Bağımsız Türkiye Partisi, Trabzon'da "AB'ye Karşı Bağımsız Türkiye" mitingi düzenledi. Olağanüstü kongreden sonra gerçekleştirilen ilk açık hava toplantısı özelliği taşıyan mitingde, BTP Genel Başkanı, II. Kuvay-ı Miliye'nin önderi Prof. Dr. Haydar Baş, Türkiye'yi içinde bulunduğu siyasi, sosyal, iktisadi, kültürel çöküntüden kurtaracak, 24 saatte ayağa dikecek, 2 yılda Avrupa'ya, 3 yılda ABD'ye yetiştirecek, 4 yılda da dünya lideri, kainat devleti yapacak, reform niteliğindeki tarihi projelerini anlattı. Aziz Türk milletinin ölülerini bile kapsayan projelerin iktisadi kaynaklarını gösterdi. "AB'ye girmezsek iş-aş bulamayız" şantajıyla, Türk milletinin kimyasını bozacak AB üyeliğine-köleliğine bu milleti sürüklemek isteyenlerin oyunlarına dikkat çekerek bu millete iş de aş da bulacak kadronun var olduğunu söyledi. Ülkemizi parçalayarak düşmanlara yutturmak isteyen bir canavar olarak nitelediği AB'ye karşı duracaklarını, milletimizi sömüren sülük gözü ile baktıkları IMF'ye de "geriye dön marş marş" diyeceklerini belirtti. Diğer partiler ile BTP arasındaki farkı ortaya koyarak, Türkiye'nin tek başına bir BTP iktidarına ihtiyaç duyduğunu ifade etti.
"Gökkubbe çadırımız, güneş bayrağımızdır"
Türk milletini, Oğuz Kağan'ın, "Gökkubbe çadırımız, güneş bayrağımızdır" nitelediği şekilde bir bağımsızlık ruhuna sahip olduğunu, bu ruhun, Kanuni'de, Fransa kralına hitaben, "Ben ki, Anadolu'nun, Mısır'ın, Azerbaycan'ın ve Yemen'in Sultanı Kanunî Sultan Süleyman, sen ise Fransa Kralı Fransuva'sın" şeklinde boyutlarını gösterdiğini söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, bu ruhun bedeninde olduğu dönemlerde Türk milletinin, bütün insanlığa can, mal, namus, vatan, din ve vicdan emniyetini-hürriyetini doya doya yaşattığını ifade ederek, "Şayet dünyada bugün bu emniyetler yoksa, Türk milleti, dünya coğrafyasından elini çektiği için yoktur" dedi. Prof. Dr. Haydar Baş, hem bu hürriyetlerin yeniden tesisi, hem de Türk milletini ilanihaye güçlü bir şekilde hayatını devam ettirebilmesi için güçlü bir devlete, kainat derecesinde de güçlü bir orduya ihtiyaç bulunduğunu ifade etti. Prof. Dr. Haydar Baş, bu gerçeğe rağmen, "devleti, orduyu küçültelim" diyenlerin ya işin ciddiyetini bilmedikleri, ya ciddi bir gaflet içinde bulundukları, ya da Türk milletini-devletini tarihten silmek için, I. Cihan Harbi sıralarında Osmanlı Ordusu'nu dağıtmak, terhis etmekle işe başlayan İngiliz'in, Lord Curzon'un oyununa geldiklerini kaydetti.
Atatürk'le milletin arasını açma oyununa son
Bu oyunlarla milletin bütünlüğünü, milletin milletle, ailesiyle, askeriyle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kuran irade ile karşı karşıya getirildiğini söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, Atatürk'ün şu sözlerini aktararak, "Artık bu oyunları bozuyoruz" dedi:
"Efendiler! Allah birdir ve büyüktür. Kur'an, bir Kitab-ı Ekberdir. Cenab-ı Peygamber Efendimiz Hatemü'l Enbiyadır."
"Türk ulusu daha dindar olmalıdır. Yani tüm sadeliğiyle dindar olmalıdır. Dinime, bizzat gerçeğe nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum."
"O, (Hz. Peygamber), Allah'ın birinci ve en büyük kuludur. O'nun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir. Fakat sonsuza kadar O, ölümsüzdür."
