logo
29 MART 2024

Bu millet altın gibidir

04.05.2005 00:00:00
Bu haftaki "haftanın sohbeti"nde Mehmet Emin Koç'un sorularını cevaplandıran BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, mensubu bulunduğu Türk milletine olan sarsılmaz inancının sebeplerini anlattı. Hemen her meydan mitinglerinde ev hanımları için dile getirdiği emeklilik müjdesinin kaynağı hakkında bilgi verdi.

n Hocam, siz her zaman "milletimiz altın gibidir. Altın çamura düşmekle mangır olmaz" dersiniz. Sizdeki bu temel kanaat nasıl oluştu? Kanaatimizce, sizde bu inancı oluşturan bazı hatıralar var ki böyle diyorsunuz. Bu hatıralardan biraz bahseder misiniz?

Prof. Dr. Haydar Baş- Benim temelde ölçü olarak kabul ettiğim kendi çevremdir, cemiyetimdir, ilçemdir, ilimdir. Yani okula giderken gerek arkadaşlarımız arasındaki münasebetlerimiz, aileler arasındaki münasebetler, cemiyetler-dernekler olarak münasebetlerin hepsi belli esaslar üzerine bina edilmiştir. Herkes aynı gelenekten, töreden beslenip büyüyen insanlar. Mesela mahallede top koşturduğunuz arkadaşınız, kesme bayrak, esir alma, köşe kapmaca diye isimlendirilen oyunlardaki arkadaşlarınızın hepsi Ayşe teyzenin, Fatma ninenin, Emine ablanın çocuklarıdır. Bir zaman sonra hayat şartlarını değerlendirme bakımından tercihler belli bir esasa oturuyor. Buradan hareketle sanki o bizim mahallede top koşturduğumuz, köşe kapmaca oynadığımız, beraber sohbet ettiğimiz, her gün aynı havayı teneffüs ettiğimiz insan gitmiş, farklı bir insan gelmiş oluyor.

1980 öncesi

ödenen acı fatura

1980'den önceki günlerde, aynı caddede yürüyen, aynı okulda okuyan, aynı camide namaz kılan, aynı sohbet yerlerinde biraraya gelen arkadaşlar, öyle oldu ki, camisi ayrıldı, mahallesi ayrıldı, sokağı ayrıldı, bir noktaya taşındı.

n İnsanlar evlerinden helalleşerek çıkarlardı.

Prof. Dr. Haydar Baş- İşin başka bir tarafı yine o insan belki bazılarının sözcülüğünü bulunduğu yerde yapıyor ama aslında duygusu, inancı, düşüncesi, temaları senin çocuklukta tanıdığın arkadaşı çağrıştırıyor. Ama birileri gelmiş, saflığından istifade ile onu farklı kulvarlara çekmiş, birbirine hasım etmiş. 1980 öncesi Türk milleti bunun çok acı faturasını ödedi. 5 binin üzerinde evladını kaybetti. Nerede ise iç savaş olacaktı. 12 Eylül Cumhuriyeti koruma ve kollama harekâtı oldu. "Geldi, müdahale etti" diyorlar. Hadiselerin içinden gelen bir insan olarak o günleri ben çok iyi biliyorum. İşyerine biri ruhsatlı, diğeri ruhsatsız iki tabanca ile giderdim. Gün yok ki, Trabzon'da cinayet işlenmesin. 1980'in son üç ayı her Allah'ın günü Karadeniz bölgesinde bir kaç kişi, Türkiye'de 30-60 arası insan ölüyordu. Sağ-sol adı altında ülke kamplara bölünmüştü.

