Flaş açıklama! 'Erdoğan ve AKP'liler boşuna sevinmesin'
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Av. Lütfullah Önder 24 Haziran seçimlerini değerlendirdi.
"Bu seçim sonuçları BTP'nin seçime katılmama gerekçelerinin ne kadar haklı olduğunu gösteriyor" diyen Önder, 'Neydi o gerekçeler' sorusunu sordu ve şöyle devam etti: "Bu seçim rejim değişikliğinin yapılacağı ve kalıcı hale geleceği, tek adam rejimine geçileceği ve bunun kalıcı hale geleceği bir seçimdi. Bu rejim değişikliğinde Cumhur İttifakı kadar Millet İttifakı'nı oluşturan partiler de sorumludur. Herkes aslında aynı amaca hizmet ediyor. Ortada aslında bir seçim yok, Türkiye'ye dayatılan bir proje var. Sağa da gitse, sola da gitse milleti aynı sonuç bekliyor. Rejim değişikliği Irak'a, Suriye'ye silahla dayatılmıştı, Türkiye'ye ise demokrasi denilerek dayatılıyor. Biz böyle bir projenin, tiyatronun bir parçası olmayacağız' demiştik seçimden önce."
'BOP'un dayatması gerçekleşti'
"Bu rejim değişikliğinde Erdoğan, Bahçeli ne kadar sorumlu ise Kılıçdaroğlu da o kadar sorumludur" diyen BTP Genel Başkan Yardımcısı Önder, "Çünkü gerçekten rejim değişikliğini engellemek isteselerdi TBMM'de çoğunluğu elde edecek bir ittifakla milletin karşısına çıkarlardı. Bu aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı seçiminde de ciddi bir muhalefet bloğu oluşturmak anlamına geliyordu. Parlamenter sisteme geri dönüş için en az 400 milletvekiline ihtiyaç var ama siz güdük bir ittifak oluşturarak 1 milyonun üstünde oy alan partileri ittifak dışında bırakıyorsunuz. Yani insanlara rejim değişikliğine evet deyin mesajı veriyorsunuz. 301 hedefi ile yola çıkarsanız onu bile bulamazsınız şu an olduğu gibi... Siz bu tavrınızla milleti Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) rejim değişikliği dayatmasına mahkûm etmiş oluyorsunuz. Bu senaryoyu Türkiye'nin önüne koyanlar şunu planlıyor; bu seçimde Erdoğan kazansın ve rejim değişikliği kalıcı hale gelsin ama çok büyük ezici bir çoğunlukla değil. Az bir farkla sınırı geçsin ki hem Demokles'in Kılıcı gibi her an gitme tehdidi başında dursun, buna göre ayar vermek gerektiğinde kendini güçlü zannetmesin ve devirmek istersek de her an bunu yapabilecek konumda olalım. Birinci öngörümüz buydu ve bu öngörümüzün bugün gerçekleştiğini görüyoruz" ifadelerini kullandı.
'Erdoğan ve AKP'liler boşuna sevinmesin'
Açıklamasında "Şimdi Türkiye'yi ne bekliyor" sorusunu da soran Av. Lütfullah Önder şu kritik değerlendirmeyi yaptı: "Tek adam rejimi demek aslında çok zayıf bir rejim demektir. Şimdi Erdoğan bu seçimi kazandı ama ne Erdoğan ne de AKP'liler hiç sevinmesin. Çünkü zaten seçim öncesinde de Erdoğan Türkiye'nin Cumhurbaşkanıydı ve Türkiye'yi yönetiyordu, ekonomiye yön veriyordu, istediğini istediği gibi görevlendiriyordu, en ince ayrıntıya kadar ne istiyorsa Meclis'ten o kanun çıkıyordu. Dolayısıyla burada Erdoğan daha farklı bir şey elde etmiş değil. Bir kere Erdoğan Türkiye'nin problemlerini çözebilecek olsaydı önünde daha 18 ay gibi bir süre varken ve fiilen aynı yetkilerle donatılmışken seçime niçin gitti? Şimdi seçime gitme gerekçeleri ortadan kalktı mı? Ekonomideki gerekçeler ortadan kalktı mı? Hiçbir şey değişmedi. Türkiye sadece rejim değişikliğini kalıcı hale getirmiş oldu başka hiçbir şey değişmedi."