"Bütün dünyanın Müslümanları Allah'ın son peygamberi Hz. Muhammed'in gösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarak tatbik etmeli. Tüm Müslümanlar Muhammed'i örnek almalı. Kendisi gibi hareket etmeli. İslamiyet'in hükümlerini olduğu gibi yerine getirmeli. Zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilir."
Oyunun bir başka versiyonunu Türk Silahlı Kuvvetleri ile milletin arasını açmak şeklinde tezahür ettiğini söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, Orgeneral Edip Başer'in, "Ben dindarım. Silah arkadaşlarım da dindardır. Türk Silahlı Kuvvetleri başörtüsüne karşı değildir" sözlerini aktararak meselenin gerçek boyutunu ortaya koydu.
AB üyeliği zillettir
Prof. Dr. Haydar Baş, konuşmasında, AB'ye karşı oluş gerekçelerini de anlattı. "Bugünün AB devletleri, geçmişte Sevr'i yürürlüğe sokarak ülkemizi işgal edenler değil miydi? Bunu nasıl unutabiliriz?" diyen Prof. Dr. Haydar Baş, "AB olmazsa milletimize iş-aş bulamayız, diyenler, demek ki insanımızı işsiz-aşsız bıraktılar. "Gökkubbe çadırımız, güneş bayrağımızdır" diyen bir ecdadın bağımsızlık aşığı torunları "Beni Avrupalı baksın. Bana Avrupalı iş bulsun" zilletine düşebilir mi? Bu millete aş da, iş de bulacak kadro geliyor" dedi. Avrupa Parlamentosunun, Türkiye'yi Kıbrıs'ı işgal etmiş bir ülke sayan, Ege'yi Yunanistan'ın gölü olarak gören, Güneydoğumuzu bizden koparılmasına çanak tutan İstanbul suriçinde Vatikan modeli bir Ortodoks Din Devleti isteyen, sözde Ermeni soykırımını kabul eden ve Türkiye'ye dayatan kararlarını da tek tek sayarak böyle bir AB'ye karşı durmaya devam edeceklerin belirtti.
Rakamlarla oynuyorlar
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş "Enflasyonu düşüreceğiz" diyerek ortaya koydukları programlarla mevcut hükümetin milleti inim inim inlettiğini söyleyerek, enflasyonunu yüzde 45'lere çekildiğinin koca bir yalan olduğunu ifade etti. BTP lideri, ekmek, döviz, et, benzin, mazot gibi kalemlerdeki fiyat artışlarını aktararak gerçek enflasyonun yüzde 120-170 arasında seyrettiğini gösterdi. "Bir iktisatçının bu kadar yanılması mümkün değildir. Yanılsa, yanılsa yüzde 5-10 yanılır. Peki rakamların üzerinde bu kadar oynanmasının sebebi nedir?" diye bir oyuna dikkat çeken Prof. Dr. Baş, maliye-sigorta vergilerini enerji-hammadde girdilerini düşürmeden, kredi faizlerini sıfırlamadan enflasyonu düşürmenin mümkün olmadığını tekrarladı.
Reform paketi
Ülkenin kalkınması, enflasyonun da belinin kırılması için emisyon hacminin mutlaka genişletilmesi, emeğin harekete geçirilip üretimin tahrik edilmesi, gayr-i safi milli hasılanın yüzde 30'u kadar piyasada para dolaştırılması, kansız vücuda kan verilmesi misali piyasaya para pompalanması gerektiği halde küresel güçlerin tefecilerinden borç alma tuzağına düşürüldüğümüzü söyleyen BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle dedi: "Küresel güçlerin yerli hizmetkârları vasıtasıyla bizi borçlandırdılar. İç ve dış borcumuz 275 milyar dolara ulaştı. Bu borçların faizi 45 katrilyon tutuyor. Bu, millete vergi olarak yansıyor. Millet inim inim inletiliyor. Bütün partiler, "Benim tefecim seninkinden daha iyidir" mantığıyla hâlâ IMF'den, küresel güçlerden, AB'den yana tavır koyuyorlar. BTP ise "Bu sülükleri milletimizin sırtından atacak, iç-dış borçlanmaya son vereceğim. Parayı milletime dağıtacağım" diyor.