Nuri Aydın örneği

O zaman şu anda Atatürkçü Düşünce Derneği'nin başkanı, çok sevdiğim Nuri Aydın arkadaşım, Allah rahmet eylesin, eski Meydan Camii imamı merhum Cafer hocamızın oğludur. Biz, onunla 12 Eylül harekâtına kadar tanışmıyorduk. Ama o beni duyuyordu, ben de onu duyuyordum. O, sol gençliğin başında, çok uç noktada bir insan diye bilinirdi. Dinden uzak, Allah'ı bilmez, eli silahlı, külahlı bir insan modeli önünüze korlardı. Ama bir bakıyorsunuz ki hiç öyle değildi. Pamuk gibi bir insan, ipek gibi bir kalbi var. Onunla 12 Eylül'de hasbelkader Boztepe'de biraraya geldik. Sağdan, soldan arkadaşlar, "bu koğuşa bir başkan lazım" dediler. Ama solcu arkadaşlar, sağcılara, "Biz sizin önderliğinizi kabul etmeyiz" dediler. Sağcılar da solculara dediler. "Ne yapalım? Burada Haydar hoca var. Adildir, dürüsttür. Onu seçelim" dediler. Beni demokratik yolla koğuş başkanı seçtiler. Her gün çok güzel anılarımız oldu. Bilinen, anlatılan solun dini yoktur. Ama biz orada oturduk, sohbet ettik, baktık ki dışarıda aynı mahallede oturduğum arkadaşım, benim gibi olmasına rağmen aramıza öyle perdeler konmuş ki o şekilde tanıtılmış. Bizim Nuri de öyle tanıtıldı. Ama içeride onunla çok yakın beraberliğimiz oldu. Onun beni çok iyi tanıma imkanı oldu. Benim onu çok iyi tanıma imkanım oldu. Sağlam bir insan, dürüst bir karakterdi. Aramızda bir gönül yakınlığı da oldu. Bir gün ben abdest alıyorum. Yanıma geldi. "Hoca! Hiç direnmenize gerek yok. Biz Türkiye'de komünist ihtilali yapacağız" dedi. İlk defa, "burada herşey söylenir" kabilinden aldım. İkinci defa dedi. Ücüncü defa deyince, ben tam aynanın yanındayım. "Nuri! Bak! Senden gâvur olmaz. Yüzüne baksana! Nur topu gibi bir adamsın" dedim. O ana kadar bunu şaka vari bana söyleyen arkadaş bir durakladı. Sanki manen bir silkindi. "Yahu hoca! Vallahi senin gibi bize böyle yakınlık gösteren olsaydı bu kadar hadise kesinlikle cereyan etmeyecekti. Biz bu yakınlığı arıyorduk" dedi. Koğuşta cemaatle namaz da kılıyorduk. Bir sabah namazı vakti baktım, "Şol cennetin ırmakları / Akar Allah deyu deyu" ilahisini okuyor. Çok da yanık bir sesle okuyor. İçerinin de hasretini dışarıya vuruyor. Uyandım, baktım sesin sahibi Nuri Aydın. "Nuri sen misin?" dedim. "Evet hoca! Biz de inanıyoruz" dedi. "Benim bunda bir kuşkum yok. Sana zaten söyledim" dedim. Kısaca şunu demek istiyorum: Bu milletin solu, sağı hepsi aynı Allah'a inanan insandır. Mesela yine Giresun'dayım. Hem soldan, hem sağdan arkadaşlar var. İnanın o kadar mutazarrır olmuşlar ki "Kim bizi bu hale soktu?" diye herkes ıstırap içindeydi. Yani ülkenin birileri tarafından bu noktaya sürüklenmesi, hele hele yapı taşları çok sağlam olmasına rağmen bu kadar evsaflı olmasına rağmen bu noktaya sürüklenmesi ne kolay hazmedilebilir, ne kolay anlatılabilir.

