Meltem TV ekranlarında yayınlanan Ekoanaliz programına Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş hakkında ortaya atılan iftiralara cevap verdi. Çok sayıda yerel ve ulusal yayın yapan basın yayın kurumundan gazetecinin de takip ettiği ve sorularıyla katıldığı programda Prof. Dr. Haydar Baş'a her türlü soru yöneltildi. Bütün soruları belgelerle cevaplandıran Prof. Dr. Baş, Azerbaycan Bakü Devlet Üniversitesinden aldığı akademik unvanıyla ilgili açılan davaların hepsinden beraat ettiğini mahkeme kararlarını açıklayarak ortaya koydu. Yıllardır gereksiz yere soruşturmalara uğradıklarını belgeleriyle ortaya koyan Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Baş, "Bunlar bizim ayağımıza çelme takıp vatan meselesiyle, devlet ve millet meselesiyle uğraştırmak istemiyorlar. Ama çatlasalar da patlasalar da biz uğraşacağız" diye konuştu.
Akademik unvan tartışmalarıMeltem TV'de yayınlanan ve Dr. Harun Kayacı ve Ekonomist Selim Kotil'in hazırlayıp sunduğu Ekoanaliz programı Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ı konuk etti. Akademik unvanı konusundaki tartışmalarla ilgili olarak basın mensuplarının sorularını cevaplayan BTP Genel Başkanı şunları söyledi: "Bakırköy 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 1999-1460 ve 1999-1380 sayılı kesinleşen kararı. YÖK'ün şikâyeti neticesinde benim akademik unvanımla ilgili yapılan yargılamada verilen kararın sonucu şöyledir: "Dosyadaki belgelerden Bakü Devlet Üniversitesi tarafından profesörlük unvanı verildiği ve Azerbaycan Yüksek Onay komisyonu tarafından onaylandığı görülmektedir. Öte yandan iddia ve savunma her ikisi de Mesaj TV'de yapılan bir programda sanığın bu unvanı kullanmasından başka bir eylemi tarif etmemiştir. Hiçbir yasal düzenleme bu unvanı tarif edilen bir şekilde kullanılmasını engelleyemez. Aksi düşünüldüğünde ülkemizde gerçekleştirilen bilimsel toplantılarda yurt dışından gelen yabancı bilim adamlarının bu unvanı kullanmasının ancak müşteki kurumca Türkiye'de geçerli sayılması halinde mümkün olabileceği gibi bir sonuç ortaya çıkartılması gerekmektedir. Oysa günümüzde böyle bir iddia düşünülmeyeceği gibi zaten 2547 sayılı yasada da böyle bir düzenleme yoktur. Öte yandan TCK'nin 252. maddesine göre bilimsel bir unvan olan profesörlüğün mülki ve asgari bir devlet memurluğu olarak düşünülmesi de mümkün olmadığından sanığın üzerine atılan suçun yasal unsurlarının oluşmaması nedeniyle beraatına karar verilmiştir. Karar tarihi 12.1999."
Hürriyet gazetesi muhabir gönderdiHer türlü dedikoduyu fırsat bilerek üzerine gelindiğini dile getiren Prof. Dr. Haydar Baş akademik unvanıyla ilgili tartışmaların gündeme getirildiği günlerde Hürriyet gazetesinden bir muhabirin kendisinden bilgi almak için geldiğini yanına geldiğini söyledi. Prof. Dr. Baş konuşmasını şöyle sürdürdü: "Haydar Baş hakkında yeter ki bir taraftan bir dedikodu olsun? Bunu fırsat bilerek hemen üzerime geliyorlar. O zaman Hürriyet gazetesinin muhabiri bir delikanlı yanıma geldi. Yahu dedi, 'senin profesörlüğün sahteymiş' dedi. 'Gel, sana ben bir şey göstereceğim' dedim. Benim doktora tezim "Veda Hutbesi'nde İnsan Hakları" adlı bir tezdi. O tarihe gelene kadar da insan haklarını ilk olarak gündem eden kişi de bendim. Bunu doktora tezi olarak ilk defa ben gündem ettim. Ve hakikaten ciddi bir takdir topladı. Bakü Devlet Üniversitesi'ndeki savunmamda 14 üyenin tamamı da bana doktorluk unvanı alabilmem için destek verdi. Vasim Memmedaliyev Hoca benim tez hocamdır. Hepsi parmaklarını ısırdılar. 'Biz İslam'ı böyle bilmiyorduk' dediler. Efendim benim Bakû Devlet Üniversitesi'ndeki akademik heyete yaptığım müdafaayı zamanı gelir lazım olur diye arkadaşlar kameraya aldılar. Benim müdafaamı ve heyet üyelerinin bana yönelttikleri soruları hep kayda aldılar. Müdafaamızı yaptıktan sonra heyet üyelerinin hepsi bizi tebrik etti. Biz çok müdafaa burada gördük ama siz hakikaten çok dolu bir insansınız, diyerek tezimizi kabul ettiler ve doktorluk unvanı verdiler. Bu kayıtları bu delikanlıya izlettim. 10 dakika izledi 'Hocam, tamam ben anladım olayı' dedi. Yok, dedim sonuna kadar izle. 'Üniversitedeki ilim heyetinin bana sordukları soruları ve benim bu sorulara verdiği cevapları da izleyin ondan sonra kararınızı verin' dedim. Yok, dedi ben size inandım hocam."
