logo
25 NİSAN 2024

Çirkin senaryo

04.08.2004 00:00:00
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İran ziyaretini ve ekonominin içinde bulunduğu 'çıkmaz' değerlendirdi. Meltem ve Mesaj TV'deki Haftanın Sohbeti programında çarpıcı açıklamalar yapan BTP Lideri Prof. Dr. Baş, "İran ziyareti adı altındaki 'mesaj taşıma' benim gördüğüm kadarıyla bir fiyaskoyla sonuçlanmıştır. İran Genelkurmayı'nın hem ABD'ye, hem de İsrail'e verdiği mesaj bir birliktelik ortaya koymuştur" dedi.

BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş'ın çarpıcı açıklamalarından önemli kesitleri aktarıyoruz...

BOP'un hedefi İran

BOP tehdit olarak karşısına İran'ı alıyor. Böyle bir niyet var. Türkiye, bu mevzuda ABD'nin yanında NATO şemsiyesi altında yer alacak. Peki ne olacak? Ben diyorum ki, İran hırpalanacak. Öyle zannedildiği gibi, İran aleyhine öyle vahim bir netice çıkmayacak. Ben Ortadoğu'da Müslümanların lehine fevkalade olumlu tecellilerin olacağı kanaatindeyim. Türk siyasetinin aklını başına alması lazım. Buna göre hesabını yapmalı, ayağını ona göre denk almalı. Aksi takdirde adamın belasını Allah verir...

Türkiye ve İran: İki Aslan

ABD bu coğrafyada iki devletle savaşamaz. Bunun birisi Türkiye, diğeri de İran'dır. Biz kendi kıymetimizi bilmiyoruz. Kendimizle olan takışıklığımızdan, aramızdaki nifaktan beraberlik ruhunu kaybettiğimizden, gerçek kuvvetimizin idrakine varamıyoruz. Bu coğrafyada bütün güçler biraraya gelse, Allah'ın izniyle bu millete bir şey yapamaz. İlaveten İran'a da bir şey yapamaz.

Şimdi Batılı güçler ne yapacak? Ortadoğu'daki emellerine vasıl olmak için, bölgenin iki güçlü devletini yani iki aslanı sinsi planlarlarla karşı karşıya getirecek ve birbirleriyle mücadele ettirecek. Bu mücadeleden kim kazançlı çıkacak? Bundan ne İran, ne de Türkiye kazançlı çıkabilir. Bu iki devleti kendisine alet eden devlet kazanacak...

Burada siyasetçi akıllı olmalı. Türk siyasetçisi, Türk milletini bu noktaya getirecek adımlardan mutlaka kaçınmalıdır.

Şimdi AKP milletvekilleri iyi düşünsün! Bizim İran'la bir alıp veremediğimiz mi var? Ne istedik de alamadık? Dolayısıyla aramızdaki huzursuzluğun kaynağı ne? Türk milleti, problem yaratmaya, başkalarının oyuncağı haline gelmeye müsaade etmeyecektir.

ABD'nin liman

taleplerinin sebebi

ABD Türkiye'den Trabzon ve Samsun limanlarını istiyor. Niçin? Bu iki limanı kime karşı kullanacak? Rusya'ya karşı mı bu limanları istiyor? Yok... Bu limanları talep ederek, bir bölge ülkesine karşı kullanmak istiyor. Böylece sen Haçlı'nın safında yer alıyorsun. Buna ne Allah müsaade eder, ne de kul...

Ekonomi SOS veriyor

BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Türk ekonomisinin içine düştüğü duruma ilişkin de önemli değerlendirmelerde bulundu.

Prof. Dr. Baş'ın değerlendirmeleri şöyle...