Dinlererası Diyalog, fitne faaliyetidir

Dikkat ederseniz bendenizin 1980 sonrası başlattığı hareket birlik hareketidir. Çünkü çeşitli mekanlarda, sohbetlerde, toplantılarda, zamanlarda baktım ki hangi kesimden, kurumdan, düşünce sahibi insanlar olursa olsun benden farkı yok. Fark nerede? Herkes inanç itibariyle aynı ama kimisi ucundan uttuyor, ama tutuyor, kimi sarılmış tutuyor. Kısaca herkes bu milletin, bu devletin, bu vatanın evladı. Gerçekten de Türk milletinin geçmişine baktığınız zaman İslam dinine bizim kadar hizmet eden ikinci bir millet yok. Cenab-ı Peygamber Efendimizin kavmi de buna dahil. İslam'ın bayraktarlığını yapan bu millettir. Dünyaya adaleti, insanlığı tanıtan bu millettir. İnsan haklarını doya doya yaşatan gene Türk milletidir. Şimdi bu kadar güçlü ve cesametli ağaçtan zehirli bir fidan çıkacak; ben bunu kabul etmiyorum. Benim temel dayanağım budur. Bunda % 500-1000 haklıyım. "Ama efendim, işte o var, bu var" denilebilir. Alparslan cennetmekân Anadolu'ya girerken, Romen Diyojen ordusuyla savaş 'esnasında, 40 bin cengaver, 10 bin de ağzı dualı dervişan varmış. Yani bir tarafta cenk ediyor, bir tarafta da Allah'a niyaz ediyorlar. Herşey içiçe. Bizim Yeniçeri ocağı da budur. Yeniçeri ocağında çok ciddi bir manevi disiplin bulursunuz. Demek istediğim maneviyata bulaşmamış, yoğrulmamış hiç bir kurum yok. 1071'de Anadolu'ya böyle giriliyor. Anadolu'da bugün ifsad ettikleri Ermeniler mesela Teb'ay-ı Sadıkadandı. Bizimle o kadar hemhal olmuşlardı ki bir çoğu Türklerin dinine geçmişlerdi. Rum'u, Süryani'si, Arap'ı, Keldani'si vardı. Anadolu coğrafyasında bunlar Türklük şemsiyesi altında idi. Arap, Boşnak, Süryani, Rum, Ermeni olmasına rağmen hiç bir zorlama olmadan hepsi "Ben Türküm" deme noktasına gelmişti. Bu mozaik o kadar güçlü örüldü ki Anadolu coğrafyasında yaşayan kim olursa olsun bu benliğin mahsulü idi. Sen, ben, Nuri, hepimiz aynıyız. Şimdi bu millete nifak sokmak durumunda olanlar önce bu milletin manevi kimliğiyle oynama hususunu teşhis ettiler. Çünkü bunları adam eden, Türk yapan bu dindi. "Burayı biz halledersek öteki tarafı rahatlıkla hallederiz" dediler. Farkındaysanız biz zamsan zaman diyalogun karşısına çıkıyoruz. Adamın dini ne olursa olsun. Beni onun dini ilgilendirmez. Farkındaysanız bizim bütün programlarımıza katılan, sevdiğimiz, saydığımız, sayın Sevgi Erenerol hanım kardeşimiz bir Hıristiyandır. Diyalogumuz fevkaladedir. Etkinliklerine biz hem parti olarak iştirak ederiz. Hiç bir ayrıcalığımız, gayrımız yoktur. Kendisine sorulabilir. Onun idin filandır. Beni ilgilendirmez. Allah ile kendi arasında. Ama bizim üzerinde durduğumuz nokta şudur: Madem bu ülkede yaşıyoruz. Bu ülkenin bölünmesine, parçalanmasına, azami derecede herkes benim kadar müsaade etmemesi lazım. Biz bunun üzerinde duruyoruz. Şimdi adam, seni, dininle şüpheli hale getirdikten sonra attığı ikinci adım "Sen Rum, Ermeni, Süryani değil misin?" sorusu oluyor. Seni Hıristiyan ettikten sonra "İyi bir Rum oldun" diyor. Bunlar mevsuk. Ben âfâki konuşmuyorum. Ondan sonraki adımlar kolay. Benliğini, Müslüman Türk kimliğini sana unutturdu mu ondan sonrası kolay. Ondan sonrası "Sen Rumsun, sen Ermenisin, burası Türklere ait değil"dir. "Peki kime ait?" "Sen Rumsun ya sana ait, Ermeniye ait." Böylece yapılmak istenen iş aslında "biz anlamıyoruz" ayağına yatıp, hakikatte çok iyi anladıkları halde ülkeyi bölmektir, parçalamaktır; biz şahsen buna karşıyız. Şu anda karşıyım, her anda da karşı olacağım. Biz, bir milletiz. Bu milleti ayıran, bölüp parçalamaya çalışanlar kim ne dersin haindir. "Efendim! Bizim meşrep, mezhep ayrılığımız olmayacak mı?" Elbette olacak. Bu bir zenginlik. Nasıl ki senin iki gözün, burnun, iki kulağın, ağzın, ellerin, ayakların var; bu, bunun gibidir. Toplumdaki dernekler, cemiyetler, sivil toplum kurumları, mezhebi, meşrebi toplumun bir tarafını teşkil ediyor.
Seçim zoruyla çevreci oldu
'Gündemimizde yok'
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler
Namazın hikmeti
2 suç örgütü lideri daha İstanbul'da yakalandı
Kırmızı bültenle aranıyorlardı
Müzakereler katliama zaman kazandırmak için
Takas önerisini Netanyahu reddetti
3 büyük takım taraftarı iftarda buluştu
'Futbol sahada, dostluk her yerde'
Oy sayımı iftar saatine denk geliyor
YSK 'iftar' konusunda karar verdi
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
Seçim zoruyla çevreci oldu
'Gündemimizde yok'
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler
Namazın hikmeti
2 suç örgütü lideri daha İstanbul'da yakalandı
Kırmızı bültenle aranıyorlardı
Müzakereler katliama zaman kazandırmak için
Takas önerisini Netanyahu reddetti
3 büyük takım taraftarı iftarda buluştu
'Futbol sahada, dostluk her yerde'
Oy sayımı iftar saatine denk geliyor
YSK 'iftar' konusunda karar verdi
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı

