girelim" diyenlerin AB'nin ne olduğunu insanımıza anlatmadıklarını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, bizi Kıbrıs'ta işgalci gördüğü, Ege'yşimiz olacak' diyoruz. Çünkü biz, bağımsız bir milletiz, bağımsız bir devletiz. Bağımsız yaşamayı karakter olarak hayatımıza geçirmiş bir milletiz. Eğer siz bağımsızlığınızdan taviz verirseniz o zaman bu dünyadi Yunan'a peşkeş çekmek istediği, İstanbul'da Vatikan modeli bir din devleti, Karadeniz'de bir Pontus için çalıştığı için AB'ye; bizi borç batağına saplayan tefeci bur kurum olduğu için de IMF'ye karşı olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Haydar Baş, Kemal Derviş olayının özünü de, Türk bankalarına sendikasyon kredileri veren yabancı bankaların, sermayenin alacağını tahsil etmek için gönderilen bir tahsildar olarak niteleyerek, "Sayın Derviş geldi, yabancı bankaların alacağını sağlama bağladı. Devletten alarak bu bankalara borçlarını ödedi. Yani biz IMF'den bir tek kuruş yardım almadık. Bunu iyi bilesiniz" dedi.

Sosyal devlet hediyesi

BTP iktidarında hayata geçirilecek projeler hakkında da toplantıya katılanları bilgilendiren Prof. Dr. Haydar Baş, tarım, hayvancılık, ormancılık, denizcilik kesimine her türlü devlet desteğinin verileceğini; dünya piyasasında her kesimin ürününe Pazar aranacağını ve bulunacağını; tarım kesiminin, sanayicinin, KOBİ'lerin borç faizinin silineceğini; faiz denilen yükün milletin sırtından kaldırılacağını; toprağı olmayanlara toprak sağlanacağını; sanayici, KOBİ'lere, esnafa, nakliyecilere, üreten, projesi olan herkese faizsiz teşvik kredisi verileceğini; 100 milyarın altında geliri olandan bir tek kuruş vergi alınmayacağını; SSK, Bağ-kur borçlarının affedileceğini; artık bu milletin kırtasiyecilikle uğraşmayacağını; bu büyük milletin büyük işlerle uğraşacağını; memurdan, işçiden, emekliden vergi kesintisi yapılmayıp kesintilerin maaşlarına ekleneceğini; her doğan çocuğa maaş bağlanıp ailesine doğum ikramiyesi verileceğini; ev hanımları için emeklilik hakkı getirileceğini; bunun için 5 katrilyonluk kaynak ayıracaklarını; kimsesiz yaşlıların, özürlülerin, şehit ailelerinin yaşamlarını devlet garantisinde sürdüreceklerini; evsizlerin ev sahibi yapılacağını; üniversiteye girişlerin imtihansız olacağını; gençlere faizsiz evlenme kredisi tahsis edileceğini; dersane kadrolarının da lise, yüksek okul, üniversitelerde değerlendirileceğini; burs adet ve miktarının arttırılacağını; üniversite harçlarının kaldırılacağını; okuldan atılanların affedileceğini; kimsesiz yetim yavruların eğitimini devletin üstleneceğini; cezaevlerindekilerin eğitilip meslek sahibi yapılarak iş imkanına kavuşturulacağını; herkesin istisnasız sağlıklı ve kesintisiz bir sağlık hizmeti alacağını söyledi. "Sosyal devleti hayata geçirmek kolay değil. Milletim bana 550 vekili hediye edecek. Ben de Allah nasip ederse milletime sosyal devleti hediye edeceğim" diyen Prof. Dr. Haydar Baş, kaynak konusunun nasıl halledileceği sorularına cevap teşkil eden şu sözleri dile getirdi: "Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşundan zamanımıza kadar, Mustafa Kemal Atatürk dönemi hariç, hiç kimse sosyal hayatı içeren devletin hizmet etme garantisini vermemiştir. Şimdi biz sosyal devlet projesini hayata geçireceğiz. Bazıları kaynağı soruyorlar. Ben 70 milyonluk Türkiye'yi değil 700 milyonluk Türkiye'yi doyururum. Seçimden 15 gün evvel, kaynaklarımızı, sadece Türk milletini değil dünyayı nasıl doyuracağımızı, nasıl kalkınacağımızı anlatacağım."
2 suç örgütü lideri daha İstanbul'da yakalandı
Kırmızı bültenle aranıyorlardı
Müzakereler katliama zaman kazandırmak için
Takas önerisini Netanyahu reddetti
3 büyük takım taraftarı iftarda buluştu
'Futbol sahada, dostluk her yerde'
Oy sayımı iftar saatine denk geliyor
YSK 'iftar' konusunda karar verdi
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
'Gençler BTP’ye akın ediyor'
Zeytinburnu'nda BTP coşkusu
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
2 suç örgütü lideri daha İstanbul'da yakalandı
Kırmızı bültenle aranıyorlardı
Müzakereler katliama zaman kazandırmak için
Takas önerisini Netanyahu reddetti
3 büyük takım taraftarı iftarda buluştu
'Futbol sahada, dostluk her yerde'
Oy sayımı iftar saatine denk geliyor
YSK 'iftar' konusunda karar verdi
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
'Gençler BTP’ye akın ediyor'
Zeytinburnu'nda BTP coşkusu
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'

