logo
29 MART 2024

CHP'nin AKP'den farkı yok

10.07.2005 00:00:00


AKP'nin İslam'a ciddi darbeler indirdiğini söyleyen BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, bu manzara ortada iken CHP'nin kalkıp da "irticai faaliyetler var" demesinin hadiseyi gizlemekten başka bir anlam taşımadığını belirtti

Oyunu birlikte oynuyorlar"Sayın Baykal'ın, partinin düşüncesi nedir bilmem ama ortada, görebildiğim kadarıyla bir beraberlik söz konusu. AK Partisi İslam'a karşı ciddi darbeler indirdi. Bu darbelerin gizlenmesi karşılıklı oyunlarla oldu. Düşünebiliyor musunuz, 15 yaşından küçük çocuklar din, Kur'an öğrenimi için herhangi bir yere giderse, bunlara o öğretimi yaptıran gerek öğretim binasını onlara açan, gerek öğretimi yaptıran kişilere bir yıla kadar hapis cezası veriliyor."

Bize ait tezler çalınıyor"İktidarlar "ben şunu yapacağım" dediği zaman o yapacağı şeyin kaynağını göstermesi lazım. Dikkat ederseniz her yıl başı hükümetler bütçe görüşmesi diye Meclis'te bir müzakere açarlar. Yapacakları işler ne ise A'sından Z'sine kadar tartışmaya açarlar. Önce kendi ekibi hazırlar. Sonra bu hazırlananlar Meclis'e gelir. Meclis'te görüşülür. Muhalefet de görüşlerini ortaya koyar. Ondan sonra onaylanır. Onaylanan bu bütçe uygulamaya girer. Bir yıl boyunca bunun dışında kimse bir tek kuruşluk yatırım yapamaz."

BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Nihat Hekimoğlu'nun sorularına cevap verdiği "Haftanın Sohbeti"nin bugünkü bölümünde, Milli Ekonomi Modeli'nde yer alan bazı tezlerin AKP milletvekilleri tarafından kaynak gösterilmeden aşırılmasını değerlendirdi. Aynı AKP'nin Meclis içtüzüğünü değiştirerek son sür'at kanunlar çıkarılmasının demokrasinin rafa kaldırılması anlamına geldiğini söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, Türkiye'nin başını ağrıtmaya devam eden PKK terörüne AB ve ABD'nin bakışı hakkında da bilgi verdi.  Hocam, hükümet ve sayın Başbakan, sizin Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet projesi başlığı altında sunduğunuz bazı uygulamaları seslendirmeye başladı. Sayın Başbakan bulunduğu bazı mekanlarda bunu ifade ediyor. İşçiyi güçlendireceğini, tüketici kesimi güçlendireceğini seslendirmeye başladı. Evlilik konusunda bazı destekler vereceğini söylüyorlar. Bu konuda ne diyorsunuz?Prof. Dr. Haydar Baş- Bütün bunların söylenmesi güzel de bu olay bir insanın inanmadan şahadet getirmesine benziyor. Yapması hiç mümkün değil. Bizi takip eden kardeşlerime olayın ciddi bir yanıltıcı oyun olduğunu izah edeceğim. Herkesin çok rahatlıkla anlayacağını tahmin ediyorum. Bize ait tezler çalınıyorİktidarlar "ben şunu yapacağım" dediği zaman o yapacağı şeyin kaynağını göstermesi lazım. Dikkat ederseniz her yıl başı hükümetler bütçe görüşmesi diye Meclis'te bir müzakere açarlar. Yapacakları işler ne ise A'sından Z'sine kadar tartışmaya açarlar. Önce kendi ekibi hazırlar. Sonra bu hazırlananlar Meclis'e gelir. Meclis'te görüşülür. Muhalefet de görüşlerini ortaya koyar. Ondan sonra onaylanır. Onaylanan bu bütçe uygulamaya girer. Bir yıl boyunca bunun dışında kimse bir tek kuruşluk yatırım yapamaz. Bütçede ne varsa uygulamada o bulunur. Sayın Erdoğan ve vekil arkadaşlarımızın bizden aldıklarını, zaman zaman halka, güzel sözler olduğu, hakikaten olması gereken meseleler olduğu için söylediğini ve puan aldığını görüyorum. Ama senin söylediğin sözlerin tamamının içi boş. Çünkü içini dolduramıyorsun. Sen bütçeyi hazırlarken sakatlar, özürlüler diye bir derdin yoktu ki ona sen bütçede bir şey veresin. Şimdi nasıl diyorsun ki "Şunu şöyle yapacağım, bunu böyle yapacağım." Evlenme kredisi verecek. Bütçede buna kaç para tahsis ettin? Nereden vereceksin? Kısaca dedikleri şey tamamen rüya, hayal mahsulü. Liberal ekonomide bunların yapılması hiç mümkün değildir. Liberal ekonominin mantığı tüketim kesimini daha da tüketmektir. Vergi üstüne vergi almaktır. Belini kırmaktır. Nitekim arkadaşların yaptığı da budur. Kalpleri bu tarafa, milletin ıstırabını acısını görüyor, "ne yaptık, bu milleti perişan ettik" diyor. Bu milletin anası ağladı; bunu görüyor. Ama "Hoca'nın dedikleri de doğru" diyorlar. Dikkat ederseniz hep beni takip ediyorlar. Gizli gizli hani dinlenilen büyük zatlar vardı. Aynen öyle köşebaşına gidiyorlar, "acaba bu ne diyor?" diye bekliyorlar. Ama onların bunu hayata geçirmesi hiç mümkün değil. Bu, bize ait. Milli Ekonomi Modeli diye bizim bir tezimiz var. Sosyal devlet bu tezin bir parçasıdır. Tüketimi devreye koyabilmek için sosyal devlet projesine ihtiyaç vardır. Milli Ekonomi Modelindedir bu.Milli Ekonomi Modelinin mantığıLiberal ekonomide değil yani.Prof. Dr. Haydar Baş- Liberal ekonomide böyle bir dert yok. Mesela bizde vergi yoktur. Bizim tezimizde vergi yoktur. 100 milyarın altında geliri olan vatandaşa vergi yoktur. Bu işçidir, tarım kesimidir vs vergi yükünden onları devlet kurtarır. Ama devlet onu kurtararak onu ciddi şekilde destekler, tüketimini çoğaltır. Rahat tüketim yapar. Rahat tüketim yaptığı için de üreten ona çok mal satar. Bir tane bardak satarken 10 tane satar. Onun için üreten de bir bardağın vergisi yerine 10 tane bardak vergisi veriyor. Yani devlet o zayıf vatandaştan değil güçlü vatandaştan vergi alıyor. Hem de 10 mislisini alıyor. Bu sefer devlet de güçlü oluyor, halk da güçlü oluyor, üreten de güçlü oluyor. Sayın Başbakanın bu denklemi çözmeden bu tip vaadlerde bulunması bir defa ilmi gerçeklere aykırıdır. İkincisi, bu işler ona yakışmıyor. Kaynak göstermeleri lazım. "Bunu şuradan aldık. Doğrudur. Ama biz bunu yapamayız. Bizim programımızla alakası yoktur" istisnası geliştirmeleri lazımdır. Hatta sadece onlar değil, diğer partilerin de baştan beri yaptıkları iş bizim Milli Ekonomi Modelindeki görüşleri alıp transfer etmeleridir. Ama hiç birinin uygulama imkanı yoktur. Çünkü uygulamak için bütün bunlara kaynak bulmanız lazım. Bu denklemi kurmanız lazım. Bu, sadece iç politika, maliye politikası, tarım politikası, orman politikası ile alakalı değildir. Bu bir bütündür. Bu işi ancak bilen hayata geçirebilir.Teröre AB ve ABD'nin bakışıHocam, son dönemde silahlı eylemler artıyor. Son olarak Bingöl'de Devlet Demiryollarına bağlı bir tren bombalandı. Uzaktan kumandalı bir mayın patlatıldı. DDY'nın beş güvenlik görevlisi şehit oldu. Bu eylemlerin artışı konusunda AB ve ABD'nin bakışı nedir?Prof. Dr. Haydar Baş- AB ve ABD'nin bakışını bilmek o kadar zor bir hadise değildir. Sayın Başbakanımız ABD'ye yaptığı son gezide hatırlarsanız ABD'nin Genelkurmay Başkanının enteresan bir sözü var. Ne diyor? "Bu iş silahlı çatışmayla olmaz. Yani siz PKK'lıları, eylem yapanları dağda öldürmeyin, sokakta öldürmeyin, bunlara yaşama hakkı tanıyın" dedi. Seni öldürmeye gelen insanı yaşatacaksın. İkincisi, dikkat ederseniz, benim AB konusunda devamlı söylediğim söz şudur: "AB adı altında Türkiye'nin parçalanması söz konusudur." Yani oraya gireceğiz gerekçesiyle, bir takım bahaneler adı altında Türkiye'yi parçalıyorlar. Siyasetin bunu çok iyi görmesi lazım. Siyaset bunu görmediği zaman fonksiyonunu  icra edemez. Aksi takdirde ülkenin bölünüp parçalanmasına o da ortak olmuş olur. Şu anda yapmak istedikleri şudur. "Sen, af çıkartacaksın" diyor. "Tamam" af çıkıyor. Hatta "Apo'yu da affedeceksin" diyor. Dikkat ederseniz bütün bunlar tartışma konusu haline geldi. Türk Yargısının verdiği kararı şu ana kadar Yargı icra edemedi. İnfaz edemedi. Bununla ne ispat edilmiş oldu? "Türkiye Cumhuriyeti Devleti müstakil bir devlet değildir. Karar verir ama infaz yetkisine sahip olamaz" ispat edilmeye çalışıldı. Devletin acziyeti siyasetle ispat edilmeye çalışılıyor. AB, bu devletin aciz olduğunu ifade etmeye çalışıyor. Hadi sen erkeksen bunu ABD'ye, İngiltere'ye söyle. O, bağımsız yargısının verdiği kararı hayata geçirir. Hiç bir irade, güç, buna mani olamaz. Demek istediğim şudur: Türkiye'de verilen kararları hayata geçirmemek ne içindir? Türkiye Cumhuriyeti Devletinin zafiyetini izah ve izhar etmek içindir. Bir defa Türk siyaseti  bu konuda bugüne kadar üzerine düşen vazifeyi ifa edememiştir. Bu bir Adalet, haklıya hakkını vermek, haksıza haddini bildirmektir İkincisi Batının oyununa devamlı surette gelmektedir, uyum yasaları çıkarma adına. Mesela idamı kaldırdı veya ağır cezaları kaldırdı. Düşünebiliyor musunuz adam senin en yakınını katlediyor, sen kimin adına bunu affediyorsun? Kanı heder edilen, dökülen insana sordun mu buna ne ceza vereceksin diye. Sen hangi haktan bahsediyorsun? Benim hakkımı yiyene hakkımın bağışlatılması hak değildir. Bu, hakkın gasp edilmesi demektir. Adam hakkı gasp ediyor, yok ediyor. Adalet haklıya hakkını vermek, haksıza haddini bildirmektir. Sen ona haddini bildirmiyorsun. Bu sefer azıyor. Kısaca bu müeyyideler ortadan kalktı. Geçmişte terbiye denilen bir olay vardı. Kişiler aileden aldıkları terbiye ile kendini kontrol eder, murakabe eder bir seviyede idi. Şimdi öyle bir şey de kalmadı. Aileler de çocuğu alabildiğine başıboş bırakıyor. Eğitim de ona bir şey kazandırmıyor. Bizim devamlı surette anlatmaya çalıştığımız bir Müslüman Türk modelimiz var; bu ne kızımızda, ne oğlumuzda var. Bu konuda insanımız maalesef bir açlık içerisinde. AB'ye uyum adı altında kanunlarla onu tamamen başıboş bir hale getiriyorsun. O zaman çocuk serseri gibi ortada dolaşıp duruyor. Tinerci ise adam öldürüyor. Bu gidişin görüntüsü sanki bu ülkenin sahibi yokmuş havası veriyor. Ben şahsen bunu böyle görüyorum. Elbette bunu düzeltecek olan da siyasi iradedir. Ülkeye sahip çıksınlar. İnsanımızı belli kurallarla beraber, hukuki müeyyidelerle haklarını teminat altına alıp, haksızlık yapmasına mani olsunlar. Evvela onu da eğitimle birlikte ahlaki bir noktaya taşısınlar.Tabii polisin de eli kolu bağlanmış durum da değil mi?Prof. Dr. Haydar Baş- Polis de bir şey yapamıyor. Tutup da hesaba da çekemiyor.n Polisin kendisi de suçlu çıkıyor.Prof. Dr. Haydar Baş- İyi hatırlattınız. Kolluk güçleri de hiç bir şey yapacak durumda değiller. Adam ne yapsın? Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık. Binaenaleyh böyle acayip, garayip durumlar var. İktidarın da üzerine gittiği kim biliyor musun? İktidar da sağ olsun devamlı benim üzerime geliyor. Herhalde bizim sabrımızı ölçüyorlar. Batı Çalışma Gurubu kurumlarımıza geliyor. Düşünebiliyor musun gece saat 02.00'de kurumun muhasebesi tetkik ediliyor. Yani enteresan haller oluyor. Ama millet dersi verecek. Aile hayatımızdan, şahsiyetimize kadar dedikodular, iftiralar, fitneler var. Ama biz hepsine açığız. Hiç kimse bizi yolumuzdan yıldıramaz. Bu vatan bizimdir. Hiç kimseye de bunu şu veya bu şeyle bırakmayız.