'Tek adam yıkıldığı zaman devlet de yıkılır'
Tek adam rejiminde yasama, yargı ve yürütmenin tek adamın elinde toplandığını belirten Önder şu ifadeleri kullandı: "Partili cumhurbaşkanlığı sistemi de tam anlamıyla tek adam rejimi demektir. Böyle olduğu zaman Türkiye güçlü mü olmuş oluyor? Tam aksine Türkiye çok ama çok zayıf hale gelmiş oluyor. Niçin? Kaddafi örneği var. Kaddafi Libyalılar için büyük bir nimetti. Petrol gelirini Libyalılara veriyordu, ama O Libya devletini kendi şahsı üzerine bina etmişti. Bu yüzden de Kaddafi devrilince Libya devleti çöktü. Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti devletini kurarken isteseydi bunu kendi üzerine inşa edebilirdi ama böyle yapmadı. Atatürk devleti kurumlar üzerine inşa etti. Yargı, TSK, TBMM ve hükümet bu kurumlardan. Siyasal iktidar değişir ama devlet siyasal iktidar üzerine inşa edilmediği için devlet devam eder. İşte tek adam rejimi demek o insan devrildiğinde devletin çökmesi demektir. Suriye'yi, Saddam'ın Irak'ını, Kaddafi'nin Libyasını tek adam rejimi diyerek devirerek, aslında bu ülkeleri yıkmak istediler. Bugün de ilk adım olarak Türkiye'yi tek adam rejimine geçirdiler, bir sonraki adımda da bu tek adam rejimi devireceğiz diyerek, Türkiye Cumhuriyeti devletini Irak gibi, Suriye gibi, Libya gibi bir akıbete sürüklemek istiyorlar. Bugün çıkan bu sonuçla birlikte AKP, MHP, CHP ve İP? hepsi el birliği ile Türkiye'yi böyle bir akıbete sürüklemiş oldu. Bu fotoğrafı seçimden önce gördüğü için Genel Başkanımız Prof. Dr. Haydar Baş, 'Biz bu seçimin ortağı olmayacağız. Biz millete kurulan bu tuzağı görüyoruz. Onun için bu suçun ortağı olmayacağız' dedi."
'Saadet Partisini çok şişirdiler'
BTP Genel Başkan Yardımcısı Önder, Saadet Partisi konusunda da dikkat çekici bir değerlendirme yaptı. "Seçim öncesi Saadet Partisini öyle şişirdiler, öyle abarttılar ki sanki bu parti AKP'yi çökertecek parti" diyen Önder, "İttifak, Saadet Partisi'nin istediği gibi oldu. Hatta Saadet Partisi istiyor diye Abdullah Gül'ü ortak aday göstermek istediler. Çok kilit bir parti gibi gösterildi. Şimdi ise yüzde bir bile oy alamadılar. Niçin bu böyle oldu? Çünkü Saadet Partisi'nin arkasındaki el, CHP'ye çöreklenmiş olan el, MHP'deki el ve AKP'deki el aslında aynı küresel senaryoyu hazırlayan güçlerin eli. Bu küresel el yeri geliyor Saadet'i üfürüyor, yeri geliyor ötekini üfürüyor, yeri geliyor tüm bu oyunları bozacak Bağımsız Türkiye Partisi'ne blok koyduruyor. Ama Türkiye'yi bir uçuruma, bir yok oluşa, bir batışa doğru sürüklüyor" şeklinde konuştu.