logo
28 MART 2024

Bak şu Milletvekillerimizin yaptığına

06.02.2002 00:00:00
Emre AKMAN

Bahar'ın "Bak şu İsveç'in yaptığına" adlı uzun yazısında bakın neler var:

"Türkiye'deki ayrılıkçı hareketleri körükleyen bir ülke var: Adı İsveç. Başta PKK ollak üzere 'terörist olarak' bellediğimiz bir cümle örgüte yataklık eden, Türkiye'de Alevilik ve Süryanilik gibi inanç gruplarına özel ilgi gösteren bir ülke İsveç. Son olarak Ermeni iddialarına bir devlet politikası olarak sahip çıktılar... Kısaca Türkiye hangi konuda nassasiyet gösteriyorsa, Avrupa'nın bu 10 milyonluk ülkesi oraya parmağını sokuyor.

İsveç'in Türkiye'ye dönük bir dış politika unsuru olarak ilgilendiği konulardan biri de Alevilik olarak öne çıkıyor. Protestan mezhebine mensup İsveçliler, Müslümanlar arasındaki farklılıkları vurgulayıp abartarak fitne ve fesat tohumları ekiyorlar.

İsveçli misyonerlerin Kafkasya ve Ağrı Dağı yöresinde yaptıkları propaganda çalışmalarıyla Kürtlerle özel ilişkiler kurmuşlardır. Bu misyonerlerden örneğin E. J. Larsson'un "Kürtler ve Ülkeleri" ve N. F. Höijerin "Kürtler, Cennetten Bir Tablo" adlı yazıları İsveç Hıristiyan aleminde Kürtlere ilişkin büyük bir ilginin gelişmesine neden olmuştur.

İsveç'te yayınlanan ve evlere ücretsiz olarak dağıtılan haftalık Avisen Gazetesi'nde de "İncil Kürtçe'ye Çevriliyor" başlıklı haberde, merkezi İsveç'te bulunan İncil Çeviri Enstitüsü'nün İncil'i Kürtçe'nin Kırmançi lehçesine çevirerek 2002 yılından itibaren dağıtacağı bildiriliyor."

Sayın Bahar'ın yazısından öğrendiğimize göre, İsveç'in Türkiye'de azınlık yaratma çabası içinde sadece Kürtler yok, Süryaniler de var. Lozan'da azınlık statüsünü kabul etmeyerek Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlılıklarını ifade eden Süryaniler bugün Batılılarca tahrik edildikten sonra toprak talebinde bulunacak noktaya geldiler. Kimi PKK'ya özenerek terör yöntemine başvurdu bile.

Gerisini Recep Beyden okuyalım:

"Avrupa ülkelerinde yaşayan Süryani ve Yezidilerin Türkiye'den taleplerini İsveç Süryani Federasyonu yönetim kurulu başkanı Robert Halef, Türkiye'nin Stockholm Büyükelçiliği'ne verdiği bir raporla dile getirdi. Süryani asıllı Türk vatandaşlarının sorunlarının ayrıntılı olarak ele alındığı raporda, Süryanilerin yoğun olarak yaşadığı Mardin-Midyat bölgesinden "Turabdin" olarak bahsediliyor. Aynı raporda, Türkiye'nin Süryaniler için olumlu adımlar atmadığı savunulurken, yurtdışında bulunan Süryanilerin mal ve arazilerinin bölgedeki Kürtler tarafından gasp edildiği ve bunların geri alma güvencesinin bulunmadığı ileri sürüldü. Raporda en dikkat çeken ise yurtdışında yaşayan Süryaniler için Türkiye'de bir yerleşim birimi kurulması ve buranın özerk bir yapıya kavuşturulması önerisi oldu. Bunun yanısıra Mardin, İstanbul ve Midyat'ta yaşayan Süryanilere dil ve din eğitim hakkı tanınması istendi ve bu konuda uluslararası çalışmalar yapıldığı vurgulandı. Bu arada İsveç, Fransa ve Finlandiya'da yaşayan Yezidilerin temsilcilerinin de Avrupa Parlamentosu'na başvurarak Türkiye'de yaşayan Yezidiler için dil ve din eğitim hakkı talep ettikleri öğrenildi. Aynı talepte, Türkiye dışında yaşayan Yezidilere Türkiye'de yaşama hakkı tanınması da istendi.

