logo
07 MAYIS 2024

Halepli Bahçe tuzağı

15.05.2005 00:00:00


Bağımsız Türkiye Partisi'nin (BTP) Urfa'da düzenlediği Kuşatılan Türkiye toplantısında konuşan Genel Başkan Prof. Dr. Haydar Baş, Türkiye'nin gündemine düşen konularla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Haydar Baş'ın yaptığı açıklamalar salonu tıklım tıklım dolduran Urfalılar tarafından ayakta alkışlandı. Salon "İşte lider işte başbakan" sloganları ile yankılandı.Devlet idaresi ehil ellerde olmayıncaHarran Oteli konferans salonunda gerçekleştirilen ve Urfalıların yoğun ilgi gösterdiği toplantıda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) teröristbaşı Apo hakkında verdiği, "yargılama adil değil, yeniden yargılayın" kararı üzerine bir değerlendirmede bulunan BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş, şunları söyledi: "Uzun zamandan beri ülkemizi yanlış ve kötü idareler yüzünden ülkemiz içte ve dışta, başta siyasi, ekonomik ve kültürel alanlar olmak üzere ciddi tehlikelerle karşı karşıyadır. Türk adaleti dünyada emsali görülmemiş bir uygulama ile Abdullah Öcalan'ı Türkiye Cumhuriyeti Devletine, Türk Milletine ve Türk Vatanına yapmış olduğu bölücü faaliyetlerinden dolayı suçlu bulmuştur. Ancak bugün Bağımsız Türk Yargısı ciddi bir müdahale ile karşı karşıyadır. Bu, devlet idaresinin ehil olmayan ellerde olduğunu gösterir. Ne devletimiz, ne de aziz Türk Milleti böyle bir muameleyi hak etmemektedir. Bugün Türk adaletine müdahaleyi kabul edenler, yarın hangi müdahalelere  muhatap olacaklarını düşünüyorlar mı? Biz Bağımsız Türkiye Partisi olarak her şeyden önce siyasi bağımsızlığımızı ve buna bağlı olarak ekonomik ve kültürel bağımsızlığımızı aziz Türk Milletinin varlık sebebi kabul ediyoruz."Halepli Bahçe bir tuzakUrfa'da altına imza atılan Halepli Bahçe Parkı ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Haydar Baş, böyle bir bahçeyi Urfa'nın kalbine hançer gibi saplayanları eleştiri yağmuruna tuttu. Halepli Bahçe Parkı'nın eski Belediye Başkanı Ahmet Bahçıvan döneminde Dinler Bahçesi projesi olarak gündeme getirildiğini, toplumdan eleştiri alınca da adının Halepli Bahçe olarak değiştirildiğini, ve bu işin öncülüğünü yapanların amaçlarına böylece ulaşmak istediklerini belirten Prof. Dr. Haydar Baş,  bu tür projelerin arkasında İslam dünyasını kendi tasarrufları altına almak var amacının yattığını ifade ederek şöyle devam etti: "Bugünlerde yaşanan bir başka vahim olayda misyonerlik adı altında milli ve dini bütünlüğümüze yönelik yıkıcı faaliyetlerin hız kazanmasıdır. Daha endişe verici olanı ise iktidarın bu oyunlara kimi zaman zemin hazırlaması, kimi zaman çanak tutması,  kimi zaman da ön ayak olmasıdır. Peygamberler şehri Şanlıurfa'mızda 'Halepli Bahçe' adı altında Dinlerarası Diyalog çizgisinde bir projenin Başbakan tarafından temelinin atılmış olmasıdır. Mahiyeti Şanlıurfalı hemşehrimizden gizlenen bu proje turist çekme adı altında misyonerlere açık davetiye