Kırmızı bültenle aranan 2 suç örgütü lideri da İstanbul'da yakalandı

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya İnterpol kırmızı bülteniyle 'Yasa Dışı Örgüt Faaliyetleri ve Kaçakçılık' suçundan uluslararası seviyede aranan Talgat Baisaov ve 'Dolandırıcılık' suçundan uluslararası seviyede aranan Maxat Rakhishov'un İstanbul'da düzenlenen 'Mahzen-23' Operasyonuyla yakalandığını açıkladı.
29.03.2024 08:28:00
Haber Merkezi
Kırmızı bültenle aranan 2 suç örgütü lideri da İstanbul'da yakalandı
Kırmızı bültenle aranan 2 suç örgütü lideri da İstanbul'da yakalandı
Bakan Yerlikaya X hesabından yaptığı paylaşımda Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Başkanlığı koordinesinde; İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü KOM Şube Müdürlüğünce gerçekleştirilen 'MAHZEN-23' Operasyonu sonucu İnterpol kırmızı bülteniyle 'Yasa Dışı Örgüt Faaliyetleri ve Kaçakçılık' suçundan aranan Talgat Baisaov ve 'Dolandırıcılık' suçundan aranan Maxat Rakhishov'un yakalandığını duyurdu.

Kıskaç operasyonlarında 70 şüpheli yakalandı

Bakan Yerlikaya ayrıca, 20 ilde FETÖ'ye yönelik olarak son bir hafta içinde düzenlenen "KISKAÇ-11" operasyonlarında 70 şüphelinin yakalandığını duyurdu.


"FETÖ'cülere göz açtırmayacağız. Aziz milletimizin huzuru, birlik ve beraberliği için güvenlik güçlerimizin üstün gayretleriyle operasyonlarımız kararlılıkla devam edecek" diyen Yerlikaya, şu bilgileri paylaştı.

"Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Başkanlığı, TEM Daire Başkanlığı, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Başkanlığı koordinesinde; İl Emniyet Müdürlükleri, TEM ve KOM Şube Müdürlüklerince yapılan çalışmalar sonucu; Aksaray, Bolu, Gaziantep, Sakarya, Muğla, Mersin, Manisa, İstanbul, Kayseri, Kars, Erzurum, İzmir, Elazığ, Adana, Uşak, Denizli, Sivas, Mardin, Edirne ve Bursa'da FETÖ'ye yönelik eş zamanlı olarak düzenlenen "KISKAÇ-11" operasyonlarında şüphelilerin:
  • Örgütün sözde "Emniyet Mahrem Yapılanması" içerisinde faaliyette bulundukları,
  • Örgütün kripto haberleşme programı "ByLock" kullanıcısı oldukları,
  • Ankesörlü telefonlarla iletişim kurdukları,
  • Örgütün "Gaybubet Evi" olarak adlandırdıkları hücre evlerinde barındıkları,
  • İfade ve teşhislerde adlarının geçtiği, FETÖ soruşturmaları kapsamında haklarında kesinleşmiş hapis cezası ile aranma kaydı bulunduğu tespit edildi.

Operasyonlar sonucu: Çok sayıda dijital materyale el konuldu."

Yerlikaya, operasyonlara katılan polisleri de tebrik etti.

YSK: Oy sayımında iftar molası olmayacak

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), Bahçe İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı'nın yaptığı Ramazan ayı nedeniyle oy sayımı sırasında iftar saatinde kısa bir mola verilmesi talebinin reddedildiğini ve sayımın aralıksız yapılacağını açıkladı.
29.03.2024 07:40:00 / Güncelleme: 29.03.2024 07:42:27
İhlas Haber Ajansı
YSK: Oy sayımında iftar molası olmayacak
YSK: Oy sayımında iftar molası olmayacak
Bahçe İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı'nca Yüksek Seçim Kurulu'na gönderilen yazıda, sandık kurullarınca saat 17.00 itibarıyla sayım ve döküm işlemlerine başlanacağı ancak Ramazan ayı içerisinde bulunulması nedeniyle sadece su ile orucun açılması durumunda sağlıklı bir oy sayımının yapılamayacağı, sandık kurulu görevlilerinin iftar saatinde kısa bir mola verip veremeyeceği konusu gündeme belirtildi.