İsveç Süryani Federasyonu bu konuda tek örnek değil. Asuri-Keldani-Süryani Birliği (ACSU) Başkanı Fikri Aygur, Lozan Barış Antlaşması'nın gözden geçirilip kendileri açısından değiştirilmesini de talep etmektedir. PKK, terörü nedeniyle göç eden Süryanilerin kendi yerlerine dönmesi için Lozan'da diğer gayri-müslimlere tanınan azınlık statüsünün, Asuri-Süryanilere de tanınması ve etnik bir statülerinin olması gerektiğini ileri sürdü."

Türkiye'deki kimi Süryaniler de Ermenilerle ağız birliği ederek sözde soykırım iddialarını seslendirmektedirler. Bu yüzden yargılanan Süryani Papaz Yusuf Akbulut'un davasını izleyenlerin listesi de Avrupa'nın azınlıkları kontrol altına alma arzusunun bir göstergesi olmalıdır. "Amerikan Temsilciler Meclisi Alt Komisyonu'nda görüşülen 'Ermeni soykırımı yasa tasarısını destekleyici açıklamalarda bulunduğu' için hakkında Diyarbakır DGM'ce dava açılan Süryani Papaz Yusuf Akbulut'un yargılanmasına devam edildi. Diyarbakır 2 No'lu DGM'de dün görülen duruşmada, tutuksuz sanık Yusuf Akbulut hazır bulundu. Duruşmayı İsveç'in İstanbul Başkonsolosu Sture Theolin, İsveç Parlamentosu Sosyal Demokrat Partisi milletvekilleri Yılmaz Kerimo, Carina Hagg, İsveç Sol Parti milletvekilleri Lennard Varmby ve Sabri Yıldız, Alman CDU (Hıristiyan Demokrat Partisi) Milletvekili Momika Brudlewsky, Alman SPD Partisi Milletvekili Ancelika Graf, Norveç'in İstanbul Konsolosu Hakan Svane, Asur Soykırımı kitabı yazarlarından Gabmela Yona (doğrusu Gabriele Yonan olacak) ve Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden gelen İnsan Hakları temsilcileri ile Asuri Federasyonu üyeleri izledi. İddianamede, Akbulut hakkında, "halkı din, ırk, mezhep ve bölge farklılığı gözeterek, kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek" suçunu işlediği iddiası ile TCK'nın 312/2 ve 3. maddeleri uyarınca 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası isteniyor."

Bahar anlamlı soru sorarak devam ediyor: "PKK'dan Sonra Sıra Süryani terör örgütünde mi?

Batı eksenli Süryani hareketler, PKK çevreleri ile flört halindedir. Haberler arasında kaybolup gitti ama, Batı kontrolündeki kimi Süryaniler, artık işi terör boyutuna taşıma aşamasına getirmiş görünmektedir. "Irak, İran, ve Suriye'nin yanı sıra Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaşayan Asuri ve Süryaniler, PKK desteğinde Avrupa'da yasadışı "Beth Nahrin" (Mezopotamya Özgürlük Partisi) adlı örgüt kurdu. Asuri ve Süryani halkına karşı Türk, Arap ve Farslar tarafından yapılan sözde katliamlarda Kürtlerin de kullanıldığını öne süren örgüt, kültürel haklar yanında toprak talebi için mücadele kararı aldı. PKK kamplarında eğitilen 200 kadar Asuri ve Süryani genç, silahlı mücadele için hazırlığa başladı. Örgütten kaçarak Kuzey Irak'ta Türk askerlerine teslim olan Süryani asıllı Metin Kesenci, Diyarbakır DGM Savcılığı'na örgütle ilgili bilgi verdi."

Bize göre Amerika ve Avrupa, Ermenileri nasıl Osmanlı'ya yabancılaştırıp isyana teşvik ettiyseler benzer bir süreci Süryaniler için işletmektedirler. Bunun ilk aşaması Süryanilerin protestanlaştırılması idi. Ancak bu proje özellikle geleneksel mekanlarında oturan Süryanilerin direnci ile karşılaştı. Bunun üzerine PKK'nın Süryaniler'e terör uygulaması teşvik edildi. PKK'dan çekinen Süryaniler büyükşehirlere, Avrupa'ya ve Amerika'ya göç etmeye başladılar. Oyunun içinde olan Asuri-Keldani-Süryani Birliği (ACSU) Başkanı Fikri Aygur, PKK'nın eylemlerini Türk Ordusu'nun üzerine atmaktan da çekinmemektedir. Aygur, 50'nin üzerindeki Asuri-Süryani'nin "Devlet güçleri tarafından öldürüldüğünü" ileri sürmektedir.