çıkarmaktadır. Ancak Şanlıurfalı hemşehrilerimiz ve yüce milletimiz bu ve emsali oyunlara, tuzaklara hiçbir devirde düşmemiştir. Bugün de, yarın da düşmeyecektir." "Geçmişte, 1850'lerde misyonerlerin çalışma taktikleri sonucu Osmanlı'yı içten parçaladılar. İçimize ajanlar soktular. O ajanlar vasıtasıyla dinimizi, topraklarımızı lime lime ettiler. Koskoca bir coğrafya, misyonerlerin çalışması sonucu parçalandı. Şimdi karşımıza 'Halepli Bahçe' projesini koydular. Bu proje sadece bir bahçe projesi değildir. Büyük Ortadoğu Projesinin, dinlerarası diyalog projesinin bir parçasıdır.ABD, BOP 'u gerçekleştirmek için Afganistan'dan başlayan işgallerini devam ettiriyor. Yarın bu işgalin Türkiye'ye uzaması halinde şimdiden, Urfa'yı üs seçerek adeta işgalci güçlere bir alt yapı hazırlanması için, 'Halepli bahçe' gibi projeleri devreye koyuyorlar. Vatandaşlarımızı kiliselerle, havralarla, dinlerarası diyaloğun ürünleriyle o işgale alıştırmaya çalışıyorlar. Bu oyunlara karşı uyanık olalım, ayık olalım. Çünkü Batı, Osmanlı'yı aynı oyunlarla yıktı."Böyle iktidar görülmediBTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, konuşmasında mevcut iktidarı da eleştirerek, "İslam tarihinde değil, beş bin yıllık Türk tarihinde bile böyle bir iktidar görülmemiştir. Bakanlar içerisinde kabiliyetli arkadaşlar var ama bütün bunların yaptıkları iş yabancı devletlerin, güçlerin, istek ve iradesini Türk milletine kabullendirmek olmuştur" dedi. Prof. Dr. Haydar Baş, Türk milletinin arzu, istek ve menfaatlerini yabancı güçlere kabul ettirmek yerine onların istek ve arzularının Türk milletine kabul ettirilmeye çalışıldığı tespitinde bulundu. Dine müdahalenin böylesiMevcut hükümetin bunlarla kalmayıp ellerindeki yetkiyle dini hususlara da müdahale ettiğini, bunun ise lakiliğe aykırı bir uygulama olduğunu ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş, "Hukuken ifade etmek istiyorum ki bu, laiklik prensibinin ihlali demektir. Çünkü laiklik din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Din işlerinin devlete, devletin de dine müdahale etmemesidir. İktidar sahipleri ise aldıkları yetki ve irade ile maalesef dini hususlara müdahale etmeye başladılar. Bu laikliğe aykırıdır ve büyük bir suçtur" şeklinde konuştu. İktidarın bu türden uygulamalarına Milli Eğitim'den örnek veren Prof. Dr. Haydar Baş, bu örnekleri şöyle dile getirdi:1-  "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi" 5.sınıf kitabının 18. sayfasında 7. maddede Kelime-i Tevhid anlatılırken "Lailaheillallah" kelimesi yazılmış, Kelime-i Tevhidin ikinci aslı olan "Muhammederreslululah" çıkartılmıştır. Hâlbuki 14 asırdan beri bütün kitaplarda ve tablolarda Kelime-i Tevhid:"Muhammederresulullah" ile yazılmış ve zikredilmiştir. Bu sehven yapılmış bir yanlış değildir. Bu yanlış bir eğitim politikasının sonucudur.2-  Bu hususu teyit eden bir delil de 2003 yılında yapılan Milli Eğitim Bakanlığı'nın bir deneme sınavında soru kitapçığında sorulan "son peygamber" hangisidir sorusuna doğru cevap "Hz İbrahim" olarak kabul edilmesidir. Burada Vatikan'ın 'İbrahimi dinler' diye uydurduğu ve İslam'a alternatif olarak sunulan anlayışa paralellik vardır. 