"Biz siyasi hayata adım attığımızdan beri anlatmaya çalıştığımız bir husus var. Her devletin bir milli geliri var. Bu milli gelirin bir bölümü devletin elinde mal olarak mevcuttur. Zaten para demek de, malın karşılığı olan birim, değer demektir. Mal mübadelesi dönemi geçtiği için, 'mal mukabili para basarsınız' onun karşılığında da iş yaparsınız. Daha evvel devletler paranın karşılığında altın biriktirirken, buna mukabil para basardı. Ancak ABD bunu 1972 yılında kaldırdı. Ondan sonra para birimi olarak ortaya konulan ölçü, 'devletin milli gelirine mukabil emtia ve para' ölçüsü olmuştur.

Türkiye para basamıyor

Her yıl devletlerin mal olarak kazançları vardır. Bu kazanç olmazsa, milletler ayakta duramaz. Şimdi paranızın mukabili elde ettiğiniz kar olarak mal eğer paraya dönüşmezse, piyasa paraya sıkışır. Siz paranızı çalıştırdınız, mal elde ettiniz; bu malı stokladınız... Mal büyüdü ama onun karşılığında para yok... Devlet de bir işletme gibi mal kazanıyor, karşılığında para basmıyor. . Ne oluyor o zaman? Mal piyasada istediğiniz kadar var ama karşılığında para yok. İşte emisyon dediğimiz olay, malın karşılığında senyoraj hakkını kullanarak parayı basmaktır. Bunu bütün dünya yapar. Türkiye yaklaşık 16 yıldan beri imal ettiği mamulüne karşılık tek kuruş basmamıştır. Peki ne yapıyor Türkiye? İşte IMF, ABD ve AB talimat vererek diyor ki, sizin yapacağınız iş, malınızın karşılığında para basmak değil... Bu ekonomi kuralını bizim Maliyemiz de bilmiyor. Global güçler ne diyor? Benden ve senin ülkende yerleşmiş bulunan benim adamlarımdan borç alacaksın. Piyasada olmayan parayı piyasaya süreceksin. Piyasada benim ve adamlarımın parası olacak. Biz bu yıl içinde 320 milyar dolar iç ve dış borç alacağız ve bunun karşılığında 150 katrilyon lira faiz ödeyeceğiz. Şimdi hükümet IMF ile yola devem etmeye karar verdiğine göre, bu faiz yükü önümüzdeki yıl 225 katrilyon, bir sonraki yıl 300, daha sonra da 350, 400... katrilyon olacaktır. Niye? IMF kurmuş pazarını...'Türkiye gibi 3 tane pazar olsa, benim adamlarım da , ben de köşeyi dönerim' fikrinde...

Bu kadar faiz yükü olur mu? Şimdi Başbakan Erdoğan bir süre önce 2004 yılı sonunda "biz bu işe son vereceğiz" demişti. Biz ise ne demiştik? "Bunlar bu kafayla bu işe son veremez" demiştik. İki sebepten dolayı veremezler...

Ekonomiyi

bilmeyen bir hükümet

Birincisi, bu hükümet ekonomiyi bilmiyor. Türkiye'nin ekonomisi kötüye gidiyor. Ülke batmanın eşiğine geldi. Bu derece borçlu ikinci bir ülke gösteremezsiniz. Türkiye bitmiştir. Biz bunu söyledik. Bu konuda halkın da çok büyük eksiği var. Esnafa gidiyorum, 'siftah bile edemedim' diyor. Niye konuşmuyorsun o zaman? Halkımız 'bir sene bekleyip de görelim" demişti. İki sene geçti... Ne yaptı bu hükümet? Hiçbir şey... Yapamazlar... İnsan bir şeyi bilirse, onu yapabilir. Bunlar ekonomiyi bilmiyor. Bunlar IMF formülü dışında bir ekonomi sistemi bilmiyor.

