logo
23 NİSAN 2024

Dünya ekonomi 'modeli'ni buldu

04.04.2007 00:00:00
Almanya'nın Heidelberg kentindeki düzenlenen MEM Kongresi'ne katılan Avrupa'nın 25 ülkesinden100'ü aşkın bilim adamı, dünyanın dört bir köşesinde ülkelerin ekonomilerinde yaşadıklarını tıkanmışlığın 'Milli Ekonomi Modeli' ile aşılacağında noktasında birleştiler BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş'ın Almanya'nın Heidelberg kentinde 30-31 Mart tarihlerinde düzenlenen 3. Milli Ekonomi Modeli (MEM) Kongresi'nde yaptığı konuşma, kongreye katılan 25 ülkeden 100 aşkın bilim adamının takdirini kazandı. Prof. Dr. Baş'ın 'paraya getirdiği tanım, geliştirdiği yepyeni vergilendirme sistemi, faizin ekonomiler üzerinde oluşturduğu tahribat konusundaki görüşleri, devletlerin bağımsızlığı ile senyoraj arasındaki ilişkiye yaptığı vurgu, dış ticarete yeni açılımlar getirmesi" Avrupalı bilim adamlarının özellikle dikkatlerini çekti. Prof. Dr. Haydar Baş'ın dün ilk bölümünü aktardığımız konuşmasının bugün ikinci bölümünü sunuyoruz. Yepyeni bir vergi sistemiBiz miktarı, zaman ve şartlara göre değişmek kaydıyla, toplumun belirli bir gelir düzeyinin altındaki kesiminden, vergi alınmaması gerektiğini ifade ediyoruz. Liberal anlayışlar, halkın her kesiminden vergi alınmasının, hizmet için şart olduğunu iddia ederler. Toplanan vergilerin tamamı senyoraj gelirinin kullanılması yerine, dışardan alınan paranın faizlerine gitmektedir. Maliyetli para ile borçlanan devletlerin gelirleri, toplanan vergiler kanalı ile belli global güçlere aktarılmaktadır. Vergi ile ilgili tespit edilmesi gereken ilk nokta, toplanan vergilerin ne amaçla kullanılacağıdır. Milli Ekonomi Modeli, maliyetsiz parayı hayata geçirdiği için yani, senyorajı devreye koyduğu için bütçede, faiz gideri diye bir kalem olamaz. Toplanan vergilerden daha fazlası, millete hizmet olarak sunulacaktır. Ancak biz her kesimden vergi alınmasına karşıyız. Çünkü vergi, bir taraftan tüketimi kısarken, diğer taraftan da üretimi kısmakta ve üretim maliyetlerini yukarı çekmektedir. Her gelir seviyesinden aynı oranda vergi almak demek, adalet olmayacağı gibi, ekonomilerde ciddi talep daralması da yapar. Bizim tezimizde, kimlerden ne kadar vergi alınacağı konusu, gelir ile bağlantılıdır. Yeterli tüketim olmazsa üretimin de düşeceğini ifade etmiştik. Vergi sistemine getirdiğimiz yeni düzenleme ile dar gelirli kesimden vergi alınmayacağından, almayı tasarladığımız o vergi kendilerinde harcama yapma imkanı olarak kalır. Böylece tüketici kesim güçlenecek ve dolayısıyla üretim de artacaktır.  Ayrıca dar gelirli kesimden vergi almamak, adil bir gelir dağılımını da sağlayacaktır. Paraya yepyeni görevler Kapitalist modeli para merkezlidir. Ve bu model, paraya yüklediğimiz misyonu görememektedir. Para bir mübadele ve değer saklama aracı olmasının yanısıra, bizim getirdiğimiz yeni tarifle emeğin, üretimin ve tüketimin karşılığıdır. Aynı zamanda emeği, üretim ve tüketimi tahrik eden unsurdur. Milli Ekonomi Modelinde mübadele için dolaşımda olan para, maliyetsiz olduğu için para piyasalarda kolayca döner, reel ekonomiye katkı sağlar. Tezimiz, üretilen mal ve hizmetin değerinde mübadele yapılabilmesi için, arz ve talebin denge noktasına ulaşmasını şart koşar. Ve yine maliyetsiz paranın tasarruf özelliği de vardır. Bu özelliklerinin yanında paraya, Milli Ekonomi Modelinin getirdiği, iki yeni misyon mevcuttur.Para, harekete geçirdiği emeğin, ürettiği mal ve hizmetin karşılığıdır. Para üretimle birlikte kendi karşılığını