3-  Keza yine Milli Eğitim Kitaplarında yer alan Veda Hutbesinde 'Size bir emanet bırakıyorum: Allah'ın Kitab'ı Resulünün Sünnet'i' Diye ifade edilen cümleden 'Resulünün Sünnet'i' kısmı çıkarılmıştır. Bu açıkça peygamberi dışlamadır.4-  Yine 28 Nisan 2005 Perşembe günü ilköğretim 8. sınıflarda uygulanan 'Seviye Tespit Sınavının' B Kitapçığının 16. sorusunda verilen paragraf aynen şöyledir: 'Peygamberimizin yaşadığı zaman ve koşullarla ilgili boyutu yöresel olup evrensel değildir. Bunun için peygamberimizin kendi örf ve adetleri ve o zaman ki uygulamaları dini açıdan bizi bağlamaz.' Nitekim aynı sorunun alternatif şıkları sayılırken "sakal bırakmak" ve "misvak kullanmak" gibi sünnetler dışlanmış ve aşağılanmıştır. 5-  Ayrıca, bir Vatikan Projesi ve onlara göre modern bir misyonerlik olarak ortaya konan 'Dinlerarası Diyalog' anlayışı temelde diğer dinlerle ortak nokta bulma adına 'Muhammederresululah'ı' açıkça dışlamışken, AKP iktidarı Milli Eğitim ve Diyanet yoluyla bu projeye açıkça sahip çıkmış böylece misyonerliğe çanak tutmuştur.6-  'Din Bilgisi ve Ahlak Bilgisi Kitaplarında' Dinlerde 'Hak-Batıl', 'Doğru-Yanlış', 'Hidayet-Dalalet' anlayışı kaldırılarak yerine 'dinlerin eşitliği ilkesi' konulmuştur.  Bu temel sapma AKP'nin icraat hanesine bir kara leke olarak geçecek Antalya'da 'Dinler Bahçesi', Çanakkale de 'Şehitler Parkı' uygulaması, şimdi de Şanlıurfa'da 'Halepli Bahçe' projesi  milli ve manevi değerleri idam sehpasına çekme anlamı taşıyor.7-  Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Kitaplarında İslam'ın sair dinlerle eşitliğini bile göremiyoruz.  %99 Müslüman olan bir ülkede, bu ülkenin eğitim politikasında İslam, Musevilik ve Hıristiyanlıktan sonra Budizm'le yan yana zikrediliyor. Ve İslam'a diğer dinlere oranla daha az sayfa ayrılıyor. 'Büyük Dinler', 'Semavi Dinler' gibi kavramlarla sapla saman birbirine karıştırılıyor.8-  Milli Kimlik, Milli ve Manevi değerlerin katliamı bununla da sınırlı değil. Nikâhta Hıristiyan şahit getirmeyi meşru kabul etme ve dinleri ortak noktalar ihdas ederek birleştirme cüretleri diğer bazı versiyonlarıdır. 9-  Ve hele Milli Eğitimden talimat ve genelge ile yasaklanan 43 kavrama ne dersiniz.  Şu ifadeler Milli Eğitim Müfredatında yer almayacağı gibi asla da kullanılmayacak: Tevhid, İmam, Cihad, Şehid, Gazi, Vatan, Hak, vs? 10- Ve yine en acı gerçek: Dine tarafsız yaklaşılacak ve tercihe bırakılacak. Tarihte ve günümüzde hiçbir millet dinini tartışmaya açmamış ve ona tarafsız yaklaşmamış ve de onu bir tercih alternatifi gibi sunmamıştır.  