Doğan Medya Grubu Ne Demek İstiyor?
1999 yılında "Katılım Ortaklığı Belgesi" gündeme geldiğinde bu gelişmeye karşı güçlü itiraz bir tek Prof. Dr. Haydar Baş Beyden gelmişti. Zaten 1986 yılından beri AB'ye bizi almayacaklar diyen ve AB'nin istekleri ile hiçbir milli menfaatimizin örtüşmediğini ifade eden, Prof. Dr. Haydar Baş Bey idi. Üstelik milletimiz de her geçen gün artan bir şeklinde Prof. Dr. Haydar Baş Beyin yanında yer alıyordu.
Bu gelişmelerden millet ve devlet sevdalıları memnun oluyordu; ancak memnun olmayanlar da vardı. O tarihlerde, Doğan medya grubu maşa olarak karşımıza çıkmıştı. Tek sermayeleri olan "iftira" ile yola çıkmışlardı. Ancak, millet meseleye sahip çıkarak yoğun bir şekilde Prof. Haydar Baş Beyin yanında yer almıştı.
O günden bu güne gelişen hadiseler, hep ülkemizin aleyhine sonuç verdi.
Ülkemiz sosyal, siyasal ve ekonomik olarak ülkemiz basiretsiz idarecilerin elinde hep geriye gitti.
Devlet ve milletine sevdalı Prof. Dr. Haydar Baş Bey ise, bütün kronik meselelerde çözüm yolları gösterdi. Fakat siyasiler bu çözümleri dinlemediler.
Bunun üzerine Prof. Dr. Haydar Baş Bey tarafından Kuvayı Milliye Hareketi başlatıldı. Millet milli bir ruhla, milli bir şahlanışla bağımsızlık mücadelesinde yerini aldı.
Milletin isteği üzerine "Bağımsız Türkiye Partisi" kuruldu. Aradan geçen 6 ay içerisinde milletin çok ciddi bir teveccühü ile tarihi bir buluşma gerçekleşti. Milli duruş ve milli modelle Prof. Dr. Haydar Baş Beyin "başbakan" olacağı kesinleşmişti. Artık tek başına iktidarın müjdesini bizzat milletin kendisi veriyordu.
Bu gelişmelerden mutlaka rahatsız olanlar olacaktır. Rahatsız olanların ise incelenmesi gerekmektedir. Bu incelemesi bir çok karanlık noktanın da aydınlanmasına sebep olacaktır.
Bugünlerde yine Doğan medya grubu tarafından, yine hukuksuz olarak, bir iftirası ile karşılaşmış bulunuyoruz.
İlgili kurum yetkililerinin, resmi belgelere rağmen, bilir kişi raporlarına rağmen, Türk mahkemelerinin kararına rağmen Prof. Dr. Haydar Baş Beyin "profesör"lüğünü yeniden gündeme taşımalarının anlamı ne olabilir?
Prof. Haydar Baş Bey, nasıl bir misyonu temsil ediyor; bu bilindiği zaman sorunun anlaşılması daha kolay olacaktır. Prof. Dr. Haydar Baş Beyin;
a.. 20'ye yakın yazılmış eseri vardır. Görüş ve düşünceleri ile karanlıklar aydınlığa tebdil olmuştur; Bu sayede insanlığın huzuru, ülkemizin terakkisi ve dünya barışının gerçekleşmesine hizmet edilmiştir.
b.. Profesörlük uluslararası bir ünvandır ve Prof. Dr. Haydar Baş dünyaca bilinen ve sevilen ünlü, büyük bir alimdir.
c.. Dünyanın kabul ettiği, ödüllerle taltif ettiği bir şahsiyettir.
d.. Onlarca yıldan beri asker sivil; devlet millet bütünleşmesi için gayret sarf etmektedir.
e.. Ülkemizin bölünmez bütünlüğünü şiar edinmiştir.
f.. Milli Ekonomik Model ile birlikte, 24 saatte ülkemizi içine düştüğü badireden çıkaracak donanıma sahiptir.
g.. Ülkemizi kainat devleti haline getirecek inancı, kararlılığı, ısrarı ve yapılanması vardır.
Prof. Dr. Haydar Baş bir bakıma "ölçü" olmuştur. Ona yaklaşım şekline göre, ona yönelenlerin niyet ve düşünceleri "Onun aynasında" çok net olarak izlenmektedir. Millet bu aynadan işin esasını takip etmektedir.
Şimdi yorumu kıymetli okuyuculara bırakmak istiyorum.
Kim haklı, kim haksız?