ve hatta daha fazlasını oluşturma kabiliyetine sahiptir. Bu hususlar tamamen, Milli Ekonomi Modelinin ortaya çıkardığı özelliklerdir. Tezimizde, piyasada dolaşan para emeği tahrik edecek, üretim faktörlerini devreye koyacaktır. Bu aynı zamanda maliyetsiz bir paradır. Başlangıçta zati değeri olmayan para, tahrik özelliği ile mal ve hizmet üretimini sağlayarak, kendine karşılık bulur. Bu atıl duran insan emeğinin harekete geçmesi demektir. Mısır örneği de paranın, emeğin ve üretimin karşılığı olmasına güzel bir örnektir. Mesela, Bir çuval mısırı tarlaya attığınızda, hasatta 10 çuval mısır olarak elde edilir. 9 çuval mısır, paranın, emek ve üretimin karşılığı olma özelliğinin kullanılmaması halinde, piyasalarda talep daralmasına sebep olur. Piyasada olması gereken para, 10 çuval mısırın karşılığı olması gereken paradır.Para politikası olarak, faizsiz bir para politikası bizim için esastır. Bu, emeği tahrik edecek üretim faktörlerini devreye koyacak, paranın maliyetsiz olması demektir. Milli Ekonomi Modelinde, para politikası olarak senyorajla emisyonun genişletilmesi ve sistemde faizin olmaması sebebiyle, para belli ellerde de stok olmaz. Para konusunda önemli olan bir konu da, devletlerin para basma hakkını kullanmasıdır. Bu DEVLETLERİN SENYORAJ HAKKINI KULLANMASI manasına gelir. Bugün gelişmekte olan ülkelerin, senyoraj geliri elde etmesine müsaade edilmemektedir. Globalizmin bir ayağı da gelişmiş ülkelerin senyoraj gelirleri üzerinden elde ettikleri gelirlerdir. Para basmalarına müsaade edilmeyen ülkeler, gelişmiş ülkelerin "Hard Currency yani para birimlerini"ni kullanmaktadırlar. Bu, gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkeler adına senyoraj hakkını kullanarak, dolaşımda kendi paralarını sokmalardır ki, bu GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDEN VERGİ ALMAKTIR. Devletlerin merkez bankaları aracılığı ile para basarak, senyoraj geliri elde etmesi, bastıkları para kadar halktan vergi toplamaları demektir. İşte hard currency ile toplanan bu vergi, parayı veren ülkelere gider. Bir ülke, kapitalist sitem yöneticilerini dinlemeye karar verirse, ilk iş olarak merkez bankasını bağımsız hale getirir. Gelişmekte olan ülkeler, hard currency ile elde ettikleri parayı, tasarruf ve borç ödemek için kullanırlar. Alınan borcun çoğu da, para alınan ülkeden mal almakta kullanılır. Böylece alınan borç vadesi gelmeden borç veren ülkeye geri döner ve tekrar borç olarak verilir. Milli Ekonomi Modeline göre, emisyonun artırılarak senyoraj gelirinin elde edilmesi bir zorunluluktur. Aksi halde, piyasada yeteri miktarda tüketim olmayacağı için, ekonominin dengeye oturması mümkün olmaz. Kendi paranı basarsan enflasyon olur, dışardan borç alırsan olmaz mantığı ile ülkeler hard currency'leri muhtaç hale getirilmektedir. Senyoraj hakkı kullanılırsa?1 - Mal ve hizmet karşılığı olarak senyorajı devreye koyan devletler, Kamu Harcamalarını borçlanmadan yerine getirirler. 2 - Hizmet ve Mal karşılığı para devreye girmezse, para kıtlığı olur, talep kısılır, mübadele kısılır. Senyoraj piyasa dengelerini korur. 