Aşağı doğru gidiliyor

Bu gidişatla Türkiye'nin hayırlı bir nefes alması mümkün görünmüyor. Türkiye Titanic gibi hızla batma noktasına doğru sürükleniyor. Senin yer altı ve yerüstü kaynakların da peşkeş çekiliyor. Mustafa Kemal'den bu yana işletilmeyen yer altı kaynaklarımız bedava fiyatına peşkeş çekiliyor. Trilyon dolarlık kaynaklar bunlar. Bunlar Ermeni Hıncak ve Taşnak örgütlerine destek veren kuruluşlara peşkeş çekiliyor. Milli kuruluşlara değil...Borç batağı devam ederse, önümüzdeki yıllarda yabancı güçler, "niye paramızı vermiyorsunuz diye bu aziz vatanı işgal etmeye bile yeltenebilir". İş işten geçmeden, iktidar yeni atılımlar yapmalı, yeni formüller ortaya koymalı. İktidar bu meselelerde kafa yoran, modeller ortaya koyan kişilerle istişare etmeli. Türkiye, içinde bulunduğu badireyi atlatmak için çözüm yolları bulmak zorunda.

IMF kendini düşünüyor

IMF neden dış ticaret açığının bu denli büyümesine karşı Türkiye'ye "tedbir alın" ikazında bulunmuyor? Bununu sebebi belli: İthalat yaptığımızda,. Kendi mamulünü bize pazarlıyor. Senin dış ticaret açığını takmış günahına... sen batmışsın, yok olmuşsun, bunu umursamıyor. Kendi mamulüne Pazar bulduğunda, 'sen çok iyisin'; bulamadığında, 'sen çok kötüsün'...

Global sermayenin serbest Pazar ekonomisi adı altında yaptığı iş, kendi mamulüne pazar bulmaktır. IMF'nin yaptığı da, elindeki parayı faizle satmaktır. Türkiye bir adım ileri gitmiyor. Sebebi bu...

'Türkiye ileri gitti' deniyorsa, bilin ki, 'IMF bizden çok daha fazla para kazanıyor'...Bu gidişatın sonu helak olmaktır.

İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
31 Mart sonrası anketi
CHP yine birinci parti mi?
14 yaşındaki katil zanlısı tutuklandı
4 yaşındaki Sultan vahşice öldürüldü
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
31 Mart sonrası anketi
CHP yine birinci parti mi?
14 yaşındaki katil zanlısı tutuklandı
4 yaşındaki Sultan vahşice öldürüldü

'Uyku apnesi tanısı konan kişilerin ehliyetine el konacak' iddiası yalanlandı

İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), Kara Yolları Trafik Yönetmeliği'nde değişiklik yapıldığı iddialarını yalanlayarak, uyku apnesi tanısı konan kişilerin ehliyet alamayacağı ve ehliyetini yenileyemeyeceği iddiasının manipülasyon içerdiğini bildirdi.
25.04.2024 13:48:00
İhlas Haber Ajansı
'Uyku apnesi tanısı konan kişilerin ehliyetine el konacak' iddiası yalanlandı
'Uyku apnesi tanısı konan kişilerin ehliyetine el konacak' iddiası yalanlandı
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi tarafından yapılan açıklamada, sürücü adayları ve sürücülerde aranacak sağlık şartları ile muayenelerine dair usul ve esasların Sürücü Adayları ve Sürücülerde Aranacak Sağlık Şartları ile Muayenelerine Dair Yönetmelik kapsamında belirlendiğ hatırlatılarak, 'Yürürlükte olan yönetmeliğin 7. maddesi kapsamında ağır derecede veya orta derecede uyku apnesi olanlar ile birlikte gündüz uyuklama hali tespit edilen kişilerin tedavi görmeden sürücü belgesi alamayacakları, ancak uyku apnesinin kontrol altına alındığı veya tedavi edildiği doktor heyeti tarafından tespit edilen kişilere sürücü belgesi verilebileceği açıkça belirtilmiştir. Yönetmelikte güncel bir değişiklik söz konusu değildir' denildi.


Açıklamada, kamuoyunu manipüle etmeye yönelik paylaşımlara itibar edilmemesi gerektiği uyarısında bulunuldu.

Çorlu tren kazası davasında karar çıktı

Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı tren kazasına ilişkin davada 9 sanığa 8 yıl 4 ay ile 17 yıl 6 ay arasında hapis cezası verildi
25.04.2024 12:03:00 / Güncelleme: 25.04.2024 12:38:25
AA
Çorlu tren kazası davasında karar çıktı
Çorlu tren kazası davasında karar çıktı
Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı tren kazasına ilişkin yargılanan 13 sanıktan 9'una, 8 yıl 4 ay ile 17 yıl 6 ay arasında değişen hapis cezaları verildi.

Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesince Halk Eğitim Merkezi Salonu'nda görülen davanın 20. duruşması yapıldı.

Duruşmaya tutuksuz sanıklar dönemin Çerkezköy Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat, Köprüler Şefi Çetin Yıldırım, dönemin Demir Yolu Bakım Müdürü Turgut Kurt, hat bakım onarım memuru Celaleddin Çabuk, TCDD Üst Yapıdan Sorumlu 1. Bölge Bakım Servis Müdür Yardımcısı Levent Kaytan, dönemin Altyapıdan Sorumlu 1. Bölge Bakım Servis Müdür Yardımcısı Nizamettin Aras, yol kontrolörü Burhan Ortancıl, dönemin Bakım Servis Müdürü Mümin Karasu, dönemin Bakım Servis Alanlarından Sorumlu Müdür Yardımcısı Levent Meriçli, dönemin TCDD 1. Bölge Müdürü Nihat Aslan, mühendisler Tevfik Baran Önder, Deniz Parlak ve Kubilay Başkaya, kazada ölenlerin yakınları ve yaralananlar ile tarafların avukatları katıldı.

Duruşma, mahkemeye sunulan belgelerin okunmasıyla başladı.

Daha sonra karar öncesi sanıklara son sözleri soruldu.

Sanıklardan Karasu ek iddianame ve mütalaa da görevini yapanın cezalandırılmak istendiğini ileri sürerek "Halkalı'dan Kapıkule'ye kadar olan hatla ilgili uyarıları ve denetimi yazışmalar ile bildirmiştim. Görevimi yerine getirdim. Beraatımı talep ediyorum." dedi.

Diğer sanıklar da suçsuz olduklarını ileri sürerek beraatlarını talep etti.

Mahkeme heyeti verdiği kısa aranın ardından açıkladığı kararda "Taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan Karasu'ya 17 yıl 6 ay, Kurt'a 16 yıl 3 ay, Aslan'a 15 yıl, Polat'a 13 yıl 9 ay, Önder'e 10 yıl,  Meriçli, Parlak ve Başkaya'ya 9 yıl 2'şer ay, Aras'a ise 8 yıl 4 ay hapis verdi.

Heyet, sanıklardan Kaytan, Ortancıl, Yıldırım ve Çubuk'un ise beraat etmesine hükmetti.

Mahkeme ayrıca sanıklardan Aslan, Karasu, Kurt ve Polat'ın hükümle birlikte tutuklanmasına karar verdi.

Tekirdağ'daki tren kazası

Uzunköprü-İstanbul seferini yapan yolcu treninin 8 Temmuz 2018'de Çorlu yakınlarında vagonlarından bazılarının devrilmesi sonucu 25 kişi yaşamını yitirmiş, 340 kişi yaralanmıştı.
Davanın iddianamesinde "kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu" bulundukları gerekçesiyle sanıklar Turgut Kurt, Özkan Polat, Çetin Yıldırım ve Celaleddin Çabuk'un "birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenmişti.
 
Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan bilirkişi raporları ve değerlendirme neticesinde 9 Eylül 2022'de soruşturmanın genişletilmesine karar verilmiş, bu kapsamda aynı suçtan Nihat Aslan, Levent Meriçli, Mümin Karasu, Levent Kaytan, Nizamettin Aras, Burhan Ortancıl, Tevfik Baran Önder, Deniz Parlak ve Kubilay Başkaya hakkında Çorlu Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açılmıştı.
 
Dava kapsamında söz konusu dönem TCDD 1. Bölge Müdürlüğü'nde Bakım Servis Müdürü olan Mümin Karasu 10 Ekim 2022'de tutuklanmış, tutukluluğuna yapılan itiraz üzerine Çorlu 2. Ağır Ceza Mahkemesince 25 Kasım 2022'de hakkında yurt dışına çıkış yasağı konularak tahliye edilmişti.
 