Bu tuzak yaklaşım, dinde zorlama ile irtibatlandırılamaz! Zira her milletin eğitim ve devlet politikası gereği kendi dinini tercih etme yaşatma hakkı vardır. Bu zaten millet olanın gereğidir. İyi bilinmelidir ki 'Dini Bütünlüğümüz Milli Bütünlüğümüzdür.' AKP iktidarı eğitim yoluyla yaptığı bu tahrifata ilave olarak; Nüfus cüzdanlarından 'İslam Hanesinin Kaldırılması', İmar yasasındaki değişiklik sonucu 38 bin Kilise evinin açılması ve Tasarruf bahanesiyle cemaati 30'un altında olan 35 bin caminin kapatılması için alt yapı çalışması yaptırması, dinde reform faaliyetlerine hız vermesi için akademik ve yasal çalışmaları başlatması, mukaddesatımızın nasıl bir tehlike ile karşı karşıya olduğunun ibretli gelişmeleridir. Artık milletimizin, 'ne oluyoruz nereye gidiyoruz? AB bizden vatanımıza ilave olarak dinimizi de mi istiyor?' Sorusunu sorma zamanı gelmiştir."
Şampiyonluk umutlarına Konya duvar ördü
Galatasaray ile puan farkı 6'ya çıktı
İsrail'e ateşkes çağrısı yaptı
'Aynı adımı atmalarını bekliyoruz'
Hamas, Mısır ve Katar'ın teklifini kabul etti
Gazze'de ateşkes
CHP'den Özel-Erdoğan görüşmesi açıklaması
'Önemli bir kilometre taşı'
Eylem Tok firarında patrondan muhabire telefon
'Baskıya maruz kaldım'
Aylar sonra atılan adımı böyle duyurdu
'İsrail ile tüm ticareti durdurduk'
CHP’de Mustafa Bozbey rahatsızlığı
Hani bunlara dikkat edilecekti?
Sahte diploma skandalı büyüyor
TRT Temsilcisi Karahasan da tutuklandı
Ayşe Ateş, Özgür Özel ile görüştü
'Erdoğan'la da görüşmek istiyorum'
Deniz Gezmiş Türkiye için mücadele etti
Kadir Mısıroğlu neyin mücadelesini verdi?
Beton mikseri yolcu minibüsünü biçti
Ölü sayısı 9'a yükseldi
Denizler anmasının ardından 'parti içine' mesaj verdi
'Öz güvensizliği atamamış arkadaşların...'
Tartışmayı başlatan isim Alçı'ya konuştu
'Özgür Bey Kemal Kılıçdaroğlu değil'
Trump'dan Biden yönetimine 'Gestapo' benzetmesi
Beyaz Saray'ın tepkisini çekti
ABD-İsrail savunma bakanları görüştü
ABD'den Refah saldırısına şartlı destek
Şampiyonluk umutlarına Konya duvar ördü
Galatasaray ile puan farkı 6'ya çıktı
İsrail'e ateşkes çağrısı yaptı
'Aynı adımı atmalarını bekliyoruz'
Hamas, Mısır ve Katar'ın teklifini kabul etti
Gazze'de ateşkes
CHP'den Özel-Erdoğan görüşmesi açıklaması
'Önemli bir kilometre taşı'
Eylem Tok firarında patrondan muhabire telefon
'Baskıya maruz kaldım'
Aylar sonra atılan adımı böyle duyurdu
'İsrail ile tüm ticareti durdurduk'
CHP’de Mustafa Bozbey rahatsızlığı
Hani bunlara dikkat edilecekti?
Sahte diploma skandalı büyüyor
TRT Temsilcisi Karahasan da tutuklandı
Ayşe Ateş, Özgür Özel ile görüştü
'Erdoğan'la da görüşmek istiyorum'
Deniz Gezmiş Türkiye için mücadele etti
Kadir Mısıroğlu neyin mücadelesini verdi?
Beton mikseri yolcu minibüsünü biçti
Ölü sayısı 9'a yükseldi
Denizler anmasının ardından 'parti içine' mesaj verdi
'Öz güvensizliği atamamış arkadaşların...'
Tartışmayı başlatan isim Alçı'ya konuştu
'Özgür Bey Kemal Kılıçdaroğlu değil'
Trump'dan Biden yönetimine 'Gestapo' benzetmesi
Beyaz Saray'ın tepkisini çekti
ABD-İsrail savunma bakanları görüştü
ABD'den Refah saldırısına şartlı destek