Kırmızı bültenle aranan 2 suç örgütü lideri da İstanbul'da yakalandı

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya İnterpol kırmızı bülteniyle 'Yasa Dışı Örgüt Faaliyetleri ve Kaçakçılık' suçundan uluslararası seviyede aranan Talgat Baisaov ve 'Dolandırıcılık' suçundan uluslararası seviyede aranan Maxat Rakhishov'un İstanbul'da düzenlenen 'Mahzen-23' Operasyonuyla yakalandığını açıkladı.
29.03.2024 08:28:00
Haber Merkezi
Kırmızı bültenle aranan 2 suç örgütü lideri da İstanbul'da yakalandı
Kırmızı bültenle aranan 2 suç örgütü lideri da İstanbul'da yakalandı
Bakan Yerlikaya X hesabından yaptığı paylaşımda Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Başkanlığı koordinesinde; İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü KOM Şube Müdürlüğünce gerçekleştirilen 'MAHZEN-23' Operasyonu sonucu İnterpol kırmızı bülteniyle 'Yasa Dışı Örgüt Faaliyetleri ve Kaçakçılık' suçundan aranan Talgat Baisaov ve 'Dolandırıcılık' suçundan aranan Maxat Rakhishov'un yakalandığını duyurdu.

Kıskaç operasyonlarında 70 şüpheli yakalandı

Bakan Yerlikaya ayrıca, 20 ilde FETÖ'ye yönelik olarak son bir hafta içinde düzenlenen "KISKAÇ-11" operasyonlarında 70 şüphelinin yakalandığını duyurdu.


"FETÖ'cülere göz açtırmayacağız. Aziz milletimizin huzuru, birlik ve beraberliği için güvenlik güçlerimizin üstün gayretleriyle operasyonlarımız kararlılıkla devam edecek" diyen Yerlikaya, şu bilgileri paylaştı.

"Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Başkanlığı, TEM Daire Başkanlığı, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Başkanlığı koordinesinde; İl Emniyet Müdürlükleri, TEM ve KOM Şube Müdürlüklerince yapılan çalışmalar sonucu; Aksaray, Bolu, Gaziantep, Sakarya, Muğla, Mersin, Manisa, İstanbul, Kayseri, Kars, Erzurum, İzmir, Elazığ, Adana, Uşak, Denizli, Sivas, Mardin, Edirne ve Bursa'da FETÖ'ye yönelik eş zamanlı olarak düzenlenen "KISKAÇ-11" operasyonlarında şüphelilerin:
  • Örgütün sözde "Emniyet Mahrem Yapılanması" içerisinde faaliyette bulundukları,
  • Örgütün kripto haberleşme programı "ByLock" kullanıcısı oldukları,
  • Ankesörlü telefonlarla iletişim kurdukları,
  • Örgütün "Gaybubet Evi" olarak adlandırdıkları hücre evlerinde barındıkları,
  • İfade ve teşhislerde adlarının geçtiği, FETÖ soruşturmaları kapsamında haklarında kesinleşmiş hapis cezası ile aranma kaydı bulunduğu tespit edildi.

Operasyonlar sonucu: Çok sayıda dijital materyale el konuldu."

Yerlikaya, operasyonlara katılan polisleri de tebrik etti.

YSK: Oy sayımında iftar molası olmayacak

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), Bahçe İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı'nın yaptığı Ramazan ayı nedeniyle oy sayımı sırasında iftar saatinde kısa bir mola verilmesi talebinin reddedildiğini ve sayımın aralıksız yapılacağını açıkladı.
29.03.2024 07:40:00 / Güncelleme: 29.03.2024 07:42:27
İhlas Haber Ajansı
YSK: Oy sayımında iftar molası olmayacak
YSK: Oy sayımında iftar molası olmayacak
Bahçe İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı'nca Yüksek Seçim Kurulu'na gönderilen yazıda, sandık kurullarınca saat 17.00 itibarıyla sayım ve döküm işlemlerine başlanacağı ancak Ramazan ayı içerisinde bulunulması nedeniyle sadece su ile orucun açılması durumunda sağlıklı bir oy sayımının yapılamayacağı, sandık kurulu görevlilerinin iftar saatinde kısa bir mola verip veremeyeceği konusu gündeme belirtildi.

Konuyu inceleyen ve kararını açıklayan YSK, Bahçe Seçim Kurulunun talebinin, 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'un 'Zarfların açılması, oyların sayım ve dökümü' başlıklı 100'üncü maddesinin birinci fıkrasında, 'Oyların sayım ve dökümüne derhal başlanır, açık ve aralıksız yapılır' hükmü bulunduğu hatırlatıldı. YSK'nın Sandık Kurullarının Görev ve Yetkilerine Dair 138 Sayılı Genelgesinde de aynı yönde düzenleme bulunduğuna dikkati çeken kurul, bu sebeple 'oy sayım ve döküm işlemlerinin aralıksız yapılması gerektiğine' oy birliğiyle karar verildiği paylaşıldı.

Geçmişte katlettiklerinin katliamlarına destek oluyorlar

 
 
İkinci Dünya Savaşı'nda yüzbinlerce Yahudiyi katleden Almanya, hızlı adımlarla 'siyonist ülke olma' yolunda ilerliyor. Gazze'de soykırım yapan İsrail'i açıkça desteklemekten geri kalmayan Berlin yönetimi, geçmişte soykırıma uğrattıkları Yahudilere bir bakıma "Bizden intikam almayın ancak kimi soykırıma tabi tutarsanız tutun, sizi destekleyeceğiz" mesajı vermiş oluyor. 
28.03.2024 17:58:00 / Güncelleme: 28.03.2024 18:06:02
AHMET TURAN YİĞİT
 Geçmişte katlettiklerinin katliamlarına destek oluyorlar
 Geçmişte katlettiklerinin katliamlarına destek oluyorlar


İkinci Dünya Savaşı'nda yüzbinlerce Yahudiyi katleden Almanya, hızlı adımlarla 'siyonist ülke olma' yolunda ilerliyor. Gazze'de soykırım yapan İsrail'i açıkça desteklemekten geri kalmayan Berlin yönetimi, geçmişte soykırıma uğrattıkları Yahudilere bir bakıma "Bizden intikam almayın ancak kimi soykırıma tabi tutarsanız tutun, sizi destekleyeceğiz" mesajı vermiş oluyor.