Prof. Dr. Haydar Baş, bu projeleri dinleyen vatandaşların, "Bunları yaparsan kölen oluruz" tezahüratı karşısında, "Ben bu milletin kölesiyim, hizmetkârıyım" cevabını vererek, "Ben milletimin huzuruna projelerimle çıktım. Sizi mahcup etmeyeceğim. Fakat bütün bunları yapmak için BTP'nin tek başına iktidar olması lazım. Beni körlerle yatırırsanız, şaşı kalkarım. Var mısınız, BTP'yi tek başına iktidar yapmaya, var mısınız?" dediğinde Trabzon Atatürk Meydanı "varız" sesleriyle inledi.
"Gökkubbe çadırımız, güneş bayrağımızdır"
Türk milletini, Oğuz Kağan'ın, "Gökkubbe çadırımız, güneş bayrağımızdır" nitelediği şekilde bir bağımsızlık ruhuna sahip olduğunu, bu ruhun, Kanuni'de, Fransa kralına hitaben, "Ben ki, Anadolu'nun, Mısır'ın, Azerbaycan'ın ve Yemen'in Sultanı Kanunî Sultan Süleyman, sen ise Fransa Kralı Fransuva'sın" şeklinde boyutlarını gösterdiğini söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, bu ruhun bedeninde olduğu dönemlerde Türk milletinin, bütün insanlığa can, mal, namus, vatan, din ve vicdan emniyetini-hürriyetini doya doya yaşattığını ifade ederek, "Şayet dünyada bugün bu emniyetler yoksa, Türk milleti, dünya coğrafyasından elini çektiği için yoktur" dedi. Prof. Dr. Haydar Baş, hem bu hürriyetlerin yeniden tesisi, hem de Türk milletini ilanihaye güçlü bir şekilde hayatını devam ettirebilmesi için güçlü bir devlete, kainat derecesinde de güçlü bir orduya ihtiyaç bulunduğunu ifade etti. Prof. Dr. Haydar Baş, bu gerçeğe rağmen, "devleti, orduyu küçültelim" diyenlerin ya işin ciddiyetini bilmedikleri, ya ciddi bir gaflet içinde bulundukları, ya da Türk milletini-devletini tarihten silmek için, I. Cihan Harbi sıralarında Osmanlı Ordusu'nu dağıtmak, terhis etmekle işe başlayan İngiliz'in, Lord Curzon'un oyununa geldiklerini kaydetti.
Atatürk'le milletin arasını açma oyununa son
Bu oyunlarla milletin bütünlüğünü, milletin milletle, ailesiyle, askeriyle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kuran irade ile karşı karşıya getirildiğini söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, Atatürk'ün şu sözlerini aktararak, "Artık bu oyunları bozuyoruz" dedi:
"Efendiler! Allah birdir ve büyüktür. Kur'an, bir Kitab-ı Ekberdir. Cenab-ı Peygamber Efendimiz Hatemü'l Enbiyadır."
"Türk ulusu daha dindar olmalıdır. Yani tüm sadeliğiyle dindar olmalıdır. Dinime, bizzat gerçeğe nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum."
"O, (Hz. Peygamber), Allah'ın birinci ve en büyük kuludur. O'nun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir. Fakat sonsuza kadar O, ölümsüzdür."
"Bütün dünyanın Müslümanları Allah'ın son peygamberi Hz. Muhammed'in gösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarak tatbik etmeli. Tüm Müslümanlar Muhammed'i örnek almalı. Kendisi gibi hareket etmeli. İslamiyet'in hükümlerini olduğu gibi yerine getirmeli. Zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilir."
Oyunun bir başka versiyonunu Türk Silahlı Kuvvetleri ile milletin arasını açmak şeklinde tezahür ettiğini söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, Orgeneral Edip Başer'in, "Ben dindarım. Silah arkadaşlarım da dindardır. Türk Silahlı Kuvvetleri başörtüsüne karşı değildir" sözlerini aktararak meselenin gerçek boyutunu ortaya koydu.