Konuyu inceleyen ve kararını açıklayan YSK, Bahçe Seçim Kurulunun talebinin, 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'un 'Zarfların açılması, oyların sayım ve dökümü' başlıklı 100'üncü maddesinin birinci fıkrasında, 'Oyların sayım ve dökümüne derhal başlanır, açık ve aralıksız yapılır' hükmü bulunduğu hatırlatıldı. YSK'nın Sandık Kurullarının Görev ve Yetkilerine Dair 138 Sayılı Genelgesinde de aynı yönde düzenleme bulunduğuna dikkati çeken kurul, bu sebeple 'oy sayım ve döküm işlemlerinin aralıksız yapılması gerektiğine' oy birliğiyle karar verildiği paylaşıldı.

Şanlıurfa'da zincirleme trafik kazası: 3 kişi öldü, 6 kişi yaralandı

Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde zincirleme trafik kazasında 3 kişi öldü, 6 kişi yaralandı.
28.03.2024 22:45:00
Anadolu Ajansı
Şanlıurfa'da zincirleme trafik kazası: 3 kişi öldü, 6 kişi yaralandı
Şanlıurfa'da zincirleme trafik kazası: 3 kişi öldü, 6 kişi yaralandı

Siverek-Şanlıurfa kara yolunun 3'üncü kilometresi Siverek Devlet Hastanesi yakınlarında, Mehmet Karakayalı idaresindeki 34 SRM 01 plakalı otomobil, Kudbettin Kazancı yönetimindeki 07 GHV 87 plakalı hafif ticari araç ve Hamdullah Kınış'ın kullandığı 63 N 5314 plakalı motosiklet çarpıştı.

Çevredekilerin ihbarı üzerine bölgeye 112 Acil Servis, polis, jandarma ve itfaiye ekipleri sevk edildi.

Kazada yaralanan 9 kişi Siverek Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Yaralılardan İbrahim Erol, Hamdullah Kınış ile kimliği henüz belirlenemeyen 1 kişi yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Kaza nedeniyle ulaşıma kapanan kara yolu, araçların kaldırılmasının ardından yeniden trafiğe açıldı.

Şanlıurfa Valisi Hasan Şıldak, sosyal medya platformu X hesabından, Siverek ilçesinde meydana gelen kazada 3 kişinin hayatını kaybettiğini, 6 kişinin de yaralandığını belirterek, şu ifadelere yer verdi:

"Kazaya trafik ve sağlık birimlerimiz tarafından en hızlı şekilde müdahale edilmiş, yaralılar hastaneye kaldırılmıştır. Kazada hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum." 

Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar

 
İnsanlıktan zerre kadar nasibini almamış çeteciler olarak da bilinen Yahudi askerler, Gazze'de yaptıklarıyla ahlaksızlıkta da zirveyi kimseye bırakmıyor.
28.03.2024 17:50:00 / Güncelleme: 28.03.2024 17:54:49
HASAN PARLAK
 Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar
 Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar

İnsanlıktan zerre kadar nasibini almamış çeteciler güruhu olarak da bilinen Yahudi askerler, Gazze'de yaptıklarıyla ahlaksızlıkta da zirveyi kimseye bırakmıyor. Nitekim Gazze'de soykırım yapan Yahudi askerleri, işgal ettikleri bölgede her türlü rezalete imza atıyor. Hatta rezaletlerini sosyal medyada paylaşmaktan da geri durmuyor. Reuters ajansında yer alan görüntüler de Yahudi askerlerinin ne kadar 'insanlık sınıfı'nın dışında olduğunu ortaya koyuyor. Nitekim İsrail askerleri, Filistinlilerin evlerinde bulunan iç çamaşırlarıyla oynadıklarını gösteren fotoğraf ve videoları yayınlamaktan geri durmadı. Videolardan birinde Gazze'deki bir odada bir koltukta oturan İsrailli bir asker sırıtıyor, bir elinde silah, diğer elinde beyaz saten iç çamaşırını kanepede yatan bir yoldaşın açık ağzının üzerine sallıyor. Böylece Yahudi askerlerin insan olmadığını, başka tür bir mahluk olduğunu tüm dünyaya haykırıyorlar. 
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.