Fitne çıkarmayın Haydar Hoca'yı örnek alınBundan sonra Hürriyet gazetesi muhabirinin kendisine bir soru sorduğunu söyleyen Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş şöyle konuştu: "Hürriyet gazetesi muhabiri, 'Yalnız benim sana bir sorum var hocam, dedi. Buyur dedim. Yahu sen bu kadar işi nasıl başarıyorsun? 'Aferin çok güzel bir soru sordun' dedim. Seni benim arkama sürenlere git ve onlara de ki; 'Başarmak istiyorsanız Haydar Hoca'nın hayatını örnek alın, bunları benden öğrenin. Dedikodu ve fitne çıkarmayın.' Bizim meselemiz aslında bunları anlatmak olmamalıydı. İçine düştüğü badireleri atlatmak için ülkenin sorunlarının çözüm yollarını anlatmalıydık. Ama gafiller ve cahiller işte bizi meşgul ediyor."
Tantan döneminde soruşturma yapıldıEcevit döneminde de soruşturmalara uğradığını dile getiren BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın talebiyle açılan soruşturmayı bütün yönleriyle ortaya koydu. BTP Genel Başkanı şöyle konuştu: "Ecevit döneminde de soruşturma başlatıldı. Dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan tarafından hazırlanan bu belge, "ülke genelinde faaliyet gösteren Haydar Baş grubunun mal ve para hareketlerinin takibiyle, grupla irtibatlı olan vakıf, dernek ve şirketlerin mali kaynakları ve varsa para hareketlerinin incelenmesinin Mülkiye müfettişi koordinatörlüğünde Polis müfettişi, Vakıflar Genel Müdürlüğü müfettişi ve vergi denetim elemanlarından oluşacak bir kurul tarafından incelenmesini ve suç unsuruna rastlanıldığı takdirde düzenlenecek raporların ilgili mercilere iletilmesini müsaadelerinize arz ederim" diye Sayın Ecevit'e bir müracaatta bulunuyor. O da 'tamam yoluna devam et' diyor."
Asla yılmadım ve kimse yıldıramaz"Tabi bu incelemelerden sonra ne bulacaklar Haydar Hoca'da? Soğan sarımsak yemiyorum ki, ağzım koksun" diyen Prof. Dr. Baş, "Hiçbir zaman bu soruşturmalar ve bu araştırmalar beni yıldırmamıştır ve asla yıldıramaz. Ancak bizi yoruyor, neden? Hakikaten yüce milletimizin bize ihtiyacı var. Onun karnını doyurmamız lazım. Sırtını giydirmemiz lazım. İşini ve aşını temin etmemiz lazım" diye konuştu.
Keşke Haydar Baş'a kulak verselerdiTürkiye'nin sorunlarını çözebilmek için ortaya koyduğumuz projelerin konuşulması gerekirken bize iftira atmayı tercih ediyorlar" diye konuşan Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş şunları söyledi: "Şimdi kalkıyorsun bunları konuşup, çözüm yollarını ortaya koyman gerekirken hayda, hiç ilgisi olmayan konulara giriyorsun. Haydar Hoca derin devletin adamı, Haydar hoca ordunun adamı diyorsun. Yahu keşke böyle bir şey olsa?"
Çatlasalar da patlasalar da devam edeceğizKonuşmasında "Haydar hocayı dinleyen devlette Kıbrıs gider mi? Ege gider mi?" diye soran Prof. Dr. Haydar Baş şöyle devam etti: "Haydar Hoca'ya kulak verselerdi Güneydoğu bölünür mü? Yeraltı kaynakları satılır mı? Tüpraş, POAŞ, Seka, Erdemir, Limanlar ve Sümerbank gibi kurumlar elimizden çıkar mı? Çıkmazdı. Keşke Haydar Hoca'nın adamı olsalar veya o onların adamı olsa. Böyle bir şey yok. Ama yıpratmak için yıllardan bu yana devletle milleti, siville askeri karşı karşıya getiriyorlar. Bunlar hain, gafil ve cahil adamlar. Biz bu kurumları yıktığımız zaman millet yerine sürü kalır bunu unutmayın. Arkadaşlar bana açılan dava dosyaları 20 bin sayfa. Siz cumhuriyet tarihinde değil, insanlık tarihinde böyle bir olay gördünüz mü? Bunlar bizim ayağımıza çelme takıp vatan meselesiyle, devlet ve millet meselesiyle uğraştırmak istemiyorlar. Ama çatlasalar da patlasalar da biz uğraşacağız."