Siyonizm karşıtı örgüte baskı

Nitekim Almanya'da, siyonizm karşıtı "Orta Doğu'da Adil Barış İçin Yahudilerin Sesi - Jüdische Stimme für gerechten Frieden in Nahost" adlı Yahudi derneğin banka hesabı, üyelerin tam listesini ve adreslerini talep eden bankalar tarafından bloke edildi. Dernek, daha önce Berlin'de düzenlediği gösteride, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarını protesto etmişti. Öte yandan Almanya'da vatandaşlığa geçişlerde yapılan testin, gelecekte İsrail, Holokost ve Yahudilikle ilgili soruları da içereceği bildirildi.

Bakanın söyledikleri yenilir yutulur gibi değil

Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, yenilenmiş soru listesini önemli bir adım olarak gördüğünü belirterek, "Değerlerimizi paylaşmayan hiç kimse Alman pasaportu alamaz. Burada çok net bir kırmızı çizgi çizdik" ifadesini kullandı. Faeser, antisemitizm, ırkçılık ve diğer insanları aşağılama biçimlerinin Alman vatandaşlığına geçişte engel teşkil ettiğini belirtti. Almanya'nın Holokost'tan dolayı İsrail'i ve Yahudileri koruma konusunda özel sorumluluğu bulunduğunu dile getiren Faeser, "Bu sorumluluk bugünkü kimliğimizin bir parçasıdır" değerlendirmesinde bulundu. 

Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde

Geçen yıl yaşanan müsilaj tehlikesiyle büyük bir mücadele gerçekleştirmek zorunda kalan Marmara Denizi, atıkların denize boşaltılması devam ettiği için bu yıl da ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkacak. Marmara şimdiden alarm vermeye başladı
28.03.2024 14:55:00 / Güncelleme: 28.03.2024 15:00:59
Ahmet Haydar Tarhanlı
Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde
Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde
Müsilaj, kapalı denizlerde zaman zaman ortaya çıkan bir salgıdır. Fitoplankton adı verilen mikro alglerin aşırı çoğalması sonucu ortaya çıkar. Bu mukoza benzeri yapı, suyun içindeki mikroorganizmalar için uygun bir beslenme habitatı oluşturur ve zararlı canlılar da bu salgının üzerinde toplanır.

Denizin üstünde gördüğümüz beyaz, köpük benzeri yapı aslında "buzdağının görünen kısmıdır". Denizin altında ise bu salgı bir tül gibi uzanır.

Marmara Denizi, geçen yıl su yüzeyini ve derinlerini saran müsilajla boğuştu. Müsilajın yoğunluğu arttı ve çevresel kaygılara neden oldu. Bu sene de müsilaj tehlikesiin Marmara'yı tehdit edeceği ifade ediliyor.

Müsilajın temel sebebi, atıkların denize boşaltılması. Bu sebep temelden çözülmedikçe müsilaj sorunu artarak devam edecek.

Deniz biyoloğu Mert Gökalp, "Marmara Denizi feryat ediyor. Bu, Marmara Denizi'nin foseptik çukuru olabileceğinin bir sinyali" uyarısını yapıyor.

Profesör Mustafa Sarı, Marmara Denizi'ne arıtmadan atık boşaltımının acilen durması gerektiğini vurguluyor.

Hidrobiyolog Levent Artüz ise bu durumun bir zincir ve sonuç olduğunu ifade ediyor.

Gelecekte ne bekliyor?

Müsilajın yakın ve uzak gelecekte Marmara Denizi'ni, deniz canlılarını ve çevresinde yaşayan insanları nasıl etkileyeceği henüz net değil.

Ancak çözüm için atık yönetimi, arıtma tesislerinin etkin kullanımı ve bilinçli tüketim önemlidir.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.