RECEP BAHAR - BURSA
Artvin'in yetiştirdiği önde gelen siyasetçilerden, 4 farklı hükümette Orman Bakanlığı yaparak Türkiye'de ormancılık alanında çok önemli icraatlere imza atan Orman eski Bakanı Hasan Ekinci, Demokrat Parti (DP) Bursa Milletvekili Adayı Prof. Dr. Haydar Baş ile birlikte Bursa'da Merinos Kongre Merkezi'nde Uluslararası Bağımsız Ekonomi Modeli Birliği (UBEMB) tarafından düzenlenen Ekoanaliz programına katılarak, 12 Haziran'da yapılacak seçimlere ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. AKP yönetiminin 12 milyon seçmenin adına milletvekili çıkardığını ve bunlar adına Hazine'den yardım aldığını vurgulayan Ekinci, bunu seçim sisteminin adaletsizliği ve yüzde 10'luk barajın doğurduğunu ifade etti. Ekinci, şöyle konuştu: "Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde olmayan bu seçim baraj, Türkiye'de var. Bu ne zaman yapılmış? Sayın Başbakan diyor ki, ben yapmadım ki! Siz yapmadınız ama bu 12 Eylül darbesi sonrası Konsey eliyle hazırlanan seçim kanunudur. Bunun adına da ileri demokrasi diyorlar. Şimdi soruyorum: 30 yıl önceki seçim sistemi daha mı adildir yoksa 30 yıl sonraki sistem mi daha adildir? Türkiye'deki demokrasi 30 yıl öncekinden çok daha geridir. Neden geridir? Darbe sonrası iki partili sisteme gidilsin, bir asker partisi olsun; bir de sivil partisi olsun. Hazırlanan bu seçim yasasını siyasi partiler işlerine geldiği gibi, uyguladıkları için, bu sistem Türkiye'de genel başkan değil kral yaratmıştır."
Liderin değil milletin vekilleri seçilmeli12 Eylül öncesinde milletvekili adaylarının belirlenmesi için önseçim olduğunu, delegenin seçtiğini genel başkanın bile değiştiremediğini ifade eden Hasan Ekinci, "Bu milletvekili halkın milletvekili oluyordu, liderin değil. Oysa şimdiki milletvekilleri lider milletvekilidir. Bunu yaratan bu adaletsiz seçim sistemidir" şeklinde konuştu. Bu düzenlemenin zaman zaman değiştirilmesinin gündeme geldiğini hatırlatan Ekinci, Anayasanın defaatle değiştirilmesine rağmen bu sisteme dokunulmadığını belirterek, şöyle konuştu: "Bunun sonucu olarak hiç olmadığı kadar bağımsız aday ortaya çıktı. Bu seçim sisteminden dolayı Meclis'e siyasi parti disiplini içinde değil, ferdi olarak 35 - 40 tane milletvekili gelecektir. Bunlar demokrasi için son derece yanlış işlerdir ve bunun sıkıntısı çekilecektir. AKP ne yaptı? Temayül yoklaması yaptı. Temayül yoklamasından çıkanların hiçbirini koymadılar. Bu aday adaylarının hepsi kızgın, aileleri kızgın! Parmak kaldıracak milletvekili seçiyorlar. Bir de ilinden alıp başka ile gönderiyorlar. Milletvekili milletin vekili olacak, liderin değil! Başbakan Erdoğan Avrupa Konseyi'ne gittiği zaman defalarca dediler ki, bu seçim sistemini değiştirin. Demokratik ülkelerin hiçbirinde bu baraj yok. 'Bizim işimize ne karışıyorsunuz' diyor. Bu nedenle Türkiye'de ileri bir demokrasi değil, geri bir demokrasi vardır. Türkiye'nin her yerinde iktidar partisi 'istikrar sürsün' diye propaganda yapıyor. Anayasa ne diyor? Hem istikrar olacak, hem de temsilde adalet! Bu seçim sistemi adaleti yok etmiş. 12 milyon seçmenin oyunu kim milletvekili olarak alıyor? Birinci ve ikinci gelen partiler... Sen kimi temsil ediyorsun? Oysa sana oy vermedi bu 12 milyon seçmen."
Verilen sözler var!Korkunç olan gerçeğin verilen sözler olduğuna işaret eden Hasan Ekinci, şöyle konuştu: "Bunları yerine getirmek için, anayasa değişikliği yapılacak. Bunu seçilecek parlamento yapacak. Bu seçimin adaletsizliğini size anlatmak için 1977'den bir misal vereyim: Rahmetli Ecevit çok popülerdi ve yüzde 42 oy aldı. Yüzde 42 oyla hakkaniyetli, barajsız ve adaletli seçim sistemiyle 211 milletvekili çıkardı. Bugün yüzde 40 oy alan birinci parti 230 milletvekilini kendi alıyor, 90 milletvekilini de 12 milyon seçmenin karşılığı olarak alıyor. Böylece 320 milletvekili çıkarılıyor. Bu parlamento anayasayı değiştirirse, bu anayasa adil olur mu? Bunun için bu seçimin hayati önemi var. Bu seçim sistemini hiçbir parlamento uygulayamaz çünkü yavaş yavaş millet bunu anlamaya başladı." Bu seçime adaletsiz bir seçim sistemiyle gidildiğini ifade eden Hasan Ekinci, seçmenin yüzde 30'unun hala kararsız olduğunu ifade ederek, oysa önceki seçimlerde son haftaya girildiğinde bunun yüzde 7-8'e düştüğünü belirtti. Ekinci, yapılacak işlerin kouşulmadığını, halka mesaj verilmediğini, bunun sonucunda seçmenin şaşkın ve kararsız seçmenin çok olduğunu ifade etti.