3 - Yeraltı kaynaklarının kullanılmasında, tarım kesimine avans verilmesinde de senyorajdan yararlanılabilir. Bazen de senyoraj, hizmet ve mal karşılığı olmadan daha sonra da devreye girebilir. Emisyon mutlaka genişletilmeliMerkez bankasının dolanıma çıkardığı para olan emisyon, piyasanın talebine bağlı olarak üretilir. Bir çuval mısırı toprağa attığımızı ve hasat zamanı, 10 çuval mısır elde ettiğimizi var sayarsak, işte emisyon, üretilen bu mal ve hizmetin karşılığı olan paradır. Elde edilen mal ve hizmetin karşılığının para olarak, belli bir oranda piyasada bulunması ekonomilerin devamı için bir zorunluluktur. Ve bu emisyon yetkisini elinde bulunduran devletlere, senyoraj geliri elde etme imkanı sağlar. Ancak az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, kaydi para ve yabancı para emisyonun yerine ikame edildiği için, devletlerin senyoraj geliri elde etmesi imkansızdır. Emisyonun genişletilmesi, yabancı paranın yerli halkın emeği ve üretimi ile karşılık bulmasını önler. Her yıl büyüyen ekonomilerde, büyüme oranına bağlı olarak emisyon hacmi arttırılmalıdır. Ülkeler kendi merkez bankalarında, kendi paralarını bulundurmalıdır. Dolaşımda da sadece kendi parası geçmelidir. Bunun yolu, senyoraj hakkının kullanılması ile emisyonun genişletilmesidir. Eğer, ülkeler üretimin karşılığı piyasada kendi emisyonunu bulundurmak yerine, başka ülkelerin paralarını ikame ederse, gelirini bu ülkeye karşılıksız ihraç ederler. Onun için emisyonu genişleterek senyoraj hakkını kullanması, Milletlerin iktisadi bekası için başta gelen vazifelerindendir. Özetle biz, Senyoraj hakkını kullanarak emisyonun genişletilmesini, yani her ülkenin kendi insanının emek ve üretiminin karşılığı olan parayı, kendisinin basmasını bir ekonomi kuralı olarak söylüyoruz. Üretim ve tüketim dengesiÜretim ve tüketim arasındaki yapısal açığın, devlet tarafından kapatılması bizim tezimizde bir zorunluluktur. Yani devlet piyasalara müdahale edecektir.Devlet müdahalesi aynı zamanda, tekelleşmeye yol açan sermaye piyasası ve diğer piyasaları da düzenleyecektir.Senyoraj ile devreye girecek sosyal devlet projeleri, tüketicinin tetikleyicisi olacaktır. Senyoraj, maaş olarak halka verildiği zaman işçi - memur, köylü - çiftçi yani tüketici sınıfın tüketim kabiliyeti devreye girecektir.Buna mukabil ÜRETİCİ de, talep olduğu için daha çok ÜRETECEKTİR. Bu iki unsur emme - basma tulumba gibi birbirini harekete geçirecek ve ekonomide istenen denge sağlanacaktır. Sürekli büyüme kendiliğinden ortaya çıkacaktır.Tam istihdam nasıl sağlanılır?İşsizlik, bugün dünya ekonomilerinde temel problemdir. Şimdiye kadar hiçbir ekonomi sistemi de bu sorunu halledememiştir. Öyle ki işsizlik artık, olağan kabul edilmektedir.Milli Ekonomi Modeli için, işsizlik ekonominin yapısal bir sorunu değildir. Ve Çaresi Vardır.Sosyal Devlet anlayışı eksik talebi karşılayacağı için, TAM istihdam sağlanacak, işsizlik problem olmaktan çıkacaktır.Üretim ve tüketimin beraber desteklendiği, bir sistemden bahsediyoruz. Burada talebin karşılanması için üretim sürekli artacaktır. Bu durumda, yeni iş sahalarının açılması, yeni üretim elemanlarının devreye konulması bu kuralın bir sonucu olacaktır.Kur politikalarında milli dönemBugün dünyanın değişik yerlerinde, FEX piyasalarında ulusal paraların alım ve satımı yapılmaktadır. Ama bu piyasalarda, her ülkenin parası alınıp satılamaz.Sizin ulusal paranız dünyanın herhangi bir yerinde dolar ile değiştirilemezken, kendi topraklarında ve hem de halkın arasında, hem de bankalar arası piyasalarda dolar hard currencylerle işlem görmemelidir.Ulusal paranız FEX piyasalarında işlem görmezken, kendi topraklarınızda yabancı paranın konvertibl (dönüştürülebilir) olmasına izin verilmemelidir. Çünkü yabancı paranın bir ülkenin topraklarında dolaşabilmesi, o ülkenin zenginliklerinin yabancı ülkelere aktarımı demektir.Kambiyo sistemi de ithalat ve ihracata dayalı