Davanın 17'nci duruşmasında Cumhuriyet savcısı esas hakkındaki son görüşünde, tutuksuz 13 sanığın tamamının "birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan cezalandırılmasını, Karasu, Kurt ve Polat'ın üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, üzerlerine atılı suç için öngörülen ceza miktarı dikkate alındığında adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacak olmasından tutuklanmalarını istemişti.

Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması

 Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, risk gruplarına ilişkin konuşurken çöl tozuna karşı toplumda dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.
25.04.2024 10:42:00
İhlas Haber Ajansı
Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması
Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması
Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye'de etkili olurken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, 'Çocuklar, alerjisi ve astımı olanlar, KOAH'lılar, yaşlılar daha fazla risk altında. Partiküllerin içinde kimyasallar da var, ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından etkiler oluşturduğu gösterilmiş. Solunum semptomları olan hastalar acillere artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor. 'Neden olduk' diyorlar. Dışarıda geçireceğimiz vakti azaltalım, maskeyle çıkalım, aldığımız sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım' dedi.

Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye'de etkili oluyor. Rüzgar ile birlikte gelen toz, Yunanistan'ın başkenti Atina'yı turuncuya boyarken uzmanlar, tozun birkaç gün daha Türkiye'yi etkilemeye devam edeceğini belirtti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü toz taşınımına yönelik uyarılar yaparken uzmanlar, insan sağlığına etkisine yönelik bilgi verdi. Medipol Mega Üniversite Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, risk gruplarına ilişkin konuşurken çöl tozuna karşı toplumda dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.

'Çocuklar, alerjisi, astımı olanlar, KOAH'lılar ve yaşlılar daha fazla risk altında'

Havadaki tozun vücudun birçok noktasını etkilediğini ifade eden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, 'Kışı biraz zor geçirdik özellikle viral hastalıklarımız çok fazlaydı, o dönemi şu an biraz kapattık, biraz alerjenler ortaya çıkmıştı. Bahar erken geldi, mart ayında çiçekler, polenler alerji mevsimi derken bugünlerde sabahları uyanıyoruz, arabalarımızın üstü çamur şeklinde. Sahra Çölleri'nden gelen dünyanın döngüsünde olan şeyler bunlar, ülkemize, şehirlerimize ulaşan kum fırtınasıyla ortaya çıkmış bir toz bulutu var. Bunlar mikro küçük partiküller şeklinde havada şu anda uçuşuyorlar. Bunları soluyoruz, belli bir mikro partikülün altındakilerin de akciğerimizin en küçük hava keseciklerine kadar ulaştığını biliyoruz. Bu da bizim solunum yolu şikayetlerimizi artırıyor. Bir; çocukları söylemek lazım, ikincisi alerjisi ve astımı olanlar, üçüncü grup olarak KOAH'lı, dördüncü yaşlı grubumuzu saymamız lazım. 4 grubun bugünlerde dışarıdaki bu etkene maruz kaldığında doğacak sonuçları daha fazla. Hepimiz maruz kalıyoruz ama saydığımız 4 grup daha fazla risk altında. Sadece akciğer için de bir etki oluşturmuyor şu an cildimizde; yüzümüzde, elimizde, saçımızda hissediyoruz. Etrafta uçuştuğu için göz bölümüne gelen hasta sayımızda bir artış var, solunum yoluyla ilgili ciddi manada artan bir şey var. Bu tozların içinde sadece kum taneleri, toz değil kimyasallar da var. Onların ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından da etkiler oluşturduğu dünyada gösterilmiş. Evimizde sinekliklerimiz vardır, partikülleri, polenleri, böcekleri, uzaklaştıracak şekilde, az düzeyde olsa bile geçişini engeller ama 'Penceremizi çok açalım, havalandıralım' gibi durumları en azından şu bir hafta için biraz azaltmamamız gerekiyor. Çok acil, olağanüstü bir durum yoksa bu grubun özellikle dışarıda çok vakit geçirmemesini hatırlatmak lazım' dedi.