AB üyeliği zillettir
Prof. Dr. Haydar Baş, konuşmasında, AB'ye karşı oluş gerekçelerini de anlattı. "Bugünün AB devletleri, geçmişte Sevr'i yürürlüğe sokarak ülkemizi işgal edenler değil miydi? Bunu nasıl unutabiliriz?" diyen Prof. Dr. Haydar Baş, "AB olmazsa milletimize iş-aş bulamayız, diyenler, demek ki insanımızı işsiz-aşsız bıraktılar. "Gökkubbe çadırımız, güneş bayrağımızdır" diyen bir ecdadın bağımsızlık aşığı torunları "Beni Avrupalı baksın. Bana Avrupalı iş bulsun" zilletine düşebilir mi? Bu millete aş da, iş de bulacak kadro geliyor" dedi. Avrupa Parlamentosunun, Türkiye'yi Kıbrıs'ı işgal etmiş bir ülke sayan, Ege'yi Yunanistan'ın gölü olarak gören, Güneydoğumuzu bizden koparılmasına çanak tutan İstanbul suriçinde Vatikan modeli bir Ortodoks Din Devleti isteyen, sözde Ermeni soykırımını kabul eden ve Türkiye'ye dayatan kararlarını da tek tek sayarak böyle bir AB'ye karşı durmaya devam edeceklerin belirtti.
Rakamlarla oynuyorlar
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş "Enflasyonu düşüreceğiz" diyerek ortaya koydukları programlarla mevcut hükümetin milleti inim inim inlettiğini söyleyerek, enflasyonunu yüzde 45'lere çekildiğinin koca bir yalan olduğunu ifade etti. BTP lideri, ekmek, döviz, et, benzin, mazot gibi kalemlerdeki fiyat artışlarını aktararak gerçek enflasyonun yüzde 120-170 arasında seyrettiğini gösterdi. "Bir iktisatçının bu kadar yanılması mümkün değildir. Yanılsa, yanılsa yüzde 5-10 yanılır. Peki rakamların üzerinde bu kadar oynanmasının sebebi nedir?" diye bir oyuna dikkat çeken Prof. Dr. Baş, maliye-sigorta vergilerini enerji-hammadde girdilerini düşürmeden, kredi faizlerini sıfırlamadan enflasyonu düşürmenin mümkün olmadığını tekrarladı.
Reform paketi
Ülkenin kalkınması, enflasyonun da belinin kırılması için emisyon hacminin mutlaka genişletilmesi, emeğin harekete geçirilip üretimin tahrik edilmesi, gayr-i safi milli hasılanın yüzde 30'u kadar piyasada para dolaştırılması, kansız vücuda kan verilmesi misali piyasaya para pompalanması gerektiği halde küresel güçlerin tefecilerinden borç alma tuzağına düşürüldüğümüzü söyleyen BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, şöyle dedi: "Küresel güçlerin yerli hizmetkârları vasıtasıyla bizi borçlandırdılar. İç ve dış borcumuz 275 milyar dolara ulaştı. Bu borçların faizi 45 katrilyon tutuyor. Bu, millete vergi olarak yansıyor. Millet inim inim inletiliyor. Bütün partiler, "Benim tefecim seninkinden daha iyidir" mantığıyla hâlâ IMF'den, küresel güçlerden, AB'den yana tavır koyuyorlar. BTP ise "Bu sülükleri milletimizin sırtından atacak, iç-dış borçlanmaya son vereceğim. Parayı milletime dağıtacağım" diyor.
Prof. Dr. Haydar Baş, bu projeleri dinleyen vatandaşların, "Bunları yaparsan kölen oluruz" tezahüratı karşısında, "Ben bu milletin kölesiyim, hizmetkârıyım" cevabını vererek, "Ben milletimin huzuruna projelerimle çıktım. Sizi mahcup etmeyeceğim. Fakat bütün bunları yapmak için BTP'nin tek başına iktidar olması lazım. Beni körlerle yatırırsanız, şaşı kalkarım. Var mısınız, BTP'yi tek başına iktidar yapmaya, var mısınız?" dediğinde Trabzon Atatürk Meydanı "varız" sesleriyle inledi.