sabit kur sistemi olmalıdır.Son dönemdeki Asya krizi ve Meksika krizi dikkate alındığında, ortak noktaları dikkat çekicidir. Her ikisinde de ekonomi büyüyor gözükürken, enflasyon düşme eğiliminde iken, kriz patlak vermiştir. Bu ülkelerde kriz öncesinde portföy akışı olmuştur. Ulusal piyasalara kademeli olarak giren yabancı para, bir anda piyasalardan çekildiğinde ülke ekonomilerini de bir anda batırır. Bu sebeple kambiyo sistemi, ithalat ve ihracata dayalı olmalıdır. Yabancı paranın değerini global sermaye sahipleri değil, ülkelerin merkez bankaları belirler.Devlet 'baş aktör olmalı'Devletin asli görevlerinden biri, senyoraj hakkını kullanmasıdır. Bu ülke içinde yeterli miktarda paranın bulunmasını ve piyasalara devlet hakimiyetini sağlar.Yeterli paranın bulunması milletin emeği ve üretiminin karşılığı olan gelirin, sosyal devlet projeleri ile yine millete hizmet olarak aktarılması demektir.Devletin piyasalara hakim olması, gelirin ülke topraklarında kalması ve adil bir gelir dağılımı için şarttır.Serbest piyasa değil, devletin piyasalara müdahalesini kabul ediyoruz. Bu, piyasaların belli başlı küresel güçlerin eline geçmesini engeller.Devlet, insan olmaktan kaynaklanan tüketim hakkını kullanabilmesi için her vatandaşının gıda, barınma, giyim, sağlık, güvenlik vs. ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlüdür.Devlet emisyonu genişleterek proje karşılığında üretimi desteklerken, sosyal devlet olmasının gereği olarak projelerle tüketim kabiliyetinin de arttırır.Devlet içeride ve dışarıda, Sosyal Devlet projeleri ve para politikaları ile üreticisine Pazar bulmalıdır.
Erdoğan'dan 23 Nisan mesajı
Bu kez Atatürk'ü andı
Muhammed Uğur'un hayali gerçek oldu
Mansur Yavaş'tan 23 Nisan jesti
En çarpıcı deprem uyarısı
'Baza ve koltuk altlarını doldurun'
İstanbul'da kutlamaların merkezi Taksim Meydanı'ydı
Taksim Cumhuriyet Anıtı'na çelenk sunuldu
Esad, Abhazya Dışişleri Bakanı'na söyleşi verdi
'ABD'yle zaman zaman görüşüyoruz'
Bilim adamından korkutan uyarı
'Sıcaklık 4 ila 6 derece arttı'
Erdoğan buradaki törene katılmadı
Devlet erkanı Anıtkabir'de
Erbil ziyareti Metiner'i heyecanlandırdı
'Erdoğan’ı Kürtsüz bırakma operasyonu'
Havaların ısınmasıyla yine ortaya çıktı
Yılın ilk kene vakası görüldü
Arapça soru sorulunca Türkçesini istedi
Erbaş, Arapça bilmiyor mu?
Barzani'den Erdoğan'a teşekkür
'Zor zamanlarımızda yardım etti'
Milli irade 104 yıl önce hakim oldu
23 Nisan kutlu olsun
8 gün önce intihar etmişti
Mezarını açıp cesedi ateşe verdi!
Yatırım değil dizi tavsiyesi verdi
'İzlemeyen kalmasın'
Erdoğan'dan 23 Nisan mesajı
Bu kez Atatürk'ü andı
Muhammed Uğur'un hayali gerçek oldu
Mansur Yavaş'tan 23 Nisan jesti
En çarpıcı deprem uyarısı
'Baza ve koltuk altlarını doldurun'
İstanbul'da kutlamaların merkezi Taksim Meydanı'ydı
Taksim Cumhuriyet Anıtı'na çelenk sunuldu
Esad, Abhazya Dışişleri Bakanı'na söyleşi verdi
'ABD'yle zaman zaman görüşüyoruz'
Bilim adamından korkutan uyarı
'Sıcaklık 4 ila 6 derece arttı'
Erdoğan buradaki törene katılmadı
Devlet erkanı Anıtkabir'de
Erbil ziyareti Metiner'i heyecanlandırdı
'Erdoğan’ı Kürtsüz bırakma operasyonu'
Havaların ısınmasıyla yine ortaya çıktı
Yılın ilk kene vakası görüldü
Arapça soru sorulunca Türkçesini istedi
Erbaş, Arapça bilmiyor mu?
Barzani'den Erdoğan'a teşekkür
'Zor zamanlarımızda yardım etti'
Milli irade 104 yıl önce hakim oldu
23 Nisan kutlu olsun
8 gün önce intihar etmişti
Mezarını açıp cesedi ateşe verdi!
Yatırım değil dizi tavsiyesi verdi
'İzlemeyen kalmasın'