Kıbrıs'taki sahte diploma skandalında TRT Temsilcisi Karahasan da tutuklandı

TRT Kıbrıs Temsilcisi Sefa Karahasan sahte diploma ve yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklandı. MHP Milletvekili Levent Uysal'ın eşine ait Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi'ndeki skandal her geçen gün büyüyor.
06.05.2024 15:20:00 / Güncelleme: 06.05.2024 15:23:53
BirGün
Kıbrıs'taki sahte diploma skandalında TRT Temsilcisi Karahasan da tutuklandı
Kıbrıs'taki sahte diploma skandalında TRT Temsilcisi Karahasan da tutuklandı
Kuzey Kıbrıs'ta "Son yılların en büyük skandalı" olarak nitelendirilen Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi'ndeki (KTSÜ) soruşturma TRT Kıbrıs Temsilcisi'ne kadar uzandı. TRT Temsilcisi Sefa Karahasan'ın tutuklandığı açıklandı.

Son iki aydır ada gündeminden düşmeyen, sahte diploma ve yolsuzluk operasyonu yapılan Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi, MHP Mersin Milletvekili Levent Uysal'ın eşi Ece Uysal'a ait. Kıbrıs basınında yer alan bilgilere göre, üniversitenin küçük ortağı ve Genel Sekreteri olan, tutuklanarak olarak cezaevine gönderilen Serdal Gündüz'ün, sahte not girişleri yapılarak 600'ü aşkın kişiye sahte diploma verdiğini itiraf etti.

Gazimağusa Polis Müdürü Mahmut Barış Sel, başkent Lefkoşa'da çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı. Sel'in 18 Ocak 2023 tarihinde KSTÜ'nün öğrenci kayıt sistemine girişi olmasına rağmen 11 Eylül 2021'de kaydolmuş gibi gösterildiği, 1 Şubat 2023 tarihinde 9 ders notunun gelişigüzel sisteme girildiği, tez sunmadığı halde sunmuş gibi gösterilip, 19 Haziran 2023'de işletme yüksek lisanstan mezun edildiği belirtildi. Skandal dair Kuzey Kıbrıs Meclisi'nde araştırma komitesi de kuruldu.

HERKES İŞİN İÇİNDE

BirGün gazetesinin haberine göre ayrıca soruşturmaya ismi karışanlar şöyle:

* Milletvekili Emrah Yeşilırmak
* Cumhurbaşkanlığı Koruma Birimi'nde görevli polis mensubu
* Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bakanlık Müdürü Meray Dürüst
* Eski Milli Eğitim Bakanı Kemal Dürüst
* Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı (GKK) mensubu Yarbay Özgür Alp,
* YÖK'ün Kuzey Kıbrıs muadili Yükseköğretim Planlama, Denetleme ve Akreditasyon Kurumu (YÖDAK) Başkanı Prof. Dr. Turgay Avcı ve eski yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Hasgüler
* YÖDAK Genel Sekreteri Derviş Refiker

DİPLOMA TÜRKİYE'DE DE GEÇERLİ

Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi 2016 yılında kuruldu. Diş Hekimliği, Tıp, Sosyal ve Beşeri Bilimler, Sağlık Bilimleri, Eczacılık ve Veteriner Fakültesi'yle eğitim veren üniversite bünyesinde iki ayrı yüksekokul bulunuyor. 2017 yılında da üniversite Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından akredite edilerek denklik aldı. Yani bu üniversitede mezun olanların diplomaları Türkiye'de de kabul görüyor, hekimlik yapabiliyorlar.

YÖK HEYETİ ADA'YA GİTTİ

Birçok bürokratın, polisin ve siyasetçinin adının karıştığı skandala dair konuşan KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, "Yükseköğretim Kurulu'ndan (YÖK) destek talep ettik. YÖK'ün Yükseköğretim Planlama, Denetleme ve Akreditasyon Kurumu (YÖDAK) ile çalışmasıyla sıkıntılar giderilecek. Gereği neyse yapılacak" demişti.

25 Mart itibariyle Kuzey Kıbrıs'ın talebiyle Ada'ya gelen YÖK heyetinin çalışmalarına başladığını söyleyen Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu ise şunları söylemişti: "Yaşananlar üzerine KKTC Başbakanı Türkiye'ye, Cumhurbaşkanımıza yazı yazdı ve YÖK'ün burada sistem kurmasını istedi. YÖK heyeti de görüşmek üzere buraya geldi."