Oyunu birlikte oynuyorlarHocam, CHP, anamuhalefet partisinin öyle bir muhalefet mantığı, öyle bir söylemi var ki sanki AKP irticai bir faaliyette bulunuyormuş mantığı ile siyaset yapıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?Prof. Dr. Haydar Baş- Sayın Baykal'ın, partinin düşüncesi nedir bilmem ama ortada, görebildiğim kadarıyla bir beraberlik söz konusu. AK Partisi İslam'a karşı ciddi darbeler indirdi. Bu darbelerin gizlenmesi karşılıklı oyunlarla oldu. Düşünebiliyor musunuz, kaçıncı madde olduğunu şu anda çıkartamayacağım ama kanunun içeriği şu: 15 yaşından küçük çocuklar din, Kur'an öğrenimi için herhangi bir yere giderse, bunlara o öğretimi yaptıran gerek öğretim binasını onlara açan, gerek öğretimi yaptıran kişilere bir yıla kadar hapis cezası veriliyor. Yeni düzenlemede durum böyle. Önce bunu üç yıl yaptılar. Sonra bir yıla indirdiler. Lütufta bulundular! Bugüne kadar, eski dönemde bile, merhum Atatürk'ten sonra olan olaylar döneminde bile Kur'an öğrenmenin bir tek gün cezası yoktu. Evet, siyasi bir baskı vardı ama hukuki bir müeyyide yoktu. Bu iktidar ilk defa bu müeyyideyi getiriyor. Aslında CHP demokrasiden yana olmuş olsaydı, "Bu çocuklara siz dinini niçin öğretmekten kaçınıyorsunuz? Dinini öğrenmeyen insanın sadist olması, hırsız olması, yolsuz olması elbette mümkünattan olup" diyecek ve işin savunmasını yapması gerekirken bunu yapmadı, yapmıyor. Mesela kalkıyor, İmar Yasasına "ibadethane" kelimesi koymak suretiyle apartmanların alt katlarında veya herhangi bir dairesinde kilise evi açmak yoluyla 36 bin kilisenin açılmasına bu iktidar sebep oldu. Diyanet Sen Genel Başkanının beyanına göre 40 bin insanımız Hıristiyan oldu. Bu manzara ortada iken kalkıp da "irticai faaliyetler var" demek hadiseyi gizlemektir. İkisi bir oynuyorlar. O tarafı gizlemek için bu taraf güya varmış gibi ortaya atılıyor. Biliyorsunuz, her ikisi de zaten belli kurum ve kuruluşlardan, belli güçlerden düşünce, görüş alırlar. İnşaallah milletimiz bütün bu oyunları görerek kendisine layık olanı tespit eder, tensip eder.