Göç sonrasında özellikle altın piyasasında çok başarılı olan Süryaniler olağanüstü zenginlik kazandılar. Örneğin New York altın piyasasına egemen olan ABD'deki Süryaniler tarihi Ninova Sarayı'nın bir örneğini Şikago'da inşa etmişlerdir.

Kentleşen Süryanilerin Batılılaştırılıp Protestanlaştırılması kolay olacaktı. Nitekim öyle de oldu. Sembolik bir örnek olsun diye Behnan Konutgan ve İsa Karataş'ın adını verebiliriz. Süryani kökenli olan Behnan Konutgan, Bağımsız Protestan Kiliseler Birliği'nin başkanı, İsa Karataş şimdi basın danışmadır.

Batılılaştırılan kimi Süryaniler son yıllarda PKK ile bağlantılı olarak terör eylemlerine hazırlık yapmaktadır. Beth-Nahrin Yurtsever Devrimci Hareketi, Türkiye'ye karşı silahlı eylemler için PKK ile işbirliği yapmaktadır.

Beth-Nahrinli bir terörist MED-TV'de, silaha sarılma gerekçelerini "Bizim çıkışımız 2500 yıllık göçe bir cevaptır. Bu dağlara bizim diyebilmek için silahı seçtik." diye açıklıyordu. Sözkonusu terörist PKK ile olan işbirliklerini gizleme ihtiyacını duymamakta: "Kimileri bizim için PKK tarafından yönlendiriliyorlar diyor... İlişkilerimiz hür ve enternasyonal temeldedir.

PKK bağlantılı bir gazeteci de bu durumu "Evet, Asuri-Süryani halkının mücadelesi artık "kilise" ve "manastır"a sığmıyor." diye alkışlıyor.

PKK terörü bahanesiyle Avrupa'ya göç eden, Yezidiler ise giderek hem misyoner örgütlerin hem de Batılı ülkelerini güdümüne girmektedir. İsveç ve Almanya Yezidilere karşı özel ilgi duymaktadır. Türkiye'ye vize uygulayan İsveç ve Almanya, Yezidilere sıra geldiğinde ayrıcalıklı bir politika izlemektedirler. Öyle ki aralarından milletvekili seçilen bile oldu.

Misyoner Örgütler, Apo'yu cezaevinde iken de unutmuyorlar. Ziyaretçiler arasında Hıristiyan Misyoner Örgütlerin ağırlığı oldukça dikkat çekici. Söz konusu örgütlerin Güneydoğu'ya yönelik ziyaretleri de kayda değer. Bu durum MGK'ya sunulan raporda da ele alınmakta idi. Raporda, Güneydoğu bölgemizi son bir yıldır ziyaret eden yabancı heyetler şöyle sıralanmakta: "Merkezi ABD'de bulunan, Hollanda ve Almanya'da örgütlü Asuri Hareketi Komitesi, merkezi Fransa'da bulunan Süryani Kültürünü Koruma Komitesi, Ermeni Toprakları Merkezi, Dünya Birleşik Belediyeler Federasyonu, Avrupa Kiliseler Birliği, Danimarka Helsinki Komitesi, Ortodoks Kiliseler Birliği, merkezi İsviçre'de bulunan Ermeni Kültürü Vakfı, İtalya, Almanya, Fransa ve İsveç'ten 40 belediye."

İyi de bu uzun yazıyı bu gün niye tekrar ettiniz diye soranlara hemen şunu hatırlatalım. Avrupa ülkeleri bir yandan Süryanileri azınlık kabul etmemizi dayatırken, diğer yandan Misyoner faaliyetleri ile kürt kökenli vatandaşlarımızı Hristiyanlaştırarak azınlık statüsüne itmektedir. Lozan'da azınlıklar dini kimliğe göre tanımlandığı için Kürtleri başka türlü azınlık statüsüne sokamayacağını anlayan Batı, Kürt ayrılıkçılara şu mesajı vermektedir: En iyi Kürt hristiyan olandır.

Bu gerçeği geç te olsa kavrayan Bölücübaşı onun içindir ki yakalandıktan sonra İtalya'da Papa'nın elini öptü ve Hristiyan olduğuna dair mesajlar verdi. Enteresandır dün Türk dünyasına İstiklal Marşını öğretmekle övünen Zaman gazetesinin köşe yazarları bir yandan azınlık haklarını savunuyor, bir yandan da Lozandaki statünün Kürtleri de kapsadığını onlara da hakların verilmesi gerektiğini idda ediyor. Dün Referansım İslam diyen Erdoğan, Yahudi lobileri ile düşüp kalktıktan sonra Kürtlere azınlık haklarının verilmesini ve tüm azınlıkların kimliklerinin korunmasını istiyor. Dün İslam kardeşliğinden dem vuranlar bölücülerle aynı safta yerini alıyor.