Ana muhalefet partilerinden Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay ise konuya ilişkin şunları kaydetmişti: "Sadece bu diplomayı verenler açısından değil, yozlaşma toplumun her düzeyine sirayet etmiş durumda. Yani müdür, müsteşar, milletvekili, eski bakan, üniversitelerden sorumlu kurum başkanı, bu bir kategori. İkinci kategori öğretmen, polis, asker aldığı diplomayı da devlete verip kademe derece ilerlemesi, makam-mevki maaş artışı. Şimdi bütün bunları biz gördük şu ana kadar. Toplumdan bağımsız bir şey değil bu. Çürüme, sadece siyasal bir çürüme değil. Toplumun bazı kesimleri de buna ortak olmuş durumda."

Özgür Özel ile görüşen Ayşe Ateş: Erdoğan'la da görüşmek istiyorum

Özgür Özel ile görüşmesi sonrası CHP genel merkezi önünde basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Ayşe Ateş, eşinin ölümüyle ilgili hazırlanan iddianameyi eleştirdi. Ateş, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile de görüşmek istediğini ve yanıt beklediğini söyledi.
06.05.2024 14:56:00
Anadolu Ajansı
Özgür Özel ile görüşen Ayşe Ateş: Erdoğan'la da görüşmek istiyorum
Özgür Özel ile görüşen Ayşe Ateş: Erdoğan'la da görüşmek istiyorum

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, silahlı saldırı sonucu öldürülen eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş ile görüştü.

Özel, CHP Genel Merkezi'nde, Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş'i kabul etti. Basına kapalı gerçekleşen görüşme yaklaşık 1 saat sürdü.

"İçi boş bir iddianame"

Görüşmenin ardından genel merkez önünde basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Ayşe Ateş, eşinin ölümüyle ilgili hazırlanan iddianameyi eleştirdi.

İfadelerinin iddianamede yer almadığını söyleyen Ateş, "Benim ifademde de vardı siyasi isimler. İfadem iddianamede yok. Başka arkadaşların ifadeleri de aynı şekilde iddianameye eklenmemiş. İçi boş, basit bir cinayet, alacak verecek kavgası gibi bir iddianame var ortada. İddianame bile diyemeyeceğim, böyle bir iddianame olmaz." diye konuştu.

"Bu iddianame ya geri çevrilecek ya da vereceğimiz dilekçelerle, sunacağımız delillerle iddianameyi yeniden yazdıracağız" ifadesini kullanan Ayşe Ateş, iddianameye eldeki delillerin bile konulmadığını savundu.

Ayşe Ateş, bugüne kadar hukukun işleyeceğini, devletin bu işi çözeceğini umutla beklediklerini dile getirerek, "Ama maalesef umutlarımız tükendi. Mücadele vermeye devam edeceğim. Nereye, ne kadar gücüm yeterse, gücümün yettiği kadar. Hiç kimsenin bundan şüphesi olmasın. Kimsenin de yanına kalmayacak." dedi.

İfadesinde ismi bulunanların sorulması üzerine Ateş, gizlilik kararı kalktıktan sonra ifadesini paylaşacağını, isimlerin bu aşamada görülebileceğini dile getirdi.

"Davanın takipçisi olacağını söyledi"

Özgür Özel ile görüşmesine ilişkin soruya karşılık Ateş, "davanın takipçisi olacağını" belirten Özel'e teşekkür etti. Ayşe Ateş, "Sağ olsun bize zaman ayırdı, ilgilendi. Davanın takipçisi olacağını, arkamızda olduğunu, bize destek vereceğini dile getirdi. Teşekkürlerimizi ileterek yanından ayrıldık." sözlerini sarf etti.