BTP Beylikdüzü teşkilatı 23 Nisan'ı kutladı

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Beylikdüzü İlçe Başkanı Mehmet Aksoy ve ilçe teşkilatı Beylikdüzü Yaşam Vadisi'nde gerçekleştirilen 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamalarına katıldı ve Çanakkale rölyef anıtının önüne BTP çelenkini koydu
23.04.2024 13:04:00 / Güncelleme: 23.04.2024 13:11:04
Ahmet Haydar Tarhanlı
BTP Beylikdüzü teşkilatı 23 Nisan'ı kutladı
BTP Beylikdüzü teşkilatı 23 Nisan'ı kutladı
Yurdun dört bir tarafında büyük bir coşkuyla kutlanan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, İstanbul Beylikdüzü'nde de ilçe portokolü eşliğinde Yaşam Vadisi'nde Çanakkale rölyef anıtının önünde kutlandı.

Törene ilçe kaymakamı, ilçe belediye başkanı, ilçe eğitim müdürü, siyasi parti temsilcileri, Atatürk Düşünce Derneği, Murahip Gaziler Derneği gibi sivil toplum örgütü temsilcileri, ilçede bulunan ilkokul, ortaokul ve liseleri temsilen öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.



Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) de İlçe Başkanı Mehmet Aksoy ve ilçe teşkilatı ile birlikte saat 09.00'da BTP çelenkiyle törende yerini aldı.



Tören, Beylikdüzü İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Koç'un çelenk koymasıyla başladı. Ardından Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık'ın da çelenk koymasıyda devam etti. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı okundu.

