BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, "Haftanın Sohbeti"nin bugünkü bölümünde, Irak'ta yaşanan ve Türkiye'yi çok yakından ilgilendiren anayasa gelişmelerini tahlil ederek, bölgede bin yıllık tasarruf sahibi olmuş Türkiye'nin bu gelişmeler karşısında nasıl bir tavır takınması gerektiğini ifade etti. Hocam, terör konusunun önemli bir boyutu da yanıbaşımızdaki Irak'ta yaşananlarla ciddi bağlantısı olduğu şeklinde. PKK şu anda Irak topraklarında, okyanus ötesinden bir iradenin hakim olduğu topraklarda. Bu topraklarda, komşumuz Irak'ta şu anda çok ciddi gelişmeler yaşanıyor. Irak'ta federatif bir yapıyı öngören anayasa taslağı hazırlandı. Sünnilerin itirazına rağmen 15 Ekim'de referanduma sunulacak. Tüm dünya ve Türk basınında çıkan ortak yorum şu: Bu anayasa taslağı Irak'ı bölecektir. İç savaşa neden olacaktır. Irak'ın geleceğinde daha fazla hareket yaşanmaya devam edecektir. Sizin geçmişte yaptığınız tespitler de bir bir hakikat olmaya devam ediyor. Irak'ı önümüzdeki süreçte neler bekliyor? Tabloyu nasıl okumak lazım?Prof. Dr. Haydar Baş- Tablonun okunuşu şöyle: Hani "Annene bak gör halini" diye bir türkü vardır. Irak'a baksın millet, kendi halini görsün. Bir zamanlar Irak'ı Türk milletinden ayıranlar, "O bölgede onlar devlet kursun. Müstakil olsun. Bağımsızlıklarını ilan etsin" diyenler bugünkülerin arkadaşları, ağabeyleridir. Sonra ne yaptılar, ABD ile ittifak ettiler, beraber oldular, aynı İngilizler geldiler, ayırdıkları Iraklıları bomba yağmuruna tuttular. Irak çıkarmasında ABD'nin en büyük yardımcısı İngilizlerdir. Şu anda Irak'ta İngiliz ordusundan da askerler var. Dün onu bizden ayıran irade bugün orada işgal gücü olarak bulunuyor. Ayırmamış olsaydı işgal gücü olamayacaktı. Çünkü Osmanlı, onu oraya sokmayacaktı. Onun gözü o toprakta. Şimdi o bütün orada durduğu müddetçe işgal edemeyecek. İşgal için en kolay yol nedir? "Ben bunu parçalayayım, yutacağım noktaya getireyim"dir. O günün şartlarında parçaladı. İkinci adım olarak da "Tamam. Biz buradan Osmanlıyı bertaraf ettik. Yani Türkler buradan çıktı. O cengaver millet çıktı. Şimdi sıra bunlara geldi"dir. Aradan bu kadar zaman geçtikten sonra düğün değil bayram değil Saddam en iyi adamlarıydı. Bir de baktık ki Saddam bunların en çekemediği bir insan oldu. Niye? Çünkü adamın misyonu bitti. Saddam'a oynattıkları rol bitti. Saddam'ın şahsında Iraklıların sonu geldi, Irak işgal edildi. Anayasa taslağı Irak'ın parçalanmasını öngörüyorŞimdi yapılan iş de bakıldı ki orada ciddi bir direnç var. Bunun da parçalanması, dağılması lazım. Sadece Irak'ta değil bu direnç o bölgenin bütün halkında mevcut. Suriye'sinde mevcut, İran'ında mevcut, Körfez ülkelerinde mevcut, tamamında mevcut. O zaman bunun biraz daha lokma lokma edilmesi lazım. Lokma lokma edilmesi için de Irak'taki anayasa işin hukuken oluşturulan zeminidir. Yarın kalkıp da bunlar kavga ile birbirlerine vurmasınlar. 