Daha da vahimi AB'ye uyum yasaları adı altında Meclis'te Azınlık vakıflarına mülk edinme hakkı getiren yasa çıkarılmak isteniyor. Bu yasada Süryanilere azınlık statüsü verilmek isteniyor. Milli davalarda uyum gösteremeyen iktidar ve muhalefet vekilleri, yenisi ile eskisi ile bölücülükte uyum gösteriyor.

Gaflet, dalalet ve hatta ihanetin kol gezdiği günlerden geçiyoruz. Onun için Atatürk'ün gençliğe hitabesini sık sık okumamız gerekiyor. Hemde hançeremizi yırtarak. Taki Meclise gönderdiğimiz vekillerimize sesimizi duyurana kadar.
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
"Siyasetten bağımsız bir araştırma enstitüsü kuracağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz
Altınok'u aklayıp Yavaş'ı suçlamaya kalan yandaşa belgeli kapak
'Siz merak etmiyor musunuz?'
Soykırım 174 gündür sürüyor
Can kaybı 32 bin 552'ye yükseldi
Özgür Özel'den kurultay itirafı
'1 Nisan’dan sonraki sürece taliptik'
'Vatandaş' BTP'de karar kıldı
Darende'de bu gerçek oldu...
Yargıtay'da bilek güreşi sürüyor
9. turda da başkan seçilemedi
BDDK savcılığa yazı gönderdi
Seçil Erzan'ın telefonu incelenecek
Sevgi evinde şüpheli ölüm
Bebek yatağında ölü bulundu
'Rusya sadece Ruslarındır' akımına Putin'den tepki
'Ülkede 190 etnik grup var'
Saray'dan Mehmet Şimşek açıklaması
'İtibar etmeyiniz'
Terör saldırısında ölü sayısı arttı
Hayatını kaybedenler 143'e yükseldi
Bağımsız aday olan eski CHP'li başkana seslendi
'Son kez uyarıyorum!'
Kılıçdaroğlu sonunda patladı
'Bilal'e anlatır gibi son kez anlatıyorum'
"Ligden çekilmek için sponsorlarımızla görüştük"
Koç: Bize ceza verirlerse vebalini öderler
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
"Siyasetten bağımsız bir araştırma enstitüsü kuracağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz
Altınok'u aklayıp Yavaş'ı suçlamaya kalan yandaşa belgeli kapak
'Siz merak etmiyor musunuz?'
Soykırım 174 gündür sürüyor
Can kaybı 32 bin 552'ye yükseldi
Özgür Özel'den kurultay itirafı
'1 Nisan’dan sonraki sürece taliptik'
'Vatandaş' BTP'de karar kıldı
Darende'de bu gerçek oldu...
Yargıtay'da bilek güreşi sürüyor
9. turda da başkan seçilemedi
BDDK savcılığa yazı gönderdi
Seçil Erzan'ın telefonu incelenecek
Sevgi evinde şüpheli ölüm
Bebek yatağında ölü bulundu
'Rusya sadece Ruslarındır' akımına Putin'den tepki
'Ülkede 190 etnik grup var'
Saray'dan Mehmet Şimşek açıklaması
'İtibar etmeyiniz'
Terör saldırısında ölü sayısı arttı
Hayatını kaybedenler 143'e yükseldi
Bağımsız aday olan eski CHP'li başkana seslendi
'Son kez uyarıyorum!'
Kılıçdaroğlu sonunda patladı
'Bilal'e anlatır gibi son kez anlatıyorum'
"Ligden çekilmek için sponsorlarımızla görüştük"
Koç: Bize ceza verirlerse vebalini öderler

Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde

Geçen yıl yaşanan müsilaj tehlikesiyle büyük bir mücadele gerçekleştirmek zorunda kalan Marmara Denizi, atıkların denize boşaltılması devam ettiği için bu yıl da ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkacak. Marmara şimdiden alarm vermeye başladı
28.03.2024 14:55:00 / Güncelleme: 28.03.2024 15:00:59
Ahmet Haydar Tarhanlı
Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde
Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde
Müsilaj, kapalı denizlerde zaman zaman ortaya çıkan bir salgıdır. Fitoplankton adı verilen mikro alglerin aşırı çoğalması sonucu ortaya çıkar. Bu mukoza benzeri yapı, suyun içindeki mikroorganizmalar için uygun bir beslenme habitatı oluşturur ve zararlı canlılar da bu salgının üzerinde toplanır.