Törene diğer siyasi partilerin çelenk koymasıyla devam edildi.

Kocaeli'nde 23 Nisan coşkuyla kutlandı

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı tüm yurtta olduğu gibi Kocaeli'de de kutlandı
23.04.2024 12:44:00 / Güncelleme: 23.04.2024 12:48:56
Ahmet Haydar Tarhanlı
Kocaeli'nde 23 Nisan coşkuyla kutlandı
Kocaeli'nde 23 Nisan coşkuyla kutlandı
Kocaeli Valiliği'nin önderliğinde İzmit Kent Meydanında 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Kocaeli Valisi, Belediye Başkanı, İl Eğitim Müdürü, siyasi parti başkanlarının katılımıyla protokol eşliğinde kutlandı.



Geniş katılımın olduğu 23 Nisan programı, saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın ardından mozoleye çelenk sunumuyla devam etti.



Bayram programına Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Kocaeli İl Başkanı Muharrem Can ve İzmit İlçe Başkanı Cahit Barutçu da davetli olarak katıldı.



23 Nisan aynı zamanda 'Çocuk Bayramı' olması nedeniyle BTP İl Başkanı Muharrem Can programda bulunan çocuklarla yakından ilgilendi.

Çarpıcı deprem uyarısı: Baza ve koltuk altlarını doldurun

İş Güvenliği Uzmanı Halim Oktay Osmanoğlu; deprem öncesi, sırası ve sonrasında yapılacaklarla ilgili açıklamalarda bulundu. Osmanoğlu, 'Baza altlarını dolduralım, toz solumamaya dikkat edelim, gaz patlaması ihtimaline karşı aydınlatma için çakmak kullanmayalım' dedi.
23.04.2024 11:50:00
İhlas Haber Ajansı
Çarpıcı deprem uyarısı: Baza ve koltuk altlarını doldurun
Çarpıcı deprem uyarısı: Baza ve koltuk altlarını doldurun
İş Güvenliği Uzmanı Halim Oktay Osmanoğlu, depremle ilgili açıklamalarda bulundu. Osmanoğlu; deprem öncesi alınması gereken tedbirler, deprem sırasında yapılacaklar ve sonrasında da uyulması gereken kurallar hakkında İhlas Haber Ajansına özel açıklamalarda bulundu.

Osmanoğlu; 'Öncelikle başımızı darbelere karşı korumak için sağlam yapıların yanına saklanmamız gerekiyor. Mesela işte sandalye destekli sağlam masaların altı olabilir. Veya geniş hacimli koltukların dibi olabilir. Kendimize bir yaşam üçgeni oluşturmamız gerekiyor. İş yerimizde başımızı ve ensemizi kapatarak, koruyarak elimizle veya işte elimizdeki kapalı veya bir yastıkta da başımızı koruyarak bir yaşam üçgeni oluşturmamız gerekiyor. Bu yaşam üçgeni içerisinde diz çökerek, kapanarak ve çöp kapan tekniğiyle yerden de tutunarak düşmemek için bu şekilde bir kendimize yaşam üçgeni oluşturmamız gerekiyor. Kapı ve pencerelerden kesinlikle uzak durmamız gerekiyor. Deprem anında paniğe kapılıp kaçmaya çalışmak çok doğru bir davranış olmayacaktır. Merdivende özellikle asansörü kesinlikle kullanmamamız gerekiyor. Merdivenleri kullanmamamız gerekiyor. Yaşanan Maraş depreminde yani mesela dikkat çekiliyor. Evlerimizdeki bazaların, koltukların altlarının mesela dolu olması önemlidir. Bir tavan çöktüğü anda zamanla bazaların altındaki boşluk kapanana kadar çökebiliyor. Orada bir yaşam üçgeni kaybolabiliyor. O yüzden bazaların ve koltukların altlarına destekli malzemeler koymamız önem arz ediyor. Onun dışında avize varsa avizelerin altından kesinlikle kurmamamız gerekiyor. Üzerimize devrilebilecek raflar, dolaplar, bu tarz duvara sabit olmayan eşyalardan da yine uzak durmamız gerekiyor. Dediğimiz gibi deprem alanında kesinlikle eğer bina içinde yani yere yakın değilsek, kaçmaya müsait bir yer değilse bina içerisinde kalmamız ve kendimize bu yaşam üçgenini oluşturmamız önem arz etmektedir' dedi.