Demokrasi rafa kaldırılıyorHocam, Meclis'te, AKP bir iç tüzük düzenlemesi yaptı. Öyle bir noktaya getirdi ki artık yüzlerce maddeden oluşan kanunlar bir gecede, bir günde geçecek duruma geldi. Bu şekilde de IMF'nin, AB'nin istediği kanunlar sırayla geçiyorlar. Bir yandan da hükümet "çok kanun çıkarttık" diye övünüyor.Prof. Dr. Haydar Baş- Millete karşı övünmüyor. Kime söz verdi ise, Avrupa'ya söz verdi, onlara karşı övünüyor.Bu kanunlar milletin menfaatine midir?Prof. Dr. Haydar Baş- Ne menfaatine. Kanun koyucunun maksadı mütalaa, müzakere ile Meclis'te anlaşılır. Yani kanunlar, tek tek, bütün maddeleri, gerekçeleri ile birlikte anlatılır, mütalaa, müzakere edilir, karara bağlanır. Sen muhalefete bu imkanı vermediğin zaman bu kanunun mütalaası, müzakeresi, tartışması olmaz. O zaman bu aslında demokrasi değildir. Farkında olmadan demokrasiyi rafa kaldırıyorsun. Terk ettiğin saltanat rejimine geçiyorsun. Olayın bir boyutu da budur. Yani demokrasi gitti. Bir gecede şu kadar kanun geçecek; ne bu? Eğer bana bunu sormayacaksan niye mütalaaya, müzakereye açıyorsun, açma. Ama söz konusu Haydar hoca olduğu zaman çoluk çocuğunu bile araştırıyorsun. Bu, kraliyeti de geçti. Bunların hesabını milletin sorması lazım. Bu, doğru bir davranış değildir. Kanunlar tartışılmalı, kanunlar görüşülmeli. Nedir, ne değildir, anlaşılmalı. Aksi takdirde çok yanlış anlaşılmaya vesile olabilir. Aslında bunun yapılması iktidarı da suizandan kurtarır.
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
'Gençler BTP’ye akın ediyor'
Zeytinburnu'nda BTP coşkusu
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
10. turda da sonuç çıkmadı
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
"Siyasetten bağımsız bir araştırma enstitüsü kuracağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
'Gençler BTP’ye akın ediyor'
Zeytinburnu'nda BTP coşkusu
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
10. turda da sonuç çıkmadı
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
"Siyasetten bağımsız bir araştırma enstitüsü kuracağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz

Geçmişte katlettiklerinin katliamlarına destek oluyorlar

 
 
İkinci Dünya Savaşı'nda yüzbinlerce Yahudiyi katleden Almanya, hızlı adımlarla 'siyonist ülke olma' yolunda ilerliyor. Gazze'de soykırım yapan İsrail'i açıkça desteklemekten geri kalmayan Berlin yönetimi, geçmişte soykırıma uğrattıkları Yahudilere bir bakıma "Bizden intikam almayın ancak kimi soykırıma tabi tutarsanız tutun, sizi destekleyeceğiz" mesajı vermiş oluyor. 
28.03.2024 17:58:00 / Güncelleme: 28.03.2024 18:06:02
AHMET TURAN YİĞİT
 Geçmişte katlettiklerinin katliamlarına destek oluyorlar
 Geçmişte katlettiklerinin katliamlarına destek oluyorlar


İkinci Dünya Savaşı'nda yüzbinlerce Yahudiyi katleden Almanya, hızlı adımlarla 'siyonist ülke olma' yolunda ilerliyor. Gazze'de soykırım yapan İsrail'i açıkça desteklemekten geri kalmayan Berlin yönetimi, geçmişte soykırıma uğrattıkları Yahudilere bir bakıma "Bizden intikam almayın ancak kimi soykırıma tabi tutarsanız tutun, sizi destekleyeceğiz" mesajı vermiş oluyor.


Siyonizm karşıtı örgüte baskı

Nitekim Almanya'da, siyonizm karşıtı "Orta Doğu'da Adil Barış İçin Yahudilerin Sesi - Jüdische Stimme für gerechten Frieden in Nahost" adlı Yahudi derneğin banka hesabı, üyelerin tam listesini ve adreslerini talep eden bankalar tarafından bloke edildi. Dernek, daha önce Berlin'de düzenlediği gösteride, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarını protesto etmişti. Öte yandan Almanya'da vatandaşlığa geçişlerde yapılan testin, gelecekte İsrail, Holokost ve Yahudilikle ilgili soruları da içereceği bildirildi.

Bakanın söyledikleri yenilir yutulur gibi değil

Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, yenilenmiş soru listesini önemli bir adım olarak gördüğünü belirterek, "Değerlerimizi paylaşmayan hiç kimse Alman pasaportu alamaz. Burada çok net bir kırmızı çizgi çizdik" ifadesini kullandı. Faeser, antisemitizm, ırkçılık ve diğer insanları aşağılama biçimlerinin Alman vatandaşlığına geçişte engel teşkil ettiğini belirtti. Almanya'nın Holokost'tan dolayı İsrail'i ve Yahudileri koruma konusunda özel sorumluluğu bulunduğunu dile getiren Faeser, "Bu sorumluluk bugünkü kimliğimizin bir parçasıdır" değerlendirmesinde bulundu. 

Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar

 
İnsanlıktan zerre kadar nasibini almamış çeteciler olarak da bilinen Yahudi askerler, Gazze'de yaptıklarıyla ahlaksızlıkta da zirveyi kimseye bırakmıyor.
28.03.2024 17:50:00 / Güncelleme: 28.03.2024 17:54:49
HASAN PARLAK
 Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar
 Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar

İnsanlıktan zerre kadar nasibini almamış çeteciler güruhu olarak da bilinen Yahudi askerler, Gazze'de yaptıklarıyla ahlaksızlıkta da zirveyi kimseye bırakmıyor. Nitekim Gazze'de soykırım yapan Yahudi askerleri, işgal ettikleri bölgede her türlü rezalete imza atıyor. Hatta rezaletlerini sosyal medyada paylaşmaktan da geri durmuyor. Reuters ajansında yer alan görüntüler de Yahudi askerlerinin ne kadar 'insanlık sınıfı'nın dışında olduğunu ortaya koyuyor. Nitekim İsrail askerleri, Filistinlilerin evlerinde bulunan iç çamaşırlarıyla oynadıklarını gösteren fotoğraf ve videoları yayınlamaktan geri durmadı. Videolardan birinde Gazze'deki bir odada bir koltukta oturan İsrailli bir asker sırıtıyor, bir elinde silah, diğer elinde beyaz saten iç çamaşırını kanepede yatan bir yoldaşın açık ağzının üzerine sallıyor. Böylece Yahudi askerlerin insan olmadığını, başka tür bir mahluk olduğunu tüm dünyaya haykırıyorlar. 

Okullar 1 Nisan'da tatil olacak mı?

31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri dolayısıyla okullar 1 Nisan 2024 Pazartesi günü tatil edildi
28.03.2024 15:32:00 / Güncelleme: 28.03.2024 15:37:04
AA
Okullar 1 Nisan'da tatil olacak mı?
Okullar 1 Nisan'da tatil olacak mı?

Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB), 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri dolayısıyla okullar 1 Nisan 2024 Pazartesi günü tatil edildi.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin imzasıyla illere gönderilen genelgede, eğitim kurumlarının, 31 Mart Pazar günü yapılacak Mahalli İdareler Genel Seçimleri'nde, seçmenin oy kullanmasına imkan verecek şekilde hazırlanacağı belirtildi.

Genelgede, seçimlerin ardından Bakanlığa bağlı eğitim kurumlarının, eğitim-öğretime hazır hale getirilmesi amacıyla 1 Nisan 2024 Pazartesi gününün tatil edildiği bildirildi.

Öte yandan 1 Nisan günü yönetici ve öğretmenler, aylık karşılığı ders, varsa ek ders, ders niteliğinde yönetim, hazırlık ve planlama görevlerini yapmış sayılacak. 

Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde

Geçen yıl yaşanan müsilaj tehlikesiyle büyük bir mücadele gerçekleştirmek zorunda kalan Marmara Denizi, atıkların denize boşaltılması devam ettiği için bu yıl da ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkacak. Marmara şimdiden alarm vermeye başladı
28.03.2024 14:55:00 / Güncelleme: 28.03.2024 15:00:59
Ahmet Haydar Tarhanlı
Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde
Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde
Müsilaj, kapalı denizlerde zaman zaman ortaya çıkan bir salgıdır. Fitoplankton adı verilen mikro alglerin aşırı çoğalması sonucu ortaya çıkar. Bu mukoza benzeri yapı, suyun içindeki mikroorganizmalar için uygun bir beslenme habitatı oluşturur ve zararlı canlılar da bu salgının üzerinde toplanır.

Denizin üstünde gördüğümüz beyaz, köpük benzeri yapı aslında "buzdağının görünen kısmıdır". Denizin altında ise bu salgı bir tül gibi uzanır.

Marmara Denizi, geçen yıl su yüzeyini ve derinlerini saran müsilajla boğuştu. Müsilajın yoğunluğu arttı ve çevresel kaygılara neden oldu. Bu sene de müsilaj tehlikesiin Marmara'yı tehdit edeceği ifade ediliyor.

Müsilajın temel sebebi, atıkların denize boşaltılması. Bu sebep temelden çözülmedikçe müsilaj sorunu artarak devam edecek.

Deniz biyoloğu Mert Gökalp, "Marmara Denizi feryat ediyor. Bu, Marmara Denizi'nin foseptik çukuru olabileceğinin bir sinyali" uyarısını yapıyor.

Profesör Mustafa Sarı, Marmara Denizi'ne arıtmadan atık boşaltımının acilen durması gerektiğini vurguluyor.

Hidrobiyolog Levent Artüz ise bu durumun bir zincir ve sonuç olduğunu ifade ediyor.

Gelecekte ne bekliyor?

Müsilajın yakın ve uzak gelecekte Marmara Denizi'ni, deniz canlılarını ve çevresinde yaşayan insanları nasıl etkileyeceği henüz net değil.

Ancak çözüm için atık yönetimi, arıtma tesislerinin etkin kullanımı ve bilinçli tüketim önemlidir.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.