'Hastalar artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor'

Toza karşı maske kullanımına yönelik konuşan Dr. Öğr. Üyesi Kansu, 'Özellikle kronik grubun kullanması şart, en basit cerrahi maske dediğimiz pandemide kullandığımız maske ile başlanabilir ama bu belli partikülün altını tutmayacaktır. İmkanı olanların özellikle bu saydığımız risk faktöründeki kişilerin 3M maskeleri kullanmalarını hatırlatabiliriz. Bu günlerde göğüs hastalıkları ya da acillere solunum semptomları olan hastalar, alerji, astım geçmişi olan hastalarımız kum fırtınası, partiküller sebebiyle artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla karşımıza geliyor. Neler var; öksürük, hırıltı, gece solunum şikayetleri, bir miktar ateş, nefes darlığı şeklinde bu hastalar acile ya da göğüs hastalıklarına geliyorlar. 'Neden olduk, ne değişti' diyorlar, farkına değiller. Alerjenlerin bu günlerde etkisi var ama son 2 haftadır bu kum fırtınasının bu alerji, astım, KOAH olan hastalarda biraz daha solunum semptomlarını kötüleştirdiğini, acile getirdiğini biliyoruz. Meteoroloji açısından takip etmemiz lazım, uzmanların görüşünü dinleyeceğiz, bu hafta akışının süreceğini biliyoruz. Boğazımızda bir gıcık hissi sadece bu saydığımız risk grubu değil şu anda hepimizde var. Cildimizde bir kuruluk hissi var. Birincisi dışarıda geçireceğimiz vakti biraz azaltalım, ikincisi pencerelerimizi çok açmayalım, üçüncüsü maskeyle çıkalım, dördüncüsü eve geldiğimizde lütfen bir duş alalım, üstümüzü değiştirelim. Beşincisi sıvı tüketimi, bol su içmeye çalışalım çünkü o sinüslerimiz, bronşlarımız, burnumuzun içinde de birikiyor bize gıcık hissi de yapıyor. Bu sadece bedenimize aldığımız bir şey değil, şu an da her yere arabamızın üzerine düştüğü gibi tarladaki ekinlere, mahsullere, sebze, meyvelere de düşüyor. Eve aldığımız, pazardan getirdiğimiz sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım" şeklinde konuştu.

Gar katliamı davasında mütalaa açıklandı

Yargıtay’ın bozma kararı sonrası tekrar görülen terör örgütü DEAŞ’ın Ankara Garı önünde 10 Ekim 2015’te düzenlediği ve 101 kişinin öldüğü saldırıyla ilgili 10’u tutuklu 26 sanığın yargılandığı davada esas hakkındaki mütalaa açıklandı.
25.04.2024 09:41:00
İhlas Haber Ajansı
Gar katliamı davasında mütalaa açıklandı
Gar katliamı davasında mütalaa açıklandı
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar bulundukları cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, taraf avukatları salonda hazır bulundu.

Avukatlar, kovuşturmanın genişletilmesini ve terör saldırısından önce ihmali bulunan kamu görevlileri hakkındaki belgelerin mahkemece değerlendirilmesini talep etti.

Beyanların ardından esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcı, sanık Erman Ekici'nin "anayasal düzeni ihlal" suçundan 1, "101 kişiyi kasten öldürme" suçundan da 101 kez olmak üzere toplam 102 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını talep etti.

Ekici'nin 379 kişiyi kasten öldürmeye teşebbüs suçundan da 6 bin 822 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep eden savcı, diğer sanıklar Abdülmubtalip Demir, Talha Güneş, Metin Akaltın, Yakub Şahin, Hakan Şahin, Halil İbrahim Alçay, Resul Demir, Hacı Ali Durmaz ve Hüseyin Tunç için de "kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis talebinde bulundu.

Söz alan sanık Ekici, savunmasını hazırlamak için süre talep etti.

Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına hükmederek, duruşmayı 26 Haziran'a erteledi.

logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.