6-7 bilemedin 10 sene sonra rahatlıkla parçalansınlar, ayrılsınlar. Bu anayasa da bu parçalanmanın hukuki temellerini atıyor. Zaten peşmergeleri örnek verdiğimizde mesela en son olarak Barzani, yaptığı açıklamada, "en büyük hayalim ölmeden bağımsız bir devlet görmektir" dedi.Prof. Dr. Haydar Baş- O zaman Sünnisi idi, Şiisi idi, oradaki Kürtü idi ayrı ayrı devletlere bölündükten sonra Irak toprakları üzerinde ayrı ayrı üç tane devlet olacak. Bir olduğu zaman onunla uğraşamıyorsun. Ama üç tane olduğu zaman rahatlıkla uğraşırsın. Birini diğerine vurdurursun. Aralarında bir mücadele başlatabilirsin. Hülasa o geleceğe ait bir proje olduğu için şimdi bunun hakkında konuşmak doğru değil. Ama doğru olan şu var: Lokma lokma yapıp buraları rahatlıkla elde etmektir, şu andaki oyun.İktidar bütün çizgileri imha etti Bu büyük ve tehlikeli oyun hemen yanıbaşımızda oynanıyor. Burada Türkiye'nin çok önemli bir politika izlemesi gerekiyor. Şiilere destek veren bir grup var. Sünnilere destek veren büyük bir dünya var. Ayrıca Kürt gruplar direkt olarak Amerikan destekli. Türkmenleri ise anayasa taslağı zaten tamamen yok sayar bir halde. Türkiye ise adeta bölgeyi sadece izler bir konumda. Türkiye'nin yapması gereken strateji nedir? Türkiye'nin olaya bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz?Prof. Dr. Haydar Baş- Türkiye esasen bizim şu anda ifade etmek istediğimiz konuda ciddi bir siyaset belirlemişti. Allah selametini versin! Bunu ben defalarca söyledim. Hüseyin Kıvrıkoğlu paşamızın döneminde o bölge hakkında çok ciddi bir politika Türk siyaseti oldu. Hatta bu politikanın hayata tam geçebilmesi için Genelkurmay Başkanı sıfatıyla ne ABD'nin heyetini kabul etti. Ne de ABD'ye davet edildiği halde gitti. Niye? "Bizim burada sizin kabul ettiğiniz gibi bir ayrılıkçı politikamız olamaz. Biz Musul ve Kerkük'te yaşayan Türkmen Türkleri ile bir bünyeyiz, bir gövdeyiz. Onların hakları bizim haklarımız, bizim haklarımız onların haklarıdır" manasına gelen tespitle orada kırmızı çizgiler de oluşturdular. Fakat bu iktidar ne düşündü, ne etti, ben bilemem, kalktı bütün bu çizgileri imha etti. Hatta o bölgede bulunan Türk Silahlı Kuvvetlerinin bireylerinin, yani Mehmetçiğinin başına çuval geçiren iradeye de el pençe divan durdu. "Bizim müttefikimiz" diye ilan etti. Şimdi esasen olması gereken politika o gün hayatta olan politikadır. O bölgeye sahip çıkmaktır. O bölgede, Irak içerisinde dahi şu anda olmakta olan parcalanmaya göz yummak değil bizzat eski halinin devam etmesini temin etmektir. Ama öyle bir Türkiye olacak ki Türkiye evvela kendi içindeki problemleri halletsin, bunları aşsın, kendi içinde bir problemi olmasın. Böyle bir Türkiye ancak dış dünyasındaki birliği, beraberliği temin edebilecek durumdadır. Şöyle diyebilir miyiz: Zamanında gereken adımları atmadığı için Irak'ın bölünmesi bir tarafa kendi içinde federasyondan bahseder hale geldi Türkiye.Prof. Dr. Haydar Baş- Gelmiştir. Tabii buna gaflet mi dersiniz, cehalet mi dersiniz, bence aslında işin bu tarafını biraz da soruşturmak lazım. Yani sen bunu nasıl göremezsin. Milleti idare eden siyaset olarak bunu nasıl göremezsin. Türk milleti öyle sıradan bir millet değil ki "Ben bunu bilmiyordum" desin. Bunun mazisi ortada. Sadece bu bölgede bin yıllık bir tasarrufu var. Anadolu coğrafyasında, Hicaz bölgesinde bin yıllık tasarrufu var. "Bunu ben bilemiyorum" demesi mümkün değil. O zaman bu cehalet midir, gaflet midir, veya bir başka şey midir, aslında konuşulması gereken bunlardır.