'Enkaz altında toz yutmamaya özen gösterin'

Enkaz altındaki yaşam üçgeninde de dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Osmanoğlu, 'Olası bir enkaz altında alma durumunda çok fazla hareket etmemeye özen göstermemiz gerekiyor. Çünkü hava açısından sıkıntılı bir ortam olabilir. Hareket ettiğimizde de toz kalkabilir. O tozları mümkün olduğunca az solumaya dikkat etmemiz gerekiyor. Ağzımızı mendil benzeri bir şey varsa veya elbisemizle, kıyafetimizle ağzımızı kapatarak nefes almamız gerekiyor. Yardım isterken duvarlara veya borulara vurarak yerimizi belli etmeye çalışmalıyız. Bağırmak yine çok fazla toz yutmamıza neden olacağından bağırmak yerine ıslık daha avantajlı olabilir' diye konuştu.

'Enkaz altında çakmak yakmak faciaya neden olabilir'

Dediğimiz gibi en enkaz altında kalma durumunda öyle bir durum varsa kesinlikle çakmak gibi ateşten uzak durmalıyız. Kesinlikle yakmamalıyız. Yine elektrik düğmesini açma, kapama işlemlerini kesinlikle yapmamanız. Herhangi bir patlama riskine karşı uzak durmamız gerekiyor. Yine sarsıntı geçtikten sonra fırın gibi böyle yangın tehlikesi bulunan eşyaları kapatmamız gerekiyor. Sonrasında güvenli bir şekilde dışarıya çıkmamız gerekiyor' dedi.

Bina çıkışlarında da dikkatli olunması gerektiğinin altını çizen Osmanoğlu, 'Binaları terk ederken de dışarıya çıktığımızda binadan malzemeler düşebilir. Taş düşme riski olan yerler olabilir. Binayı tahliye ederken yine başımızı koruyarak hızlı bir şekilde binayı terk etmemiz gerekiyor' diye konuştu.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Arapça soruyu Türkçeye çevirtti

Erbaş'ın Diyanet'in resmi sitesinde yer alan özgeçmişinde iyi derecede Arapça ve Fransızca bildiği yazıyor.
23.04.2024 08:21:00 / Güncelleme: 23.04.2024 08:32:04
Haber Merkezi
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Arapça soruyu Türkçeye çevirtti
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Arapça soruyu Türkçeye çevirtti

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Irak ziyaretinde yanında bulunan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Rûdaw muhabirinin Arapça sorusunu Türkçe'ye çevirtti. O anlar gündem oldu. Erbaş'ın Diyanet'in resmi sitesinde yer alan özgeçmişinde ise iyi derecede Arapça ve Fransızca bildiği yazıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Irak ziyareti kapsamında Bağdat'ta bulunan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) Başkanı Serkan Kayalar, TİKA tarafından restore edilen Abdulkadir Geylani Külliyesi ve İmam-ı Azam Külliyesi'ni ziyaret etti.

Bağdat'ta bulunan Türkiye Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Rûdaw muhabirinin Selahaddin-i Eyyubi ve Şeyh Abdulkadir Geylani gibi Kürt şahsiyetlerin İslam'a hizmetleri hakkındaki sorusunu Türkçe'ye çevirtti. O anlar gündem oldu.



Ali Erbaş'ın Diyanet İşleri Başkanlığı'nın sitesindeki özgeçmişinde "İyi derecede Arapça ve Fransızca bilmektedir" ifadeleri yer alıyor.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.