Denizin üstünde gördüğümüz beyaz, köpük benzeri yapı aslında "buzdağının görünen kısmıdır". Denizin altında ise bu salgı bir tül gibi uzanır.

Marmara Denizi, geçen yıl su yüzeyini ve derinlerini saran müsilajla boğuştu. Müsilajın yoğunluğu arttı ve çevresel kaygılara neden oldu. Bu sene de müsilaj tehlikesiin Marmara'yı tehdit edeceği ifade ediliyor.

Müsilajın temel sebebi, atıkların denize boşaltılması. Bu sebep temelden çözülmedikçe müsilaj sorunu artarak devam edecek.

Deniz biyoloğu Mert Gökalp, "Marmara Denizi feryat ediyor. Bu, Marmara Denizi'nin foseptik çukuru olabileceğinin bir sinyali" uyarısını yapıyor.

Profesör Mustafa Sarı, Marmara Denizi'ne arıtmadan atık boşaltımının acilen durması gerektiğini vurguluyor.

Hidrobiyolog Levent Artüz ise bu durumun bir zincir ve sonuç olduğunu ifade ediyor.

Gelecekte ne bekliyor?

Müsilajın yakın ve uzak gelecekte Marmara Denizi'ni, deniz canlılarını ve çevresinde yaşayan insanları nasıl etkileyeceği henüz net değil.

Ancak çözüm için atık yönetimi, arıtma tesislerinin etkin kullanımı ve bilinçli tüketim önemlidir.

Yargıtay Başkanlığı seçiminde dokuzuncu turda da sonuç çıkmadı

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresinin dolması nedeniyle yapılan başkanlık seçimlerinin dokuzuncu turunda da iki aday salt çoğunluğu sağlayamadı.
28.03.2024 11:15:00
İhlas Haber Ajansı
Yargıtay Başkanlığı seçiminde dokuzuncu turda da sonuç çıkmadı
Yargıtay Başkanlığı seçiminde dokuzuncu turda da sonuç çıkmadı
24 Mart 2020'de Yargıtay Başkanlığı görevine seçilen Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresi pazar günü itibarıyla dolmuştu.

Yüksek Mahkeme'nin 4 yıl boyunca görev yapacak yeni başkanını belirlemek için Yargıtay'da sandık kuruldu ve pazartesi saat 08.00 itibarıyla Yargıtay üyeleri sandık başına gitti.

Seçimin ilk 8 turunda hiçbir aday, 348 Yargıtay üyesinin salt çoğunluğu olan en az 175 oyu alamadı.

Bugün gerçekleştirilen dokuzuncu tur da sonuçlandı.

Dokuzuncu turda adaylardan Mehmet Akarca 119, Ömer Kerkez ise 138 oy aldı.

Oylamada 11 oy boş, 68 oy ise geçersiz sayıldı. İki aday da salt çoğunluğu bu turda da sağlayamadı.

Oylama onuncu tur ile devam edecek.

Akkuyu'da büyük eylem

Türkiye'nin ilk nükleer güç santrali olan, Rosatom Enerji Şirketi tarafından Mersin'in Gülnar ilçesindeki Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde taşeron firmanın çalışanları, maaş alamadıklarını belirterek bazı bölümlerde iş bıraktı
28.03.2024 10:11:00 / Güncelleme: 28.03.2024 10:15:27
İhlas Haber Ajansı
Akkuyu'da büyük eylem
Akkuyu'da büyük eylem
Türkiye'nin ilk nükleer güç santrali olan, Rosatom Enerji Şirketi tarafından Mersin'in Gülnar ilçesindeki Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde taşeron firmanın çalışanları, maaş alamadıklarını belirterek bazı bölümlerde iş bıraktı.

Mersin'de yapımı devam eden Akkuyu NGS inşaatında çalışan işçiler, taşeron firmanın maaş ödemediğini ileri sürerek eyleme başladı. Dün yüzlerce işçinin iş bırakmasıyla başlayan eylem nedeniyle bölgede güvenlik tedbirleri de arttırıldı. Maaşlarının yatmadığını belirten işçilerin bugün de iş bırakma eylemlerine devam ettiği öğrenildi.