İttifak çağrısına Proff. Dr. Baş ses verdiSeçim sürecinde ittifak çalışmalarına da değinen eski Bakan Hasan Ekinci, bu konuda şu önemli bilgileri kamuoyuyla paylaştı: "Demokrat Parti, 'siyasi partilere bu adaletsiz seçim sistemine karşı birleşelim, ittifak yapalım' çağrısında bulundu. Bu talep halktan geliyor. Halk bu adaletsizliği görüyor. Bir dördüncü partiyi TBMM'ye sokarsak, sıkıntılar ortadan kalkar. Bunun için çok çalışıldı. Ben de eski ve tecrübeli bir siyasetçi olarak siyasi parti genel başkanları ve vekilleriyle konuştum. Sayın Erbakan rahmetli olmadan aynen şunu söyledi: Biz Çiller Hanım'ın geleceğini duyduk, inşallah gelecek. Biz Demokrat Parti'nin yanındayız. DP ile birlikte seçime gireceğiz. Ama sonra Saadet Partisi Erbakan vefat ettikten sonra, 'Bizim çatıya gelin' dedi. Zaten bugünkü iktidar buradan çıkmış! Onlar istermi ki barajı geçsin! İstemez çünkü bunların içinden çıkan hükümet var. Diğer partilerle de demokrasi adına konuştuk, onlar da 'bize gelin, şudur budur' dediler. Bu milletin ve demokrasinin sesine tek cevap veren Prof. Dr. Haydar Baş olmuştur. Ben Prof. Dr. Haydar Baş'a huzurlarınızda ve milletin önünde teşekkür ediyorum. Ne adına teşekkür ediyorum? Millet ve demokrasi adına Sayın Haydar Baş, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanlığı görevinden ayrılarak, partisini KIRAT ile birleştirmiştir. Demokrat Parti Türk siyasetinin ana damarıdır. Demokrat Parti hep darbelerle gitmiş, bu ana damarı hep darbeler tıkamış, 10 yıl sonra millet yeniden açmış. Şimdi de 28 Şubat post-modern darbesiyle Türkiye'de siyaset arenası değişmiştir. Yine KIRAT'ın önü kesilmiş, Türk siyasetinin ana damarı olan DP'nin ana damarı tıkanmıştır. Millet bunu 12 Haziran'da açacaktır. Bundan sonra yine KIRAT itidar olacaktır. Sayın Baş'ın babası ve ailesi KIRAT'çı olduğu için yerini de buldu. Bir taşla iki kuş vurdu. Hem demokrasiye hizmet etti, hem de babasının dedesinin partisine dahil oldu."
Prof. Dr. Baş'tan kopya çekiyorlar Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet, Milli Devlet adlı eserlerinde 7 sene önce yazdığı 'sosyal devlet' projelerini diğer siyasi partilerin kopya çektiğine dikkatleri çeken Ekinci, şunları söyledi: "Tek tek oradan cımbızla alarak hepsi kullanıyor. Ülke için kullansınlar! İyi, hoş! Biri diyor 'bilmem ne kart', öteki diyor ki, 'herkesi sigortalı yapacağım', öteki ' şu kadar maaş vereceğim' diyor. Hani siz 4 - 5 yıl önce bu modele dudak büküyordunuz! Sayın Haydar Baş, DP ile ittifak yapmıştır ama bilgisiyle ve projeleriyle gelmiştir. Prof. Dr. Baş'ın projeleri dünyaca kabul edilmiş ve dünyada yükselen değer haline gelmiştir. Almanya'nın Heidelberg kentinde düzenlenen bir kongreyi izledim. Demokratik ülkelerden gelen profesörler konuşuyor. Hepsi çözüm olarak Sayın Baş'ın projelerini destekliyor ve arkasından da Rus, Amerikalı, Alman vesaire 22 profesör Nobel Ekonomi Ödülüne aday gösteriyor ve ayakta alkışlıyor. Bununla olsa olsa iftihar edilir."
Haydar Baş'ın projelerini ülkemiz görmeliHaydar Baş'ın konumunu Turgut Özal'a benzeten Hasan Ekinci, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sayın Özal Milli Selamet Partisi'nden aday olmuş ancak kaybetmişti. Demirel hükümetine müsteşar yapılmıştı. Bir müddet beraber çalıştık. İhtilalden sonra parti kurdu ve dört eğilimi birleştirerek iktidar oldu. Özal Türkiye'yi dışa açtı. Şimdi Sayın Baş'ta da projeler var. Bunlar sadece Türkiye'de değil dünyada da yükselen değer. Bunu ülkemiz görmeli. Bu fikir parlamentoda temsil edilmeli. Türk halkı şuna inanacak ve gereğini yapacak! KIRAT ya Meclis'e girecek, ya Meclis'e girecek! Bursalı da 'Haydar Baş ya Meclis'e girecek, ya Meclis'e girecek!' demeli. Bu sloganla yola çıkarsanız, baraj sözkonusu olamaz. İttifak çağrısında bulunduğumuz ancak gerçekleştiremediğimiz partilere de bir çağrım var: Bari bunu sandıkta gerçekleştirelim. Eğer 12 milyon oyunuzu AKP veya başka parti kapmasın diyorsanız, Bağımsız Türkiye Partisi ile Demokrat Parti'nin gerçekleştirdiği ittifakı destekleyin ve bu ittifak Meclis'e girsin. Bu mesajı bütün Türkiye'ye vermek isterim."