1999 yılında "Katılım Ortaklığı Belgesi" gündeme geldiğinde bu gelişmeye karşı güçlü itiraz bir tek Prof. Dr. Haydar Baş Beyden gelmişti. Zaten 1986 yılından beri AB'ye bizi almayacaklar diyen ve AB'nin istekleri ile hiçbir milli menfaatimizin örtüşmediğini ifade eden, Prof. Dr. Haydar Baş Bey idi. Üstelik milletimiz de her geçen gün artan bir şeklinde Prof. Dr. Haydar Baş Beyin yanında yer alıyordu.
Bu gelişmelerden millet ve devlet sevdalıları memnun oluyordu; ancak memnun olmayanlar da vardı. O tarihlerde, Doğan medya grubu maşa olarak karşımıza çıkmıştı. Tek sermayeleri olan "iftira" ile yola çıkmışlardı. Ancak, millet meseleye sahip çıkarak yoğun bir şekilde Prof. Haydar Baş Beyin yanında yer almıştı.
O günden bu güne gelişen hadiseler, hep ülkemizin aleyhine sonuç verdi.
Ülkemiz sosyal, siyasal ve ekonomik olarak ülkemiz basiretsiz idarecilerin elinde hep geriye gitti.
Devlet ve milletine sevdalı Prof. Dr. Haydar Baş Bey ise, bütün kronik meselelerde çözüm yolları gösterdi. Fakat siyasiler bu çözümleri dinlemediler.
Bunun üzerine Prof. Dr. Haydar Baş Bey tarafından Kuvayı Milliye Hareketi başlatıldı. Millet milli bir ruhla, milli bir şahlanışla bağımsızlık mücadelesinde yerini aldı.
Milletin isteği üzerine "Bağımsız Türkiye Partisi" kuruldu. Aradan geçen 6 ay içerisinde milletin çok ciddi bir teveccühü ile tarihi bir buluşma gerçekleşti. Milli duruş ve milli modelle Prof. Dr. Haydar Baş Beyin "başbakan" olacağı kesinleşmişti. Artık tek başına iktidarın müjdesini bizzat milletin kendisi veriyordu.
Bu gelişmelerden mutlaka rahatsız olanlar olacaktır. Rahatsız olanların ise incelenmesi gerekmektedir. Bu incelemesi bir çok karanlık noktanın da aydınlanmasına sebep olacaktır.
Bugünlerde yine Doğan medya grubu tarafından, yine hukuksuz olarak, bir iftirası ile karşılaşmış bulunuyoruz.
İlgili kurum yetkililerinin, resmi belgelere rağmen, bilir kişi raporlarına rağmen, Türk mahkemelerinin kararına rağmen Prof. Dr. Haydar Baş Beyin "profesör"lüğünü yeniden gündeme taşımalarının anlamı ne olabilir?
Prof. Haydar Baş Bey, nasıl bir misyonu temsil ediyor; bu bilindiği zaman sorunun anlaşılması daha kolay olacaktır. Prof. Dr. Haydar Baş Beyin;
a.. 20'ye yakın yazılmış eseri vardır. Görüş ve düşünceleri ile karanlıklar aydınlığa tebdil olmuştur; Bu sayede insanlığın huzuru, ülkemizin terakkisi ve dünya barışının gerçekleşmesine hizmet edilmiştir.
b.. Profesörlük uluslararası bir ünvandır ve Prof. Dr. Haydar Baş dünyaca bilinen ve sevilen ünlü, büyük bir alimdir.
c.. Dünyanın kabul ettiği, ödüllerle taltif ettiği bir şahsiyettir.
d.. Onlarca yıldan beri asker sivil; devlet millet bütünleşmesi için gayret sarf etmektedir.
e.. Ülkemizin bölünmez bütünlüğünü şiar edinmiştir.
f.. Milli Ekonomik Model ile birlikte, 24 saatte ülkemizi içine düştüğü badireden çıkaracak donanıma sahiptir.
g.. Ülkemizi kainat devleti haline getirecek inancı, kararlılığı, ısrarı ve yapılanması vardır.
Prof. Dr. Haydar Baş bir bakıma "ölçü" olmuştur. Ona yaklaşım şekline göre, ona yönelenlerin niyet ve düşünceleri "Onun aynasında" çok net olarak izlenmektedir. Millet bu aynadan işin esasını takip etmektedir.
Şimdi yorumu kıymetli okuyuculara bırakmak istiyorum.
Kim haklı, kim haksız?
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Seçmen eğilimi niçin değişti? / 08.04.2024
- 41 maddede 'BTP'ye Evet' demenin gerekçeleri / 30.03.2024
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024
- Belediyecilik: Yol mu, su mu yoksa daha fazlası mı? / 16.02.2024
- Deprem öldürmez, ihmal öldürür! / 09.02.2024
- 41 maddede 'BTP'ye Evet' demenin gerekçeleri / 30.03.2024
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024
- Belediyecilik: Yol mu, su mu yoksa daha fazlası mı? / 16.02.2024
- Deprem öldürmez, ihmal öldürür! / 09.02.2024