Daha önce de birçok kez Akkuyu Nükleer Güç Santrali'ndeki taşeron firmanın işçileri maaşlarını alamadıkları gerekçesiyle eylemler yapmıştı.

İsmailağa Cemaati'nden aforoz edilen Cübbeli Ahmet'ten 'FETÖ' savunması

Kamuoyunda Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, İsmailağa Cemaatinin resmi sayfasından kendisi hakkında yapılan paylaşımlara dair açıklama yaptı.
28.03.2024 09:32:00 / Güncelleme: 28.03.2024 09:37:53
Haber Merkezi
İsmailağa Cemaati'nden aforoz edilen Cübbeli Ahmet'ten 'FETÖ' savunması
İsmailağa Cemaati'nden aforoz edilen Cübbeli Ahmet'ten 'FETÖ' savunması
İsmailağa Cemaatinin kendileriyle hiçbir bağı kalmadığını söylediği ve cemaatlerini dağıtmakla suçladığı Ahmet Mahmut Ünlü'den (Cübbeli Ahmet Hoca) açıklama geldi.

Ünlü, cemaatin istişare heyeti imzasıyla yayınlanan açıklamanın baştan aşağıya yalanlarla dolu olduğunu bunun kaynaklarını da haftaya paylaşacağını duyurdu.


'SEYFETTİN İNANÇ'I ÇÖZMEDEN İSMAİLAĞA ANLAŞILMAZ'

Kendisine yakın olan Lalegül TV'de konuşan Ahmet Hoca, istişare heyeti olarak kendileri adlandırılan heyetin kimse tarafından bilinmediğini ifade etti. İstişare heyetinde bulunan çoğu ismin cemaatin başı olan Mahmud Efendi tarafından hiçbir zaman vekil olarak tayin edilmediği iddia etti.

Ünlü özellikle Seyfettin İnanç'a dikkat çekti:

İsmailağa'nın bütün maddi işlerini, para işlerini toplayan kotaran Seyfettin İnanç'tır. Bu Seyfettin İnanç bizim işte talebelerimizdendir. Tefsirde senelerce bizimle bulunmuştur. Dolayısıyla tarikat vekilliği yoktur. Yani şimdi öyle bir durum ki vekilliği olmayan adamlar bunlar. Ama projeleri getiren bunlar, bütün olayları heyete arz eden, şu anda beni güya ihraç etmişler, aforoz etmişler. Bunun da işte alt şeyini birlikte hazırladıkları adam Seyfettin İnanç'tır. Şimdi Seyfettin İnanç meselesi önemlidir. Çünkü yakın zamanda medyada İsmail Ağa'dan FETÖ çıktı diye haberler birçok kanalda yer almıştır. Ekranda görüyorsunuz. Burada ortada oturan Seyfettin İnanç'tır. Buradaki resmin ortası işte bu heyetinde ortasını İsmail'e de ortasını her şeyin ortasını anlamak istiyorsanız o ortadaki arkadaş bu arkadaşın kardeşi Mehmet Bahadır İnanç. Bu kişi FETÖ firarisidir. Şu anda FETÖ'den aranmaktadır. Dolayısıyla bizim FETÖ ile ne irtibatımız var diyenin bütün camianın para işleri, finans işleri, bütün getir götür işleri, heyetin karar işleri, azir işleri, nasip işleri, ikram işleri hepsi Seyfettin'in inancı üzerinden geçer. İsmailağa'yı anlamak isteyen Seyfettin'i çözmeden anlayamaz.

FETÖ 2000'LERDEN BERİ SIZMAYA ÇALIŞIYOR

Ünlü, FETÖ'nün 2000'lerin başından itibaren İsmailağa Cemaatine sızmaya çalıştığını ve 2006 sonrasında bu çalışmalara hız verdiğini iddia etti. Kendisine yapılanın da bu çerçevede yapıldığını öne sürdü.

Cübbeli Ahmet Hoca kendisini direkt cemaatin bir önceki lideri olan Mahmud Ustaosmanoğlu'na bağlı olduğunu şu an cemaatin başında olan Hasan Efendi'nin de aynı durumda olduğunu ve bu sebeple kendisini cemaatten atmaya bir yetkisinin olmadığını vurguladı. Buna ek olarak Ünlü, cemaatten bazı kişilerin FETÖ'cü Emre Uslu ile aynı dili kullandığı ve kendisi için "gebermesini" istediklerini ifade etti.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.