"Devletimi düşünerek ben bugüne kadar hep sağduyulu davrandım"

Bundan sonra zor bir sürecin kendisini beklediğini vurgulayan Ateş, "Bugüne kadar sabırla bekledik. Biz devletini seven insanlarız. Devletimi düşünerek ben bugüne kadar hep sağduyulu davrandım. Büyük mücadele verdim. Bu cinayetin failleri eninde sonunda yargı önünde hesap verecek." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan görüşme talep edip etmediğinin sorulması üzerine Ayşe Ateş, kendisinden görüşme talebinde bulunduğunu söyledi.

Tahliye talep eden Dilan Polat, Adli Tıp'a sevk edilecek

Dilan Polat'ın cezaevinde kesici aletle kendini yaraladığı iddiasının ardından avukatı tahliyesini talep etti. Dilan Polat'ın Adli Tıp Kurumu'na sevk edilmesine karar verildi. Savcılık, Polat'ın tutuklu olarak cezaevinde bulunmasının sağlık durumu açısından tehlike arz edip etmediği konusunda rapor alınmasını istedi.
06.05.2024 12:32:00
İhlas Haber Ajansı
Tahliye talep eden Dilan Polat,  Adli Tıp'a sevk edilecek
Tahliye talep eden Dilan Polat,  Adli Tıp'a sevk edilecek
Yaklaşık 6 aydır "Suç örgütü kurma ve üye olma", "mal varlığı değerlerini aklama" ve "yasadışı bahis" suçlarından tutuklu bulunan Dilan Polat'ın kendini kesici aletle yaraladığı iddiasının ardından Polat'ın avukatı talepte bulundu.

Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu olan Polat'ın avukatı, şüpheli Dilan Polat'ın sağlık sorunları yaşadığını ve kendisini kesici aletle yaraladığını, sağlık sorunlarının tehlike arz ettiğini belirterek, tutuklu olarak cezaevinde kalmasının elverişli olmaması gerekçesiyle tahliye talebinde bulundu.

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu avukatın öne sürdüğü gerekçelerin uzmanlarca değerlendirilmesini istedi.

Savcılık, Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'na yazı yazarak Dilan Polat'ın en yakın Adli Tıp Kurumu birimine sevk edilmesine karar verdi.

Savcılık ayrıca, Polat'ın tutuklu olarak cezaevinde bulunmasının sağlık durumu açısından tehlike arz edip etmediği, tıbbi açıdan cezaevi şartları altında bulunmasında sakınca olup olmadığı konusunda rapor alınmasını istedi. Bu kararın ardından Dilan Polat'ın Adli Tıp Kurumu'na sevk edilip hakkında istenilen konularda uzmanlarca rapor alınması ve talebin karara bağlanması bekleniyor.

Van'da 94 kilo kaçak altın ele geçirildi

Van'da polis ekiplerince yürütülen çalışmalar sonucunda 94 kilogram gümrük kaçağı altın ele geçirildi
06.05.2024 10:42:00
İhlas Haber Ajansı
Van'da 94 kilo kaçak altın ele geçirildi
Van'da 94 kilo kaçak altın ele geçirildi
Van'da polis ekiplerince yürütülen çalışmalar sonucunda 94 kilogram gümrük kaçağı altın ele geçirildi.

Van Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamada, il genelinde Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerince yürütülen çalışmaların devam ettiği belirtildi.

Açıklamada, 'Yapılan çalışmalar neticesinde; 94 kilogram gümrük kaçağı altın (94 adet külçe altın), 2 bin 190 adet gümrük kaçağı sigara, 72 adet gümrük kaçağı elektronik sigara, 26 adet gümrük kaçağı elektronik sigara likidi, 85 adet şarj aleti, 21 adet kulaklık ele geçirilmiştir. Nitelikli dolandırıcılık suçundan da 4 adet cep telefonu, 4 adet sim kart, 1 adet hafıza kartı ele geçirilmiştir.

Resmi Belgede Sahtecilik suçundan ise 2 adet sahte pasaport ele geçirilmiştir. Ele geçirilen suç unsurları ve toplam 5 olay kapsamında 34 şahıs hakkında gerekli yasal işlemler yapılmıştır' denildi.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.